• Sonuç bulunamadı

2. CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE CARİ İŞLEMLER DENGESİNİ

3.3. MUNDELL-FLEMİNG MODELİ

İngiliz iktisatçı J. Marcus Fleming ve Kanadalı iktisatçı Robert Mundell tarafından geliştirilen bu model, mal ve para piyasalarında dengeyi yansıtan IS-LM analizinin, uluslararası sermaye hareketlerini de kapsayacak şekilde genişletilmiş biçimidir (Ünsal, 2007).

Mundell-Fleming modeli aşağıdaki varsayımlara dayanmaktadır (Mundell, 1968):

 Uluslararası sermaye hareketlerinde tam serbesti vardır, menkul kıymetler birbirleriyle ikame edilmektedir.

32

 Ölçeğe göre sabit getiri koşulu geçerlidir.

 Parasal ücretler sabittir.

 Toplam arz esnektir ve fiyat sabittir.

 Gelirdeki artışla beraber tasarruf ve vergiler de artar.

 Dış ticaret dengesi yalnızca gelir ve döviz kurundaki değişmelere bağlıdır.

 Yatırımlar faiz oranlarına, para talebi ise gelir ve faiz oranına bağlıdır.

 Söz konusu ülke, dünya faiz oranlarını ve yabancı ülke gelirlerini etkilemeyecek kadar küçüktür.

Mundell-Fleming modelinin varsayımlarından da görüldüğü üzere modelde Keynesyen görüş hakim olmakla birlikte para politikası olarak açık piyasa işlemleri, maliye politikası olarak ise kamu harcamalarının borçlanma yoluyla finanse edilmesi ele alınmaktadır (Susam, 2004).

Model temelde kısa vade üzerinde yoğunlaştığı için basit denkleştirme mekanizmalarını, durağan döviz kuru bekleyişleri ve akım dengesi yoluyla açıklamaktadır. Yaygın bir kullanım kazanan model, politika uygulamalarının farklı döviz kuru rejimleri altında üretim seviyesi ve faiz oranları üzerindeki etkisini ifade etmekte kullanılmıştır (Tiryaki, 2002).

Tiryaki (2002)’ye göre Mundell-Fleming modelinin zayıflığı, politika kararlarının cari işlemler dengesi üzerindeki stok ve akım değişkenlerinin uzun dönemdeki etkileşiminden kaynaklanan etkilerini göz ardı ettiğinden sadece kısa dönemdeki etkiyi açıklamasından kaynaklanmaktadır.

Tiryaki (2002), bu durumu şu şekilde örneklendirmiştir; genişletici bir maliye politikası uygulanması ilk olarak ülkenin para biriminin reel olarak değer kazanmasına dolayısıyla sermaye girişine ve cari işlemler açığına yol açar. Uzun dönemde ise bu durumun devam etmesi ülkenin dış yükümlülüklerinin ve dolayısıyla net dış borç servisinin de artmasına neden olur. Bu durumda hem mevcut cari işlemler dengesini koruyabilmek hem de dış borç servisini yerine getirebilmek için dış ticaret dengesinin iyileşmesi gerekmektedir. Böylelikle reel olarak değer kazanan ulusal para biriminin zamanla değer kaybetmesi zorunlu hale gelmektedir. Ülkenin cari işlemler

33

dengesini sağlayabilmek için uzun dönemli dinamik etkiler bu modelde yer almamaktadır.

Günümüz ekonomilerinde dalgalanmalar sık sık görülse de modelin geliştirildiği 60’lı yıllarda sabit kur sistemi uygulanmasının sürekli rastlanan ekonomi politikası olduğunu dikkate alınmalıdır (Kaya, 2010).

Aşağıda Mundell-Fleming Modeli, sabit ve esnek kur rejimlerine göre incelenecektir.

Sabit Döviz Kuru ve Tam Sermaye Hareketliliği Koşulu: Tam

sermaye hareketliliği altında faizde meydana gelen en küçük değişiklik sonsuz miktarda sermaye akımını özendirmektedir. Bundan dolayı, sermaye hareketliliği tam iken merkez bankaları sabit döviz kuru altında bağımsız bir para politikası uygulayamazlar. Kurun sabit tutulması için kura dayalı para politikası yürütülmelidir (Erdoğan, 2007).

Aşağıdaki grafikte bu sistemde uygulanan politikanın işleyişi anlatılmaktadır.

