• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: CİHANGİR DÖNEMİNDE BABÜRLÜLERDE DİNİ YAPI

3.2. Cihangir Döneminde Müslümanlar

3.2.1. Müslümanların Dini ve Özel Günleri

Bölgede yaşayan Müslümanların İslami uygulamalar çerçevesinde gerçekleştirdikleri dini ritüel ve festivaller Cihangir döneminde de daimi şekilde uygulanmaya devam edildi. Başlıca iki dini bayramın dışında İslam peygamberinin dünyaya gelmesi, miraca çıkması, hıdrellez214

gibi pek çok önemli gün varlığını bu dönemde de sürdürdü. Bunların dışında ilk dönemlerde dini yönden sakıncalı olduğu düşünüldüğü için yasak edilen Nevruz törenleri de özellikle Ekber ve Cihangir döneminde kutlanılmaya devam edildi.

Müslümanlar açısından önemli bir yeri olan Ramazan ayında tutulan oruç ve arkasından gelen iki bayram seyyahların çok fazla ilgisini çekmiştir. Onlar, görmüş oldukları dini uygulamalar ve bayramlar için çok betimleyici açıklamalar yapmaktadırlar.215

Konuyla ilgili Francisco Pelsaert şu ifadeleri kullanmaktadır:

''Müslümanların sıkı bir şekilde olduğu bağlı olduğu iki büyük bayram vardır. Bunlardan Ramazan olanında ritüelin başlangıcı aya bağlıdır, mesela bu sene haziran ayında başlayan ramazan daha önce ağustos ayında başlamıştı. Bu ayda Müslümanlar dayanılmaz sıcaklara rağmen yıldızlar gökyüzünde görünene kadar

213 Cihangir Şah

214

Burada kullanılan ifade kaynakta Bera olarak geçen terimin karşılığında yapılan açıklama sebebiyle kullanılmıştır. Yapılan anma-kutlamanın İngilizce olarak Khizr (Hızır) ve İlyas peygamber ile ilişkili olması durumun böyle olma ihtimalini güçlendirmektedir. Ayrıntılı bilgi için bknz. P. N., Chopra, Life and Letters Under the Mughals, Ashajanak Publications, New Delhi, 1975, s.96.

215

Konuyla ilgili olarak seyyahların bilgilerinin aktarılmasının sebebi onların olayı bizzat görmüş olmasından dolayıdır. Öyle ki olayları aktarırken kullandıkları ifadeler din farklılığından dolayı bazen bilgilendirmenin dışına çıksa da, bayramları anlatırken kullandıkları betimlemeler Müslüman toplumu anlamak açısından faydalı olacaktır.

64

kesinlikle bir şey yiyip içmezler ve bunu ay boyunca sürdürürler, fakat gece yıldızlar çıktıktan sonra yemeleri serbesttir. Bu ay boyunca onlar eşlerinden ve zaten dini temellerinde de yasak olarak belirtilmiş olan şaraptan uzak dururlar. Bu ayın sonunda oruç sona gelir ve o sabahı bütün Müslümanlar İdgah216

olarak adlandırılan büyük bir camiye giderler. Burası genel olarak şehrin dışındadır, şehrin hukukçuları217

burada bulunur ve dua ederler, bütün sınıflardan insanlar burada toplanır ve son olarak herkes evlerine dağılır. O gün fakirler temiz elbiseler giyerler, arkadaşlar birbirlerine iyi niyetlerle yiyecek ikram eder ve herkes çok mutludur, çünkü oruç tutmanın vermiş olduğu sorumluluk insanların üzerinden kalkmış ve kimse oruç tutmamakla suçlanmamıştır''218

Francisco Pelsaert ile hemen hemen aynı ifadeleri kullanan Edward Terry ise ondan farklı olarak Müslümanların ramazan ayının son günü bir matem içinde geçmişte ölen yakınlarının mezarlarını ziyaret ettiklerini belirtmektedir.219

