• Sonuç bulunamadı

MEMET BAYDUR OYUNLARINDA SAHTE AYDINLAR VE KÜLTÜREL

II. BÖLÜM:

3.3 MEMET BAYDUR OYUNLARINDA SAHTE AYDINLAR VE KÜLTÜREL

Çalışmanın bu bölümünde, eserlerde bir izlek olarak takip edilebilen, sahte aydınlar olarak tanımlanabilecek kişilerin temsiline değinilmiştir. Yazarın sahte aydınlar ile oyunlarda kültürel yozlaşmaya değindiği söylenebilir.

Bu oyunun kurgusundaki oyunsuluğa karşın, yazarın eleştirdiği kesime yaklaşımında öfke sezilir. Maskeli Süvari’nin kimliği üzerinden yazar, öfkesini, köyden kente gelmiş, para kazanmış fakat kendini geliştirememiş, gürültücü, içten korkak, dıştan saldırgan erkeklerden, kültürsüz, kişiliksiz, aylak ve züppe kadınlardan oluşan kesime yöneltir. Toplumun genelindeki kültürsüzlük, bilimsel merak yoksunluğu, yaratıcılık eksikliği onu rahatsız etmiştir. Maskeli Süvari, sevgisizliğin, saygısızlığın, kabalığın, fırsatçılığın, çeteciliğin egemen olduğu büyük kent yaşantısına karşı olandır. Öfkesi sanat alanını da kapsar. Derindeki nedene inme cesaretini göstermeyen, rolleri gerçek diye kabullenip yansıtan, kolay anlaşılan, kolay etkileyen gerçekçilik anlayışını sorgular.102

Maskeli Süvari’nin bu sorgulamaları oyunda yer alan Mine Melda ve Atilla üzerinden

tüm sahte aydınlara yöneliktir. Atilla karakteri, bir şair olarak çıkar seyircinin karşısına, kişiler arasındaki taşralı, göçmeni temsil eder. Her ne kadar opera izlemeye gelmiş şehirde yaşayan biri gibi görünse de tam bir kentli değildir. Bu bakımdan Atilla’nın ne cumhuriyet aydını ne sosyalist aydın olduğu söylenebilir. Atilla’nın darbe sonrası kültürel yozlaşmayla şekillenmiş sahte aydın/aydınsı olduğu söylenebilir.

Aşkın, henüz karşısındaki sadece tüketen insanların durumuna yaklaşmamıştır. O henüz hem okumakta, hem çalışmakta olduğu için umudun tarafını simgeler. Oysa izlemeye geldikleri operayı bile tam olarak izlemeden eleştiren, barda sürekli içerek tüketim alışkanlıklarının vurgulandığı Mine, Melda ve Atilla’yı anlamaz. Bu nedenle karşısındakilerin ikilemini sorgular ve önerisi, özlemini duydukları şeyleri yeniden yaratmalarıdır. İşte tam bu sahnede bara maskeli bir adam gelir. Maskeli Süvari geldiğinde, küçük burjuva alışkanlıkları olan, aydın oldukları izlenimi yaratan, gerçekte popüler kültür bağımlısı bireyin temsili, Mine, Melda ve Atilla’yı sorgulamaya başlar. Maskeli Süvari vasıtasıyla, kültür ve kültür üreten

102

kurumların da politik ortamın yönlendirmesi ile şekillendiği, sanatın kişilere siyasal güçlerin teşvikiyle ulaştığı, sanat alıcıları/”opera severler” için bir özeleştiri niteliğinde oyuna yansır. Mine, Melda ve Atilla’nın popüler kültürün yarattığı bu yeni seyirci/sahte aydın kişisinin temsili olduğu söylenebilir.

