• Sonuç bulunamadı

2.3. Türk İdare Geleneğinde Yerel Güvenlik Birimleri

3.2.5. Mahallenin Yöneticileri

Taşıdığı yönetsel ve temsili özellikler nedeniyle mahalle imamı ve mahalle muhtarı, mahalle yönetimindeki iki temel şahsiyettir. İmam ve muhtarlar, toplumsal yaşantımızda ve idare geleneğimizde yönetimden güvenliğe kadar birçok hizmetin yürütülmesinde asli rol üstlenmişlerdir.

3.2.5.1. Mahalle İmamı

Muhtarlık kurumu oluşturulana dek mahalle teşkilatının başında bulunan kişiler, imamlar olmuştur (Alver, 2013: 131). Padişah beratı ile atanan imamlar, yönetici sınıftan sayılmış, görev süreleri boyunca birtakım vergilerden muaf tutulmuşlardır. Devletin mahalle ölçeğindeki temsilcisi olarak gösterilen imamları denetleme görevi

ise kadılara tevdi edilmiştir (Beydilli, 2013: 1-3). Dini gruplara göre bölümlenmiş olan Osmanlı mahallesinde cami veya mescitler

mahallelinin toplanma mekânları olmuştur. Günümüzde camiye düzenli olarak gelen insan grubunu tanımlamak için kullanılan cemaat kavramı Osmanlı’da mahalle sakinleri için kullanılmıştır. Mahalle sakinlerinin aynı zamanda camiye gelen grubun çoğunluğunu oluşturması bu hususun temel dayanağıdır. Osmanlı toplumunda camiye gelmeyenlerin güvenilir olmayan kişiler olduğu kanaati yaygın bir durumdur. Hatta bazı belgelerde camiye gelmemenin bir suç olarak şikâyete konu edildiği dahi görülmüştür (Ergenç, 2013: 79). Mahalle ve caminin karşılıklı bu etkileşimi nedeniyle cami işlerinin sevk ve idaresinden sorumlu olan mahalle imamına cami dışında da birçok sorumluluk düşmüştür.

Mahallenin yönetim teşkilatının lideri konumunda bulunan mahalle imamları berat ile atanmışlar; yeterliliklerinin ölçülmesi için sınav uygulamasına tabi tutulmuşlar, mahallenin idari, adli ve beledi işlerini yürütmüşlerdir (Bayramoğlu Alada, 2008: 166). Ücretleri ise vakıflar tarafından karşılanmıştır. Mahallelinin doğum-ölüm, evlenme-boşanma gibi nüfus ve sicil işlemleriyle ilgilenen mahalle imamı, mahalle baskınları yoluyla ahlaki denetim rolünü de üstlenmiştir. Mahalle imamları, mahalle sakinlerinin kendi aralarındaki sorunları çözmelerine arabuluculuk etmiş, eğitim ve öğretim işleriyle de ilgilenmişlerdir (Göktaş, 1993c: 240). Nitekim tahrir defterlerinde mahalleler kayda geçirilirken en başta mahalle imamlarının isimlerine yer verildiği görülmüştür (İlhan, 1991: 53).

Din adamlığının yanı sıra mahallenin öncüsü olan imam, mahallenin örgütlenmesinde ve hizmetlerin görülmesinde de büyük pay sahibidir. Mahallenin en

sık kullanılan ortak mekânı olan camiden sorumlu imam, mahallenin işlerinde de görev almıştır. Şehirle ilgili konularda kadı önünde yapılan toplantılarda mahalleyi temsil görevi üstlenmiştir (Bayramoğlu Alada, 2008: 166). Bu görevlerin yürütülmesi için gerektiğinde imama destek olacak yiğitbaşı, kethüda gibi görevliler de mahalle yönetimi içerisine dâhil edilmiştir (Ergenç, 2013: 100). 16. yüzyıldan sonra pazvant adı verilen bekçiler de idari yönden imamlara bağlanmıştır (Göktaş, 1993c: 240).

