• Sonuç bulunamadı

3.3. ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ BAĞLAMINDA ÇEVİRMENLİK

3.3.7. Meslek Algısı (Mesleki Statü ve Mesleki Prestij)

Üçüncü bölümün başında bir profesyonel meslek olarak çevirmenlik ve profesyonel mesleğin tanımı ve ayırt edici unsurlarına ayrıntılı olarak yer verilmişti. Bu bölümde profesyonel meslekleri, meslek ve birey açısından araştıran “mesleki yaşam modeli” tanımlanacak ve modelin temel öğelerinden olan mesleki statü ve mesleki prestij kavramları ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Mesleki yaşam modeli profesyonel mesleklerin kendilerine özgü bir yaşam tarzı ile karakterize olduklarını ileri sürer (Seçer, 2009: 35). Mesleki yaşam altı temel ve dört yan öğeden oluşmaktadır. Altı temel öğe, mesleki ideoloji, mesleki kimlik, mesleki rol, mesleki statü, mesleki prestij ve mesleki güç olarak sıralanmakta, dört yan öğe ise, boş zamanları değerlendirme, mesleki örgütlere katılım, bireysel performans düzeyinin yükseltilmesi ve emeklilik sürecine ilişkin planlamalardır (Seçer, 2009: 41). Mesleki yaşam modeli, profesyonel mesleği birey ve toplum açısından tanımlarken aynı zamanda profesyonel meslek sahibi kişinin iş-dışı faaliyetlerini (boş zaman, emeklilik gibi) de kapsayan geniş bir çerçeve çizmektedir. Mesleki yaşam olgusu ile profesyonel bir mesleğin kendi değerlerine uyumlu bir yaşam tarzını öngörmesi, bireyin de bu yaşam tarzını benimsemesi ve sürdürmesi kastedilmektedir (Seçer, 2009: 41).

Çevirmenlik az bilinen, sınırları net olarak çizilememiş bir meslek olduğu için mesleki yaşam modelinin temel öğeleri olarak tanımlanan mesleki statü ve mesleki

86

prestij kavramları çevirmenlik açısından özellikle önem taşımaktadır. Modelin yan öğeleri olarak belirtilen boş zamanları değerlendirme, mesleki örgütlere katılım, bireysel performans düzeyinin yükseltilmesi ve emeklilik sürecine ilişkin planlamalar çevirmenlerle yapılan araştırmada cevap aranan sorular arasında yer almaktadır.

Mesleki statü, bireyin sosyal ve ekonomik statüsünün ve dolayısıyla

toplumdaki pozisyonunun temel göstergesinin meslek olduğunu savunur (akt. Seçer, 2009: 42). Mesleki statü ile ilgili bir başka görüş ise, mesleklerin kendilerinin birer statü olduğu ve diğer statüleri belirlemede anahtar bir rol üstlendikleridir (akt. Seçer, 2009: 42).

Mesleki prestij, mesleki statünün ayrılmaz bir parçasıdır, hatta bir mesleğin değerlendirilmesinde statü ve prestijin birlikte ele alınması gerektiği ifade edilmektedir (Seçer, 2009: 42). Statü ile prestij arasındaki ilişki; statünün, mesleğe ilişkin eğitim ve gelir durumu gibi nesnel, prestijin ise bireylerin değerlendirmeleri gibi öznel boyuta işaret etmesi ile belirginleşmektedir (akt. Seçer, 2009: 42). Mesleki prestij, öznel değerlendirmelere dayanmakta, bireyin ve toplumun profesyonel mesleğe ilişkin algılarını yansıtmaktadır.

Mesleki prestij, bir iş pozisyonuna uygun görülen ve her biri genelleştirilmiş

öznel bütüne katkıda bulunan çok çeşitli değişkenlerden oluşan genelleştirilmiş öznel saygı tutumu olarak ifade edilebilir (Garbin ve Bates, 1966: 301). Mesleki prestij, toplum üyeleri tarafından olumlu olarak değerlendirilen sosyal bir değer olarak tanımlanır ve bireylerin, belirli bir iş pozisyonuna ilişkin sahip oldukları saygı ya da takdir duygusu ile açığa vurulur (Garbin ve Bates, 1966: 296).