Oyunda opera izleyicisi olarak okunan/seyredilen kişiler ile 80 darbesinden sonra edilgenleştirilmiş bireyin, aydın kesimin yerine ortaya çıkan sahte aydınların kültür ile kurdukları yüzeysel ilişki gözler önüne serilir. 1990 yılında kaleme alınmış olan oyunu, 90’lı yıllar Türkiye’sinin penceresinden okunmaya çalışıldığında, tüketim alışkanlıklarının, kültür tüketimine de ekti ettiğine yönelik bir eleştiri içerdiğini söylenebilir. Bu eleştiri, yazarın düşüncelerini temsilen gelen Maskeli Süvari tarafından oyun içinde de yer alır fakat, eleştirilen tarafın, popülist tavrı nedeniyle işe yaramaz. Yazar oyunlarını izlemeye gelen seyirciye de oyunda yer alan opera izleyicisini kullanarak dolaylı yoldan bir uyarıda bulunmaktadır. Bu tavrıyla yazar, sahneye konulan eserlere izleyicinin düşünsel bir çerçeveden bakması gerektiğini, sahnedeki eserin izleyen tarafından basit bir sosyal etkinlik olarak değerlendirilmesinin kültür tüketimini yozlaştıracağı gerçeğini göz önüne koymayı amaçlamış olabilir. Bu bakımdan Maskeli Süvari, 90’lı yıllarda tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğrultusunda, kültür tüketiminin de yozlaştığına yönelik bir eleştiriyle, darbe sonrası ekonomik politikaların, kültürel hayata etkisini oyundaki sahte aydınlar (Mine, Melda, Atilla) ile göz önüne sermiştir denilebilir.

Baydur, Maskeli Süvari için şöyle der: Yüzyıllardır yaşayan bir türlü ölemeyen, barbarlıktan neredeyse sonsuz bilgiye açılmış ve uçsuz bucaksız bir belleğe ve bunun sonucu olarak da uçsuz bucaksız bir öfkeye sahip bir süvari için, yaşadığı zamanın hesabını kendinden ve karşılaştığı herkesten sormak kaçınılmaz olmalıydı. Maskeli Süvari, dünya benden sorulur diyebilen ve acı çeken birisiydi.103

Yangın Yerinde Orkideler 1980-1990 yılları arasındaki Türkiye gibi, ekonomik

dengelerin alt-üst olduğu, insan ilişkilerinde ekonomik durumun ve paranın ön planda yer aldığı, değer yargılarının, cepteki parayla orantılı olduğu bir dünyada geçer. Nebati, Nezih ve Nurçin ekonomik durumu yerinde, üst tabakayı temsil ederler. Yukarıdaki bölümde küskün aydın olarak değerlendirilen Adam oyun kişileri içinde sorgulayan aydın kimliği ile sıyrılır.

103

Buna karşın sürekli sinema ve sanat etkinliklerinden söz eden Nebati, Nezih ve Nurçin sahte aydın olarak değerlendirilebilir. Nebati, Nezih ve Nurçin sorgulamayan, sadece tüketime yönelik, “gittim, gördüm” demek, sanat çevresinde “sükse” yapmak için sanat alıcısı olan kişilerdir. Nebati, Nurçin ve Nezih’in izledikleri bir film hakkında yaptıkları konuşmalar sırasında uygarlaştıkça yozlaşan değerler çarpıcı biçimde karşımıza çıkar.104

Gürbilek’in değindiği vitrin-seyir-tüketim ilişkisinden hareketle diyebiliriz ki; Nebati, Nurçin ve Nezih’in varlıkları oyunda, tüketim toplumunda en önemli şartlarından biri olarak sunulan, kendini daha kaliteli tüketimle tanımlayan ve tükettikleri oranda çağdaşlaştığı izlenimindeki bireyi temsil eder.105

Nezih, Nurçin ve Nebati oyunda, Gürbilek’in tanımladığı kategoride yer alan bireyler olarak dejenerasyonun devamını sağlayan, değişen değer yargılarına çanak tutan ve paranın ahlakı satın almasına önem vermeyen kesimi temsil eder. Bu da Nebati, Nezih ve Nurçin’in sahte aydın olarak değerlendirilebilmesini sağlar.

80’li yılların sonrasında yürütülen ekonomik politikaların hızlandırdığı yozlaşan değerler, toplumdaki kültür farklılıklarını ortadan kaldırmıştır. Oyun içinde toplumun geneline egemen olan yozlaşmış kültürün sorumlusu olarak aydın kesim gösterilir.106

Bu çalışmada aydın kesimi, sahte aydın olarak tanımlamak seçilmiştir. Sahte aydınların, bir sinema filmi galasından çıkmış, Nezih, Nurçin ve Nebati ile temsil edildiği, sorgulayan aydının ise Adam’la temsil edildiği söylenebilir. Adam yaşanan yozlaşmaya karşı koymak yerine, intiharıyla, yenilgiyi kabul etmiş bireyi temsil eder. Bu eylemi nedeniyle bir önceki bölümde küskün aydın olarak nitelendirilmiştir.

104 Zerrin Akdenizli Çelenk, a.g.m., s. 253. 105 Gürbilek, a.g.e, s.108.

3.4 MEMET BAYDUR OYUNLARINDA SINIFININ BİLGESİ/KÖYLÜ BİREYİN