• Sonuç bulunamadı

METNİN HAZIRLANMASINDA DİKKATE ALINAN HUSUSLAR

2. MAZLÛM’UN DÎVÂNÇESİNİN İNCELENMESİ

3.2. METNİN HAZIRLANMASINDA DİKKATE ALINAN HUSUSLAR

3.2.1. Metnin Hazırlanmasında İzlenen Yol

1. Metin hacminin az olması nedeniyle bütün beyitler, ait olduğu şiirdeki sıralarına göre numaralandırılmıştır.

103

2. Şiirlerin yazma eser içinde bulundukları sayfa numaraları, metin üzerinde gösterilmiştir.

3. Her şiirin başlığı, nazım şekline göre düzenlenmiş ve şiir numaraları, baştan sona doğru, nazım şekli farkı gözetilmeksizin verilmiştir. Aruz vezni ya da hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerin vezni başlıkta belirtilmiştir.

4. Arapça ve Farsça ibarelerle birlikte âyetler, hadisler, sûre isimleri italik yazılmış, dipnotta âyet ve hadislerin tamamı yazılarak manaları verilmiştir. Hadislerin kaynağı ve sağlamlığı konusu gene dipnotta belirtilmiştir.

5. Dîvânçe üzerinde okunamayan, çeşitli sebeplerden ötürü silinmiş, tahribe uğramış bulunan kelimeler üzerindeki tamirler, köşeli parantez içinde gösterilmiştir. Okunan fakat doğruluğundan emin olunamayan kelimelerin sonlarına yay parantez içinde soru işareti koyulmuş, gerekli bilgiler dipnotta gösterilmiştir.

6. Müstensih tarafından aynı beyitte bir kelimenin tekrar yazılması durumunda, vezin ve manâ ölçütleri gereğince metinden çıkarılması gereken kelime yay parantez içine alınmış, durum dipnotta belirtilmiştir. Müstensihten kaynaklı olarak yazımı unutulan ve bu sebeple metne eklenen hece ve kelimeler de köşeli parantez ile verilmiştir.

7. Eserin nesre çevirisi, hemen şiirlerin altında dipnot şeklinde gösterilmiş, bu sâyede şiir ve şiirin nesre çevirisi aynı sayfada yer almış, okurlar için oluşabilecek karışıklıklar engellenmiştir.

8. Şiirlere düşülen dipnotlar, ilgili yerlerdeki nesirlerin hemen altında verilmiştir. Dîvânçede okunamayan yerler, fotoğrafıyla birlikte dipnotta gösterilmiş, okunamayan her bir kelime de metin üzerinde üç nokta … ile ifade edilmiştir. Eğer beytin tamamı ya da tamamına yakını okunamamışsa bu beyit de tek bir üç nokta … ile gösterilmiştir.

9. Dîvânçede bulunan birçok örnek, Fars dilinin bir unsuru olan terkiplerde, izâfet kesreleri yerine “u” kullanıldığını göstermektedir. Bu durumda izâfet kesreleri köşeli parantez içinde verilmiştir. Metinde gösterilmeyen atıf vavları da köşeli parantez içinde gösterilmiştir. Atıf vavları kendisinden önceki kelimenin incelik-kalınlık durumuna göre ‘vü’ ya da ‘u-ü’ ifadeleriyle karşılanmıştır.

104

10. Eserde yer alan özel isimlerin baş harfleri büyük yazılmış, özel isimlere getirilen ekler de kesme işareti ile ayrılmıştır.

11. Metin içinde geçen Farsça – Arapça yazılan ibareler okunduğu gibi çevrilmiş ve italik yazılmış, manaları dipnotlarda gösterilmiştir.

12. Bununla birlikte metinde yer alan ekler olduğu gibi latinceye aktarılmış, yalnızca -Ip, -Up zarf-fiil ekinin ünsüz harfi, metinde geçen ‘b’ harfi yerine ‘p’ şeklinde gösterilmiştir. Metinde yer alan “-ârâ” kelimesi ve bunun gibi edat ve bağlaçlar birleşik yazılmış ise bu ekler araya tire (-) işareti koyularak bitişik yazılmıştır.

13. Dîvânçede ayrılma hali eki olan ‘den/dan’ ekleri, bazı şiirlerde “dın/din” olarak verilmiştir. Bu durum da ikilik oluşturmaması açısından “den/dan” şeklinde düzeltilmiştir:

Ezel üstād-ı fıšratdan gelüpdür sūre-i İĥlās

Yazıbdur kātib-i iģsān bu ol inşā vü imlādur (7/2) Dönder meni sen ĥašā yolından

Pür-lušf u kerem ˘ašā yolından (1/5)

14. Eserde, “sen, ben, seni, beni” gibi şahıs zamirleri “sini, mini, sin, min” şeklinde yazılmıştır. Metin içerisinde seyrek de olsa örneklerine rastlanılan bu kullanım, klâsik Türk edebiyatının oturmuş yazı diline göre, “sen, ben, seni, beni”

şeklinde değitirilmiş, ikilik ortadan kaldırılmıştır. Eserde dar ünlü ile yazılan bazı örnekler şunlardır:

Raģmān’a meni mübeddil eyle Şekl-i işümi ķamu ģal eyle (1/9)

Men bende-faķír u sen ġanísin Raģmāna delālet it mini sin (1/19)