Şekil 3. Sabit Kur ve Tam Sermaye Hareketliliği

i LM LM1 i=if A BP=0 i<if B IS Yf Y Y

Kaynak: Ünsal, E. M. (2007). Makro İktisat. Ankara: İmaj Yayıncılık.

i: Yurtiçi Faiz if: Yurtdışı Faiz

34 Y: Gelir

Yf: Denge Geliri

Başlangıçta denge, Yf denge geliri ve i=if yurtiçi faizinin yurtdışı faize eşit olduğu noktada yani A noktasında gerçekleşir. Ülke ekonomisinde para arzında bir artış meydana geldiğinde LM eğrisi sağa kayarak LM1 konumuna gelmektedir. Bu durumun sonucunda düşük bir faiz oranında ve daha yüksek bir milli gelir seviyesinde yani B noktasında bulunulmaktadır. Yurtiçi faiz oranının yurtdışı faiz oranından küçük olması sonucunda yatırımcıların yerli tahvilleri satarak yerine yabancı tahvil satın almak istemeleri sonucu, ulusal paraya talep azalır, dövize talep artar ve sonuçta döviz kurunun yükselmesi yönünde bir baskı yaratır. Ancak sabit kur sisteminde döviz kurunun değişmesi söz konusu değildir. Bu yüzden de sermaye çıkışı sonucu ortaya çıkan döviz talep fazlası merkez bankası tarafından karşılanır. Merkez bankası belirlemiş olduğu döviz kurundan piyasaya yabancı para satıp karşılığında ulusal para arzını daraltır. Bu durumda LM1 eğrisi LM haline geri döner. Bu süreç, A noktasında yeniden dış denge sağlanana kadar devam etmektedir (Ünsal, 2007).

Esnek Döviz Kuru ve Tam Sermaye Hareketliliği Koşulu: Bu

varsayım altında merkez bankasının ekonomiye müdahalesi söz konusu olmamaktadır. Burada merkez bankası para arzını istediği şekilde düzenleyebilmektedir (Erdoğan, 2007).

Esnek döviz kuru ve tam sermaye hareketliliği koşulu altındaki Mundell Fleming modelinin üzerinde para politikasının işleyişi aşağıdaki grafikte anlatılmaktadır

35

Şekil 4. Esnek Kur ve Tam Sermaye Hareketliliği

i LM LM1 i=if E E2 BP=0 i<if E1 IS1 IS YF Y Yd Y

Kaynak: Ünsal, E. M. (2007). Makro İktisat. Ankara: İmaj Yayıncılık.

i: Yurtiçi Faiz if: Yurtdışı Faiz Y: Gelir

Yf: Denge Geliri

Başlangıçta denge, Yf denge geliri ve i=if yurtiçi faizinin yurtdışı faizine eşit olduğu E noktasında gerçekleşir. MB’nin para arzını arttırması sonucunda LM eğrisi LM1 konumuna gelince, faiz haddi düşer ve gelirin artması sonucu denge E1 noktasında sağlanır. E1 noktasında yurtiçi faiz haddi yurtdışı faiz haddinden düşüktür. Bu durum yatırımcıların düşük getirili ulusal tahvil yerine yabancı tahviller satın almak istemelerine neden olur. Böylece dövize talep artar ve döviz kuru yükselir. Döviz kurunun yükselmesi yurtiçinde üretilen malların ucuzlamasına ve dolayısıyla da net ihracatın artmasına yol açar. Net ihracatta meydana gelen artış da, para talebini arttırarak milli gelirin artmasına faiz haddinin yükselmesine yol açar. Bu süreç sonunda IS eğrisi sağa doğru kayarak IS1 konumuna gelir ve denge E2 noktasında sağlanır (Ünsal, 2007).

36

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılmış olacağı üzere esnek kur sisteminde genişletici para politikası, döviz kurunun yükselmesine ve yurtiçinde üretilen malların ucuzlamasına buna bağlı olarak da ihracatın artmasına, ithalatın ise azalmasına yol açmaktadır. Bir başka ifadeyle esnek kur sisteminde genişletici para politikası, ülke ihracatının diğer ülkeler ihracatı aleyhine genişlemesine, ülke ithalatının ise diğer ülkeler ihracatı aleyhine daralmasına neden olur. Net ihracatta böylece ortaya çıkan artış ise, milli gelirin artmasına yol açar. Yaratmış olduğu olumlu değişmeler nedeniyle etkili bir politika olduğunu göstermektedir (Ünsal, 2007).