• Sonuç bulunamadı

3. BELGE VE RESMİ BELGE

1.3. Mağdur

Mağdur; suçtan ya da haksız eylemden zarar gören anlamına gelmektedir. Bir başka tanıma göre ise mağdur; suçun konusunun ait olduğu kimsedir129. Resmi belgede sahtecilik suçu bakımından ise suç kamu güvenine karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olduğu için, mağdur toplumu oluşturan herkestir.

Resmi belgelerde yapılan sahteciliklerde kamu güveninin ihlali ön plandadır. Zira resmi belgelere tanınan ispat gücü nedeniyle, bunlara duyulan güvenin sarsılmaması hukuk düzeni açısından çok önemlidir130. Bu nedenle resmi belgelerin sahte olarak düzenlenmesi veya değiştirilmesinin belirsiz sayıda kişiyi aldatmaya elverişli olması kural olarak yapılan sahteciliğin hukuken önemli sayılması için yeterlidir131.

Sahtecilik suçunun kamu güveni aleyhine işlendiği bu nedenle mağdurunun bulunmadığı ve suçtan zarar görenin toplum olduğu görüşü mevcut olmakla birlikte her

sayılı Ceza Kanunu 339. maddesinde düzenlenen, memurlar tarafından işlenebilen resmi belgede sahtekarlık suçunun oluşabilmesi için, iki koşulun gerçekleşmesi gerekir. Buna göre;

a- Failin memur olması: Suça konu belgenin bir memur tarafından düzenlenmiş bulunması gerekir. b- Düzenlenen belge ile memurun görevi arasında illiyet bağının bulunması.

O halde bir belgenin resmi belge niteliğini kazanabilmesi için yalnız memur tarafından düzenlenmiş olması yeterli değildir. Ayrıca memurun görevi ile düzenlenen belge arasında nedensellik bağlantısının varlığı da aranmalıdır. Bir başka anlatımla memur, belgeyi düzenlemeye görevli ve yetkili olmalıdır. Aksi halde memur olmayanlar ve memur olmakla beraber görevi dışında resmi belgede sahtekarlık suçunu işleyenler hakkında 765 sayılı kanunun 342. maddesi uygulanmalıdır.

Uyuşmazlık konusu olayda, Kırşehir Çıraklık Eğitim Merkezinde memur olarak çalışan sanığın suça konu bordrolar, faturalar ve malzeme alımına ilişkin belgeleri sahte olarak düzenlediği ve bu belgelerin resmi belge niteliğinde bulundukları sabittir. Esasen bu konuda herhangi bir uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.

Ancak Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlüğünün 27/02/1992 günlü yazısına göre, merkezde daktilo ve ambar memurluğu yanında mutemet olarak da görev yapan sanığın, suça konu belgeleri düzenlemeye yetkili ve görevli olmadığı bildirildiğinden, düzenlenen sahte belgeler sanığın görevi arasında illiyet bağı bulunmadığından, eylemi 765 sayılı yasanın 342. maddesine uyan suçu oluşturur.” demek suretiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir. UYAP İçtihat Programı.

128 Soyaslan Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2005, s. 495. 129 Gökçen, s. 132.

130 Güngör, s. 82. 131 Toroslu, s. 232.

39

suçun mağdurunun devlet olduğu anlayışı günümüzde değişmiş ve devletin yanında kişilerin de mağdur olarak kabul edilebileceği görüşü hakim olmaya başlamıştır132. O halde sahtecilik suçunda devletin yanında, başka şahısların da maddi, manevi zarar görmeleri mümkündür. Örnek olarak başkasının adı ve imzası kullanılarak sahte bono düzenlenip mal karşılığında verilmesinde, hamil borçlu olarak gözüken kişi aleyhine icra takibi yapabilecek ve onu zarara uğratabilecektir. Bir kişinin kimlik bilgileri kullanılarak onun adına şirket kurup dolandırıcılık yapılması halinde de kimlik bilgileri kullanılan kişi bakımından bir zarar meydana gelebilecektir133.

