• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.2. Meme Kanseri

2.2.11. Benlik Saygısı (Self-Esteem)

2.2.11.1. Mastektomi ve Benlik Saygısı

Benlik saygısı sürekli olarak değişebilen, kalıcı olmayan bir kavramdır. Bireyin yaşadığı hastalık durumları, hastalığın vücut bütünlüğünde yarattığı değişikler, dışsal yaşanan olaylar, çevrenin vermiş olduğu tepkiler benlik saygısını etkileyen faktörlerdendir (Oktan ve Şahin 2010).

Yaşanan fiziksel hastalıklar kişinin kendisi ile ilgili düşüncelerinin sürekli değişmesini sağlayarak, benlik saygısında düşme söz konusu olmaktadır. Benlik saygısında düşme meydana getiren hastalıklar; kronik hastalıklar (diyabet, kronik böbrek yetmezliği vb.), kanser, amputasyon, kolostomi, cilt hastalıkları, yanık, felç, kalp cerrahisi ve miyokart infarktüsüdür. Bu hastalıklar bireyin benlik saygısına tehdit oluşturmakta, bu hastalıklarla baş edemediği takdirde hastalıkları ile yaşamaları zor olacaktır (Kabataş Saral 2008; Tortamış 2009; Karaca 2012). Benlik saygısının olumsuz etkilenmesi ile birlikte kişinin kendine verdiği değer ve hissettiği güven de olumsuz düşüncelerle çerçevelenmektedir. Bu olumsuz etkilenme durumu bedende meydana gelen bir kayıp veya travmatik değişime (durumsal) ya da kişinin kendine yaptığı uzun süren olumsuz eleştiriye (kronik) bağlı olmaktadır (Ayaz 2012). Fiziksel hastalık veya hastalığa bağlı olarak yaşanan bir organ kaybı söz konusu olduğunda, birey bu durumu hayatına, bedenine, gelecekte ki yaşamına ve bunların etrafında çevrelenmiş amaçlarına bir tehdit olarak algılamaktadır. Böylece bireyin beden algısı ve kendine olan güveni zarar görmekte, özgürlük ve yaşamda ki yeterliliğinin kısıtlama altında olduğunu düşünmektedir (Çayan ve diğ. 2004; Ayaz 2012; Alamış 2017).

Meme kanseri tanısının alınması ve uygulanan kanser tedavisi kadının dişiliğini ve yaşamını tehdit etmekte olup, hastalarda birçok psikolojik sorun meydana getirmektedir. Öfke, anksiyete, çaresizlik, umutsuzluk, depresyon, kanserin tekrar yaşanacağı korkusu, gelecekteki durumunun belirsiz oluşu, benlik saygısının düşmesi, beden imajının zarar görmesi, kadınlık özelliğini kaybetme korkusu ve ölüm korkusu gibi sorunlar bunlardan bazılarıdır (Yılmaz 2008; Acar 2009; Ayaz 2012). Tüm bu sorunlar kanser hastalarının vermiş olduğu evrensel tepkilerdir, fakat kadınlığın sembolü olan ve daha birçok anlamı taşıyan memenin kaybına özgü tepkiler olarak da ifade edilmektedir (Ayaz 2012). Bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen; kanser tedavisine bağlı verilen karmaşık kararlar, uygulanan tedaviler ve yan etkileri veya bütün bunların neden olduğu bilgi eksikliği gibi faktörler rol oynamaktadır (Çalışkan

2009). Mastektomi sonrası verilen ilave tedavi yöntemlerinden olan kemoterapi, bireyin günlük yaşam fonksiyonlarını sınırlandırarak, tüm sistemi üzerinde etki kurmaktadır. Tedavinin erken evrelerinde halsizlik, yorgunluk, mide ve bağırsak problemleri, enfeksiyon, anemi, lökopeni ve trombositopeni gibi şikayetler söz konusu olmaktadır. Bunların dışında kemoterapi ve HRT sonrası cinsel yaşam sorunları, over yetmezliği ve menopoz döneminin erken başlaması gibi yan etkiler görülmekte olup, bunlar bireylerde ruhsal ve fiziksel sorunlara neden olmaktadır (Yılmaz 2006; Şaylık 2010; Tünel 2011; Uzel 2015). Yaşanan ruhsal ve fiziksel travma bireyi önemli ölçüde etkilemektedir. Birey bu durumda yoğun anksiyete duygusu yaşamakta, depresyon sürecine girmektedir. Bütün bunlar bireyin benliğini olumsuz etkileyerek, yaşam kalitesini düşürmektedir (Uçar ve Uzun 2008; Ayaz 2012).

