• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.6. Mülteci ve Sığınmacılara Yönelik Kapsayıcı Eğitim

Dünya genelinde zorla göç ettirilmiş nüfus 2018 yılında 2,3 milyon kişi artmıştır. Yılsonuna kadar, zulüm, çatışma, şiddet veya insan hakları ihlalleri nedeniyle dünya genelinde neredeyse 70,8 milyon kişi zorla yerlerinden edilmiştir. 2009 da toplam sığınmacıların %41 i 0-18 yaş arasında grup oluşturuyorken, 2018 yılında toplam sığınmacı sayının %50 ‘si 0-18 yaş aralığındaki sığınmacılar oluşmaktadır. (UNCHR, 2019a:2-3). Ülkemizde göç eden Suriyelilerin toplumsal uyumu kolaylaştıracak en önemli araç kesinlikle eğitimdir (MEB ve UNICEF, 2017:V). Bu nedenle sığınmacı öğrencilerin okula kayıtlı devam etmeleri büyük önem arz etmektedir. Ancak bu şekilde uyum süreci kısaltılabilir ve toplumsal adaptasyon konusunda daha az problem yaşanabilir. Kamplarda eğitim gören Suriyeli çocukların eğitime katılım yüzdesi %90 iken kamp dışında yaşayıp okula devam edenlerin yüzdesi sadece %26’dır. Kamp dışındaki ortamların Suriyeli sığınmacılar için daha zorlayıcı şartlar taşıdığı ve eğitimden uzaklaştırdığı söylenebilir (Coşkun ve Emin, 2016:10; Emin, 2016:16).

Sığınmacılar genelde savaş sebebiyle meydana gelen düzensiz ve belirsiz sosyo-politik durum nedeniyle göç etmek zorunda kalan kişilerdir. Sığınmacı ailelerin büyük çoğunluğu ülkelerinden ayrılarak göç ettikleri başka ülkelerde ekonomik seviyesi düşük yerleşim merkezlerine yerleştirilmeleri ile birlikte çocukları da düşük seviyedeki okullara devam etme mecburiyetinde kalmaktadır. Sığınmacı olarak sığınan birçok öğrenci kendi ülkelerinde yaşarken veya göç sırasında ya da geçici sığınma ülkelerinde olumsuz ve genellikle travmalar oluşturan tecrübeler yaşadığı ifade edilmektedir (McBrien, 2005:78). Sığınmacı çocukların birçoğu şiddet, zulüm, işkence, savaş ve çatışmalara bağlı yaşanan olaylardan dolayı birçok rahatsız edici travma ile başa çıkmak zorunda kalıp hayatın

her noktasında kimlik bunalımının da içerisinde yer aldığı birçok sorunla başa çıkmak zorunda kalmaktadır (Cairo vd., 2012:55). Her sığınmacı çocuğun aynı tecrübeleri edinmediği unutulmamalıdır. Her birinin hikayesi farklı bir yere farklı bir olumsuz deneyime dayanabilir. Bu öğrencileri bu yüzden aynı şartlarda değerlendirmemeli kendi gerçekleri çerçevesinde kabul edilmelidir. Bu durum çocukların özel ihtiyaçlarına yönelik davranmak ve önlem almak için de önemlidir. Sığınmacı öğrencilerin eğitimine dair yapılan araştırmaların daha büyük toplulukların yaşadığı olaylarla sınırlandırılması ve bütün sığınmacı çocukların aynı hikayeye sahip olduklarının farzedilip, genellemelerin yapılmasına da sebep olduğu düşünülmektedir (McBrien, 2005:79-80).

Sığınmacı öğrenciler ve aileleri genelde şiddet, savaş, siyasi karmaşa, çatışma, zulüm veya tehditlere dayalı olarak ülkelerinden ayrılmadan önce, ayrılırken ve ayrıldıktan sonra etnik kimlikleri, dini inanışları veya siyasi tarafları sebebiyle birçok ırkçı ve ayrıştırıcı tutumla karşı karşıya gelmişlerdir. Bu sebeple sığınmacı öğrencilerin geniş bir kitlesi okullarda kısıtlı deneyim, düşük okul başarısı, şiddet, savaş ve kaosun hakim olduğu stres ve travmayla mücadele etmektedirler (McBrein, 2005:78-79; Shaw, 2003:237). Sığınmacı öğrencilerin yaşadıkları problemlerin bilinciyle kabul etmek onların hem uyum sürelerini kısaltacak hem de yaşadıkları travmaları daha kolay geride bırakabileceklerdir.

