• Sonuç bulunamadı

Moğol Seferlerinin Neden Olduğu DönüĢüm

Moğol seferlerinin o dönemdeki insanların üzerinde bıraktığı bazı olumsuz etkiler söz konusudur. Bunda hem Moğolların kendilerine duydukları özgüvenle daha pervasız hareket etmeleri hem de bu hareketlerin neticesinde Moğollara dair oluĢturulan korkutucu bir imajın oluĢması söz konusudur. Moğol seferlerinin dönüĢtürücü yönü ve olumlu sonuçları, bu imajın etkisiyle genelde göz ardı edilmiĢtir.

Moğolların yukarıda bahsedilen özgüveniyle alakalı Ģöyle bir örnek verilebilir: Gürcülerin, Moğollarla savaĢmalarının ardından onların esir olmayı kabul etmektense ölümü tercih edecek askerleri olduğunu ileri sürmesi gibi624

Moğolların da Ġkinci DeĢt-i Kıpçak Seferi öncesinde bu bölgedeki halklardan bahsedilirken bunların savaĢçı yapıda olması ve kızdıklarında kılıçlarıyla kendi kendilerini öldürebildikleri ifade edilmiĢtir625. Demek ki Moğolların da karĢılarındaki kavimleri kendileri kadar savaĢçı ve cesur olarak nitelendirdikleri olabilmektedir. Dikkat çeken nokta ise Moğollarla karĢılaĢan halklarda Moğollardaki bu cesaret halinin korku uyandırırken, Moğolların karĢılarındaki kavimlerin savaĢçılıklarından pek korku duymamalardır. Nitekim Gumilev, Batu Han‟ın Rus knezliklerine yürümesi esnasında Moğol ordusunun ciddi bir direniĢ karĢısında dağılabilecek kollara ayrılarak sefere çıkmasını Batu Han‟ın karĢısına ciddi bir tehlikeyle karĢılaĢmayacaklarından emin olması Ģeklinde değerlendirmiĢtir626

. Her ne kadar Moğollar knezliklerin iç çekiĢmesinden haberdar olsa da kendilerine böylesine güven duymaları onların seferleri gerçekleĢtirirken hangi düĢünce yapısıyla hareket ettiklerini göstermesi açısından ilgi çekici bir örnektir. Moğolların bu Ģekilde hareket etmesi ve sert müdahalelerde bulunmaları, yukarıda bahsedilen korkutucu Moğol imajının doğmasına yol açmıĢtır.

Bu imajın oluĢmasında, Moğolların yenilgiye uğrattığı halkların kaçtıkları yerlerde yaĢadıklarına dair anlattıklarının da etkisi vardır. Yenilenlerin kaçtıkları

624 Ġbnü‟l-Esîr, a.g.e., Cilt 12, s. 344. 625 Anonim, Gizli Tarih…, s. 192. 626

yerlerde onların neden olduğu tahribatı anlatmaları ve yenilgilerinden bahsetmeleri, ister istemez Moğolların lehinde kasıtsız bir propaganda faaliyeti hüviyetine bürünmüĢtür. Her anlatı Moğolları yenilmez ve zalim göstererek girdikleri bölgelerde daha az direniĢ görmelerine neden olmuĢtur627

. Moğollarla karĢılaĢan büyük ve düzenli ordular yenilgiye uğramıĢ, büyük Ģehirler Ģiddetli direniĢlere rağmen harap olmaktan kurtulamamıĢ, üstün savaĢ yeteneğine sahip komutanlar, askerlerinden ve halktan aldıkları desteklere rağmen bir döneme kadar onların karĢısında duramamıĢtır628. Moğollar karĢısındaki devletlerin, yenilgilerden ve kayıplardan ders almamaları, taktiklerini bunlara göre düzenleyememeleri de Moğol zaferlerinin nedenlerinden biridir. Nitekim önceden olduğu gibi Moğolların karĢısındaki devletler her savunma yöntemini kendilerine göre düzenlemiĢler, Moğol Ordusu‟nun aldatma ve sahte ricatları karĢısında istisnalar haricinde fazla direnememiĢlerdir629

. Ġbnü‟l-Esîr‟in Moğol zaferlerinin niteliği hakkında söyledikleri Moğol seferlerinin dönemine insanları üzerindeki etkisini adeta özetlemektedir. Bir ordunun Çin sınırlarından kalkıp bir yıl içerisinde Ermenistan‟a ve Irak‟a kadar gelerek bu bölgelerde hâkim olmalarını inanması güç bir hadise olarak değerlendirmiĢ, kendilerinden sonra gelecek nesillerin Moğol seferlerini okuduklarında doğru kabul etmeyebileceklerini hatta inanamayabileceklerini belirtmiĢtir630

.