Sahtecilik suçu doğrudan bir kişiye yöneltilmemişse, bu suçun mağdurunun devlet olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Ancak kişiler aleyhine olarak işlenmesi hali söz konusu olursa aleyhine sahtecilik eylemi gerçekleştirilen kişinin de suçun mağduru olduğu açıktır. Nitekim Yargıtay, başkasının adı yazılarak senet düzenlenip bankaya teminat olarak verilip kredi alınması nedeniyle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dava açılması halinde, senette ismi yazılıp imzası taklit edilen kişinin, ismi kullanılarak zarar görmesi nedeniyle sahtecilik suçundan açılan davaya katılabileceğini kabul etmektedir.134

1.4. Suçun Unsurları

1.4.1. Maddi Unsur

1.4.1.1. Genel Olarak

Kamu görevlisi olmayanlar tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda, suçun işlenmesi bakımından kanun koyucu tarafından birden fazla seçimlik hareketler öngörülmüştür. Kamu görevlisi tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda ise herkes tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçundaki seçimlik hareketlere ek olarak gerçeğe aykırı belge düzenlemek seçimlik hareketi de sayılmıştır.

132 Bakıcı, Özel Hükümler, s. 715. 133 Bakıcı, Özel Hükümler, s. 716.

134 Yargıtay Ceza Genel Kurulu 29.06.1992 tarihli ve 176/201 sayılı bir kararında: “Yargıcın bir olayda

suçtan zarar görenin sınırlarını belirlerken sanığa yüklenilen cezalandırılması istenilen fiille haklı bir çıkarı zedelenen kişinin ceza kovuşturması konusundaki isteğini göz önünde tutmak ve bu haklı görüldüğünde kişiye suçtan zarar görme niteliği tanımak durumundadır” şeklinde bir karar vermiştir. MEŞE İçtihat Programı.

40

1.4.1.2. Resmi Belgeyi Sahte Olarak Düzenlemek

Kanundaki tarifte sayılan seçimlik hareketlerden ilki olan sahte olarak düzenlemek eylemi; belgenin, düzenleyeni olarak gözüken kişiden bir başka kişi tarafından yeni baştan düzenlenmesi anlamına gelir135. Bu seçimlik harekette; esasında mevcut olmayan bir resmi belgenin, sahte olarak üretilmesi, oluşturulması, meydana getirilmesi durumu söz konusudur.136 Resmi belgenin unsurları göz önünde bulundurulduğunda; sahte olarak resmi belge düzenlenebilmesi için, failin hem yetkili kurum ya da kişiye ait sembolleri hem de yetkili kişiye ait imzayı taklit etmesi suçun oluşumu bakımından zorunludur.

Sahte olarak düzenlenen resmi belgenin aldatma kabiliyetine sahip olması gerekmektedir.137 Zira Yargıtay bir kararında, tutanaktaki ifadelerden de bir savcı tarafından düzenlenmediği açıkça ve derhal belli olduğuna göre suç konusu tutanakta kandırma (iğfal) öğesinin bulunmadığını, Cumhuriyet savcısının gerekli incelemeyi yapmadan tutanağa itibar edip işleme koymasının kandırma öğesinin varlığını göstermeyeceğini belirtmiştir. Her ne kadar madde metninde düzenlenen sahte belgenin aldatma kabiliyeti konusunda açık bir hüküm yer almasa da, aldatma kabiliyeti sahteciliğin özünde mündemiç olduğundan fail tarafından gerçekleştirilen eylemin aldatma kabiliyetine sahip olması gerekmektedir138. Sahtecilikten söz edilebilmesi

135 Tezcan/Erdem/Önok s. 683.

136 Meran Necati, Yeni Türk Ceza Kanununda Sahtecilik – Malvarlığı Bilişim Suçları ile Ekonomi ve

Ticaret Alanında Suçlar, Seçkin Yayınevi , Ankara 2005, s.262.

137 Konuya ilişkin olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu 10/02/1992 tarihli ve 347/13 sayılı bir kararında:

“...Cezaevi infaz ve koruma memuru olan sanığın Haseki Devlet Hastanesine sevk edilen hükümlü Bülent'i 07/12/1989 tarihinde Fatih Cumhuriyet Savcılığına getirip sevk kağıtlarını imzalattığı halde hastaneye götürmeyip serbest bıraktığı, hükümlüyü Fatih Cumhuriyet Savcılığına teslim etmiş gibi ...Cumhuriyet Savcılığına hitaben yazılmış imzalı ve mühürlü sahte tesellüm tutanağı düzenleyip kendini teslim eden; Fatih Cumhuriyet Savcısını teslim alan olarak gösterdiği, sonra da bu tutanağı götürüp ...Cumhuriyet Savcılığına verdiği saptanmıştır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık suça konu belgede aldatıcılık unsurunun bulunup bulunmadığı noktasındadır. Suç konusu tutanakta hükümlüyü teslim eden olarak sanığın adı teslim alan olarak da Cumhuriyet Savcısının adı yazılıdır. Cumhuriyet savcılarının hükümlü ve tutukluları bizzat teslim alıp tutanak düzenlemeleri idari teamüle uygun değildir. Tutanaktaki ifadelerden de bir savcı tarafından düzenlenmediği açıkça ve derhal belli olduğuna göre suç konusu tutanakta kandırma (iğfal) ögesinin bulunmadığı görülmüştür. Cumhuriyet savcısının gerekli incelemeyi yapmadan tutanağa itibar edip işleme koyması kandırma ögesinin varlığını göstermez. Bu nedenle kandırma yeteneği bulunmayan suç konusu tutanağı düzenleyen sanığın eylemi sahtecilik suçunu oluşturmaz. Ancak sanık aldatıcılık yeteneği olmasa da böyle bir sahte belge düzenlemekle memuriyet görevini kötüye kullanarak firara sebebiyet vermiştir.” şeklinde bir karar vermiştir. MEŞE İçtihat Programı.

41

bakımından, düzenlenen belgenin gerçekliği konusunda aldatıcı olması ve özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belgenin sahte belge olarak kabul edilmesi gerektiği madde gerekçesinde de vurgulanmıştır139.

Sahte olarak düzenlenen resmi belgedeki düzenlemenin kısmi olması halinde suçun oluşup oluşmayacağı hususu ve örnek olarak geçerli bir resmi belgenin tarih kısmının sonradan ve gerçeğe aykırı olarak doldurulması halinde sahtecilik suçu oluşup oluşmayacağı önem arz etmektedir. Sahteciliğin, belgenin üzerindeki bilgilerin bir kısmına ya da tamamına ilişkin olmasının suçun oluşması bakımından önemli olmadığı madde gerekçesinde belirtilmiştir. Buna göre sahteciliğin kısmen yapılması resmi belgede sahtecilik suçunun oluşumu için yeterli olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki belge üzerindeki tarih ya da tanzim yeri gibi bilgiler hakkında yapılan sahtecilikler, bu bilgilere hukuki sonuç bağlandığı takdirde önem arz edecektir140. Örnek olarak bir kambiyo senedi üzerindeki tarihin sonradan ve gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi halinde, kambiyo senetlerinde düzenlenme tarihinin hukuki sonuç bağlanan bir husus olması nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun oluşacağı söylenebilir.

Bir resmi belgenin meydana gelmesinde en önemli hususlardan bir tanesi de belgenin düzenleyicisinin gerçek olmasıdır. Gerçekten de eğer resmi belge, düzenleyicisi olarak gözüken kişi tarafından düzenlenmemişse sahte bir belgenin varlığından söz edilebilir. Diğer taraftan, belgenin düzenlenmesinde düzenleyicisine ait olmayan bir isim kullanılmasına rağmen, belgenin kim tarafından düzenlenmiş olduğu herkesçe kesin olarak bilinebilen bir durum söz konusu ise yukarıda da açıklandığı üzere belgenin aldatma unsurunun eksik olduğu söylenebilir141. Bir başka durumda ise, örnek olarak; kolu kırık bir kişi, bir başkasına bir beyanını yazdırıp kendi adıyla imzalatıyorsa, sadece yazmak suretiyle bir yardım söz konusu olduğundan belgenin geçerli olduğu kabul edilecektir. Ancak eğer belge, vasiyetname gibi, kanunen bizzat kişinin kendisi tarafından imzalanması şart olan bir belge ise bu halde geçerli bir belgenin varlığından söz edilemeyecektir.

