• Sonuç bulunamadı

Toplumun kültürel mirasını toplayan, araştıran, koruyan ve halkın eğitimi için sunan müzeler, günümüzde çağdaş bir toplumda bulunması gereke temel kurumlardan biri olarak kabul edilmektedirler. Müzeler kuruluşlarından itibaren eğitim amacını taşımışlardır. Fakat eğitim 20.yüzyıl ortalarından başlayarak müzelerin temel işlevlerinden biri olmuş, eğitim aracılığıyla izleyicilerin müze koleksiyonlarına ulaşmalarını sağlamak en önemli görevleri arasında kabul edilmiştir. Böylece müzecilikte “müze eğitimi” olarak adlandırılan ayrı bir alan ortaya çıkmıştır (Akmehmet ve Ödekan,2006:49).

Moffat and Wollard göre ;”Müze eğitimi, izleyici ve müze koleksiyonu arasında iletişim kurmak amacıyla yapılan çalışmaların tümünü kapsar. Günümüzde müze eğitimi yorum, açıklama ve programlar sunarak ya da anılar, duygular ve düşünceler yaratma yoluyla, izleyenlerin yaşantılarıyla ilişkili anlam çıkarmalarını sağlayarak, koleksiyonlardan öğrenmelerini sağlama süreci olarak tanımlanabilir (Akmehmet ve Ödekan,2006:49).

Müzelerin eğitim açıcından değerlendirilmesi önceleri özellikle ABD’de başlamış, daha sonra Avrupa’ya geçmiş ve özellikle İngiltere ve Almanya’da yaygınlaşmıştır. Daha sonraları “Müzecilik” ve “Müze Pedagojisi”nin gerekliliği ortaya çıkmıştır (Buyurgan ve Mercin,2005:96).

Müzeler tarihin bir deposu, hatta hazinesi olmaktan ziyade, merak, araştırma ve dolayısıyla yeni buluşların temelini oluşturması acısından toplumun en canlı öğretim aracı, hazır laboratuarlarıdır. Bu amaca hizmet etmesi, toplum fertlerinin bu değerin bilincinde olmaları ile mümkündür. Müzeler, öğretici amaçlı kurululardır (Tırpan,1982:20).

Geleneksel müzecilik anlayışı; nesleri arama, toplama, koruma, bakımını yapma ve sergileme anlayışıyla sınırlıydı. Çağdaş müzecilik, iletişim kurma ve eğitme işlevlerini

daha ön plana çıkarmaktadır. Böylelikle durağan bir müzecilik anlayışından daha dinamik, etkin ve katılımcı bir müzecilik anlayışına geçilmiştir.

Günümüzde eğitim, müzelerin temel işlevleri Arasındadır. Çağdaş müzecilikte koleksiyonların korunması ve araştırılması kadar, eğitim aracılığıyla izleyicilerin müze koleksiyonlarına ulaşmasını sağlamak müzelerin en önemli görevlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Müze eğitimi, günümüzde iyi yönetilen bütün müzelerin ayrılmaz bir parçası olarak görülmekte, sürekli gözden geçirilmekte, değerlendirilmekte ve geliştirilmektedir (Akmehmet ve Ödekan,2006:56).

Müze eğitiminin amaçları oldukça kapsamlıdır bunlar Akmehmet ve Ödekan’a göre:

1- Sergilenen nesnelerle insanlar arasında köprü kurarak nesnelerin onların yaşantıları ile bütünleşmesini sağlamak,

2- Nesnelerin maddi ve ideal değerleri ile algılanması yerine insan yaşamının somut ve otantik bir belgesi olarak algılanmasını sağlamak,

3- Geçmişle şimdiki yaşam arasında bağlantı kurmak,

4- İnsanın değişen dünyaya uyum sağlamasına yardımcı olmak, 5- İnsanın yaşadığı ortama yabancılaşmasını önlemek,

6- Günümüz sorunlarına ve çatışmalarına yönelik anlayış kazandırmak,

7- İnsanların bugünkü yaşantıları ile nesnelerin bağlantısını kurarak siyasi, kültürel, sosyal, ekonomisini geliştirmek,

8- Bireylerin zamanlarını yaratıcı bir biçimde değerlendirmek, 9- Müzeyi bir yaşam biçimi haline getirmek,

10- İletişim ve öğrenmeyi yoğunlaştırmak amacı ile tüm olanakları sağlamak, 11- Müze ekonomisini geliştirmek,

12- İnsanların estetik duyarlılığının geliştirilmesi ve geleceğin sanat izleyicisinin hazırlanması ve

13- İnsanın zihinsel gelişimine katkıda bulunmasıyla da önemli görevleri yüklenirler ( Akmehmet ve Ödekan,2006:56).

