• Sonuç bulunamadı

Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Açısından Tespit ve Değerlendirmeler

Enforcement and Bankruptcy Law

5.1. Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Açısından Tespit ve Değerlendirmeler

Türkiye Bilimler Akademisine gönderilmekle incelememize tevdi edilen ve ayrıca, bu alanda ya-yımlanan diğer bilimsel çalışmalarda, COVID-19 salgını dolayısıyla Medenî Usûl ve İcra İflâs Hu-kuku alanında yapılan tespit ve önerileri aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.

5.1.1. Genel Bir Düzenleme İhtiyacı

Gerek medenî usûl gerekse icra iflâs hukuku olmak üzere, bu tür salgın, doğal afet, sosyal hayatı et-kileyen önemli sorunlar söz konusu olduğunda özellikle adlî hizmetlerin önceden bilinen ve hazır-lık yapılan bir yöntemle yürütülebilmesi için bu konuda özel bir kanun çıkartılması yararlı olacak-tır. Bu kanunla bu tür sorunlu durumlarda, alınacak bir yasama veya yürütme kararıyla, kanunun uygulamaya konulması, bu kanun içerisinde tüm adlî hizmetlerin nasıl yürütüleceğinin belirlen-mesi, sınırlama ve düzenlemelerin belirlenbelirlen-mesi, yargılama ve takip süreçlerinin bu özel duruma uygun olarak yürütülmesi kabul edilmelidir. Ayrıca bu kanunda, hak arama yollarına ilişkin hak düşürücü, zamanaşımı sürelerle, başvuru, itiraz vs. sürelerin de ne şekilde olacağı belirlenmelidir.

Bu kadar geniş kapsamlı ve derin etkileri olan bir salgının yargılama ve takip hukukuna ilişkin so-runlarının çözümünde bir geçici madde ile değil, ayrı bir düzenleme ile çözüm üretilmesi sorunun ciddiyeti karşısında daha önemlidir.

5.1.2. Takipler Bakımından Bir Düzenleme Mevcutken, Yeniden Düzenleme Yapılmasının Gerekli Olmaması Mevcut durum karşısında ise, aslında icra ve iflâs hukuku (takip hukuku) bakımından kanunî bir düzenleme mevcutken bu gereği gibi uygulanamamış, hatta aynı konu yeniden farklı mevzuat hükümleri ile düzenlenmiştir. İİK m. 330’a göre, bugün yaşanan salgın hastalık gibi fevkalade hallerde Cumhurbaşkanı kararıyla icra takiplerinin durdurulması mümkündür. Bu hüküm çok özel bir düzenlemedir. Hüküm yürürlükte olmasına rağmen, uygulanması ancak (daha önce Ba-kanlar Kurulu) Cumhurbaşkanı kararıyla mümkündür. Cumhurbaşkanı kararında, bunun kapsam ve süresini de belirleme yetkisine sahiptir. Her ne kadar sürecin başlangıcında 2279 sayılı Cum-hurbaşkanı kararıyla bu hüküm uygulamaya konulmuşsa da; ancak ardından çıkartılan 7226 sayılı Kanunla aynı husus bu sefer geçici bir kanun hükmüyle düzenlenmiştir. Oysa, konuyla ilgili açık düzenleme varken, bir kararla uygulanması söz konusu iken ve uygulanmışken, bu hükmü daha doğru işletmenin mümkün olduğu durumda, yeniden kanunî düzenleme yapmak gerekli değildir;

ayrıca uygulama tartışmasına sebep olma ihtimali ortaya çıkartma riski mevcuttur.

5.1.3. Salgın Sürecinde Yargılama ve Takip Hukuku Bakımından Yapılan Düzenlemelerin Genel Çerçevesi COVID-19 sürecinde yargılama ve takip hukukuyla ilgili temel düzenleme 7226 sayılı Kanunun geçici maddesi (geçici madde 1) ile yapılmıştır. Önce bu konuda süreler ve işlemler 30.04.2020 ta-rihine kadar durdurulmuş, daha sonra bu durma süresi 15.06.2020’ye kadar uzatılmıştır. Bu arada HSK konuyla ilgili bazı düzenlemeler yapmış, bazı idarî tedbirler de alınmıştır. Bu düzenlemelerde temel yaklaşım, salgın süresince gerek maddî hukuka ilişkin gerekse yargılama ve takip hukukuna ilişkin süreler bakımından hak kayıplarının önlenmesidir. Böylece hak arama durumunda olanlar salgın sebebiyle süreleri kaçırma riskinden kurtarılmıştır. Temelde bu yaklaşım doğru bir yakla-şımdır. Ancak takip hukuku ile ilgili yukarıda belirtilen durumla, düzenlenen hükümlerin içeriği konusunda bazı tartışmalar söz konusu olmuştur.

5.1.4. Yargılama Ve Takiplerin Başlaması ile Ortaya Çıkacak Yoğunluk ve Yığılma Sorunu

Gerek yargılama gerekse takipler bakımından salgınla ilgili tedbirlerin devreye sokulduğu bu za-man diliminde, yargı ve icra organları düşük yoğunluklu (zorunlu işler ve sınırlı bir çalışma kapa-sitesi ile) çalışmış ise de, bu tedbir ve sınırlamaların ortadan kalktığı Haziran ayından itibaren bir iş yükü yığılmasının söz konusu olacağı açıktır. Ayrıca kısa bir süre sonra adlî tatilin de başlayacağı düşünülürse, özellikle Eylül 2020 tarihinden itibaren yargı ve icra organlarının iş yükümün nor-malin üstünde artması beklenmektedir. Nitekim, duruşmaların, yargılama ve takip işlemlerinin bir kısmının bu tarihten sonraya bırakılması da bunu göstermektedir.

