• Sonuç bulunamadı

Mehmet İzzet Paşa (1843-1914), Gonca-i Bostân

B. TÜRK EDEBİYATINDA BOSTÂN TERCÜME VE ŞERHLERİ

1. Tercümeler

1.1. Bostân’ın Tamamına Yapılan Manzum Tercümeler

1.1.3. Mehmet İzzet Paşa (1843-1914), Gonca-i Bostân

Meşrutiyet devri aydın ve şairlerinden olan Mehmet İzzet Paşa, 1843’te Kayseri’de dünyaya gelmiştir. 1914’e kadar yaşayan İzzet, Osmanlıcılık fikrini savunan bir düşünce adamı olarak, devletin yok oluşa sürüklendiği felaket günleri karşısında derin üzüntüler yaşamıştır.

Âsâr-ı Perâkende-i İzzet adlı müsveddesinde bu duygularını büyük bir içtenlikle anlatmıştır.145

İbnü’l-Emin’in ifadelerine göre İzzet Paşa, “Afîf, muktedir, hoş-sohbet, lâtife-gûy, gayûr, mukdim ve daima ilim ile mütevaggıl bir merd-i fâzıl”dır.146 Kalem tecrübelerinin

çoğunluğunu Farsçadan Türkçeye yaptığı lafzen tercümeler oluşturur. Şairin eserleri arasında, Molla Câmî’den Yûsuf u Züleyhâ, Sadî’den Bostân, Bahâeddin Âmilî’den Nân u Helva ve Nân u Penîr adlı tercümelerinin yanı sıra Farsça bir sözlüğü ile Arapçadan Hikâyât-ı Hoca Nasreddin adlı çeviri fıkra kitabı bulunmaktadır.147

142 Ahmet Kartal, agm., s. 111-112.

143 Şükran Bilgin, Kitâb-ı Bâğ-ı Behişt, İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi TDEB Mezuniyet Çalışması,

İstanbul 1966.

144 Mehmet Emin İnan, XVI. Asır Şairlerinden Za’îfî ve Bâğ-ı Behişt Mesnevisi, Erciyes Üniversitesi SBE YLT,

Kayseri, 1998.

145 Müjgan Çakır, “Mehmet İzzet Paşa’nın Âsâr-ı Perâkende’si”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, S. 2,

İstanbul 2009, s. 163-206.

146 İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C. II, haz. M. Kayahan Özgül, Ankara 2000, s. 1101. 147 İnal, age., 1102.

52

İzzet Paşa’nın tercüme eserlerinden biri de Gonca-i Bostân adlı manzum Bostân

çevirisidir. Millet Kütüphanesi Ali Emiri Bölümü Manzum 1203’de kayıtlı bulunan bu eser,

160 yapraklık bir deftere müsvedde hâlinde yazılmıştır.148 Defterin ilk sayfasında “İfade ve

Sebeb-i Tercüme” başlığı bulunmaktadır. Bu bölüm, dört safya üzerine yazılı 107 beyitten oluşur ve dönemin fikir hareketleri/tartışmaları açısından tarihi ve edebî bir değer taşır. İlk sayfada Hz. Peygamber’i ve dört halifeyi övmekle işe başlayan İzzet, diğer sayfada meseleyi Osmanlıcılık fikrini benimseyenlerin resmi dil olmasını arzu ettikleri Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan ‘Osmanlı diline’ getirir. Dinin esasının bu üç dille beyan edildiğini ifade eden İzzet, kendi çağında moda hâline gelen Avrupa fikri ve Fransız lisanına gösterilen hadsiz ilgiden hayli şikâyet etmiş, özellikle genç zihinlerin bunlarla perişan edildiğini savunmuştur. Mektep programlarına Avrupa lisanlarının konulmasını eleştiren şair, maarifte vara yok demenin moda olduğunu, kütüphanelerde el değmedik ciltler dolusu eserimizin bulunduğunu ama maalesef bunlara kimsenin dönüp bakmadığını söyler. İzzet’e göre, eğitim sistemi içinde yer alacak dine ve ahlaka hizmet edecek Arapça-Farsça eserleri çevirmekle vazifelendirilmiş bir tercüman şubesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda şair, üç dilde yazılan dinî, hikemî, ahlaki ve ilmî eserlerin tercüme vasıtasıyla okuyucularına ulaştırılmasını önemli bir hizmet olarak görür ve bu türlü faaliyetlerle Batıcılık fikrinin de zayıflatılacağını düşünür. Mütercim, söz konusu düşünceleri aktardıktan sonra da Bostân’ı tercüme etme gayesini şu şekilde açıklar:

Bize Fārsīde çoḳ āsār var

Ki ḥikmetle kesb eylemiş iştihār Biri cümleden işte Sa‘dī ḥakīm Gülistānı ḥikmetle ḳılmış vesīm Hele Būstānı ‘arīfānedür