139 Yalvaç, s. 296. 140 Gökçen, s. 115. 141 Gökçen, s. 116.

42

Kamu görevlisinin bir belgeyi sahte olarak düzenlemesi; o kamu görevlisinin başkasının imzasını taklit ederek belge düzenlemesi şeklinde gerçekleşebilir. Belgeyi düzenlemeye yetkili iki kişinin imzası ile tamamlanan belgeler bu duruma örnek teşkil edebilir. Örneğin; dekan ve rektörün imzaları ile tamamlanan bir üniversite diplomasını, fakülte dekanının kendi imzası ile imzaladıktan sonra rektörün imzasını taklit ederek düzenlemesi halinde, kamu görevlisi tarafından işlenen sahte olarak düzenlemek suretiyle işlenen resmi belgede sahtecilik suçu söz konusu olur142. Bununla birlikte kamu görevlisinin, görev ve yetki alanı dışında belge düzenlemesi, başka deyişle yer itibariyle yetkisini aşması ve fakat içeriğinin doğru bulunması halinde, yetkili görevlinin unvan ve imzasını taklit etmemesi ve içeriğinin doğru bulunması nedeniyle, ortada sahteciliğin bulunduğu kabul edilemez. 143

1.4.1.3. Gerçek Bir Resmi Belgeyi Değiştirmek

Kamu görevlisi olmayan kişilerce işlenen resmi belgede sahtecilik suçunu ile kamu görevlileri tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda ortak olan bir başka seçimlik hareket de gerçek bir resmi belgeyi değiştirmektir. Değiştirme; düzenleyen olarak gözüken kişi tarafından belgenin düzenlenmesinden sonra ekleme veya çıkarmalar yapılması anlamına gelir. Yargıtay bir kararında sanığın 600.000.000 liralık çeki tahrif ederek 1.600.000.000 liralık hale getirdiğini, imzanın kendisine ait olduğunu, metin kısımlarının sonradan sanık tarafından doldurulduğunu beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından; derneğin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanık tarafından bankadan çekilen 1.600.000.000 liranın derneğin masraflarından kullanılıp kullanılmadığının tespiti yaptırılarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği yönünde bir karar vermiştir.144 Belgede üzerinde eklemeler ve çıkarmalar yapılması suretiyle belgenin

142 Güngör, s. 90.

143 Yargıtay 6.CD. 4.6.1985 tarihli ve 2588/6684 sayılı bir kararında: “Karaçukur Köyü muhtarı sanığın,

Üçkonak Köyünde oturan şahsa av tezkeresi alabilmesi için, isteği üzerine Üçkonak Köyünde oturduğuna dair görev ve yetkisi dışında kendi imza ve mührü ile düzenlediği suça konu ikametgah belgesinin, sahte olmadığı ve hukuki sonuç doğurmaya elverişli geçerli bir belge niteliğini taşımadığı,…gözetilmelidir” şeklinde bir ifade kullanarak görev ve yetkisi dışında kamu görevlisinin resmi belge düzenlemesi halinde suçun oluşmayacağını belirtmiştir. UYAP İçtihat Programı.

144 Konuya ilişkin Yargıtay 11. CD 24/09/2007 tarihli ve 2006/7886-2007/5824 sayılı bir kararında:

“27/04/2000 ila 20/09/2000 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Denizcilik Meslek Yüksek Okulu Yaptırma ve Geliştirme Derneği'nin başkanlığını yürüten sanığın, görevi esnasında Emlak Bankası'na ait 01/08/2000 keşide tarihli T-8128358 nolu 600.000.000 liralık çekin önüne “1” rakamını ilave

43

düzenleyenin sanki değişiklikten sonraki gibi bir irade ortaya koymuş olduğu görüntüsü verilmektedir145. Suç, değiştirme hareketinin tamamlanmasıyla gerçekleşir. Suçun tamamlanması için, belgenin kullanılması veya bir zararın meydana gelmesi gerekli değildir146.

Resmi belgenin yetkili kamu görevlisince düzenlenmesinden sonra, görevlinin belge üzerinde anlam ve delil niteliğini etkileyecek bir değişiklik yapması hukuken mümkün değildir. Kamu görevlisinin, düzenlediği resmi belgede sonradan değişiklik yapması, resmi belgeyi değiştirme sayılır. Değiştirme fiilinin, belgeyi düzenleyen ya da düzenleme yetkisi olan başka bir kamu görevlisince işlenmesi olanaklıdır. Resmi belgenin bizzat düzenleyicisi tarafından değiştirilmesi halinde bu suçun meydana gelebilmesi için, düzenleyenin belgenin içeriğini sonradan değiştirmek konusunda yetkili olmaması gerekir147. Bu durumda eğer, resmi belgenin ilk düzenleyeninin sonradan bazı hususlarda değişiklikler yapmak konusunda yetkisi var ise suçun meydana gelmeyeceğini söylemek mümkündür.148

Değiştirme eylemi belgenin metni üzerinde yapılmalıdır. Belgenin altına ya da arkasına yapılan eklemeler değiştirme olarak kabul edilemez. Bu seçimlik hareketin varlığı bakımından geçerli bir resmi belge üzerinde; yazılı bir hususu kazımak, silmek ya da metne ilaveler yapmak şeklinde gerçekleşen hareketlerin bulunması gerekmektedir149.

