• Sonuç bulunamadı

1.5. MULTİPL SKLEROZDA (MS) BELLEK, DİKKAT, YÖNETİCİ İŞLEVLER

1.5.3. Multiple Skleroz’da (MS) Yönetici İşlevler ve İlişkili Beyin Yapıları

Literatürde, Multiple Skleroz hastalarının yönetici işlev fonksiyonlarının (kategori değiştirme, soyut düşünme, kavramsal çıkarım, akıcılık, planlama ve organizasyon) diğer bilişsel işlevler kadar sık bozulduğunu gösteren araştırmalar vardır (Foong ve ark, 1997; Lazeron ve ark, 2004; Denney ve ark, 2004). Drew ve arkadaşlarına göre (2008), MS hastalarının %17’si yönetici işlevlerin çeşitli boyutlarında kusur göstermektedirler (ör: kategori değiştirme, inhibisyon, akıcılık). Her ne kadar MS hastalarında yönetici işlev bozukluğu rapor edilmişse de, bu durum genellikle hafıza ve bilgi işleme hızı sorunlarından daha az görülmektedir (Brassington ve Marsh, 1998; Bagert ve ark, 2002; Bobholz ve Rao, 2003). Bunun yanında, MS hastalarının farklı bilişsel alanlarını birlikte değerlendiren birçok araştırma, MS’te bilişsel hız ile çalışma belleği, hafıza ile de öğrenmenin birlikte bozulduklarının görülebilmesine rağmen görsel-mekansal algı ile yönetici işlevlerin bozulmasının çoğunlukla diğer işlevlerdeki bozuklukların bir araya gelmesiyle oluştuğunu ya da hiçbir işlev bozulmamışken bu iki işlevin bir ya da ikisinde bozulma görülebileceğini kabul etmektedirler (Fischer, 2000; Rao ve ark, 1991).

Araştırmaların çoğu yönetici işlevlerden ikisi olan set değiştirme becerisi ile kavramsal çıkarım üzerinde durmuştur (Arnett ve ark, 1997). Bazı araştırmalar, bu becerileri ölçen Wisconsin Kart Eşleme Testi ile MS hastalarında bilişsel kusur keşfetmişlerdir (Beatty ve ark, 1989; Beatty ve Monson, 1996; Rao, Leo, Bernardin, ve Unverzagt, 1991). Bazı araştırmalar da yine aynı becerileri ölçen California Kart Eşleme Testi ile MS hastalarında görülen set değiştirme becerisi ile kavramsal çıkarım kusurlarını rapor etmişlerdir (Beatty ve ark, 1995; Beatty ve Monson, 1996). Shipley Soyutlama Testi ile (Beatty ve ark, 1995), Weigl Eşleme Testi ile (Jambor, 1969) ve Kategori Testi ile (Heaton ve ark, 1985) de MS’teki yönetici işlev kusurları ortaya konmuştur.

55

Belli bir kategoriye ait kelimelerin üretilmesini gerektiren akıcılık becerisinin MS hastalarında sağlıklı kontrollere göre daha bozulmuş olduğunu ileri süren araştırmalar da mevcuttur (Foong ve ark, 1997; Rao ve ark, 1991). Örneğin, Henry ve Beatty (2006), MS hastalarının hem fonemik hem de semantik akıcılık konusunda ciddi kusurlar gösterdiklerini belirtmişlerdir. Aynı zamanda araştırmacılar, akıcılık testlerinde gösterilen performans düşüklüğünün sözel zekayı ve adlandırmayı ölçen testler ile Wisconsin Kart Eşleme Testi’nde gösterilen performans düşüklüğünden daha fazla olduğunu görmüşler ve bu bulgular ışığında akıcılık performansının MS’te görülen nörolojik hasarları tespit etme konusunda hassas bir yöntem olarak kullanılabileceğini öne sürmüşlerdir. Benzer şekilde perseverasyon hataları (yanlış olduğunun bilinmesine rağmen aynı kelimenin tekrarlanması) MS hastalarında sıklıkla görülmektedir (Bobholz ve Rao, 2003; Parmenter ve ark, 2007; Rao ve ark, 1991).