Garbin ve Bates (1966) mesleki özellikler ile mesleki prestij arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışma yapmıştır. Mesleki özellikler, mesleki konumdan ayrı olarak var olan belirli iş özellikleridir ancak bunlar doğrudan ya da dolaylı olarak önkoşulları, işteki performansın doğasını, maddi ve manevi ödülleri etkilemektedir (Garbin ve Bates, 1966: 296).

Garbin ve Bates (1966: 299) mesleki özellikleri şu başlıklar altında toplamıştır:

87

İşin kendine özgü doğası (Nesnelerden çok insanlarla ilgilenmek, onurlu ve ahlaken

iyi iş, ilgi çekici ve merak uyandıran iş, insanlığa hizmet ve önemli, özgünlük ve inisiyatif gerektiren iş).

Entelektüellik ve eğitim gerektirme (Eğitim ve öğretim gerekli, zekâ gerekli, işi

yapabilecek kişi sayısının azlığı).

İş ortamında bireysel bağımsızlık (Kendi kendinin patronu olmak, iş konusunda

zaman serbestisi).

Çalışma koşulları (Düzgün iş, esnek çalışma saatleri, güvenli iş).

Kişilerarası ilişkiler (Diğerleri üzerinde etki sahibi olmak, işbirliği yapılabilir olarak

görülmek, diğerlerine danışmanlık yapma sorumluluğu).

İşin ödülleri (Gelir, ilerleme olanakları, güvenlik).

Prestijle ilişkili mesleki özellikler ise işbirliği yapılabilir olarak görülmek, zekâ gerekliliği, işi yapabilecek kişi sayısının azlığı, ilgi çekici ve merak uyandıran iş, eğitim ve öğretim gerekliliği olarak tespit edilmiştir (Garbin ve Bates, 1966: 295).

Dördüncü bölümde araştırmanın amacı, kullanılan araştırma yöntemi ve araştırma soruları ele alınacak; katılımcı seçimi ve veri toplama yöntemi hakkında bilgi verilecek tezin sınırlılıkları ele alınacaktır.

88 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

YÖNTEM

Bireylerin iş ve iş-dışı yaşamları arasında denge kurma çabalarını inceleyen çalışmalar son yıllarda alan yazında yoğun ilgi görmektedir. Yapılan araştırmalar çoğunlukla bir iş yerinde tam zamanlı çalışan kişilere odaklanmakta (Choi, 2008; Key, 2013; Demerouti vd. , 2013), örgütlerin iş-yaşam dengesi kültürü (Brummelhuis ve Lippe, 2010) ve iş-yaşam dengesi politikaları (Chandra, 2012) incelenmekte ve örgütlerin iş-yaşam dengesi sağlama konusundaki müdahaleleri (Brough ve O’Driscoll, 2010) ele alınmaktadır. Akademisyenlerden (Bell vd. , 2012), öğretmenlere (Miryala ve Chiluka, 2012), yarı zamanlı çalışanlardan (Beham vd. , 2012) kendi adına çalışanlara (Bourke vd. , 2011) birçok çalışan grubu araştırmalara konu olmuştur.

Teknolojinin gelişmesi ve üretim biçimlerindeki esnekleşme çalışma mekânını da değiştirmiş, çalışmanın bir fabrika veya iş yeri sınırları içerisinde gerçekleştirilen bir uğraş olma haline son vermiştir. Uzaktan çalışma veya evden çalışma denilen yeni çalışma biçimleri yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Ancak bu değişim iş-yaşam alan yazında yeterince ilgi görmemiştir. Evden çalışan kişilerin iş- yaşam dengesini inceleyen çalışma sayısı oldukça azdır. Bu sorunlu bir durumdur çünkü evden çalışma söz konusu olduğunda ev ve iş arasındaki sınırlar fiziksel olarak da ortadan kalkmaktadır, iş ile iş-dışı yaşam arasında denge sağlamak fiziksel sınırların yokluğunda daha büyük önem kazanmakta ve bireyin denge sağlamadaki rolü artmaktadır. Bu çalışma, çalışma mekânı ev olan kişilerin iş-yaşam dengesine odaklanmaktadır.

89