• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: CİHANGİRİN SİYASİ VE HUSUSİ HAYATI

1.3. Cihangir'in Şahsiyeti ve Özel Hayatı

1.3.2. Cihangir'in Dini Görüşleri

İktidarı boyunca dini boyut taşıyan pek çok liderle görüşen, onlara belirli hediye ve haklar veren ve bu konular üzerinde tartışmalara giren Cihangir'in dini kimliği daima tartışmalı bir konu olmuştur. Kaynaklar incelendiği zaman bu konu üzerinde üç temel görüşün olduğu saptanmaktadır. Birinci görüşe göre Cihangir babasının dini görüşünü devam ettirmiş ve daha toplumcu bir görüş benimsemiş iken, ikinci görüşü savunanlar ise onun İslam dinine dönüş yapma sözünü verdiğini ve verdiği bu söz sayesinde iktidara geldiğini söylemektedirler. Üçüncü ve genel olarak Avrupalı misyonerler tarafından kabul gören görüş ise onun Hıristiyan olduğu üzerinedir.

99 Pelsaert, s.51.

100

Bu hayvanlar avlanacak olan hayvanı av bölgesine çekme işinde kullanılıyordu.

101 Terry, s.403.

102 Jahangir, s.83.

28

Görüşlerin dayanak noktaları incelendiği zaman, onun sıkı bir mezhepçi anlayışla, babasının ortaya çıkardığı Din-i İlahi'den döndüğünü iddia edenler genel olarak Hüsrev'in isyanında onunla işbirliği yapıp cezalandırılan Guru Ercen ve Şii lider Sistani'nin ölümünü öne sürmektedirler.104

Bu görüşü savunanlara göre bu ölümler Sünni bir İslam politikası oluşturma yolunda atılan adımlardı. Fakat olaylara tek tek bakıldığı zaman Guru Ercen Hüsrev'e isyan sırasında yardım etmiş olan bir Sih lideriydi, fakat dini kimliğinden daha çok bir isyancı idi. Ayrıca bu tür isyanlarda dikkat edilecek hususlardan en önemlisi, devletin isyancıları Müslüman ya da Hindu diye ayırmadığıdır. Bunu söylemek dinin isyanlarda hiçbir söz hakkının olmadığını iddia etmek değildir. Aksine, din insanların endişe edebileceği üzere olaya çok değişik yönlerden renk katıyordu fakat olaylara temelinden bakılırsa onların yaptığı bir dini çatışma değildi.105

Sistani meselesi hala tam anlamıyla çözülememiş olmasına rağmen dönem kaynaklarına göre kendisi Şiiliği bu topraklarda yaymaya çalışan fakat kendisini Sünni olarak gösteren bir kişiydi. Sistani'nin mezhepçilikten değil de mezhepçi yayılmacılığın önüne geçilmesi açısından öldürüldüğü yorumu tutarlı gözükmektedir.106

Örneğin Cihangir Orta Asya kökenli ve Sünni bir inanç sistemine sahip Nur Kulu'yu İran bölgesine göndereceği zaman Sünni inanç sistemi konusunda aşırı hareketlerin uygun olmayacağı konusunda uyarmış olması107 onun belirli bir mezhebin savunucusu olduğu görüşünü şüpheye düşürebilir. Ayrıca bahsini ettiğimiz üzere, onun bazı suçlar üzerine uygulamış olduğu ceza şekillerine bakınca tam olarak mezhepçi ve dini bir yapı görmek çok zordur.

Genel olarak misyonerler tarafından dillendirilen onun Hıristiyan olduğu görüşünün temel sebepleri ise papazlar ile yaptığı görüşmeler ve onun iki yeğeninin onun izni ile Hıristiyan olmasıydı. Cihangir misyonerlere hükümdar tarafından kendi bölgelerinde istedikleri şekilde ibadet etmelerine ve onların Agra ve Lahor'da kilise faaliyetleri yapmalarına izin verdi. Misyonerler elde ettikleri

104 Sajida S. Alvi, Religion and State During the Reign of Mughal Emperor Jahangir 1605-1627:Nonjuristical Perspectives,Studia Islamica, Sayı 69, (1989) , s. 95.

105 Wilfred Cantwell, Smith, ''Lower-Class Uprising in the Mughal Empire'', The Mughal State 1526-1750, Ed. Muzaffar Alam and Sanjay Subrahanyam, Oxford University Press, New Delhi, 2014, s.338.

106 Alvi, s.111.

29

serbestiden sonra toplumda dini yayma işine giriştiler. Zamanla onların ihtiyaçlarını soran Cihangir papazlar ile görüşmeye devam etti. 1606 yılında görüştüğü papazların ondan kiliselerin boyanması ve kutsal resim isteğine olumlu cevap veren Cihangir, bu ihtiyaçlar için onlara para temin etme garantisi verdi. Misyonerler kral ayrılmadan önce ona Arapça İncil göstermişler ve bunun üzerine Cihangir onlara bunun Farsça olanını görmek istediğini söyledi. Bu istek üzerine 1606 Eylül'ünde Farsça İncil Cihangir'e teslim edilmiştir.108

Cizvit peder Corsi'yi de sarayında iyi karşılayan hükümdar, imparatorluk sarayını Hıristiyanlığın kutsal resimleri ile donattı ve iki yeğeninin vaftiz edilmesine onay verdi.