Değiştirme eylemi ile sahtecilik sonucunda yeni bir belge meydana gelmiş olmalıdır. Ayrıca değişiklik ile birlikte belgenin fikri içeriğinin de değişmiş olması aranır. Bu bakımdan; eski bir resmi belge yerine yeni ve içeriği farklı bir belge konulursa ve bu

edip, kurallar gereği çek ödemeleri için iki imza gerektiğinden, çeki imzalamaya yetkili Erdal'ın yerine imzasını atarak bu çeki bankaya ibraz etmek suretiyle tahsil ettiğinin iddia olunması, sanığın, derneğin 1.600.000.000 lira kira borcu bulunduğunu, bu nedenle suça konu çeki kendisinin düzenlediğini, imzaların ise gerçek olduğunu ve çek bedelini derneğin borçlarından kullanıldığını savunması, şikayetçi Erdal'ın, sanığın 600.000.000 liralık çeki tahrif ederek 1.600.000.000 liralık hale getirdiğini, imzanın kendisine ait olduğunu, metin kısımlarının sonradan sanık tarafından doldurulduğunu beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından; derneğin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanık tarafından bankadan çekilen 1.600.000.000 liranın derneğin masraflarından kullanılıp kullanılmadığının tespiti yaptırılarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği” şeklinde bir karar vermiştir. Bakıcı, Özel Hükümler, s. 900'den naklen.

145 Tezcan/ Erdem/Önok, s. 683. 146 Gökcan, s. 111.

147 Tezcan/Erdem/Önok, s. 684. 148 Meran, s. 263.

44

belgenin ilk belge olduğu intibaı yaratılırsa, değiştirme fiilinin sahtecilik kapsamında değerlendirilmesi gerekir150.

Resmi belgede sahtecilik suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinin gerekçesinde; yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerektiği belirtilmiş aksi halde resmi belgeyi bozmak suçunun meydana geleceği ifade edilmiştir151. Ancak buradaki ifade genel bir ifade olarak kabul edilmemeli her somut olay bakımından resmi belgeyi bozmak suçunun unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalıdır. Belge üzerindeki açıklamanın bazı kısımları yok edilerek yeni delil muhtevası oluşturulmuş ise örnek olarak belge üzerinde yazan borç miktarından sıfırın silinmesi gibi bir durumda resmi belgeyi bozmak suçunun şartları gerçekleşmiş olmakla birlikte, bu değişiklik aldatıcı özellik göstermekte ise resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanmalıdır.

1.4.1.4. Sahte Resmi Belgeyi Kullanmak

Kamu görevlisi olmayan kişilerin resmi belgede sahtecilik suçu ile kamu görevlilerince işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda kanun koyucu tarafından gerçekleşmesi öngörülen üçüncü seçimlik hareket sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Bu seçimlik harekette yukarıda değinilen diğer seçimlik hareketler gibi ilgili maddenin her iki fıkrasında da ortak olarak gösterilmiştir.

Diğer seçimlik hareketlerden birini gerçekleştirdikten sonra ortaya çıkan sahte resmi belgeyi kullanan fail yalnızca tek suçtan dolayı cezalandırılacaktır. Zira seçimlik hareketli suçlarda failin bu hareketlerden birinin gerçekleştirmesi suçun oluşumu için yeterli sayılamaktadır152. Dolayısıyla, sadece bu seçimlik hareketten dolayı failin resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle ceza alabilmesi için başkası tarafından önceden meydana getirilen ve sahte olduğu bilinen bir resmi belgenin kullanılmış olması aranacaktır.

