• Sonuç bulunamadı

Mü’minler, Takva Sahibi Kimselerdir

C) KUR’AN’A GÖRE AHLAK AÇISINDAN MÜ’MİNLERİN

14. Mü’minler, Takva Sahibi Kimselerdir

Korkma, sakınma, zarar ve eziyet veren şeylerden korunma, nefsi korkulan şeylerden sakınma anlamlarına gelen takva;465 Allah korkusuyla günahtan kaçınmak, Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik göstermek, sakıncalı ve bazı mübah şeyleri terk ederek günah olan şeylerden nefsi korumaktır. Allah’ın himayesine girmek, emrini tutup azabından korunma anlamında Kur’ani bir terimdir. Bu şekilde titiz davranan insana ‘müttaki’ denir.466

İnsanlara göre farklı üstünlük dereceleri vardır. Kimilerine göre soy, kimilerine göre meslekler, kimilerine göre ülkeler, kimilerine göre giyilen kıyafetler, kimilerine göre derilerin rengi ve benzeri şeyler üstünlük sebebidir. Yüce Allah bütün insanları bir kadınla bir erkekten yaratmış, insanlar arasında takvanın dışında bir üstünlük kabul etmemiştir.

464 İbn-i Kesir, a.g.e., trc. Karlığa vd., c.11, s. 6037. 465 İbn Manzur, ‘Vgy’ md., a.g.e., c.15, s.401-403. 466 Rağıb, ‘Vgy’ md., a.g.e., s.881.

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle

tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.”467

Razi, bu ayeti şöyle tefsir etmiştir: “Cenab-ı Hak, bu ayet-i kerimeyle insanlara sanki ‘Biz sizi birbirinizi tanıyasınız diye cemiyetler ve kabileler halinde yarattık. Sizler nesepçe daha üstün olan bir kimseye daha yakın olduğunuzda bununla övünüp böbürleniyorsunuz. Oysa Allah sizi, Rabbinizi bilesiniz diye yaratmıştır’ buyurmuştur. Kim en muttaki olursa, Allah katında en iyi ve kerim odur. Muttaki ve âlim kimse ilmi en tam ve kâmil olan, Allah’ı bilen ve O’nun kapısında kulluğa devam eden kimsedir. Yine muttaki kimse emrolunduğu şeyi yapan, yasak edilenleri yapmayan, bununla birlikte Rabbinden haşyet duyan, Allah’tan başka bir şeyle meşgul olmayan ve Allah’ın kalbini nurlandırdığı kimsedir.”468

Yazır da bu ayetle ilgili şöyle demiştir: “Bu ayetle Yüce Allah bütün insanlara adeta şunları duyurmaktadır: Ey insanlar! Biz sizleri Âdem ile Havva’dan veya her birinizi bir ana ile bir babadan yarattık. Yani bu yönden hepiniz eşitsiniz, birbirinize karşı övünmeye veya bu kavim, şu kavim diye aşağılamaya hakkınız yoktur. Aranızdaki insanlık kardeşliği bile birbirinizle alay etmeye ve gıybet etmeye manidir. Soylarınız, atalarınız iftihar için değil, birbirinizi soyu sopu ile tanıyarak ona göre yardımlaşmak, sevişmek ve güzel ahlakları tatbik ederek daha büyük daha güzel toplumlar meydana getirmek içindir.”469

“‘Takva’, korku duygusunu da içerisine alan bir çekinmenin, bir korunmanın ve bir saygının ahlak ve ibadet olarak gösterilmesidir. İslam insandaki bu korku ve ümit duygusunu işleterek, bu duyguların övülen bir sıfat haline gelmesini sağlıyor. Kur’an insandaki sıradan korku ve sığınma hissini geliştirerek, kişinin manevi olarak yücelmesinin yolunu açıyor. Takva duygusu, sıradan bir korku değil, belki yaratılıştaki korkunun düzene konularak bir korunma ahlakı, bir yücelme faaliyeti, bir sorumluluk bilinci haline getirilmesidir.