Ḥikāyātı dil-cū, ẓarīfānedür Fuṣūli bütün ‘ibret-engīzdür Degül dünyevī dīn-āmīzdür Gülistān şuyū‘ buldı dilden dile Tekāmülde Ġarblılar için bile Bunı tercüme şerḥ iden gerçi çoḳ Velī Būstānda şerrāḥ yoḳ

İden şerḥ onı Şem‘ī manżūr idi Faḳaṭ bu daḫı dürr-i menẟūr idi

53

Naẓīre daḫı yazmış İbn Kemāl Ola vāṣıl-ı raḥmet-i Ẕü’l-Celāl Daha çoḳ yazanlar da mümkün ki var Faḳaṭ giymemiş kisve-i intişār

Faḳīr eyledim cidd ile iktisā O maḥbūb-ı Fārsīye Rūmī ḳabā Yazdım eyledim tercüme ḥarf-be-ḥarf

Bunı naẓma ḳıldım nice ẕihn ṣarf149

Beyitlerden de anlaşılacağı üzere İzzet, Bostân’ın Gülistân kadar rağbet

görmemesinden müteessir olur ve bu hikmet hazinesine Türkçe libas giydirmeye karar verir. Sanatçının asıl amacı, aşağıdaki iki beyitte ifade ettiği şekliyle, Osmanlı gençlerinin tahsillerinde bu kitaptan faydalanmalarını sağlamaktır:

Debistān-ı taḥṣīlde her zamān Oḳusun hep evlād-ı ‘Oẟmāniyān ...

Hep eẕhān-ı şübbānı ġonca-miẟāl

Açup eyleye gül gibi bī-hemāl150

20 Kanûn-ı Sânî 1312/ 1 Şubat 1897 tarihinde tercümeye başlanan eser, 21 Eylül 1314/ 3 Ekim 1898’de tamamlanmıştır.

İzzet Paşa, “Sebeb-i Tercüme”den sonra kaleme aldığı 7 beyitlik “Hâtime”yi müteakib Bostân tercümesine geçer ve eseri, harf-be-harf lafzen tercüme eder. Tercümede, Bostân’ın veznine sadık kalan İzzet, bir satıra kaynak beyti yazarak altına tercümesini yapar. Sayfaların sol tarafında bulunan boşluklaraysa bazı kelimelerin anlamlarına dair bilgiler, beyitlerle ilgili açıklamalar, anlatılan konularla ilişkili ayet ve hadisler yazar. On bâbın tamamını çeviren mütercim, her bölümün sonunda ilgili kısmı ne zaman ve nerede tercüme ettiğini belirtir. Bu bilgilere göre eserin tamamı, Paşa’nın Erenköyü’ndeki köşkünde yazılmıştır.

İlk bakışta sade dili ve akıcı üslubuyla dikkati çeken tercüme, yazıldığı devrin okuyucusuna, özellikle de Farsça öğrenmek isteyenlere hitap edecek niteliktedir. Fakat bu söylemlerimizi destekleyecek fikirlerin, eser üzerine yapılacak bir ilmi çalışmayla daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konulması gerekir. Şimdilik, İzzet’in uyguladığı tercüme tekniğini ve dilinin akıcılığını yansıtması adına Gonca-i Bostân’dan aşağıya aldığımız şu örneklerle yetiniyoruz:

149 Mehmet İzzet Paşa, Gonca-i Bostân, s. 4. 150 age., s. 4.

54 Ḥikāyet

Biri didi Mecnūna ey ḫoş-edā Bize gelmez olduñ ne oldı saña Derūnıñda yoḳ ḥubb-ı Leylī meger Ḫayāliñde yoḳ başḳa meyl ü eẟer Dolup aġladı ‘āşıḳ-ı ber-firāḳ Didi dāmenimden eliñ çek, bıraḳ Yürekde dolu yāre-i cānsūz Sen o yāreniñ başına ekme ṭuz Ṣabūr olmaḳ olmaz firāḳa delīl Żarūrī olur iftirāḳ-ı ḫalīl

Didi, söyle Mecnūna ey ḫoş-naẓar Diyem varsa Leylīye dā’ir ḫaber İletme didi nāmum o yāre hā

Yanında onuñ nāmum anmaḳ ḫaṭā151

Ḥikāyet

Bir ādem ayaġın ıṣırdı köpek Dilinden o ḫışm ile zehr aḳdı pek Seherle şebān rūz çekerdi ṣızı Obasında vardı küçük bir ḳızı Babasına didi o tündī meniş Evet, sende de var idi çünki diş Baña eyledi o perīşān rūz Gülüp didi ey duḫter-i dil-fürūz Benim ḳuvvetim vardı ondan füzūn Dişim ḳadrin itmek idi līk dūn Yiyem başıma gerçi tīġ-i melāl Ayaġına kelbiñ diş urmaḳ muḥāl Fenālıḳ itin çünki ṭab‘ında var Velī olamaz her kişi bed-ḫıṣāl Her alçaḳlıḳ um nā-kes olandan

Velī gelmez itlik her insāndan152

151 age., s. 124. 152 age., s. 162.

55

Benzer Belgeler