• Sonuç bulunamadı

Mü’minler, Kadere ve Her Şeyin Allah’tan Olduğuna İman Ederler

C) TASDİK VE İNKÂR BAKIMINDAN İNSANLAR

6. Mü’minler, Kadere ve Her Şeyin Allah’tan Olduğuna İman Ederler

inanmaktır. Kur’an da kadere iman, imanın şartı olarak belirtilmemiştir. Ancak hadis-i şerifte, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmak, imanın şartlarından sayılmıştır.

Kadere iman, Allah (c.c)’ın yarattığı bütün mevcudat için bir gaye, bir düzen, bir zaman ve mekân tayin ettiğine, hiç bir şeyi gayesiz, ölçüsüz ve başıboş yaratmadığına iman etmektir.188 Kader konusuna Kur’an’da birçok yerde değinilmiştir. “ Şüphesiz ki Biz, her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. Ve bizim

emrimiz bir tektir, bir göz kırpması gibidir. Andolsun ki Biz, sizin benzerlerinizi hep helak etmişizdir. Şu halde bir düşünen var mı? Yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır. Küçük büyük her şey satır satırdır.”189

İmam Taberi bu ayeti şöyle açıklamışlardır: “Muhakkak ki Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. Her şeyi takdir edip hükme bağladığımız bir ölçü ile

186 Sert, a.g.e., s. 121.

187 Cüceloğlu, Doğan, Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin Savaşçı, Sistem Yayıncılık, İstanbul,

2000, s. 224.

188 İslamoğlu, a.g.e., s. 189. 189 el- Kamer, 54/49–53.

yaratmışızdır. Yapmak ve meydana getirmek istediğimiz bir şeyde emrimiz, sadece bir tek sözdür. Ona ‘Ol’ deriz, o da derhal oluverir. Hiç reddetmez ve lafı geri çevirmez. Adeta bir göz kırpması süratinde emrimiz yerine gelir. Gecikmez ve tehir olunmaz. Allah’ı inkâr etmek, elçilerini yalanlamak gibi; takip ettiğimiz yol üzerinde bulunan ve sizin gibi olan geçmiş ümmetlerden birçoğunu da helak etmişizdir. Bundan öğüt alıp küfründen ve yanlış yolundan geri dönen yok mudur? Sizden öncekilerin işledikleri fiillerin hepsi aleyhlerinde kayda geçirilmiş muhafaza edilmiş defterlerde kayıtlıdır. Küçük büyük her şey kitaplarda yazılmış ve tespit edilmiştir.”190

İmam Kurtubi de bu ayet için şunları söylemiştir: “Yüce Allah, her şeyi takdir etmiştir. Yani onların miktarlarını, hallerini ve zamanlarını var edilmeden önce bilmiştir. Sonra da bunlardan ezeli ilmindeki şekli ile var olacağını bildiği şeyleri var etmiştir. İster yüce âlemde, ister alt âlemde her şey Yüce Allah’ın ilim, kudret ve iradesi ile sadır olur. Yaratıkların bunda herhangi bir etkisi yoktur. Mahlûkatın meydana gelen bu olaylarda bir çeşit kesb (kazanmak), çaba, nisbet ve izafeden öte herhangi bir katkıları olamaz. Bütün bunlarda Yüce Allah’ın onlara bu işi kolaylaştırması, O’nun kudreti, tevfiki ve ilhamı ile gerçekleşir. O, her türlü eksiklikten münezzehtir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun dışında yaratıcı yoktur.”191

“Elif, Lam, Mim. Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici

bir kitaptır. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”192

Bu ayette geçen ‘gayb’ kelimesi hakkında Fahruddin er-Razi şöyle demektedir: “Gayb, duyu organları tarafından idrak edilmekten uzak olandır. Yine gayb, kendisine delalet eden bir şey bulunan ve kendisine delalet eden bir şey bulunmayan diye iki kısımdır. Buna göre ‘gayba iman ederler’ den kastedilen, mü’minlerin tefekkürleri ve istidlalleri ile kendisine iman etmiş olmalarından dolayı bir delili bulunan gabya iman ettikleri için muttakileri bir övmedir. Bu izaha göre ‘gayba iman ederler’ ifadesine; Allah’ın sıfatlarını, ahireti, nübüvveti, dini hüküm ve

190 Taberi, a.g.e., trc. Keskin, c.5, s.2381-2382. 191 Kurtubi, a.g.e., trc. Eryarsoy, c.16, s.531. 192 el-Bakara, 2/1-3.

