• Sonuç bulunamadı

Meşrutiyet’in İlanının Halktaki Yansımaları

Meşrutiyet’in ilanı toplumun tüm kesimlerinde coşku ile karşılanmıştı.99 Her ne kadar insanların “Hürriyet” ten anladıkları farklı hatta yerine göre birbirine zıt olsa dahi henüz bu zıtlıklar gün yüzüne çıkmadığı için ülke genelinde bayram havası hakimdi.100 Öğrencilerin başını çekmiş olduğu halk şenlikler ve yürüyüşler düzenliyor ve sarayın önüne kadar yürüyorlar, burada Meşrutiyet’i ilan etmiş olduğu için halkın nazarında yücelmiş olan Sultan II. Abdülhamit’i görmek istiyorlardı.101

Sultan II. Abdülhamit ise halkın bu teveccühüne karşılık veriyor ve pencereden halkı selamlıyordu. Ancak bir müddet sonra halkın nazarı padişahtan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne kaymaya başladı gösterilerde “Padişahım çok yaşa!” sözlerinin yerini “Yaşasın hürriyet!” sloganları alamaya başlamıştı. Sokak gösterilerinin bir müddet sonra bir tür çılgınlık halini aldığını devrin tanıklarından, mütefekkir ve şair Mehmet Akif Ersoy da söylemektedir.102

Hürriyetin ilanında başrolü oynamış olan İttihat ve Terakki Cemiyeti ise halk nazarında ziyadesiyle yücelmişti.103

İş o dereceye varmıştı ki insanlar İttihat ve Terakki cemiyet kulüplerine “Kabe-i Hürriyet” adını takmışlardı ve akın akın buraları ziyaret ediyorlardı.104

Bu ziyaretler miting havasında geçiyor ve İttihat ve Terakki, Niyazi ve Enver Bey lehine, Abdülhamit’in aleyhine sloganlar atılıyordu.105 Selanik’teki gösterilerde ise sair yerlerde olmayan ilginç hadiseler yaşanıyordu. Meydanlarda düzenlenen büyük çaplı gösterilerde çeteciler dağdan inerek birbirleriyle kucaklaşıyordu.106

Halkın huzurunda, artık “Hürriyet” devri olduğu için silahlı faaliyetlere ihtiyaç kalmadığını bu yüzden artık çete faaliyetlerini nihayete erdirdiklerini ilan ediyorlardı. Halkın huzurunda yapılan törenlerde

99

Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi Sosyal Kültürel ve Ekonomik Temeller, İstanbul, 2012, s. 101; Necmettin Alkan, age., s. 270; Cezmi Eraslan, Kenan Olgun, age., s. 67.

100 Kenan Olgun, age., s. 39; Ali Birinci,age., s.132. 101

Necmettin Alkan, age., s. 270. 102 Kenan Olgun, age., s. 43-46.

103 Necmettin Alkan, Selanik İstanbul’a Karşı, İstanbul 2011, s. 56. 104 Ahmet İhsan Tokgöz, Matbuat Hatıralarım, İstanbul 2012, s. 236. 105

Ahmet Muhtar Nasuhoğlu, age., s. 200. 106 Hüseyin Kazım Kadri, age., s. 23.

Müslüman ve Hıristiyan din adamları kucaklaşıyor, çete liderleriyle subaylar birbirlerine sarılıyor ve Sırp, Bulgar ve Rum çete liderlerinin şerefine ziyafetler veriliyordu.107

Bir anda herkes meşrutiyetçi ve hürriyetçi kesilmişti. Geçmiş dönemde saraya ve saray çevresine yaranmak için her yolu deneyen kişiler Hürriyet yürüyüşlerinde herkesin önünde yürüyor, en coşkulu sloganları atıyor ve eğer imkan bulursa halka nutuk çekiyorlardı.108 26 Temmuz 1908 tarihinde Bursa’da yapılan gösteriyi dönemin Bursa Valisi Tevfik Biren şöyle anlatıyor:

“Akşam evime döndükten sonra büyük bir gürültü ile sokaktan geçen

nümayişçi kafilesini pencereden seyrederken bir şey dikkatimi celbetti: Bu kalabalığın içinde, Mutlakiyet devrinin en azılı ve ahlaksızlarından bazılarının ön safları işgal ettiklerini ve “yaşasın Hürriyet! Kahrolsun İstibdad!” diye bağıranların içinde, en yüksek sesle haykıranların bu adamlar olduğunu ve seslerinin de diğerlerininkini bile bastırdığını müşahede ettim. Bunların ekserisi herkesçe bilinen malum kimselerdi. İşte gırtlağını paralarcasına haykıran bu herif, hırsızlığı ve dolandırıcılığı ile tanınmış filan kişi; şu irtikab ve ihtilastan dolayı muhakeme altına alınan falan memur; öteki de, Saray ve Babıâli’nin müteneffizlerinden mürtekib birine dayanarak entrikalar çevirmekle iştihar etmiş filan herif.” Diyerek kendime bir sürü isim saymıştım. O vakit bu hal beni epey düşündürmüştü.”

