• Sonuç bulunamadı

Sınıf öğretmenlerinin sığınmacılara yönelik kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme durumunun incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sınıf öğretmenlerinin sığınmacılara yönelik kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme durumunun incelenmesi"

Copied!
144
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ZONGULDAK BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

Yüksek Lisans Tezi

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN SIĞINMACILARA

YÖNELİK KAPSAYICI EĞİTİMİ

GERÇEKLEŞTİRME DURUMUNUN İNCELENMESİ

Mehmet Can Kırılmaz

(2)

T.C.

ZONGULDAK BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

Yüksek Lisans Tezi

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN SIĞINMACILARA

YÖNELİK KAPSAYICI EĞİTİMİ

GERÇEKLEŞTİRME DURUMUNUN İNCELENMESİ

Hazırlayan

Mehmet Can Kırılmaz

Tez Danışmanı

Dr. Öğr. Üyesi Turğay Öntaş

(3)
(4)
(5)

ÖZET

Kurum : ZBEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı

Tez Başlığı : Sınıf Öğretmenlerinin Sığınmacılara Yönelik Kapsayıcı Eğitimi Gerçekleştirme Durumunun İncelenmesi

Tez Yazarı : Mehmet Can Kırılmaz Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Turğay Öntaş Tez Türü, Yılı : Yüksek Lisans Tezi, 2019 Sayfa Adedi : 132

Bu araştırma, akranlarına oranla çeşitli sebeplerle dezavantajlı olan öğrencilerin çevrelerinde kabul görmeleri (kapsayıcılık), sınıf öğretmenlerinin kapsayıcılık konusundaki olumlu ve olumsuz tecrübeleri, öğrenci-öğretmen etkileşim durumlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Amaçlı örneklem yöntemlerinden kolay ulaşılabilir örneklem tekniği tercih edildiği araştırma Zonguldak ili Ereğli ilçesinde bulunan bir ilkokulda yürütülmüştür.

Araştırmada sığınmacı öğrencilere yönelik sınıf öğretmenlerinin öğrencileri ile etkileşimi, öğretim uyguları ve yöntemleri incelenmiştir. Bu kapsamda okul yöneticileri ve rehber öğretmenden mevcut durum ve sığınmacı öğrencilere yönelik kapsayıcı eğitim faaliyetlerine ilişkin görüşlerine, sığınmacı ve Türk öğrencilerin ise okul ve öğretim süreci üzerindeki görüşlerine başvurulmuştur. Veri toplama aracı olarak gözlem ve görüşme metodu kullanılmış, verilerin çözümlenmesinde ise içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.

Araştırma sonuçlarıyla; sığınmacı öğrencilerin bulunduğu sınıflarda karşılıklı saygı ve sevgi ortamının sağlanmasına yönelik sınıf öğretmenlerinin bunu sağlamak üzere sınıf kuralları konusunda katı davrandığı, arkadaşlık ilişkilerinde yapıcı ve yardımseverlik duygusunun sık sık verildiği, derslerin genelinin düz anlatım yöntemi ve soru-cevap tekniği kullanılarak işlendiği, oyuna dayalı, görsel ve derse dikkat çekici öğretmen girişlerin bu öğrencilerin derse katılımını etkilediği, ayrıca kendilerini daha rahat ifade edebildikleri (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) derslerde daha katılımcı oldukları ve öğretmenlerin derslerde sığınmacı öğrencilerin sınıf arkadaşlarını aktif bir şekilde kullanarak akran eğitiminden yararlandığı görülmüştür. Sığınmacı öğrencilerin bulunduğu sınıflarda sınıf yönetimine ait stratejilerin geliştirilmesi, eğitim araç gereçlerinin bu öğrenciler için uyarlanması ve ders içerisinde stratejilerin ve yöntemlerin ve etkinliklerin bu öğrencilere de hitap edecek şekilde çeşitlendirilmesi ve bu yöndeki araştırmaların artırılması sağlanabilir. Ayrıca sığınmacıları da kapsayan çok kültürlü ve kültürlerarası bir eğitim anlayışını destekleyici, kapsayıcılık konusunda farkındalıkları artıracak içeriklerle zenginleştirilmiş bir müfredat hazırlanması önerilebilir.

(6)

v

ABSTRACT

Institution : ZBEU Institute of Social Sciences, Department Of Primary School Teaching

Title : Examination Of Implementation Case Of Inclusive Education Towards Refugees By Elementary School Teachers

Author : Mehmet Can Kırılmaz Adviser : Assist. Prof. Turğay Öntaş Type of Thesis, Year : Master Thesis, 2019 Total Number of Pages : 132

This research aims to examine the acceptance of students (inclusiveness), positive and negative experiences of elementary school teachers on inclusion, and student-teacher interaction situations among students who are disadvantaged due to various reasons compared to their peers. The research was conducted in an elementary school in Ereğli, Zonguldak.