Yine Lahor şehrinde bir misyoner heyetiyle görüşen Cihangir onlara gelecekle ilgili sorular sormuş ve kehanetler istemiştir. Onlar da bunun üzerine İncil'den gelecekle ilgili birkaç pasaj okumuşlardı. Okunan bölümler üzerine yorumda bulunmasa da bunların ilginç geldiğini belirtmiştir.109

Hatta Cihangir'in bu dine sevgi ve saygısı zamanla o kadar arttı ki onun gül bahçesinde Meryem ana figürleri ve Hıristiyan resimleri bulunuyordu.

Peki sayısını arttırabileceğimiz bu ve benzeri örnekler onun bir Hıristiyan olduğunu gösterir mi? Öncelikle onun bir Hıristiyan olduğuna dair kaynaklarda hiç bir kayıt bulunmayıp bu görüş tamamen misyoner yorumlarına dayanmaktadır. Hıristiyanlık inançlarına göre hiçbir teamülde bulunmayan Cihangir'in iki yeğeninin din değiştirmesi onun bu dine bağlılığını değil, din değişimi üzerine özgür görüşleri yansıtmaktadır. Konuya farklı bir bakış açısı getiren S.M. Jaffar onun bir Hıristiyan olmadığını ve misyonerlere öyle gözükerek Avrupa'dan gelen Portekizlilerin güçlü silahlarından yararlanmak istediğini belirtmektedir.110

Son olarak ele alacağımız görüş ise onun babasının ortaya koyduğu barışçıl dini politikaların devamı olan Din-i İlahidir. Buna göre Cihangir babası Ekber tarafından ortaya çıkartılan Din-i İlahi'nin devamını sağlamış ve bu görüş üzerine devam etmiştir. Diğer görüşler arasında daha tutarlı bir yapıda olan bu görüşün

108 Fernao, Guerreiro, Jahangir and The Jesuits, Ed. Sir E. Denison and Eileen Power, Translated by C.H. Payne, George Routledge Belling and Sons Ltd., London, 1930, s.30.

109 John C., Lowrie, Travels in North India, Presbyterian Board Of Publication Paul T. Jones Publishing Agent, Philedelphia, 1842, s.161.

30

temel dayanakları onun kendi ifadeleri ve uygulamalarıdır. Fakat bu görüşün de tam olarak doğru kabul edilmesi zordur.

Öncelikle kendi tezkiresinde babasının görüşlerini savunan Cihangir şu ifadeleri kullanmaktadır:

''Bu devlette çeşitli din ve mezhep gruplarından kişilerin hepsi Allah'ın merhamet dairesinin içerisinde yer almaktadır. Babamın ülkesinde ister hakikatten olsun ister batıldan olsun her inançtan ve görüşten insana yer vardı. Kimsenin kavgasına müsaade edilmezdi. Sünni ve Şiiler bir camide ibadet eder, Yahudiler ve Franklar bir cemaatte toplanırdı. O barışseverliği böyle kurdu.'' 111

Bu ifadelerden görüleceği üzere babasının kurduğu sistemi öven Cihangir, sistemin uygun olduğunu düşünmektedir. Cihangir'e göre kendisini Allahın yer yüzündeki temsilcisi olarak kabul etmek sadece belirli mezheplerin değil tüm insanların koruyucusu olmak manasına geliyordu. Babürlü hükümdarı ülkeyi dünyadaki bütün insanlar üzerinde hakim olma olgusu ile yönetirken, Safeviler gibi devletler kendilerini sadece belirli mezheplerin yardımını alarak onların hakimiyetini tesis etmek üzerine işleyiş göstermekteydi. 112

Tek tip mezhepçi anlayışlara karşı çıkan Cihangir iktidarı boyunca dini kimlikli kişilerle görüşmeye ve konuşmaya daima önem vermiş, fakat hiçbir zaman onlara devlet meselelerini danışmamıştır. 113

Buradan da anlaşılacağı üzere devlet yönetiminde dinler üzeri bir yapı oluşturan hükümdar, tek bir dini yapının hakim olmasına karşı çıkmıştır. Yeri geldiği zaman Hindu dininin uygulamalarıyla da ilgilenmiş olan hükümdar, müdahaleci değil gözlemci bir yapıyı benimsemiştir. Fakat onun Müslüman kadınların Hindu erkekleriyle evlenmesini yasak etmesi iş Müslümanlara geldiği zaman boyutun az da olsa değiştiğini göstermektedir. Fakat başka dinden İslam'a geçişte ise bir zorluk çıkartılmamış, örneğin 1616 yılında Behar Racası Müslüman olduğu zaman onun din değiştirmesi kabul görmüştür.114 Bu ve benzeri uygulamalar onun dini yönden babasından ayrıldığı noktalar olarak

111 Jahangir, s.40. 112 Lefevre, s.267. 113 Alvi, s.115. 114 Alvi, s.115.

31

görülebilir. Buna rağmen bir din değiştirme politikası yoktu ve din değişiklikleri diğer topluluklar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmıyordu.

Ele alınan görüşlerde bahsi geçen farklı dini teamüller hiçbir zaman soruna sebep olan bir durum olarak görülmemiş, aksine yönetimin barışçıl idaresi halk tarafından çok büyük saygıyla karşılanmıştır. Analizlerden de anlaşılacağı üzere insanların farklı ibadetleri ve yaşayışları onların diğer olmasına değil aksine hanedanda meydana gelmiş Babür kimliğine katkıda bulunuyordu.

32

BÖLÜM 2: CİHANGİR DÖNEMİNDE TİCARET VE TARIM

Benzer Belgeler