Sığınmacı öğrenciler ile öğretmen arasındaki sosyal iletişim bu öğrencilerin okullaşmasını, aitlik duygusunu, uyum süreçlerini vb. olmak üzere daha birçok değişkeni olumlu yönde etkilediği ifade edilmektedir (Crouch vd., 2014:21-22; Anderman, 2002:796-797). Öğrencilerin öğretmenleriyle bağlantı kurma duygusu, genel öğrenci başarısı için kritik öneme sahiptir. Öğrenciler öğretmenlerinin onlara adil davrandığını algıladıklarında onlarda kendilerini bulundukları ortama ait hissederler (Klem ve Connell, 2004:262). Buradan hareketle öğretmenler kaliteli eğitimin en önemli aktörü olduğu fikri, bütün öğretmenler için geçerli olmakla birlikte sığınmacı öğrencisi bulunan öğretmenler için ise olmazsa olmazdır (Bacakova ve Closs, 2013).

Türkiye’ de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından son yıllarda kapsayıcı eğitim konusuna gerekli önem verilerek bu konuda hem öğretmenleri hem de yöneticileri eğitici hizmetiçi faaliyetler sıklıkla yapılmaya başlanmıştır. Hizmetiçi eğitim

26

faaliyetlerinin yanında bilgilendirici el kitaplarıyla kapsayıcı eğitimin niteliği arttırılmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim gereksinimlerinin karşılanması için bir gelecek planlaması yapılmıştır. Bu plan, başta Türkçe öğretimi, öğrencilerin okula uyumu, yeni okul yapımı gibi fiziki altyapı ihtiyacının giderilmesi ve öğretmen yeterliliklerinin arttılırılması konularını içermektedir. Bu çerçevede sınıfında yabancı uyruklı öğrencisi bulunan öğretmenlerin yeterliklerini geliştirilmesi adına çok kültürlü eğitim ilkelerini de içeren “Kapsayıcı Eğitim” sistemi hakkında bilgi ve becerilerinin artırılması önemsenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF ortaklığında “Kaliteli Kapsayıcı Eğitim” hedefi çerçevesinde 2016/2017 eğitim öğretim yılında “Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi” isimli proje yürütülmüştür. Böylelikle kültürlerarası ve çok kültürlü eğitim düşüncesi ekseninde, yabancı uyruklu öğrencisi olan öğretmenlerin, bu öğrencilere verilen eğitim öğretim hizmetlerine ilişkin pedagojik yeteriklerinin geliştirilerek yabancı uyruklu öğrencilerin uyum sürecini hem kolaylaştırmak hem de kısaltmak hedeflenmiştir. Ayrıca aynı eğitim öğretim yılında 81 ilden 611 rehber öğretmene kapsayıcı eğitim konusunda eğitici eğitmenliği eğitimi sağlanarak yerelde 36.412 öğretmende eğitim verilmesi sağlanmıştır (Öztürk, 2017:6-7).

2018 yılında ise Erciyes Üniversitesi ve UNICEF işbirliği ile geliştirilen ‘Kapsayıcı Eğitim’ projesi, 10 alt başlık olarak planlanmıştır:

“1. Kapsayıcı Eğitime Giriş: Teorik ve Kavramsal Çevre 2. Kapsayıcı Öğretim ve Değerlendirme

3. Kapsayıcı Öğrenme Ortamları (Fiziksel Ve Psikososyal) 4. Okul, Aile ve Toplum Ortaklığı

5. Engeli Olan Çocuklarla Çalışmak 6. Türkçe’yi İkinci Dil Olarak Öğretmek 7. Şiddete Maruz Kalmış Çocuklarla Çalışmak 8. Geçici Koruma Altındaki Çocuklarla Çalışmak 9. Göç ve Terörden Etkilenmiş Çocuklarla Çalışmak 10. Doğal Afetlerden Etkilenmiş Çocuklarla Çalışmak”

Bu işbirliği çerçevesinde 1672 öğretmen eğitici eğitimi alarak yetiştirildi. Bu eğiticilerin yerelde mahalli eğitimler ile tüm öğretmenlerin bu eğitimlerle desteklenmesi devam etmektedir (OYGM, 2019).

Sığınmacı öğrencilerin eğitim öğretiminde öğretmen çok önemlidir, ancak genel anlamda öğretmenler sığınmacı öğrencilerin yetiştirilmesi için uyguladıkları yöntemlerde ve bu öğrencilerin gereksinimlerini karşılamada deneyimsiz oldukları ve bu sebeple sığınmacı öğrencilere yönelik olumsuz tutumlar ve davranışlar gösterebilecekleri ifade edilmektedir (Walker vd., 2004:130). Günümüzde sadece sığınmacı öğrencilerin değil; okulların, öğretmenlerin ve mevcut öğrencilerin de farklılaşan şartlara uyum sağlamaları ihtiyacı doğduğu dikkat çekilmesi gereken konulardan biri olduğu ifade edilmektedir (Hamilton ve Moore, 2004:10-15).

Benzer Belgeler