• Sonuç bulunamadı

Tablo - 29: Topluluk Duygusu Ölçeği Faktör Yüklemeleri (Faktör 1) Mahalleye aidiyet hissi ifadeleri Ort. Sapma Std. Yüklemesi Faktör

1- Bana göre bu mahalle yaşamak için iyi bir yerdir. 3,87 ,979 ,768

2- Uzun yıllar bu mahallede yaşamayı

düşünüyorum. 3,60 1,173 ,712

3- Özellikle bu mahallede yaşamak benim için

önemlidir. 3,50 1,091 ,683

4- Bu mahalle huzurlu ve düzenlidir. 3,94 ,908 ,683

5- İmkânım olursa bu mahalleden taşınmak isterim

(*). 3,57 1,320 ,649

6- Mahalledeyken kendimi evimdeymiş gibi

hissediyorum. 3,72 1,040 ,643

7- Kendimi bu mahallenin bir üyesi olarak kabul

ediyorum. 3,85 ,920 ,565

8- Genel anlamda bu mahallenin sakini olmaktan

memnunum. 3,99 ,917 ,548

9- Bu mahallenin bir sakini olmaktan dolayı

pişmanım (*). 4,15 ,956 ,541

10- Bence bu mahalle şehir sakinlerince tanınan bir

yerdir. 3,73 ,997 ,511

11- Mahalleme aidiyetim kimliğimin bir parçasıdır. 3,31 1,071 ,497

12- Bu mahalledeki insanlar gerçekten dürüst ve

güvenilirdir. 3,57 ,882 ,495

13- Bu mahallenin insanları başka mahallelere göre

daha güvenilirdirler 3,47 ,898 ,494

Özdeğer (eigenvalue) 13,727

Açıklanan Varyans (Varians explained) % 27,453 Güvenirlirlik (Cronbach’s alpha) ,898

Not: (*) Tabloda yer alan olumsuz çağrışımları olan ifadelere verilen yanıtlara faktör analizi yapılırken ters döndürme yapılmıştır. Böylece eksi faktör yüklemeleri engellenmiş, ifadelerin toplam değer üzerindeki anlamı olumlanmıştır. Bu işlem ile ifadelerin muhtevası değiştirilmemiş, biçimsel/teknik bir değişiklik yapılmıştır.

Topluluk duygusu ölçeğinin ilk faktörü mahalleye duyulan aidiyet duygusunu göstermektedir. İnsanları bir arada tutan değerler ve topluluğun bir üst kimlik olarak belirmesi, aidiyet duygusunu artırmaktadır. Topluluğun sahiplenilmesi ve üyelerinin kimliğinin bir parçası haline gelmesi, topluluğun bir sosyal aktör olarak toplumsal

142

alanda etkinliğini de belirler. Böylece bireysel düzeyde başlayan güçlü bağlılık duygusu birey ve topluluk arasında gelişen karşılıklı bir ilişki biçimine dönüşür. Üyelerin ait oldukları toplulukların sosyal ortamındayken kendilerini güvende hissetmeleri ve emniyet duymaları beklenir. Topluluğun üyelerine hissettirdiği bu duygu sadakat ve sahiplenmeyi doğurur. Böylece topluluk dolayımında ortaya çıkan özel bir mahremiyet alanı belirir. Birey için yalnızlık ve yabancılık sınırı topluluğun sosyal çevresinde aşılmış olur. Bir bakıma kendini evinde hissetme duygusu ve rahatlığı topluluk üst kimliğinde geliştirilen aidiyet duygusu ile bağdaşır.

Bu faktör, ölçeğin en yüksek oranda açıklanan varyans (%27,45) puanına sahiptir. On üç ifadeden oluşan bu faktörün güvenilirlik puanı (0,898) da yüksektir. Mahalleye aidiyet olarak adlandırılan bu faktörün içerisine giren ifadelere daha detaylı bakılacak olursa ifadelerin yüksek ortalamalara sahip olduğu görülür. Yaşanılan yere ilişkin olumlayıcı ifadelere katılma düzeyinin yüksek oluşu, örneklemin topluluğa aidiyet duygularının da güçlü olduğunu göstermektedir.