Halkın oruç tutmaya ve bayrama karşı tutumu bu şekildeyken, hükümdarın konu hakkındaki tutumu nasıl oluyordu? Festivaller konusunda hemen her dini sınıfa gerekli desteği sağlayan Cihangir, ramazan ayında oruç tutarak bazı yerel şeyh ve seyyidleri oruç açmak için davet ediyordu. Hükümdar iktidarının on üçüncü yılında yukarıda bahsini ettiğimiz gibi oruç tutarak şeyh, pir, seyyid gibi önde gelen İslami liderleri sarayına davet etmiştir. 220

İktidarın sahibinin bunu yapmaktaki amacının dini mi yoksa siyasi mi olduğu her ne kadar tartışmaya açık olsa da, Cihangir'in yeri geldiğinde diğer dinlerin ibadetlerini de gerçekleştirdiği düşünüldüğü zaman olayın boyutunun siyasi ağırlıklı olduğu düşünülebilir. Öyle ki yukarıda da bahsettiğimiz gibi dini kimliğiyle halk nezdinde önemli yer tutan pir ve seyyidlerin olası güçleri muhtemelen hükümdar tarafından da biliniyordu. Cihangir de iktidarın sahibi olarak siyasi iradesini her ne kadar dini bir yapıya dayandırmasa da, olası bir gücü karşısına almak istemiyor ve dine duyduğu saygıyı da göstererek onların desteğini sağlama yoluna gidiyordu.

216 Bayram Yeri 217 Kadı 218 Pelsaert, s.73. 219 Terry, s.272. 220 Sharma, s.91.

65

Bir diğer bayram olan kurban bayramında günümüzde olduğu gibi Müslümanlar kurban kesiyorlardı. Francisco Pelsaert'in bayramı anlatırken ekstra olarak anlattığı ilgi çekici sadece bir nokta bulunmaktadır. Onun dikkatini çeken bu farklılık ramazan bayramı ile kurban bayramı arasında bulunan yaklaşık yetmiş günlük zaman zarfında Müslümanların çok az evlendiği hatta hiç evlenmediğidir.221

Cihangir döneminde Babürlü devletinde herhangi bir dinin yapmak istediği bir dini festivale yasak koyulmadığı için, bu tür ritüeller karma bir yapıda kutlanıyordu. Hükümdar bazen farklı dinin ritüellerine katıldığı gibi, bazen Müslüman halk kitleleri de diğer dinlerin kutlamalarına katılım sağlayabiliyordu.222

Burada bir Arap ya da bir Osmanlı Türk'ü Müslüman'ından ayrılan Babürlü Müslümanları farklı bir kültürel yapı inşa etmişlerdi. Onlar farklı dini yapılardan etkilendikleri gibi ayrıca farklı dini yapıları etkiliyorlardı.223

Hiç şüphesiz bu dönemde yaşamış Müslümanların dini etkileşimlerinin dışında kültürel etkileri de gözden kaçırılmaması gereken bir başlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin av, avcılık gibi pek çok terim İslami bir terminoloji olarak karşımıza çıkmaya başlanmıştır. Farsça, Arapça ve Türkçe kelimeler büyük ölçüde Hint, Bengal ve hatta Marathi dillerine girmiş ve bunların yanında savaş sanatı büyük ölçüde Müslümanlardan etkilenmiştir. Bu etkinin başlıca alanları Avrupa, Türkiye ve biraz da Safevi ülkesinden gelen uygulamalarla gerçekleşmiştir.224

Elbette başta mimari, dil, resim, şiir olmak üzere Hindistan'da pek çok İslami etki hem Babürlü öncesi hem de Babürlü devleti sırasında görülmüştü fakat konular çok ayrı bir bölümü teşkil edeceği için ayrıntıya girmiyoruz.

Ticari faaliyetleri incelerken Müslümanların bazılarının çok zengin durumlara ulaştıklarını görmüştük. Öyle ki zenginleşen bu Müslümanlar hem bahsini

221 Pelsaert, s.74.

222

Sharma, s.91.