Sonraki dönemlerde Moğol seferleri değerlendirilirken, o dönemlerdeki bakıĢ açısının etkisinde kalınmıĢtır. SavaĢların dönüĢtürücü yönü göz ardı edilmiĢtir. Clausewitz, savaĢı; “Hasmı irademizi yerine getirmeye zorlayan bir şiddet hareketi” olarak tanımlamaktadır631. SavaĢ, insanlar için üretimden sonra en büyük sosyal faaliyetlerden birisi olup, muazzam kaynakların bir araya getirilmesini

gerektirdiğinden toplumları kökünden sarsarak toplumsal değiĢimleri

hızlandırmıĢtır632. Günümüze kadar savaĢ, insan iliĢkilerinin çok yoğun bir biçimi olarak toplumların dönüĢüm süreçlerini hızlandırmıĢ, topluma ait dinamikler böyle

627 Özdal, a.g.e., s. 136-137.

628 Ahmet Özdemir, “Moğol Ġstilasından Bazı ÖğrenilmiĢ Çaresizlik Örnekleri”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 29, Konya 2010, s. 25.

629 Bu husustaki eleĢtiriler için bkz. Carpini, a.g.e., 98, 100. 630 Ġbnü‟l-Esîr, a.g.e., Cilt 12, s. 334.

631 Carl von Clausewitz, Savaş Üzerine, çev. ġiar Yalçın, Spartaküs Yayınları, Ġstanbul 1997, s. 35. 632

geliĢmiĢtir633. Bu açıdan savaĢ tarihinin dönüm noktaları aynı zamanda insanlık tarihinin de dönüm noktaları olmuĢ, her savaĢ geleceği dönüĢtürerek tarihi farklı bir mecraya sokmuĢtur634. Dolayısıyla Moğolların dünya tarihine olan katkıları yadsınamaz bir gerçekken bu katkı yanlıĢ değerlendirilebilmektedir.

Avrupalı bakıĢ açısıyla Moğollar, kaba tabirle “barbar” olarak nitelendirilip modernitenin baĢlangıcıyla geçersiz ilan edilmiĢ bir devlet idaresi ve savaĢ biçimini uygulayan insanlar olarak nitelendirilirler635. Batı kültüründe doğudan gelen savaĢçıları “barbar” olarak tanımlama, batının savaĢçılarının amacının ise medeniyet yaymak olduğuna dair bir saplantı vardır636. Bu bakıĢ açısının temeli budur.

Gerçekte ise Moğollar XIII. yüzyılda Cengiz Han‟ın siyasi ve askeri baĢarıları sonucunda Moğol kabilelerini bir araya getirilmesiyle, belli bir birlik Ģuuru ve siyasi teĢekkül oluĢturmuĢlardır637. Avrupalı bakıĢ açısına ve bazı araĢtırmacılara göre sadece Moğollar değil, Türkler de dâhil olmak üzere Asya‟da kurulan atlı-konargöçer niteliğindeki devletlerin, önlerine çıkan medeniyeti yakıp yıkan, Ģehirleri tahrip edip ticaret hayatını önemsemeyen bir yapı oldukları iddia edilmiĢtir. Son dönemde yapılan araĢtırmalar ise bunun tam tersi olduğunu ve konargöçer devletlerin de ticareti önemseyip muhafaza ettikleri, ziraatla uğraĢan ve ticaret açısından geliĢkin bölgelere, Ģehir hayatına önem verdikleri göstermektedir. Tahribatın ardından Moğolların da Ģehirler kurduklarını, ticareti teĢvik ettiklerini, geniĢ bir bölgede “Pax Mongolica” olarak anılan dönemde tek bir ekonomi ve vergi sistemi yerleĢtirdikleri görülmektedir638

. Altın Ordu, doğudan batıya uzanan muazzam bir ticaret ağını koruması639, geniĢ bir bölgede asayiĢi temin etmesi640

ve kuruluĢtan itibaren ticari ve tarımsal geliĢmeleriyle641

bu açıdan önemli bir örnektir.

633

Mehmet Tanju Akad, Strateji Üzerine, KastaĢ Yayınları, Ġstanbul 2003, s. 72.

634 Akad, Savaş Tarihinin…, s. 5.

635 Jeremy Black, Neden Savaşıyoruz, çev. Yasemen Birhekimoğlu, Güncel Yayıncılık, Ġstanbul 2005,

s. 43.

636 Nejat Eslen, Tarih Boyu Savaş ve Strateji, Truva Yayınları, Ġstanbul 2005, s. 21. 637

Kalkan, a.g.e., s. XI.

638 Tezcan, a.g.m., s. 152, 154. 639 Hosking, a.g.e., s. 84. 640 Grousset, Stepler…, s. 263. 641