emirleri bilmek girer. Çünkü istidlal yolu ile bütün ilimleri elde etmek çileli bir yoldur. Böylece bu büyük bir övgüye hak kazanmaya vesile olur.”193

İmam Kurtubi de gayb ile ilgili farklı görüşleri şöyle sıralamıştır: “Kimisi ğayb Allah’tır demektedir. Kimi kaza ve kaderdir. Kimi Kur’an ve onda bulunan ğayblerdir demişlerdir. Kimisi de ğayb; Resulullah (s.av)’in haber verdiği ve akıl ile bilinmeyen her şeydir. Kıyamet alametleri, kabir azabı, haşir, neşir, sırat, mizan, cennet ve cehennem gibi. İbn-i Atiyye, ğayb bunların hepsi hakkında kullanılabilir demiştir.”194

Kâinatta meydana gelen her şey Allah’ın dilemesi ve takdiri ile gerçekleşir. O’nun bilgisi ve takdiri dışında hiçbir şey gerçekleşmez.

“ Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği

şeyi bilir. Her şey O’nun katında bir ölçü iledir.”195

İbn-i Kesir, Allah’ın güç ve kudretini anlatan bu ayet hakkında şöyle demektedir: “Ayet-i kerimeler bütün insanların kalplerine Allah’ın kudretini, hikmet ve tedbirini yerleştirmeye çalışmaktadır. “Şüphesiz ki dünyada iken o çarptırılan felaketler, bu ahiret azapları ve daha önce gelip gelmiş olan peygamberler ve uyarıcılar, kitaplar ve Kur’an, bütün bunların yanı sıra varlıklar âlemindeki yaratıklar ve bu varlıklar âlemine hükmeden kanunlar… Evet, bütün bunlar ve büyük küçük her şey bir ölçüye göre yaratılmıştır. Bir maksada bir hikmete göre tanzim edilmiştir. Başıboş hiçbir şey yoktur. Lüzumsuz hiçbir şey yoktur. Tesadüfen meydana gelmiş hiçbir şey yoktur. Kendiliğinden olup gelen hiçbir şey yoktur. Her şeyi… Büyük küçük her şeyi… Konuşan ve konuşmayan her şeyi… Hareket eden ve duran her şeyi… Geçen ve hazır duran her şeyi… Her bilineni, her bilinmeyeni… Kısacası her şeyi… Bir ölçüye göre yaratmışızdır… Onun gerçek durumunu belirten, özelliklerini anlatan, miktarını tayin eden, zamanını tespit eden, mekânını tahdit eden, çevresindeki eşya ile münasebetlerini ayarlayan, varlıklar âlemindeki tesirini belirleyen… Bir ölçüye göre… Mevcudatta her şey bir ölçüye göredir. Mutlak bir

193 er-Razi, a.g.e., trc. Yıldırım vd.,c.1, s.457. 194 Kurtubi, a.g.e., trc. Eryarsoy, c.1, s.408–409. 195 er-Rad, 13/8.

ahenk hâkimdir.”196 “Başından sonuna kadar her şey ölçülmüş, bilinmiş ve takdir edilmiştir. O’nun ilmi ile kuşatılmayan hiçbir şey yoktur.”197

Her şeyin kaynağı ve miktarı (kaderi) Allah katındadır. Allah bunu dilediği şekilde, dilediği kadarını, dilediği yerlere veya kimselere ihsan eder. Kader, bir başka anlamda sünnetullahtır. Bu da hiçbir şekilde değiştirilemez. Kader, hiç kimsenin müdahale edemeyeceği kesin ölçülerdir. Bu konu tevhit inancı içerisinde işlenmiştir. Allah’ın her şeye kadir olması kaderin delilidir. İnsanların kendi iradeleri sonucu işledikleri amelleri kader olarak görmeleri, bilmeleri yanlıştır. İnsanların iradesine giren şeyler kaderin dışındadır. Onların meydana gelişi Allah’ın dilemesine bağlıdır. Kaza ve kadere iman eden bir mü’min, karşılaştığı her olayın tesadüf olmadığını, her şeyin Allah (c.c)’ın bilgisi dâhilinde olduğunu bilir. Eğer Allah bir şeyin olmasını takdir etmişse, onu engellemeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini; bir şeyin de olmamasını takdir etmişse onun da kimsenin olduramayacağına inanır. Başına gelen nimetlere ve sıkıntılara razı olur.198

B) KUR’AN’A GÖRE AMEL AÇISINDAN MÜ’MİNLERİN