Bazı araştırmalar, MS hastalarının Kategori Test ya da Wisconsin Kart Eşleme Testi ile ölçtükleri soyut düşünme becerisinde kusur bulurken (Heaton ve ark, 1985; Rao ve ark, 1987); diğerleri bu hastaların sözel çalışma belleği performansını düşük bulmuşlardır (Litvan ve ark, 1988a).

Planlama yeteneğinin diğer yönetici becerileri de etkileyebildiği bilinmektedir ve bu yüzden, planlama becerisindeki bir bozukluk diğer yönetici becerilerde de kusur görülmesine sebebiyet verecektir. Örneğin, Foong ve arkadaşlarının (1997) çalışmasında; MS hastalarının sözel akıcılık, inhibisyon, uzamsal çalışma belleği, stateji kullanımı gibi diğer yönetici işlevlerde değişik oranlarda olmak üzere kusur bulunmuştur. Araştırmacılara göre, katılımcıların bu becerilerdeki performanslarının birbirlerinden farklılık gösterme sebebi ise, planlama yeteneğinde görülen farklılıklardır.

Hanoi Kulesi Testi’nde MS hastalarının bir sorunu çözmek için gereken seri halde hareket etme kabiliyetinden yoksun kaldıkları görülmüştür (Arnett ve ark, 1997). Bu testte MS hastalarının daha az hareket yapabilmelerinin sebebi, daha az doğru çözümler bulmuş olmaları ve her hareketlerini planlamak için daha uzun süreye ihtiyaç duymalarıdır. Araştırmacılar eğer daha fazla zaman verilseydi, MS hastalarının sağlıklı

56

kontrollerin performansına ulaşıp ulaşmayacağından emin olmasalar da, normal performansa ulaşmaları durumunun MS hastalarının zayıf planlama yeteneğine sahip olduklarını değil, yavaş planlama becerisine sahip olduklarını göstereceği çıkarımında bulunmuşlardır. Bu tahmine rağmen, MS hastaları bu tür planlama testlerinde sağlıklı kontroller kadar çok çözüme ulaşamamışlardır (Arnett ve ark, 1997). Bu durum da göstermektedir ki, MS hastaları hem yavaş hem de zayıf planlama becerisine sahiplerdir. Foong ve arkadaşları da (1997) Stroop Testi’ni tamamlamak için MS hastalarının sağlıklı kontrollerden anlamlı derecede daha uzun zamana ihtiyaç duyduklarını belirterek bu fikri desteklemişlerdir.

MS hastası olsun olmasın, yönetici işlev becerisi değerlendirilen kişide depresyonun varlığının yönetici işlev performansını düşüreceği göz önünde bulundurulmalıdır. Benzer olarak, Amato ve arkadaşları (2006), bilgi işleme hızı ile yönetici beceriler ve çalışma belleği performansının depresif MS hastalarında, depresif olmayan MS hastalarına göre daha düşük olduğunu belirtmişlerdir.

Multiple Skleroz hastalarının yönetici işlev gerektiren görevlerde düşük performans göstermelerinin depresif duygulanım dışındaki bir diğer sebebi de bilişsel hızdaki düşüştür. Bir araştırmaya göre, bilgi işleme hızında, sağlıklı kontrollere göre MS hastalarında %40 oranında bir düşüş vardır (DeSonneville ve ark, 2002). Arnett ve arkadaşları da (1997), MS hastalarının yönetici işlev performansını Hanoi Kuleleri Testi ile ölçmüşler ve test sonuçlarını zayıf planlama becerisinin ve yavaşlamış bilgi işleme hızının olumsuz yönde etkilediğini düşünmüşlerdir. Arnett ve arkadaşları (2001) daha da ileriye gitmişler ve depresif MS hastalarının bilişsel yakınmalarının ana kaynağının bilgi işleme hızındaki düşüşün olduğunu iddia etmişlerdir.

Son olarak, boylamsal çalışmalarda frontal lob lezyonlarının spesifik olarak yönetici işlevlerle ilişkili olduğu bulunmuştur (Swirsky ve ark,1992).