• Sonuç bulunamadı

Mağaraların Korunması İçin Alınabilecek Önlemler

Mağaraların karşı karşıya kaldıkları zararlar çok çeşitli olup, ortamda meydana gelebilecek en küçük değişiklik mağara ekosisteminin yok olmasına dahi yol açabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, mağaraları korumanın en etkili yolu mağaralara hiç girilmemesi olacaktır.

Mağara içindeki sarkıt ve dikitlerin kırılması; mağaraların depo, hayvan barınağı ve çöplük olarak kullanılmaları; lağımların mağara içine verilmesi; mağara canlılarının ürkütülmesi ve öldürülmesi gibi beşeri tehditlerin etkili bir şekilde önlenmesi için öncelikle halkın mağaralar ve mağaraların korunması konularında bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Tüm beşeri tehditleri bünyesinde barındıran ve mağaraların çok büyük zararlara uğramalarına neden olan mağara turizmi konusunda etkili önlemler alınmalı, bir mağaranın turizme açılabilme kriterleri -mağaranın korunması önceliğine bağlı kalınarak- detaylı ve ayrıntılı olarak düzenlenmeli, mağaralar turizme açıldıktan sonra da etkili denetime tabi tutularak korumanın sürekliliği sağlanmalıdır.

Mağaraların tehditler karşısında bu denli korunmasız kalmalarının en büyük nedeni, ülkemizde doğal mağaraları doğrudan korumaya yönelik yasal düzenlemelerin bulunmamasıdır. Mağaraların kullanımları, turizme açılmaları, mağaraların ve mağara ekosistemlerinin korunması ve konu ile ilgili yaptırımların belirlenmesi, "Mağara Koruma Yasası" olarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmelidir.

İKİNCİ BÖLÜM

MAĞARALARIN KORUNMASINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

I. GENEL OLARAK

Ülkemizde, doğal mağaraların korunmasına ilişkin doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Konuyla ilgili olarak mevcut ulusal düzenlemeler ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar uyarınca dolaylı bir koruma sağlanabilmektedir.

Doğrudan düzenlemenin bulunmaması nedeni ile yasal bir boşluk oluşmakta, dolayısıyla hiçbir kurum, doğal mağaraların korunması ile ilgili olarak doğrudan yetkiye sahip bulunmamaktadır. Mağaraları dolaylı olarak kapsamlarına alan kanunlar ve taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar uyarınca yetkili kılınan kamu kurum ve kuruluşları, doğal mağaraların korunmasında rol oynamaktadırlar.

II. MAĞARALARIN HUKUKİ STATÜSÜ

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu (KTVKK)’nun 3. maddesinde verilen tanımlar uyarınca jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunan veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yerüstünde, yeraltında veya su altında bulunan değerler "Tabiat Varlıkları" olarak tanımlanmıştır.

Tabiat Varlıkları ile ilgili tanımlamada "jeolojik devir" ifadesi, insanın ortaya çıkışından önceki dönemi göstermek için kullanılmış olup, "tarih öncesi" ifadesi ise insanın ortaya çıkışından yazının bulunmasına kadar olan dönemi kapsayacak şekilde kullanılmıştır66.

KTVKK kapsamında kültür ve tabiat varlıkları, "taşınır" ve "taşınmaz" olarak iki farklı kategoride değerlendirilmişlerdir. Buna göre kültür ve tabiat değerlerinden bir yerden diğer bir yere nakledilmeleri mümkün olanlar "taşınır kültür ve tabiat varlıkları",

66

bir yerden başka bir yere nakledilmeleri mümkün olmayanlar ise "taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları" olarak adlandırılmaktadırlar.

KTVKK m.3 kapsamında, oluşumları jeolojik devirlere kadar uzanan ve nadir bulunan veya özellik ve güzellikleri nedeniyle korunması gerekli, yeraltında bulunan ve bir yerden bir yere nakilleri mümkün olmayan doğal mağaralar, bu özellikleri dolayısıyla "taşınmaz tabiat varlıkları" olarak değerlendirileceklerdir.

Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının Devlet malı niteliğinde olduğu, KTVKK.’nun 5. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; " korunması gerekli taşınmaz tabiat varlığı"

niteliğinde olan mağaralar, özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan araziler içinde yer alsalar dahi Devlet malı niteliğindedirler.

Kanunda hüküm altına alınan "Devlet malı niteliği" kavramı özel hukuktaki mülkiyet hakkı olmadığı gibi, kamu hukukunun düzenlediği mülkiyet hakkını da ifade etmez. Korunması gerekli taşınır ve taşınmaz varlıklar üzerinde devletin, mülkiyet hakkının özünde bulunan satma yetkisi bulunmadığı gibi kullanma yetkisinin de koruma görevi ile kısıtlanmış olduğu ifade edilmektedir67. Buna göre Devlet, korunması gerekli taşınmaz tabiat varlığı niteliğindeki mağaralar üzerinde denetim, gözetim, koruma ve değerlendirme yetkilerine sahiptir.

III. ULUSAL DÜZENLEMELERDE MAĞARALARIN KORUNMASI

A. Genel Olarak

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın "Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması" başlıklı 63. maddesinin birinci fıkrasında devletin, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlayacağı, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alacağı hükmü yer almaktadır.

Doğal mağaraların korunmasında ulusal çaptaki en önemli düzenleme ise 2863

sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’dur68. Kanun kapsamında,

67

KANADOĞLU, s. 84.

68

korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları tanımlanmakta, yapılacak işlem ve faaliyetler düzenlenmektedir. Kanunun 51. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde ise, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun (Yüksek Kurul) görevleri arasında "korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat

varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanacak ilkeleri belirlemek" hükmüne yer verilmiş olup, Yüksek Kurulun ilke kararları, koruma ile ilgili

önemli düzenlemeler içermektedir.

Millî park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının seçilip belirlenmesine, özellik ve karakterleri bozulmadan korunmasına, geliştirilmesine ve yönetilmesine ilişkin esasları içeren 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu69, mağaraların dolaylı olarak korunmasına yardımcı olmaktadır. Kanun kapsamında yer alan milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı veya tabiatı koruma alanı içinde kalan mağaralar, bu koruma statülerinden faydalanırlar.

Kapsamlarında yer alan özel alanlar, bölgeler ve sahalar nedeniyle 2872 sayılı Çevre Kanunu70, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu71, 6831 sayılı Orman Kanunu72 da doğal mağaraların dolaylı olarak korunmalarına yardımcı olmaktadır.

Tez konumuzun dışında kalması bakımından yapay mağaraların, yapılış amaçlarına ve taşıdıkları tarihi öneme göre birer "kültür varlığı" olarak kabul

edildiklerini73, bu bağlamda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında

ilgili hükümler uyarınca koruma altında olduklarını belirtmekle yetineceğiz.

B. Mağaraların, Korunması Gerekli Taşınmaz Tabiat Varlığı Niteliğine