467 el-Hucurat, 49/13.

468 Razi, a.g.e., trc. Yıldırım vd., c.20, s.237-238. 469 Yazır, a.g.e., c.7, s.211.

En geniş ve kapsamlı koruma Allah’ın korumasıdır. Takva, insanın kendisini Allah’ın koruması altına koyarak ahirette zarar ve acı verecek şeylerden sakınması, ya da günahlardan uzak durması ve iyiliklere sarılmasıdır. Yine takvayı, ‘Allah’ın emrettiklerini tutmak, yasaklarından kaçınmak’ diye tarif edenler olduğu gibi; ‘yapılması günah olanı yapmaktan, terk edilmesi günah olanı terk etmemekten çekinmemektir’, ‘Allah’ın cezalandırmasından korkarak, O’nun verdiği bir nur ile O’na itaat etmektir’, ‘Allah’ın dışındakileri Allah’a tercih etmemektir’ şeklinde tanımlayanlar da olmuştur.”470

Takva sahibi olmak, Allah’ın sevgisine mazhar kılacak önemli bir özelliktir. Zira Yüce Allah: “Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki

Allah, sakınanları sever”471, “Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır, Allah da

takva sahiplerinin dostudur”472, “Bilesiniz ki Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar

üzülmeyecekler de. Onlar iman edip takvaya ulaşmış olanlardır.”473 Buyurmak

suretiyle takva sahibi mü’minlerle beraber olduğunu bildirmektedir. “Bu son ayette geçen ‘iman etmek’ kelimesi nazari kuvvetin (tefekkür kuvveti) mükemmelliğine, ‘takvaya ermek’ tabiri de ameli kuvvetin mükemmelliğine işarettir. Burada bir başka husus da imanın itikad ve amelin toplamına hamledilmesidir.”474

Hiçbir insan başka bir insandan üstün değildir. Allah katında insanı değerli kılan, onun Allah’a olan saygısı ve takvasıdır. Mü’minler, bu saygı ve takva ile emredilen ibadetleri yerine getirir, yasaklanan çirkin şeylerden de uzak dururlar. Allah’ın yarattığı her şeye saygı gösterirler. Başkalarına karşı her zaman iyi niyetli ve hoşgörülü olurlar. Çünkü her insan dünyada yaptığı iyilik ve kötülükler sebebiyle ahirette hesaba çekilecek, ceza veya mükâfat görecektir. Allah rızası için ve samimi olarak yapılan ibadet ve her güzel davranışın Allah katında bir değeri ve kıymeti olacaktır. Ancak ibadetlerine riya katanların, insanların bulunmadığı yerde Allah’ın yasaklarını çiğneyenlerin yaptıkları iyiliklerin bir değeri kalmayacaktır. Bu açıdan takva çok önemli ve gereklidir.

470 Ece, Hüseyin K., a.g.e., s.665-666. 471 Al-i İmran, 3/76.

472 el-Casiye, 45/19. 473 el-Yunus, 10/62–63.

Kur’an, takva olayının üzerinde çok sık durmaktadır. “Ey iman edenler!

Allah’tan hakkıyla korkun ve ancak Müslüman olarak can verin.”475 Dolayısıyla Cenab-ı Hak, mü’minleri din hususunda ihtilaf etmekten, birbirine düşmanlık ve muhasamadan ve ayrılığa sebebiyet verip aradaki yakınlık ve muhabbeti yok eden her şeyden nehyetmiştir.476 Yine Kur’an, takva sahibi mü’minlere verilecek olan mükâfatları, cennetin güzelliklerini, makamların yüceliğini sık sık vurgulamakta; onları her şart ve durumda birbirlerine takva ahlakı ile yardım etmelerine davet etmektedir. “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta

yardımlaşmayın.”477