Mahalleye aidiyeti gösteren bu faktör, sosyo demografik değişkenler eşliğinde incelendiğinde bazı değişkenlerin –cinsiyet, gelir, ev sahipliği gibi- (Bkz. Ek1 Tablo 23) (t=-1,330 sd=1504 p=,184) faktör üzerinde anlamlı bir farklılaşmaya sebep olmadığı görülmektedir. Buna göre, cinsiyet mahalleye aidiyet geliştirmede bir farklılaşma kaynağı olarak görülmemiştir. Cinsiyet düzeyinde anlamlı bir farklılaşma olmaması, ortalamaların birbirine oldukça yakın olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa gelir düzeyine göre yapılan fark testinde elde edilen sonuç, gelir kategorileri arasında istikrarlı bir değişikliğin olmamasından kaynaklanmaktadır. Gelir ve topluluğa aidiyet arasında anlamlı bir farklılaşma ilişkisi tespit edilememiştir (F=1,334; sd=4; p=,255) (Bkz. Ek1 Tablo 24).

Topluluğa aidiyet kişinin yaşadığı sosyal çevre ile arasında kurduğu bir çeşit duygusal bağlanışın izlerini taşır. Dolayısıyla bu ilişkiye rasyonel ve formel bir takım gerekçeler ile yaklaşmak doğru olmayabilir. Bu yargı eğitim seviyesi ve topluluğa aidiyet faktörü arasında yapılan fark testinde ortaya çıkmıştır. Buna göre, eğitim düzeyi ile mahalleye duyulan aidiyet hissi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Fakat ilginç olan eğitim düzeyinin yükselmesi kişilerin yaşadıkları mahalleye karşı kurdukları aidiyet bağının zayıflamasına sebep olmaktadır. Eğitim seviyesi düştükçe

kişilerin mahalleye aidiyetlerinde ise artış gözlenmektedir. Bu anlamda ilköğretim ve yüksek öğretim seviyesindeki katılımcıların mahalleye aidiyetlerinin ortalamaları farklılaşmaktadır (F=2,833 sd=3 p=,037) (Bkz. Ek1. Tablo 24). Kategorik olarak hiçbir okul bitirmemiş olmaktan yüksek öğrenim görmüş olmaya doğru azalan aidiyet duygusu ortalamaları dikkat çekicidir.

Mahalle ile topluluk düzeyinde kurulan ilişki bir bakıma süreklileştirilen ve zaman içerisinde inşa edilen bir ilişki biçimdir. Mahalle içerisinde yaşa bağlı olarak insanların tecrübe ettiği ilişkiler artarken, atfedilen roller ile birlikte daha yoğun bir ilişki ve sorumluluk alanına sahip olurlar. Bu ilişki ve sorumluluk ağının topluluk ortamında yaşanılan süre ile ayrıca bir ilişkisi vardır. Dolayısıyla zaman mefhumu kişi ve topluluk arasında kurulan bağlanma ilişkisinin belirleyicisi olduğu söylenebilir. Bu bağlamda yaş ve aynı mahallede yaşanılan süre değişkenleri ile yapılan iki farklı analiz birbirine yakın sonuçlar vermektedir. Araştırmaya katılan insanların yaşları arttıkça mahalleye aidiyetin arttığı görülmektedir (F=14,305 sd=3 p=,000) (Bkz. Ek1. Tablo 25). Buna göre birinci faktörün yaşa göre anlamlı bir farlılaşma içinde olduğu tespit edilmiştir. Aynı şekilde mahallede geçirilen süre arttıkça kişilerin mahalleye aidiyetlerinin arttığı görülmüş, aralarında pozitif anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (F=5,806 sd=3 p=,001) (Bkz. Ek1. Tablo 28). Birlikte yaşanılan süre ile kişilerin yaşadıkları sosyal ve fiziki çevreye yönelik aidiyet duyguları arasında doğrusal bir ilişkiden bahsedilebilir.