15. İlgi hali ekleri, genel manada eski Anadolu Türkçesinde yuvarlak vokallerle “senün”, “benüm” şeklinde yazılırken, az da olsa dîvânçede dar vokallerle “senin”, “benim” şeklinde yazılmış örneklere de rastlanır. Bu ikiliğin ortadan

105

kalkması adına, bu tarz dar vokalle yazılmış kelimeler, eski Anadolu Türkçesinin yahut klâsik Türk edebiyatının olgunlaşmış yazı dili gereğince yuvarlak vokalle karşılanmıştır. Aşağıda dîvânçe içinde dar ünlü ile yazılmış örneklere yer verilmiştir:

˘İsyān ķışınıij bahārı lušfıij

Şeyšān şerinüij ģiŝārı lušfuij (1/10)

Sin saķla meni zi-şerr-i şeyšān

Öz lušfuij ile maija pür-˘ímān (1/8)

16. Vezne aykırı fazlalıklar yay parantez içinde gösterilmiş ve dipnotlarda belirtilmiştir.

17. Metinde yer alan “kâyinat” ve “dâyim” gibi kelimelerde metne uyulmuş, okunduğu gibi çevrilmiştir.

18. Eserde damak n’si genellikle doğu Türkçesinde olduğu gibi ‘nun’ ve ‘kef’ harfi ile gösterilmiş olup, bu harfler “ij” harfiyle, her iki sesin de ifâde edildiği şekliyle transkribe edilmiştir.

3.2.2. Tenkitli Metnin İmlâ Husûsiyetleri

Metin Azerbaycan Türkçesi ile yazılmıştır. Türkiye Türkçesi ve Azerbaycan Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesinde tek bir dil olarak varlığını sürdürmüştür. Bu iki ayrı Türkçe sahası, bu tek dilin içinden vücud bulmuştur. İki ayrı sahanın oluşmasında şüphesiz coğrafya farkı ve farklı kültürler ile etkileşimde olma durumları etkili olmuştur. Sahalar arasındaki farklar bilhassa Osmanlı döneminin olgun süreçlerinde belirgin hale gelmeye başlamıştır. Bu süreçte Azeri sahası Türkçesi, Osmanlı sahası Türkçesine oranla, coğrafya ve siyasetin de etkisiyle, daha çok oğuz dilleri dışında kalan dillerle temasta kalmıştır. Buı sebeple Azerbaycan dili üzerinde Çağatay Türkçesinin, Moğolcanın ve Kıpçak Türkçesinin de etkisi görülmüştür. 210

210 Zabite Teymurlu, Azeri Türkçesi ve Türkiye Türkçesi Ağızlarındaki Söz Varlığının Temel Özelliklerine

106

18.yüzyılda yazılmış olan dîvânçe Azerbyacan Türkçesinin de bir getirisi olarak Eski Anadolu Türkçesine yakın bir dil ile yazılmıştır. Bu yakınlıkla alakalı olarak metinde yer alan imla hususiyetleri de maddeler halinde zikredilmiştir. 211 • Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan -k sesi, -ġ sesiyle karşılanır:

Toprak – “Topraġ”.

• t- ˃ d değişikliği eserde görülen imla hususiyetlerindedir: taş- ˃ daş.

• Şiirlerde “gibi” kelimesi bir yer de “teg” olarak geçmiş, genel anlamda bu kelime “kimi” ile karşılanmıştır.

• Azerbaycan Türkçesinin bir özelliği olarak ‘k’ sesleri, umûmiyetle ‘ĥ’ olarak okunmaktadır: Oku – “Oĥu”, Koku – “Koĥu”, Yakanda – “Yaĥanda”.

• Kelimelerin başında yer alan b sesi genel olarak m sesi ile ifade edilir: “ben”, “men”. Bununla beraber şiirde her iki şekil de bulunmaktadır: “benüm”, “menüm”.

• Dönüşlülük zamiri olarak ‘kendi’ kelimesi yerine “öz” kelimesi kullanılmıştır. • Birinci ve ikinci tekil şahıslarda “mini”, “sini” ve “min”, “sin” şekillerine

rastlanır.

• Metinde, -dığında/-diğinde ekleri ile -ınca/-ince anlamlarına gelen zarf fiil eki Azerbaycan Türkçesinde olduğu gibi -anda/-ende şeklinde geçmektedir: olduğunda- “olanda”.

• Arak-erek zarf fiili ekseriyetle -uban, -üben şeklinde geçmektedir. Vararak – “Varuban”, Olarak – “Oluban”.

• Çağatay Türkçesinin bir özelliği gereğince metinde ikinci tekil şahıs emir kipi olarak -gıl/-gil şeklinin kullanıldığı görülmektedir: “Vargil”, “Pürgil”, “Salgil”. Bu ekle birlikte -gilin eki de kullanılmaktadır.

• İlgi hali eki ünsüzle biten kök ve gövdelerden sonra +In / Un, ünlü ile biten kök ve gövdelerden sonra da +nIn / nUn şekli kullanılmıştır. Fakat bu durum değişiklik arzetmektedir.

• Azerbaycan Türkçesinde belirtme hali eki ünsüzle biten bir kelimenin ardından +I / +U, ünlüyle biten bir kelimeden sonra da +nI / +nU şeklindedir.

• Farsça bir ayrılma eki olan ‘ez’, metinde kendisine yer bulmuştur: “Ez-rûz-ı hicâ, “Ez-dest-i kef”.

211 Bu bahiste geçen Eski Anadolu Türkçesi ile alakalı maddelerde Faruk Kadri Timurtaş’ın “Küçük Eski

107

Benzer Belgeler