• Sonuç bulunamadı

Manen ve Lafzen Âyet ve Hadis İktibasları

2. SÜRÛR-EFZÂ’NIN ŞEKİL VE MUHTEVA HUSUSİYETLERİ

2.2. MUHTEVA HUSUSİYETLERİ

2.2.2. Manen ve Lafzen Âyet ve Hadis İktibasları

Divan şiiri geleneğinde âyet ve hadislerden manen ve lafzen iktibaslar yapılması sık görülmektedir. Halvetî Muhyî de eserinde âyet ve hadislerden alıntılar yapmış, kaleme aldığı meclis ve hikâyelerin delilleri olarak aktarımlarda bulunmuştur.

29

2.2.2.1. Âyet İktibasları

Eseri incelerken Kur’an-ı Kerîm’in Necm, Nisâ, Ahkâf, İsrâ, Kasâs, Burûc,

Bakara, Âl-i İmrân surelerinden iktibaslar yapıldığını tespit ettik;

Hz. Peygamber’in mucizesi kabul edilen miraç hadisesinde Allah (c.c) ile arasındaki mesafeyi bildiren “kābe kavseyn” ibaresi şair tarafından lafzen şiirlerine dahil edilmiştir.

Ķābe ķavseyni ev-ednā olalı

Menzilüñ bende olur cümle velī (44)

Ķābe ķavseyni ev-ednā sırrı12

Keşf olup refᶜ ola cümle sırrı (317)

Şair, ibadetin ve kulluğun gereklerini anlattı 10. mecliste yaratılmış her şeyin insanoğluna hizmette olduğunu ve bunca nimetin insanoğlu için var edildiğini bildirmek için İsrâ Sûresi 70. âyette geçen “kerremnâ” lafzını iktibas yapmıştır:

Dindi mi kimseye hīç kerremnā13

Fehm idüp olmayasın sen dānā (602)

Şair, 11. mecliste Allah’a yalvarıp yakarmanın ve dua etmenin faziletlerini anlatır. Kişinin duasında bir sınır olmadığını fakat yine de kulun gücünün hidâyete yetemeyeceğini bildirmek için Kasâs Sûresi 56. âyetten “lâ-tehdî” lafzı iktibas yapılmıştır.

12 “(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu.” (el-Necm 53/9) 13 “Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık,

kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” (el-İsrâ 17/70)

30

Şu ķadar itdi duᶜā yoķ ģaddi

Didi Ģaķ āĥir aña lā-tehdī 14 (668)

Eserin 6. meclisinde hacca gitmenin faziletleri anlatılmaktadır. Ardından aktarılan hikâyede ise varlıklı olduğu için hacca gidebilen bir insan ile fakr u zaruret içindeki bir kimsenin hacca gidemeyişi konu edilir. Hac yolunda olan kimse, hac farz olmayan kişinin üzüntüsünü bastırmak için Ahkâf Sûresi 19. âyette bildirilen “Velî küllîn derecât” lafzını dile getirmiştir.

Fehm olunsun buradan remz ü nikāt (454) Denilibdür 15

ٌ تاَج َرَدٌٌ لُكِل َو

Allah’ı çeşitli yollarla zikrin faziletlerini anlatan 2. mecliste şair, Allah’ı zikredenlerin Allah tarafından zikredileceğini Bakara Sûresi 152. âyette bildirilişini “Fezkurûnî” lafzıyla iktibas yapıyor. Hemen ardından Allah’ı her an zikretmek gerektiğini söylemek için de Nisâ Sûresi 103. âyette bildirilen “Fezkurullâh kıyâmen ku‘ûd” lafzını iktibas yapmıştır.

Kendiyi źikr ideni źikr ide Ģaķ

Feźkurūnī bize çün olundı sebaķ16 (224)

14 “Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete

erecek olanları en iyi O bilir.” (el-Kasas 28/56)

15 “Her birinin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah herkesin yaptığının karşılığını haksızlığa

uğratılmaksızın tastamam vermek için böyle yapmıştır.” (el-Ahkâf 46/19)

16 “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!” (el-Bakara

31

Bulasız dergeh-i ᶜizzetde vücûd (227)

17

ادوُعُق َو اماَيِق َٰاللّ او ُرُكْذاَف

12. mecliste şair, kişinin kaza ve kadere teslimiyet göstermesi gerektiğini, başa gelenin “levh-i kaza”da yani Burûc Sûresi 22. âyette de bildirildiği üzere “levh-ı mahfuz”da yazılı olduğunu, kişinin başına gelenlere ne yapacağım diye düşünmeden rıza göstermesi gerektiğini aktarır.