Sahte resmi belgeyi kullanmak ile kastedilen; sahte belgenin ulaşılabilir hale getirilmesidir. Kullanmadan söz edilebilmesi için, belgenin üçüncü bir kişi tarafından

150 Gökçen, s. 122. 151 Yalvaç, s. 296. 152 Gökçen, s. 124.

45

fiilen görülmüş veya muhatabın gerçekten kandırılmış olması aranmaz153. Bu bakımdan kullanmak suretiyle işlenen belgede sahtecilik suçunda, sahte belgenin belirli bir hukuki durum hakkında yanılgıya sevk edecek şekilde kullanılması yeterlidir. Örnek olarak, sahte olarak üretilmiş olan plakayı kullanmak suretiyle trafiğe çıkan fail bakımından, aracın başkaları tarafından görülebilecek şekilde trafiğe çıkmış olması suçun oluşumu bakımından yeterli olacaktır154. Buna göre kullanmak eyleminin mutlaka önceden belirlenmiş bir kişinin aldatılmasına yönelik olarak gerçekleşmesi şart değildir.

1.4.1.5. Gerçeğe Aykırı Belge Düzenlemek

Gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek seçimlik hareketi, kanunda kamu görevlileri tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda yer verilen bir seçimlik harekettir. Buna göre; gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek eylemi ancak kamu görevlileri tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda söz konusu olabilecektir. Kanun koyucu tarafından gerçeğe aykırı olarak belge düzenlenmesinin cezalandırılmasının nedeni, resmi belgelere duyulan güvenin korunması amacıdır. Gerçeğe aykırı belge düzenleme eyleminin suç oluşturması için her şeyden önce gerçeğe aykırılığın belgenin ispat edeceği hususlara ilişkin olması gerekir155.

Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi, bir beyanı kendi huzurunda alınmış gibi göstermek suretiyle resmi bir belge düzenlenmesi halinde bu fıkra hükmünün uygulanacağı madde gerekçesinde açıklanmıştır.

Belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinden söz edilebilmesi için, sahteciliğin belge düzenlenirken gerçekleşmesi gerekir. Belge tamamlandıktan sonra belge metninde yapılan bir takım değişiklikler gerçek bir belgenin değiştirilmesi fiilini oluşturur.

153 Tezcan/Erdem/Önok, s.685. 154 Gökçen, s. 126.

46 1.4.2. Manevi Unsur

1.4.2.1. Genel Olarak

Manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki psikolojik bağdır. Bu bağ kurulmadan bir suçun varlığından söz edilemez. Suça ilişkin kanuni tanımdaki öğelerin bilinerek ve istenilerek işlenmesi halinde manevi unsur gerçekleşir.

Ceza hukuku açısından bireyin kanuni tanımda yer alan ve suç oluşturan eylemi gerçekleştirmesi tek başına sorumlu tutulması için yeterli olmamakta, failin ayrıca eylemi gerçekleştirirken kusurlu bir şekilde hareket etmiş olması gerekmektedir.156 Kural olarak kanununda yer alan suçları faillerinin sorumlu tutulabilmesi için eylemin kasten işlenmiş olması gerekir. 5237 Sayılı Kanunun 21/1. maddesinde suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır denilmek suretiyle bu husus ifade edilmiştir.157

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 204. maddede düzenlenen suçlar yalnızca kasten işlenebilir, taksirle işlenmesi olanaklı değildir. Doktrinde çoğunlukla, suçun işlenmesi için genel kastın yeterli olduğu, özel kastın aranmayacağı kabul edilmektedir.158Resmi belgede sahtecilik suçlarının, hem doğrudan, hem de olası kastla işlenmesi olanaklıdır.159 Örnek olarak bir avukatın mahkemeye delil olarak sunduğu belgenin sahte olabileceğini düşünmüş olmasına karşın, doğruluğunu tasdik ederek mahkemeye sunması halinde olası kasıt hali söz konusu olabilir160.

Resmi belgede sahtecilik suçu bakımından suçun manevi unsuru kasıttır. Fail bu suçu işlerken sahtecilik yaptığını bilmeli ve bunu istemelidir. Suçun, sahte veya gerçeğe aykırı düzenlenmiş ya da değiştirilmiş belgeyi kullanma biçimindeki seçimlik hareketle işlenmesi halinde, belgenin sahteliği veya gerçeğe aykırılığının fail tarafından biliniyor olması zorunludur.

Failin sahtecilikte bulunmak şuur ve iradesi ile hareket etmesi gerekmektedir. Aksi halde

156 Dülger, Murat Volkan, 5237 sayılı TCK'da Kastın Unsurları ve Türleri Özellikle Olası Kastın

Belgede Resmi belgede sahtecilik suçu (sayfa 50-62)

Benzer Belgeler