• Sonuç bulunamadı

A- EL-ÐARÎRÎ

3.2. Muhâtap Üzerine “sen” Sesi:

Bu başlıktan kastımız verilen mesajın alıcısına nasıl sunulduğudur. Mulðatu’l- İ‛râb’daki mütekellim, mesajı bir kadına veya bir çocuğa göndermez. Mütekellimin sözünün hedefi, her zaman aynı şekilde tekil erkek bir kişidir. Bu bazen bir erkek (yâ racul)

)ًُعَه بََ(,

bazen bir delikanlı (yâ fetâ)

)ًَزَف

(بََ,

bazen bir erkek arkadaş (yâ Óâð)

بََ(

ِػبَٕ

) ,

bazen erkek bir kardeş (yâ Eñî)

)ٍٔفأ بََ(

dir233.

Didaktik şiirlerin en önemli özelliklerinden bir tanesi emir kipinin ve ikinci tekil şahıs kipinin çokça kullanılmasıdır. Mulðati’l-İ‛râb bu açıdan da çok zengindir234.

Mulðatu’l-İ‛râb’da bir efendi (öğretici) imajına bürünen konuşmacı (mütekellim), tartışılamaz ve inkâr edilemez bir bilgi sunar. Mütekellimin ifâde ettiği bilgi hakkında münâzara etmek, itirazda bulunmak, mümkün değildir. Örneğin;

“Bu konu hakkında doğru bilgiye sahip olan kişi için hiçbir şüphe olamaz”235. Mulðatu’l-İ‛râb’da verilen dil bilgisi kuralları, örnekler içerisine serpiştirilmiş güzel ahlâka ait tavsiyelerle beraber, vâiz tarafından verilen vaazda formüle edilmiş buyruklara benzer şekilde, aksi iddia edilemeyecek kurallardır236. Öyleyse Mulðatu’l-İ‛râb’da geçen beyitleri gramer bilgisinin yanında didaktik şiirin vermek istediği mesajlar olarak algılamak mümkündür237. Aşağıdaki örnekler bu durumu misallendirmektedir:

(

ِءبَوَّنٌا ٌٔم َ٠ْفٔؽ ٌٍٔبَمَِ ْ٠َفِؽبَف

)

“Sözümü akıllı kimsenin ezberlediği gibi ezberle” (Mısrâ 55)

“Onu benden anla-kavra” (Mısrâ 62)

)ٍَٕٚ٥ َُِّٗهْفبَف(

“Bil ki!”(Mısrâ 88)

)ٍَُِِ٥بَف(

233 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 16, 243, 53, 133. 234 Kılıto, a.g.e., s. 86. 235 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 18. 236 Kılıto, a.g.e., s. 86. 237 A.y.

43

“Bil ve farkına var ki!” (Mısrâ 53)

)ِفِوَزِ٥اَو ِفِوِ٥بَف(

Mulðatu’l-İ‛râb’ın mütekellimi tarafından öğrenciye şart koşulan durum, muhâtabın kendisinden istenen tavır ve tutumları içerir. Muhâtabdan istenen tavır bir itaat tavrı ve konuyu anlayarak boyun eğme durumudur. Buradaki boyun eğme; verilen kuralların uygulanması ve konuşmacı tarafından verilen örneklerin tekrar edilmesi demektir. Örneğin;

“Sözüme bunları kıyas et, böylece mükemmel bir bilgiye sahip olacaksın”238. “Bu örneği ve şu diğer örneği buna kıyas et”239.

Muhâtab (gramer eğitimine yeni başlayan kişi);

“(Aklını, gönlünü) karartabilecek müşkil pasları gidermek için”240 ancak mütekellimin söylediği bu alıştırmaları yaparak,

“zekâsını kullanan bir adam” 241,

“dinamik düşünceli bir adam” 242 durumuna geçiş yapabilecektir.

Mulðatu’l-İ‛râb’ın sonunda mütekellimin sesi olan “ben” ve muhâtabın sesi olan “sen” çehre değiştirirler. Birinci olan (yâni mütekellim “ben”) olumlu ya da olumsuz şekilde yargılanmayı bekleyen birinin ses tonuna uyum sağlamak için mağrur (efendi) ya da öğretici ses tonundan vazgeçer. Buna karşın ikinci olan (yâni muhâtab “sen”) artık utangaç ve gramere yeni başlayan birinin rolünden çıkmış, verilen mesajın sorgulamasını yapabilecek seviyeye yükseltilmiştir243. Örneğin;

“Ona (Mulðatu’l-İ‛râb’a) onaylayıcı bir gözle bak ve onu iyilik ve güzellikle yorumla”244 238 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 12. 239 Bkz. A.e., mısrâ 92. 240 Bkz. A.e., mısrâ 22. 241 Bkz. A.e., mısrâ 5. 242 Bkz. A.e., mısrâ 55. 243 Kılıto, a.g.e., s. 86. 244 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 370.

44

“Onda eğer bir kusur, eksiklik görürsen, Sadece Allah güçlü ve yüce olan, hiçbir hatası olmayan ve eşsiz olandır”245.