223 Satish, Chandra, Historiography Religion State in Mediavel India, Har- Anand Publications, New Delhi, Third Reprint, 2004, s.36.

66

ettiğimiz toplumsal etkileşimin hem de ekonomik çıkarlarının bir neticesi olarak yanlarında gayr-i müslim kişileri de çalıştırabiliyorlardı. Cihangir döneminde devletin kurduğu bu karşılıklı iletişim modeli kendisini sadece din ve ekonomi üzerinde değil aynı zamanda eğitim üzerinde de gösteriyordu. Matematik, geometri, tarih, ahlak, hukuk, fizik ve pek çok diğer konu üzerine eğitimin verildiği okullar, özel evler, camiler ve diğer ibadethanelerin eğitim görüldüğü bu yerlerde, Müslüman öğrenciler Hindu öğrenciler ile yan yana eğitim alabiliyorlardı.225

Dini olarak bayramlarda ne tür uygulamalar yaptığını gördüğümüz Müslümanların seyyahlar tarafından özellikle anlatılan bir diğer özelliği ise onların evlilikleridir. İslami yapı içerisinde belirli şartlar karşılığında serbest olan çok eşliliğin Cihangir dönemi Babürlü Müslümanlarında çok fazla etkin bir durum olmadığı Edward Terry'nin kurduğu şu ifadelerden anlaşılabilir: ''Müslümanlar çok eşli olmak

konusunda dinleri onlara izin verdiği için sıkıntılı durumda olmasalar da, genel olarak mollalar dahil tek eşli olmaktan memnundurlar.'' 226

Genel olarak aracılar üzerinden yürütülen ilk evlilik görüşmeleri Müslümanlar için 15-18 yaş aralığındaki dönemde başlamaktadır. Burada sorulması gereken belki de en önemli soru Babürlü döneminde yaşayan Müslümanların evliliklerinde kast sisteminin etkin bir halde olup olmadığıdır. İslami kurallara aykırı bir durum olduğunu bildiğimiz kast sisteminin Babürlü dönemi Müslümanları arasında var olduğuna dair hiç bir kaynakta bilgi bulunmasa da, seyyah Francisco Pelsaert'in Müslümanların evliliklerini aktarırken kullandığı ''...çünkü askerin askerle

evlenmesi, tüccarın tüccarla evlenmesi genel geçer bir kuraldır...''227

ifadesi dikkat çekicidir. Seyyahın kurduğu cümle üzerinde değerlendirilmesi gereken nokta, onun evlilikler üzerinde gittiği kısıtlamanın ekonomik mi yoksa sosyal bir durum mu olduğudur. Öyle ki bahsi geçen noktada verilen meslekler ile uğraşan kişiler, Babürlü devletinde maddi durumu diğer insanlara göre daha iyi olan kişilerdir. Muhtemelen onun burada yapıyor olduğu ayrım her ne kadar meslek

225 Jaffar, s.386.

226 Terry, s.283.

67

grupları üzerinden gibi gözükse de, fakir-zengin gibi ekonomik bir temel üzerine kuruluydu. Ki içerisinde sadece ekonomik bir statüyü değil aynı zamanda sosyal bir ayrışmayı da bulunduran kast sisteminin, burada kullanılan meslek ayrımı ifadesi ile birebir uyum sağladığını söylemek tam anlamıyla doğru olmayacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi genel olarak aracılar üzerinden yürütülen ilk aşamadan sonra, eğer iki taraf arasında anlaşma gerçekleşirse düğün yapılmaktaydı. Evlilik törenlerini de diğer festivaller gibi çeşitli kutlamalarla gerçekleştiren Müslüman halk bu merasimlerle meşgulken gelin ve damat bölgede dini ve hukuki görevli olan kadı'nın kitabına kayıt edilmekteydi.228

Benzer Belgeler