• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.3. NEO MARKSİST YAKLAŞIM

İlk dönem Marksist yazarlar kadınların ikincil bir konumda olduklarını kabul etmektedirler, fakat bu ikincil durumu özel mülkiyet kurumuna dayandırarak açıklamaktadırlar. Kadın sorunu işçi sınıfı sorunlarından ayrı tutulmamakta, kadınlar işçi sınıfının bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kadın kurtuluşu ancak kadın erkek fark etmeden sınıf mücadelesi ile sağlanacaktır.

Neo Marksist yaklaşım ev emeği konusunda Marksist yazarlardan farklı formül kurmuşlardır. Kapitalist üretim koşullarıyla ilgili olan artı değer, daha karmaşık bir hal alan aile içi üretime pek uymamaktadır. Marks’ın meta üretimini açıklamak için geliştirdiği artı değer kuramını ev emeğine uyarlamak yerine, kadınların evde harcadıkları emeği kendine özgü koşullar içinde değerlendirmek gerektiğine inanırlar. Bu bakımdan kadın emeğini meta üretimi için gerekli kabul ederler, fakat bu emeği, toplumsal bakımdan ölçmenin mümkün olmamaktadır.

Neo Marksist yaklaşım, esnek üretim süreçlerine geçişle beraber enformel sektörlerde çalışmaya başlayan kadınların işgücü piyasalarındaki konumları ile

ilgilenmiştir. Kadınların dışarıda çalışması geçici özellik taşımaktadır. Cinsiyetçi ideoloji kadınların düşük nitelikli ve kayıt dışı işlerde çalışmalarına neden olmaktadır. Esnek üretim süreçlerinde kadın istihdamı daha fazla olmaktadır. Bunun bir nedeni yoksulluğun artışı iken, diğer nedeni kadınların bu işlerde çalışmaya başlaması ile düzensiz ve kuralsız işleri kabul etmek zorunda kalışları ve daha düşük ücretli işleri kabul etmeleridir (Erdoğan, 2008: 48).

Neo Marksist görüşle yazılmış en önemli makale Eli Zaretsky’nin “Sosyal Devrim” (Socialist Revulation) adlı makalesidir. Zaretsky günümüzdeki cinsiyet ayrımını tarih öncesi dönemlerde oluşan cinsiyetçilik anlayışından daha farklı olduğunu ve günümüzdeki ayrımın tamamen sermaye tarafından oluşturulmuş yeni bir şekillendirme olduğunu savunmaktadır. Kapitalizmin olgunluk döneminde ücretli iş ile ev içinde yapılan işler birbirinden ayrılmıştır. Kadınların erkekler için değil sermaye için üretim yaptığını savunan Zaretsky’e göre; kadınların evde erkekler için özel olarak çalıştıkları görünümünü yaratan şey, yalnızca evin işyerinden ayrılması ve kapitalizmle beraber ev işinin özelleştirilmesidir. Kadınların erkekler için çalıştıkları görünümü ile gerçeklik, yani kadınların sermaye için çalıştıkları gerçeği arasındaki fark, kadın hareketinin enerjisinin yanlış yöne akması sonucunu doğurmuştur. Kadınlar evde çalışıyor olsalar bile kendilerinin de işçi sınıfının bir parçası olduğu anlamalıdırlar (Hartman, 2006: 10).

Zaretsky, kadın ve erkek eşitsizliğini göz ardı ederek kadın ve erkeğin kapitalizmle olan ilişkisine önem vermiştir. Ona göre kadın ve erkek arasındaki ayrılığın sebebi kapitalizmdir. Bu bölünmeyi işbölümü olarak algılamakla beraber kadınların alt, erkeklerin ise üst konumda olmalarını patriyarkaya atıfta bulunmadan kapital ilişkilerle açıklamışlardır. Bu noktada Zaretsky ev işini görmezden gelmez.

Ev işine klasik Marksist feminist bakış açısıyla yaklaşan Zaretsky, ev işinin sermayeyi yeniden üreten bir sistem olduğunu kabul eder. Ev işinin zorluğunu kabul eder (Hartman, 2006: 11).