Meşrutiyet’in tekrar ilan edilmesi üzerine hem padişaha ve eski düzene hem de eskiye ait her şeye ve herkese karşı yoğun tepkiler oluşmaya başladı. Mesela 25 Temmuz 1908’de yapılması gereken Meclis-i Vükela toplantısı üyelerin çoğunun yolda gösterilen tepkiler nedeniyle Bab-ı Ali’ye gelememesi üzerine yapılamadı. Tepkiler nazırlarla sınırlı değildi. Toplanan kalabalıkların ellerinde rical-i devlete hakaret eden karikatür ve yazılar bulunuyordu. Ermeniler Patrik Ormanyan

107 Kenan Olgun, age., s. 45. 108

Tevfik Biren, Bürokrat Tevfik Biren’in II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve Mütareke Hatıraları, I, (haz. Fatma Rezan Hürmen), İstanbul 2006, s. 488

Efendi’ye tepki gösteriyordu.109

Taşkınlık o dereceye vardırıldı ki İttihatçılar çok sayıda nazırı, zengin kişiyi ve Serasker Rıza Paşa’yı Bekir Ağa Bölüğü’ne hapsettiler.110 Buraya hapsedilen kişiler büyük servetler bağışlamak şartıyla canlarını kurtarabilmişlerdi.111

İlerleyen günlerde “Hürriyet Kahramanları” Niyazi ve Enver Bey’lerin adına taşıyan birer kruvazör alınması için iane-i milliye adıyla kampanya düzenlendi. Kampanyanın öncülüğünü Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahid üstlenmiştir. Ancak bu sıradan bir yardım kampanyası değildi. “Devr-i Sabık” adamlarının büyük büyük fedakarlılar yapması isteniyor, aksi takdirde kirli çamaşırlarını ortaya dökerek hedef göstermekle tehdit ediliyorlardı. Tehditler makes bulmuş ve “Devr-i Sabık” adamları isteyerek ya da istemeyerek bu talebi yerine getirmiştir.112

Bu kişilerin servetlerini can korkusuyla “millet” hesabına bağışlamaları boşuna değildi. Canlarına kast edildiği konusunda haklıydılar. Meşrutiyet’in ilanıyla lağv edilen hafiye teşkilatının başı Kabasakal Mehmet Paşa 30 Temmuz 1908’de İstanbul’dan kaçıp deniz yoluyla Mudanya’ya oradan da kiraladığı bir arabayla Bursa’ya geçmişti. Bursa’da kaldığı otelin önünde toplanan halk Paşa’yı dışarıya çıkmaya zorlamış ve Paşa kendisini valinin ikametgahına zor atmıştı. Bursa Valisi Tevfik (Biren) Bey, Paşa’nın kumandanlıkta hapsedilmesi emrine vererek kalabalığın elinden zor kurtardı. Kalabalık dağıldıktan sonra Kabasakal Mehmet Paşa Bursa’nın Orhaneli ilçesine sessiz sedasız nakledildi.113

Paşa böylelikle o an için emniyete alınmış oluyordu. Ancak kendisi 31 Mart Hadisesi’nin akabinde Divan-ı Harp tarafından asılan kişiler arasındadır.114

Bursa’daki halkın tepkisi Kabasakal Mehmet Paşa ile sınırlı değildi. Mudanya’dan Tirilye’ye geçen Fehim Paşa halkın tepkisi üzerine Mudanya’ya

109

Ahmet Muhtar Nasuhoğlu, age., s. 201.

110 Ahmet İhsan Tokgöz, age.., s. 218; Feyzullah Uyanık, agt., s. 143.

111 II. Abdülhamit dönemindeki rical-i devlete büyük paralar verilmiş, meşruiyet ilan edildiğinde bu paralara göz dikilmişti. Ayrıntılı bilgi için bk. Süleyman Kani İrtem, Abdülhamit Devrinde Hafiyelik

ve Sansür, Abdülhamid’e Verilen Jurnaller, İstanbul, 1999, s. 15-20; Sina Akşin, age., s. 83; Ahmet

Muhtar Nasuhoğlu, age., s. 202. 112 Necmettin Alkan, Selanik …, s. 72. 113

Tevfik Biren, age., c.I, s. 490-491. 114 Abdurrahman Şeref, age., s. 209.

dönmüş oradan da Yenişehir’e geçmişti. Ancak peşinde kendisini takip eden jandarmalar olmasına rağmen 23 Ağustos 1908 tarihinde Yenişehir’de arabasından iner inmez öfkeli kalabalık tarafından linç edilmişti.

Halkın tepkisi yalnızca üst seviye idarecilerle sınırlı değildi. Her yerde devlet dairelerine doğru yürüyüşler düzenleniyor, göstericiler devlet dairelerine giriyor ya da memurları dışarıya çıkarıyorlardı. Valilerden en alt derece memurlara kadar herkesin Meşrutiyet’e bağlılık yemini etmelerini istiyorlardı.115

Üstelik memurlardan zorla alınan bu Meşrutiyet’e bağlılık yemininde memurlar yalnızca anayasa ve Meşrutiyet’e bağlı kalacaklarına değil İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni koruyacaklarına ve cemiyet aleyhinde fesat çıkaranları kendi elleriyle öldüreceklerine de yemin ediyorlardı.116

Halk bazen işi “Falanca memuru istemeyiz!” diyerek memurları azletmeye çalışmaya bile vardırıyordu.117