Ayrıca müzelerin amacı; ziyaretçilerde kimlik ve tarih bilincinin gelişmesine, kentimizin tarihsel ve kültürel öneminin kavranmasına, kültür varlıklarını koruma

bilincinin oluşmasına, müzelerin anlam ve öneminin kavranmasına, katkıda bulunmaktır.

Müzeler bütün okul kademeleri tarafından ziyaret edilmektedirler; fakat en çok ilkokullar tarafından ziyaret edilmektedirler.

Müzede eğitiminin bir sınıfı yoktur, her yaşta ve her düzeyde insana açık olan sınıfsız bir okuldur (Tırpan,1982:20). Müze eğitimi, temel eğitimde ve yaşam boyu eğitim sürecinde, yaşantılara dayalı, çok yönlü öğrenme ve yaşam alanları olarak müzelerin etkin kullanımını içermektedir. Batılı pek çok ülke çocuklara ve yetişkinlere programlı olarak bilim, kültür ve sanat kursları düzenlemektedir (Buyurgan ve Mercin, 2005:96).

Müze eğitimi, ilk ve ortaöğretim kurumları ile üniversitelerle yer alan derslerin bir kısmında uygulama amaçlı yararlanılmasında bir araç ya da ortam olarak kullanılmalıdır. Örneğin; sanat tarihi, görsel sanatlar, (resim, heykel, grafik, seramik, tekstil ) estetik, felsefe, mühendislik, antropoloji, tarih vb. dersler; müzelerde oluşturulacak mekanlarda farklı öğretim materyalleri ve teknikleri ile yapılabilir (Buyurgan ve Mercin,2005:97).

Freeman’na göre: “objelerin kolayca elde edilebileceği bir yer olan Müzler ve galerilerdeki öğrenme kaynağı olarak insan eliyle yapılmış nesneler,,insanları eğitmek için kullanılabilir.” (Aktaran: Buyurgan ve Mercin,2005:97).

Müzelerde gerçekleştirilecek eğitim-öğretim faaliyetleri ile ilgili programlardan müze yönetimlerinin haberdar olması gerekmektedir. Müze yöneticilerinin ve öğretmenlerin yapılacak etkinlikler hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmalıdır. Müzeler kapsamında gerçekleştirilen, eğitim amaçlı çoğu düzenleme ve uygulama bilimsel bir yaklaşıma dayanmaktadır. Öğrencilerin çoğu bu tür eğitim programlarına öğretmenlerinin zoraki yönlendirmesiyle katılır ve özellikle ilgilerini çekmediği ya da gezi sonunda bir yoklama yapılmayacağını bildikleri takdirde genel olarak dikkat etmez, izlemez ve dinlemezler. O halde, müzeler çocukların ilgisini çekmek için özenle hazırlanmalıdır ( Shabar,2001:69).

Bir müzenin herhangi sergi salonunda çocuklara oradaki nesnelerle ilgili ayrıntılı bilgi vermek etkili bir öğretim yöntemi değildir. Çocuklar saatler süren açıklamaları dinleyemezler ve sergilere olan ilgileri azalır. Çocukların dokunmaları, görmeleri ve duymaları lazımdır. Bu eğitim süreci hem eğlenceli hem faydalı hem de hoş bir şekilde çocukların öğrenimine yardım edecektir. Bunun yanı sıra okullarla müzeler arasındaki ilişkiyi de pekiştirecektir (Shabbar,2001:69). Okullarla müzeler arasındaki ilişki, müzelerin öğrenmelere vereceği seminerler ve konferanslar sayesinde geliştirilebilir. Öğretenler müzelerdeki sergi konuları kendi müfredatlarına alabilir; çocukları hazırlayabilir ve coşkulu bir biçimde müzeye getirebilirler. Müze ziyaretleriyle kendilerine verilmek istenenleri alan çocuklar, derslerini çk daha etkin bir biçimde takip edebilirler ( Shabar,2001:699).

Benzer Belgeler