• Sonuç bulunamadı

İnsan yaşadığı sürede, çeşitli seslerle sürekli iletişim içerisindedir. Doğadaki ses biçimlerinin var olmasının yanı sıra, içimizden gelen titreşimler de müziğin kaynağını oluşturmuş ve insanın kendisini anlatmasında bir yöntem olarak görülmüştür.

Müzik, öncelikle duygulara seslenen bir sanat dalıdır. Müziği dinleyenler, müzik üzerinde düşünmektedir ve buna bağlı olarak düşünsel bir süreç oluşmaktadır. Bu süreçte söz konusu olan dinlenilen bir parçanın kişi üzerinde uyandırdığı duygular ya da bestecinin duygularıdır (Bağcıvan, 1997:7). Yani müzik oluştuğu süreç içerisinde ve sonrasında hem kendini oluşturan besteciye hem de dinleyiciye iletiler göndermekte ve bir iletişim süreci oluşturmaktadır.

Müziksel iletişim, duygu, düşünce, izlenim veya tasarımları veya bunları içeren davranışları belirli güzellik anlayışlarına göre birleştirilmiş seslerden oluşan estetik bütünlerle kurulan, belli ilişkiler yoluyla ortaklaşma ve paylaşma sürecidir. Müziksel iletişim kendine özgü, estetiksel bir iletişimdir. Müziksel iletişim denilince akla “müzikle iletişim” ve “müzikte iletişim” gelmektedir. Bunları ifade etmek gerekirse (Uçan, 1994:30);

Müzikle iletişim denilince akla müziğin bir araç konumunda olduğu gelmektedir. Müzikle iletişimde estetik etkileşimler ve yaşantılar ikinci planda kalmaktadır. Birinci plandaki amaç yaşantıları ve etkileşimleri kolaylaştırıcı, hızlandırıcı, güçlendirici ve zenginleştirici bir işlev görmektir.

Müzikte iletişim de ise, müziksel iletişim bir amaç konumundadır. Estetik etkileşimler ve yaşantılar birinci planda yer almaktadır. Birinci plandaki bu estetik yaşantılar ve etkileşimler, gerektikçe ikinci planda yer verilen başka etkileşimler ve yaşantıların kolaylaştırıcı, hızlandırıcı, güçlendirici ve zenginleştirici katkılarıyla desteklenmektedir.

Müzikle ilk iletişim, belli bir kaynaktan çıkan ses ve onu duyma ile başlamaktadır. Ancak bu seslerin müzik olarak adlandırılabilmesi için, belirli notalarla ve müziğin temel öğeleri ile yapılanması, seslere belirli anlamlar verilmesi gerekmektedir. Böylece duyulan ilk tepki sesin doğurduğu tepki olup sessel olarak kurulan ilk iletişimdir (Cemalcılar, 1985:26). Müziği dinleyen, bu iletişim süreci içerisinde, kodlanmış haldeki müzikal öğeleri seçmekte ve kendince biçimleyerek kavramaktadır.

İnsanlar, müzikle farklı şekillerde ilişki kurmaktadır. Örneğin; plak çalarak, radyo ve televizyon yayınlarını dinleyerek, konserlere, operalara giderek, okul korolarında şarkı söyleyip, bir çalgı öğrenerek (Yener, 1996:141). İşte müziğin insanın olduğu her alanda olması ve teknolojik unsurları kullanarak insana ulaşması ile iletişimin de insanın olduğu her ortamda var olması ve teknolojiyi kullanarak hedef kitlesine seslenmesi, müzik ve iletişimin yollarını birleştirmektedir. İletişim, birçok amacını gerçekleştirmek için müziği bir araç olarak kullanmaktadır. Kimi zaman da müzik iletilerini ulaştırmak için iletişim araç ve tekniklerinden faydalanılmaktadır.

İletişim sürecinde bir gönderici (kaynak), bir ileti (mesaj), iletinin gönderildiği bir kanal, bir alıcı vardır. İletişimin bir amacı bulunmaktadır. Etkin iletişimde alıcı iletiden etkilenip bir geri bildirim vermektedir. İletişimin bu öğelerle gerçekleşmesi, bir ortam içerisinde olmaktadır. Bu durum şekil 1’de gösterilmektedir.

İLETİ Kanal ORTAM

Şekil 1: İletişim Sürecinin Öğeleri (Doğan, 1993:55)

Müziksel iletişim de çeşitli öğelerden oluşmaktadır. Bu öğeler: Besteci, müzik yapıtı, seslendirici, müzik yapıtını dinleyiciye sunma yolu, dinleyici, dinleyicinin müzik yapıtına ve onun bestecisine verdiği tepki, bütün bunların içinde bulunduğu koşulların tümüdür. Konumları açısından müziksel iletişim sürecine bakıldığında, besteci kaynağa, müzik yapıtı mesaja, seslendirici hem kaynak aynı zamanda da kanala, müzik yapıtını sunma yolu kanala, dinleyici alcıya, dinleyicinin müzik yapıtına ve onun bestecisine verdiği tepki geribildirime ve bütün bunların içinde oluştuğu koşul ise ortama tekabül etmektedir (Uçan 1994:30-37). Görüldüğü gibi müzik dinleyen her birey, istemese de bu iletişim sürecine maruz kalmaktadır.

Müziksel iletişim, müziksel iletişim öğelerinin belli bir sıra ve düzen içinde işgördüğü, kapsamlı ve karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte gelişen olaylar şöyle betimlenebilir:

Besteci (kaynak), dinleyiciye iletip onunla paylaşmak istediği duygu, düşünce, izlenim ve tasarımlarını anlatmak için seçtiği veya oluşturduğu sesleri ya da ses kümelerini belli bir güzellik anlayışına göre belli bir yöntemle birleştirerek estetik bir bütün olan müziksel bildiri (mesaj) haline getirmektedir. Sonra bu müziksel bildiriyi ya besteci doğrudan kendisi ya da, çoğu kez olduğu gibi, başka bir seslendirici yorumlayarak, ses veya ses ve görüntü ileten belli araç, yöntem ve tekniklerden oluşan kanallarla dolaylı veya doğrudan dinleyiciye iletmektedir. Dinleyiciye iletilen müziksel bildiri, onun duyu organları tarafından algılanılarak duyusal sinirler ile beyine ulaştırılmaktadır. Beyine ulaşan müziksel ileti algılanarak dinleyicinin beyin hücrelerinde iz bırakır ve bu iz beyindeki geçmiş yaşantıların izleriyle

GÖNDERİCİ ALICI

karşılaştırılarak yorumlanmaktadır. Bu yorumlanmaya bağlı olarak dinleyici, kendisine gönderilen müziksel bildiriyi anlayıp anlamama doğrultusunda tepkiler (geribildirim) vermektedir. Bunların hepsi belli bir ortamda gerçekleşmektedir. Böylece müziksel iletişim süreci tamamlanmış olmaktadır (Uçan, 1194:38).

Müziksel iletişimin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi besteci, yorumcu ve dinleyici arasındaki ortak noktaların ve yaşantıların varlığına ve bu ortak noktaların müziksel bildiride yansıtılma derecesine bağlıdır. Ortak noktalar ne kadar çok olursa müziksel iletişim de o kadar başarılı olmaktadır.