İş yükünün artmasının sebebi, sadece durdurulan ve bekletilen işlerin bu süreden sonra yapıl-masından kaynaklanan yoğunluk değildir. Her ne kadar bazı tedbirler alınmış olsa da, salgının doğurduğu ekonomik ve sosyal sorunların hukuk alanına yansıması kaçınılmazdır. Örneğin, bu süre içinde kira borcunu ödemeyenler tahliye edilemese de, daha sonra bu alacakların tahsili ve takibi, dava açılması mümkündür. Şüphesiz ekonomik sorunlar sebebiyle takipler artacaktır. Keza, çalışamayan işletmelerin belirli zaman diliminde bu yükü kaldıramaması sebebiyle haciz yoluyla takiplere ya da daha ileri safha olarak konkordato süreçlerine girmesi veya iflâsla karşılaşılması da kuvvetle muhtemeldir. Zira, alınan hukukî durdurma ve erteleme tedbirleri sona erdiğinde, bu tedbirler sebebiyle ertelenen icra takip işlemleri, karşılıksız çek işlemleri, vergi ve SGK primi takip işlemleri, tahliye takipleri ve davaları bakımından ciddî bir patlama yaşanması mümkündür. Zira ekonomik faaliyetlerdeki kısıtlamalar kaldırılır kaldırılmaz, kısıtlama kapsamında kalan işletmele-rin kaybettikleri gelirleri, bütün kayıplarını kapatacak biçimde toplu olarak birdenbire kazanma-larının mümkün olmadığı açıktır.

Gerek yargıda gerekse takip hukukunda başlayan ve birkaç ay içinde artması beklenen bu yargıla-ma ve takip dalgası karşısında gerekli tedbirlerin şimdiden düşünülmesi, düzenlenmesi ve alınyargıla-ma- alınma-sı uygun olacaktır. Son anda alınacak tedbirlerin bazen başka hukukî sorunlara yol açma ihtimali mevcuttur.

5.1.5. Sorunlar İçin Alınacak Tedbirlerde Uzmanlardan Oluşan Bir Hukuk Bilim Kurulunun Oluşması, Adalet Bakanlığı ve İlgili Yargılama Organlarıyla Koordineli Çalışması

Yukarıda açıklanan ve aşağıda üzerinde durulacak sorunlar karşısında, her hukuk alanından belirli sayıdaki uzmandan oluşan bir hukuk bilimi kurulunun danışmanlığında yapılacak düzenleme ve alınacak tedbirlerin koordine edilmesi uygun olacaktır. Bu, hem yeni sorunların ortaya çıkmasına engel olacak hem de yapılacak düzenleme ve ortaya konulacak çözümlerin tüm hukuk alanlarında uyumlu olması, etkinliğinin sağlanması sonucunu doğuracaktır.

Bu çalışmalarda başka ülke örneklerinden yararlanılabilir, ancak Ülkemize özgü çözümler üretil-melidir. Sorunların tespiti ve çözüm önerilerinde dar bir çevre ile değil, uzmanlığına güvenilen ve sorunları yaşayanların görüş ve düşünceleri değerlendirilmelidir. Bu hem sorun ve çözümlerin sahiplenilmesi hem de en geniş katılımla doğru düzenleme ve uygulamalar yapılmasını mümkün kılacaktır.

5.1.6. Yabancı Ülkelerden Bazı Örnekler

COVID-19 sürecinde her ülke kendi şartları, mevzuatı, alışkanlıkları ve hukukî alt yapısına uygun bazı tedbirler almıştır. Örneğin, Almanya’da duruşmaların ve yargılamaların ertelenmesi konu-sunda daha çok mahkemelere insiyatif bırakılmıştır; bunun sebebi Alman Usûl Kanunu’nun bu konuda esnek olması, yargılama kurallarının bizim kadar katı hükümler içermemesidir. Ancak Almanya’da takip hukukuna ilişkin düzenleme yapılmış, bu süreçte bazı takip (özellikle küllî icra) hükümleri geçici olarak ertelenmiştir. Keza İsviçre’de bazı yargılama ilkelerinin esnetilerek lanması, teknik imkânlardan yararlanılması gibi geçici düzenlemeler yapılmış; ancak bunlar uygu-lanırken adil yargılanma hakkı, hak arama özgürlüğüne ilişkin hususların gözetilmesi aranmıştır.

Ayrıca İsviçre adlî tatili bu seneye özgü olarak öne çekmiş, salgının yoğun olduğu ve zaten adliye-lerin düşük yoğunluklu çalıştığı dönemi kapsayacak şekilde yeniden düzenlemiş, böylece yargıda ortaya çıkacak zaman kaybını kendi doğallığı içinde en aza indirmeyi tercih etmiştir.

Görüldüğü üzere, akraba hukuk sistemlerine sahip olduğumuz Ülkelerde, bizde yapıldığı gibi bir-çok kanunda düzenleme yapan bir kanunun geçici maddesi ile değil, konunun önemine binaen ya bağımsız kanunî düzenlemelerle çözüm üretilmiş veya mevcut hükümlerin özel uygulamalarına öncelik verilmiştir.

5.2. Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Açısından Sorunların Çözümü ve En Aza İndirilmesi