Ev emeği konusunda Delphy (2008), farklı bir bakış açısı sunar. Karşılıksız ev emeği konusunda kadınlar ile erkekler arasındaki üretim ilişkisini araştırır. Marks ev emeğinin ücretsiz yapılmasını, ev içinde yapılan işlerin kullanım değeri yaratmaması sebebiyle piyasada dolaşımda olmamasına bağlamıştır. Delphy ise, bu emeğin karşılıksız olmasını kadın ile erkek arasındaki üretim ilişkisine bağlar. Evlilik

ile birlikte kadın ve erkek arasında yapılan sözleşme ile bu üretim ilişkileri başlamaktadır. Delphy, ev içi üretimi bu noktada kapitalist üretimden ayrı tutar ve bu üretime erkeklerin el koyduğunu savunur. Marx, kadın ve erkeği aynı sınıfta kabul ederken, Delphy, kadınları erkekler karşısında bir sınıf olarak tanımlar. Bu nedenle patriyarkal sömürü kadınların birincil sömürü şeklidir. Kadınlar herhangi bir ücret karşılığı çalışıyor olsa da kadınların sınıf aidiyetlerini patriyarkal sömürü belirler.

Delphy (2008) ev emeğinin kullanım değeri olmadığı için karşılıksız olduğuna inanmaz. İlk yapıtlarında aile işletmelerini inceleyen Delphy, bu ailelerde işlerin birlikte yapıldığını, üretilen ürünlerin bir kısmını piyasaya sunulduğunu bir kısmının ise ailenin tüketimi için ayrıldığını söylemektedir.

Mariarosa Dalla Costa ise ev işinin sermayeyle ilişkisini ve ev işinin kapitalist toplumdaki yerini incelemiştir. Dalla Costa, kadınların ev işi için ücret talep etmeleri gerektiğini söyleyerek kadın hareketleri içinde ev işinin önemine ilişkin bilinç oluşturmuştur. Kadınların geleneksel işgücüne sokulmalarına izin vermek yerine, çifte iş günüyle bedava ev işi hizmeti sunmamalarını, ev işi için ücret alan kadınların çocuk bakımı, yemek hazırlama gibi işleri kolektif hale getirmelerini söylemiştir ((Hartman, 2006: 13-15).

Günümüzde aile kurumunun devamı ve sürekliliği kadın emeğinin tüketilmesi üzerine kurulmuştur. Kapitalist düzen de aileyi korumayı ve devam ettirilmesi gerekliliğini önemser. Kapitalist düzende erkeklerin kültürel egemenliği de bu söylemi güçlendirir. Çünkü ev içi üretimin devamı, kadının çalışmasına bağlıdır.

Kadın ev içinde erkeğin kazandığı parayı harcarken, erkek bu düzende parayı kazanan kişidir, bu ona ekonomik güç verir. Kadın para kazanmayan biri olarak ekonomik açıdan geri planda kalır. Ev içinde yaptığı iş ise genel olarak kabul gören bir çalışma anlayışının dışındadır. Bu nedenle Neo Marksistler kadınların ezilmesinde katkı payını mahremiyet anlayışında arar. Kadınlar, evde işgücü piyasasından soyutlanmış bir biçimde, tek başlarına emek harcadıkları için ezilmektedirler (Erdoğan, 2008: 50).

Neo Marksist yaklaşımın çözüm noktası, kadınların ailenin ve özel alanın kapitalizmle ilişkisi üzerinedir. Delphy bu noktada asıl sorgulanması gerekenin patriyarka olduğunu söylemektedir. Kadınlara ev içi üretim için ücret verilmemesinin

nedeni, yani karşılıksız olma sebebi faaliyetin ya da üretilen ürünlerin niteliği değil, kadınlarla erkekler arasındaki üretim ilişkisinden kaynaklanmaktadır (Erdoğan, 2008: 51). Kadının emeğinin değer taşımaması, sunduğu hizmetlerle karşılanan ihtiyaçları arasında bir bağıntı olmamasıyla kanıtlanır. Bu değer taşımayış, söz konusu emeği mübadele etmenin imkânsızlığının bir sonucudur (Delphy, 2008:107).

Neo Marksist yaklaşım, ev içi üretimin erkekler için yapıldığını açıkça söylememektedir. Ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine ilk kez vurgu yapması nedeniyle feminist hareketin gelişimine katkıda bulunmuştur.