Bu durum sadece Mulðatu’l-İ‛râb’a özgü bir şey değildir. Alçakgönüllülük cümleleri Arap eserlerinin çoğunun giriş ve/veya sonuç bölümlerinde mevcuttur246. Buna başka bir bölüm daha eşlik eder; Allah’a methiye, ona hamdu senâ etme ve Peygamber, onun Ashâbı ve aile fertleri için selâtu selâm getirmek247. Bu son bölüm metnin açılış ve kapanış bölümlerini oluşturmaktadır.

4.ŞİİR VE NAZIM SANATI

Mulðatu’l-İ‛râb’daki vezinleri oluşturan didaktik mısrâlar, genellikle “recez” ölçüsüyle yazılmıştır248. “Recez” olarak isimlendirilen bu uyak düzeni, o denli ölçütleri içerir ki, bir esere birleştiğinde, o eserin sahibine şairlik sıfatını kaybettirir ve ona dizemci (nazımcı) sıfatı kazandırır249.

Mulðatu’l-İ‛râb’daki bu mısrâlar aynı şekilde “tavîl” ya da “basîõ” gibi diğer vezinleri250 de çağrıştırmaktadır251. Bununla beraber “recez” Mulðatu’l-İ‛râb’ın mısralarında kullanılan vezinlerin en yaygın olanıdır252.

245 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 371. 246 Kılıto, a.g.e., s. 87. 247 Bkz. el-Ðarîrî, Mulðatu’l-İ‛râb, mısrâ 371. 248 Kılıto, a.g.e., s. 79. 249 A.e.

250 Arap şiirlerinin vezinleri on beş bahir üzerinedir, onları beş dâire câmidir (toplamaktadır):

(Bahr-i tavîl, bahr-i medîd, bahr-i basîõ) bir dâiredir. (Bahr-i vâfir, bahr-i kâmil) bir dâiredir. (Bahr-i hezec, bahr-i recez, bahr-i remel) bir dâiredir. (Bahr-i serî‛, bahr-i münserih, bahr-i hafîf, bahr-i muzâri‛, bahr-i muktezab, bahr-i müctes) bir dâiredir. (Bahr-i mütekârib) tek başına bir dâiredir. Bunun için bkz. Taceddin Uzun, Arapça’dan Türkçe’ye Tercüme

Çalışmaları, Konya, Damla Ofset, 1999, s. 15.

251 İbn Mâlik, Muhammed b. Abdullah b. Abdullah İbn Mâlik eõ-Õâî, nazım hâlinde yazılmış

eserlerinde, bu üç ölçütü (recez, tavîl, basîõ) de kullanmıştır, msl: Şerðut-Teshîl, Beyrut, Dâru’l-Kutubı’l-‛Ilmıyye, 2001, III, 228–418.

45

Mulðatu’l-İ‛râb’da özel bir kâfiyeye bağlanan bir uyak düzeni vardır. Uyak bir mısradan diğerine değişir, fakat mısrânın içerisinde her dizenin (yarım mısrânın) sonunda aynı uyak tekrarlanır. Böylece didaktik şiir kasîdenin yapısından uzaklaşır ve tek bir uyağa dönüşme şeklinde özellik kazanır253.

Şâirlerin eserlerini oluştururken uzaklaşmamaları gereken “bilinen kâideler” ve “alışılmış örnekler” vardır. Aynı şekilde nazım kâtipleri de bir sözcük dağarcığı öngörmüşlerdir ve bundan vazgeçmemeye çalışırlar. Böylece şiir ve kasîde temel olarak özgün bir sözcük dağarcığı ve kendine özgü örnekleri ile kendini bu kâidelere göre ifade eder. Bu, Arap şiir sisteminin yüz yıllar boyunca sürekliliğinin ve sürüp gitmesinin gizemini, şekil ve motif taşıyan yeniliklere karşı çıkmasının sebebini anlamamıza yardımcı olur254.Bu kural, bazı düzenlemelere rağmen, ana çizgileri içinde değişmeden kalmıştır. Bedî gibi yoğun söz sanatı kuşatması, bu kuralı bozmaktan öte, onun korunmasına katkıda bulunmuştur255.

Bu açıdan Mulðatu’l-İ‛râb’da kullanılan sözcük dağarcığı da çok önemlidir. Mulðatu’l-İ‛râb’da kullanılan sözcük dağarcığı Mulðatu’l-İ‛râb’ı özel bir disipline sokar ve didaktik şiir adı verilen bu şekil içinde Mulðatu’l-İ‛râb’a özgü bir tür belirtir256.

253 Kılıto, a.g.e., s. 80.

254 el-Ùayravânî, Ali b. Hüseyin b. Reşîù el-Ùayravânî, el-‘Umde, Kahire, 1935, I, 107. 255 Kılıto, a.g.e., s. 80.

46

İKİNCİ BÖLÜM

47

A-MULÐATU’L İ‛RAB’DA VERİLEN ÖRNEKLERİN TAHLİLLERİ

Benzer Belgeler