İdari, adli ve beledi yönden kadının mahalle çevresindeki temsilcisi olarak görev yapan mahalle imamları 19. yüzyılın ilk yarısına kadar bu fonksiyonları kendi ellerinde tutmayı başarmışlardır. II. Mahmut dönemiyle birlikte mahallelerde muhtarlık kurumu teşkil edilmiş, mahalle imamlarının birtakım işleri muhtarlara devredilmiştir. Ancak bu görevlerin toplumsal yükümlülüğü mahalle imamları üzerinde kalmaya devam etmiştir (Ortaylı, 1985: 239). Merkezi idarenin topluma nüfuz etmek için çabaladığı süreçte mahalleyi ve mahalleliyi bilen kimseler olarak yine imamlardan faydalanılmıştır. Bu doğrultuda uzunca bir süre asayiş gibi konularda imamların yardımına başvurulmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında çıkarılan bir polis nizamnamesinde “evlerin aranması esnasında mahallenin yaşlı kimselerden birinin veya mahalle imamının refakatinin istenmesi” bu durumu somutlaştıran bir örnek olarak burada aktarılabilir (Ergut, 2015: 329).

3.2.5.2. Mahalle Muhtarı

Mahalle imamlığına kıyasla daha yeni bir kurum olan mahalle muhtarlığı 19. yüzyıl ve sonrasında gelişmeye başlamıştır. Kurumun oluşturulmasındaki temel amaç merkezi idarenin mahalledeki otoritesini ve mahallenin güvenliğini temin etmektir. Bu noktada mürur tezkeresi adı verilen bir nevi göç izin belgesi düzenleme yetkisi muhtarlara verilmiş, köylerden şehirlere olan yoğun göç hareketlerinin ortaya çıkardığı güvenlik sorunları muhtarlar vasıtasıyla çözülmeye çalışılmıştır (Kavruk, 2004: 7-12).

1829 yılında mahalle teşkilatında yeniden örgütlenmeye gidilmesi neticesinde ilk olarak İstanbul’un üç mahallesinde muhtarlık teşkilatı kurulmuştur (Çadırcı, 1970:

409). Teşkilatın başında bulunan muhtar, halkın seçimi, mahalle imamının kefaleti ve merkezin onayı(mühür) ile göreve gelmiş (Göktaş, 1993c: 240), 1833 yılına gelindiğinde ise ülke genelinde bütün mahalle ve köylerde muhtarlık kurumu işler hâle gelmiştir (Çadırcı, 1987: 1238).

Muhtarlık gibi bir örgütlenmeye neden ihtiyaç duyulduğu sorusunun cevabı arandığında ise farklı görüşlerle karşılaşılmaktadır. İmamların baskı ve zulmünden halkın bunalmış olması bunlardan birisidir. Diğer bir görüş ise ayanın zulmünden bıkan halkın bu görevi devralacak yeni kimseler arayışında olmasıdır. Nitekim 1833 yılında geçen bir olayda ayandan şikâyetçi olan halkın durumu mütesellime arzı üzerine söz konusu ayan huzura çağrılmış, ayan ise isyan etmiştir. İsyanı bastıran mütesellim, İstanbul mahallelerinde uygulanan muhtarlık usulünden haberdar olduğu için bu kurumu söz konusu mahallede işler hâle getirmiştir (Aktaran: Çadırcı, 1970: 409). Bu iki görüşün de ortak noktası yerelde güç sahibi kimselerin halk üzerindeki baskıları sonucu böyle bir kuruma ihtiyaç duyulmasıdır.

Muhtarların nasıl tayin edildiği hususuna gelindiğinde mahallenin onay verdiği, becerikli kimselerden 1. ve 2. muhtar (muhtar-ı evvel ve muhtar-ı sani) seçildiği görülmektedir. Mahallelinin lideri konumunda olan imamın onayını alarak göreve gelen muhtar bu yolla dolaylı olarak mahallelinin de onayını almıştır (Çadırcı, 1987: 1238). Mahalle imamının sorumlu olduğu dini görevlerin dışında kalan hizmetler zamanla muhtarlara devredilmiştir. Daha önceki dönemlerde mahalleye yeni gelen kimseler için mahalle sakinlerinden istenen kefalet şartı, değişim sürecinin sonunda muhtarlara bırakılmıştır (Göktaş, 1993c: 240).

Görevleri esnasında mahalle muhtarlarına yardımcı olan en büyük unsur ise ihtiyar meclisleridir. Seçim sonucu 3-12 kişi arasında oluşturulan bu meclisler mahalle veya köylerin bekçi, zabıta gibi memurlarının görevlendirilmesi, vergi işleri, belediye hizmetlerinin sağlanması gibi konularda mahalle muhtarlarına destek olmuşlardır (Ortaylı, 1985: 239).

Bu yönleriyle Osmanlı’da mahalle muhtarlığı; imamlığa kıyasla çok daha yakın bir tarihte oluşturulmuş, mahalledeki güveni sağlamaya yönelik işlevleri bulunan yerel birimi ifade etmektedir.