Konya şehrinin merkez ilçelerinin sosyal dokusu gelişim evrelerine göre farklı şekillerde tezahür etmiştir. Kentsel gelişim geleneksel Konya’daki yaşam merkezlerinin farklı periferilere taşınması ile süregitmektedir. Selçuklu, Meram ve Karatay arasındaki temel ayrım, devam eden kentsel gelişim pratiklerine ve mevcut nüfus ve göç eden nüfusun yerleşmelerinden doğan farklılıklara dayanmaktadır. Bu anlamda Meram Konya’nın yerleşik nüfusunu barındırırken, Selçuklu ise genel olarak Konya’nın ilçelerinden göçlerle geliştiği görülmektedir. Karatay’ın nüfusu ise kent içi hareketliliğin olumsuz veçhelerinin görüldüğü bir alan olarak bilinmektedir. Eski Konya olarak bilinen yerleşim alanlarının hızla terk edildiği ve nüfusun yoğun olarak periferiden gelenlerle beslendiği bir bölge konumundadır. Bölgeler arası bu tasnif yaşanılan mahalleye yönelik aidiyet hissindeki farklılaşmadan da çıkarılabilir. Buna göre mahalleye duyulan aidiyet hissi en yüksek ortalamaya Meram ilçesinde

144

ulaşmış, ardından Selçuklu ve Karatay sıralanmıştır (F=12,386 sd=2 p=,000) (Bkz. Ek1. Tablo 26).

Yaşlanılan bölge ve kurulan yeni tip yaşam merkezleri farklı beklentideki insanların bir araya gelmesine ve ortak yaşama alanlarının geliştirilmesine de sebep olmuştur. Bu anlamda Konya genelinde sayısı oldukça fazla olan Kooperatif olarak bilinen yerleşim kümeleri dikkat çeker. Fakat son yıllarda sayısı hızla artan yeni tip yerleşme alanları olarak güvenlikli sitelerin sayısı da dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Bu anlamda yaşanılan evin tipi bir bakıma üretilen komşuluk ilişkilerinin ve kişilerin toplumsal aidiyetlerinin de belirleyicisi olmuştur. Bu savı destekleyen veriler topluluğa aidiyet duygusu faktörü ile yaşanılan evin niteliği arasında yapılan analizde tespit edilmiştir (F=4,512 sd=4 p=,001) (Bkz. Ek1. Tablo 27). Bu tabloda vurgulanması gereken, güvenlikli sitelerin yüksek aidiyet ortalaması ile yerleşim alanlarından anlamlı faklılaştığı gerçeğidir. Güvenlikli siteler içinde yaşayanlarca yüksek düzeyde benimsendiği görülmektedir. Fakat beklentilerimizin tersine insanların yaşadıkları evin sahibi olmaları ya da kiracı olmaları topluluğa duyulan aidiyeti etkilememektedir. Bu ilişkiye dair yapılan analiz değişkenler arasında anlamlı bir farklılaşma düzeyi tespit edilemese de yakın bir değer çıktığı görülebilir. (F=2,848 s2=4 p=,058) (Bkz. Ek1. Tablo 29).

Son olarak topluluğa aidiyet ve insanların hayata ilişkin memnuniyet algıları arasındaki ilişkiye odaklanan analize göre, değişkenler arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu analize göre insanların genel olarak memnuniyet düzeyleri arttıkça yaşadıkları topluluğa aidiyet duygularının da arttığı görülmektedir. Tabloya göre ‘çok mutlu’ olduğunu ifade edenlerin ortalamaları ‘hiç mutlu değilim’ diyenlerin topluluk duygusu ortalamaları anlamlı bir farklılaşma içerisinde azalmaktadır. (F=19,254 sd=3 p=,000) (Bkz. Ek1. Tablo 31).

Genel olarak bakıldığında topluluğa aidiyet kişilerin içerisinde yaşadıkları topluluk ile güven, bağlılık ve memnuniyet gibi temel beklentiler üzerinden kurdukları duygusal bir bağ ile güçlü bir ilişkisi vardır. Yanı sıra insani bir ihtiyaç olarak beliren ait olma isteği, sahip olunan kimliğin de belirleyici unsurudur. Bu anlamda birinci faktör araştırmaya katılan insanların komşuluk çevresi üzerinden kurdukları ilişkisel ağların ait olma ve kimlik inşa etme isteklerine yönelik cevabını

karşılamaktadır. Bu faktör cinsiyet ve gelir gibi değişkenler ile anlamlılık ilişkisine sahip olmamakla birlikte, eğitim, yaş, mahallede yaşanılan süre, bölge, yaşanılan evin niteliği ve genel memnuniyet gibi göstergeler ile anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.