Mastektomi ameliyatı ile memenin alınması, dişiliğin, doğurganlığın, fiziksel çekiciliğin ve cinselliğin kaybı olarak düşünülmekte ve bu durum kadının beden algısını olumsuz etkilemesine bağlı olarak benlik saygısının düşmesine sebep olmaktadır (Okanlı 2004; Karaöz 2008). Meme kanserli kadınlarla yapılan bir çalışmada %46,7 kadının “görüntüm bozulacak, eksik hissedeceğim, yarım hissedeceğim, düşüncesi rahatsız ediyor, psikolojik açıdan rahatsız edici, kabul edemiyorum” gibi ifadelerde bulundukları görülmüştür (Özberksoy 2006). Çalışma sonuçlarına bakıldığında, cerrahi girişimin benlik saygısına tehdit oluşturduğu görülmektedir.

Benlik saygısının düşüklüğü, bireyin özgüvenini kaybetmesine, çevre ile ilişkilerinin zarar görmesine neden olmaktadır (Gilony ve diğ. 2005). Yapılan bir çalışmada hastaların bedenlerinde ki değişiklikten rahatsız olduğu görülmüş olup, beden imajı ve benlik saygısı puanları daha düşük bulunmuştur (Gündoğan 2006). Meme kanseri tanısı almış, mastektomi yapılan hastaların ele alındığı bir çalışmada çoğu kadın “Uzun bir süre memelerine bakamayıp dokunmadıklarını, aynaya bakamadıklarını, banyo yaparken memelerine bakmadıklarını ve karanlıkta giyinipsoyunmayı tercih ettiklerini” ifade etmiştir. Genç ve evli kadınlarda vücut imajı kaygısının en fazla olduğu saptanmıştır (Uzun 2009).

Kanser tanısı alan birey iş ve aile yaşamının etkilenmesi, ekonomik sorunlar, bedenimajının zedelenmesi, benlik saygısının azalması gibi birçok olumsuzluk durumla karşı karşıya kalmaktadır. Bütün bunlar bireyin duygu durumunun

çökmesine, depresyona girmesine neden olur. Depresyonda olan birey baş etme mekanizmalarını etkili kullanamamakta, sosyal hayatı ve iş yaşamı olumsuz etkilenmekte, bu durumun sonucunda da yaşam kalitesi düşmektedir (Haydaroğlu ve diğ. 2005; Gündoğan 2006; Acar 2009; Kim ve Kang 2015).

Kanser tanısından sonra ortaya çıkan ruhsal bozukluklar ve psikososyal sorunlarla mücadelenin önemi göz ardı edilmemelidir. Kanser hastalarına planlanan psikososyal desteğin amaçları ve bu desteği sağlayacak olan sağlık ekibi üyelerinin (hemşire, doktor, sosyal hizmet uzmanı, psikolog vb.) sorumlulukları çok büyük önem taşımaktadır (Atlı Özbaş 2008). Hastaya verilen desteğin olumlu etki bırakabilmesi için hemşirelik girişimlerinin tüm ailenin ihtiyaçlarına ve problemlerine yanıt verecek şekilde planlanması gerekmektedir. Kadın için büyük önemi olan memenin cerrahi girişimi sonrasında sağlık çalışanlarının kadının yaşam kalitesi konusunda bakım planlarını gerçekleştirirken duyarlı davranmaları gerekmektedir (Canbulat 2006; Kurt 2010; Kaya 2016).

Sağlık ekibinin desteği kadar aile desteğinin de önemi çok büyüktür. Yapılan bir çalışmada hastaların en fazla desteği aileden aldıkları saptanmıştır. Bedenlerinde oluşan değişimlerin ve organ kaybının kabul görülmesi sosyal desteğe bağlı şekilde artmaktadır. Bu durum bireylerin benlik saygısını ve beden algılamalarını olumlu yönde etkilemektedir (Güner 2008).