Çekicek levģ-i ķażā üzre ķalem18

Rażı ol dime nicidüp ne ķılam (719)

On altıncı mecliste bir kimseyi Allah için sevmenin ve bir kimseye Allah için düşmanlık etmenin faziletleri aktarılırken şairin sıkıca tut, yapış dediği ve “çok sağlam kulp” manasına gelen Bakara Sûresi 256. âyetinde yer alan “urve-i vüskâ” lafzı iktibas yapılmıştır.

Pek yapuş ᶜurve-i vüskādır19 bu

Görmiyem dirseñ egerki korĥu (949)

İmam Gazâlî’nin İhyâ-yı Ulûmiddîn adlı eserinden nakledildiği söylenen “Ĥikâyet-i ‘Abdurrahman bin ‘Avf” başlıklı hikâye, Abdurrahman bin Avf ve Hz. Ömer’in bir gece şehrin güvenliği için sokaklarda gezerken yaşadıkları bir hadiseyı

17 “Namazı bitirince de ayakta iken, otururken ve yatarken Allah’ı anın. Güvenlik içinde olduğunuzda

namazı gerektiği gibi kılın. Şüphe yok ki namaz, müminler üzerine vakitleri belli olarak yazılmış bir ödevdir.” (el-Nisâ 4/103)

18 “Şüphesiz o (asılsız saydıkları kitap) şanı yüce bir Kur’an’dır; Levh-i mahfûzdadır.” (el-Burûc

85/21-22)

19 “Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de

Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.” (el-Bakara 2/256)

32

aktarmaktadır. Bu hikâyede Âl-i İmrân Sûresi 110. âyetinde bildirilen “iyiliği emretme ve kötülükten alıkoyma” manasına gelen “nehyi münker” lafzı iktibas yapılmıştır.

Ben didüm ger çeke nehy-i münker20

Eylerüz biz daĥı andan enker (1201)

2.2.2.2. Hadis İktibasları

Dokuzuncu meclis amellerin Allah için olmaması durumunda kişiye bir faydasının olmayacağını anlatmaktadır. Bununla birlikte kişinin amelinin değeri, kıymetini amelin niyetinin belirlediğini aktarmakta ve burada “ameller niyetlere göredir” hadisine iktibas yapılmaktadır.

Niyyete göre olur cümle ᶜamel21

Niyyet olmaya niyetde ḫalāl (562)

Şairin ibadetlerin faziletlerini anlattığı 16.mecliste bir kişinin sevdiğini Allah için sevmesi ve düşmanlık ederken de yalnız Allah için düşmanlık etmesi gerektiğini bildirir. Hadis kaynaklarında ise Hz. Peygamber’in “Üç şey vardır, bunlar kimde bulunursa o kişi imânın tadını alır” buyurduğu ve bu üç şeyden birinin “Bir kimsenin sevdiğini yalnız Allah için sevmesi” olduğu bildirilmektedir

Ģubb-i fillāh ide gör aĥyāre22

Buġż-ı fillāh ide gör eşrāre (947)

20 “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten

alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inanmış olsalardı elbette onlar için hayırlı olurdu; içlerinden inananlar da var, fakat çoğu yoldan çıkmıştır.” (el-Âl-i İmrân 3/110)

21 Mehmed Sofuoğlu, Sahîh-i Buhârî ve Tercümesi, 5/2334. 22 Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslîm ve Tercümesi, 1/263-264

33

Zamanın birinde içkisiz duramayan bir kadının tövbe etme hikâyesi ibret ve delil olması için aktarılmaktadır. Hikâyenin aktarımında kadı öleceğini anlayınca tövbe eder ve “hamdolsun ki tövbe kapısı gece ve gündüz daima açıktır” diyerek hadise iktibas yapılır.

Hamdülillah ki der-i tevbe henüz

Şöyle açıķ šurur imiş şeb ü rūz23 (1812)

Kaynaklarda Ya Vedûd duasına dair hadis rivayet edilmektedir.

Duᶜā-yı şerīf budur: Allahım ya Vedūd ya Vedūd ya ze’l-ᶜarşil mecīd ya Mübdī vü ya Muᶜīd ü ya Faᶜālün limâ yürīd ü Es’elüke bi-nūri vechike’llezi meleᶜe erkāne ᶜarşike ve esᶜelüke bi-ķudretike’lleti ķaderte bihâ ᶜali ĥalkıke ve bi-raģmetike’lleti vesīᶜat külle şeyᶜi lā İlāhe illā ente ya Muğīs u egısni ya Muğīs u egısnı ya Muğīs egısni.

Benzer Belgeler