In this research, the interaction of elementary school teachers with their students, the teaching practices and the methods for asylum seekers were examined. In this context, the opinions of school administrators and the guidance counselor about the current situation and the inclusive education activities for the asylum seeker students and the opinions of asylum seekers and Turkish students on school and teaching process were used. Observation and interview method was used as data collection tool and content analysis method was used in data analysis.

According to the results of the research; it was observed that the elementary school teachers were strict about class rules in order to provide mutual respect and love environment in classrooms where the asylum seeker students, constructive and helpful feelings were given frequently in friendship relations, the general lessons were taught by using straight narrative method and question-answer technique. It was seen that visual and remarkable teacher entries affect the participation of these students, they can also express themselves more comfortably (Religion Culture and Moral Knowledge) and they are more participant in the lessons and the teachers actively benefit from peer education by using asylum students’ classmates. Developing classroom management strategies, adapting educational materials for these students, and diversifying strategies and methods and activities to address these students and increasing research in this direction can be provided. In addition, it may be suggested to prepare a curriculum enriched with content that will increase awareness about inclusiveness and support a multicultural and intercultural education approach including the asylum seekers.

(7)

ÖN SÖZ

Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin sığınmacı öğrencilere yönelik kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme durumlarını ortaya koymayı amaçlamıştır. Eğitim öğretimin ilk kademesi olan ilkokullarda sığınmacıların kapsayıcı eğitimden yararlanma durumlarını ortaya koyması, karşılaşılan sorunların fark edilmesi ve çözümlerin üretilmesi, bundan sonra yapılacak akdemik çalışmalara kaynak teşkil etmesi ve katkıda bulunacak olmasından dolayı önemli olduğu düşünülmektedir.

Yapılan bu araştırma ilkokul kademesinde kapsayıcı eğitimin gerçekleştirilme durumu betimlenerek ortaya çıkan sonuçlardan hareketle yaşanan aksaklıkların nedenleri ve sonuçlarına dikkat çekilmeye ve çözümler sunulmaya çalışılmıştır.

Araştırmamın başından sonuna kadar beni destekleyen, engin bilgi ve tecrübesini hep yanımda hissettiğim, saygıdeğer danışman hocam Doktor Öğretim Üyesi Turğay Öntaş’a en derin duygularımla teşekkür ederim.

Araştırmamla ilgili uzman görüşlerini ve tecrübelerini benimle paylaşarak araştrmamama katkı sağlayan Doktor Öğretim Üyesi Erdal Yıldırım‘a teşekkür ederim.

Yüksek lisans öğrenimim süresince tanıma fırsatı bulduğum ve bana eğitim adına çok değerli şeyler katan hocalarıma teşekkür ederim.

Araştırmamın uygulanmasında ve tamamlanmasında gönüllü olarak katılan tüm katılımcılara ve beni bu süreçte destekleyen değerli arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Son olarak bu zorlu süreçte beni yalnız bırakmayan desteği ve anlayışlarını esirgemeyen eşim Ebru Kırılmaz’a teşekkür ederken, araştırmamı oğlum Mete Uygar Kırılmaz’a ve kızım Defne Duru Kırılmaz’a ithaf ediyorum.

(8)

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖN SÖZ ... vi İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... x KISALTMALAR LİSTESİ ... xi GİRİŞ ... 1 1. PROBLEM DURUMU ... 2 1.1. Problem ... 2 1.2. Araştırmanın Amacı ... 2 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4

1.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları ... 6

1.5. Tanımlar ... 6

1.6. İlgili Araştırmalar ... 6

1.6.1. Yurtiçinde Yapılmış İlgili Araştırmalar ... 6

1.6.2. Yurtdışında Yapılan İlgili Araştırmalar ... 8

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 11

2.1. Göç ... 11

2.2. Göçün Nedenleri ... 14

2.3. Göçün Çocukların Eğitimi Üzerindeki Etkisi ... 14

2.4. Türkiye’de Sığınmacı - Mültecilik ve Mevcut Durum Analizi ... 16

2.5. Kapsayıcı Eğitim ... 17

2.6. Mülteci ve Sığınmacılara Yönelik Kapsayıcı Eğitim ... 24

3. YÖNTEM ... 28

3.1. Araştırmanın Modeli ... 28

3.2. Araştırmacının Rolü ... 30

3.3. Araştırma Sahası ve Çalışma Grubu ... 30

3.4. Uygulama Süreci ... 32

3.4.1. Uygulama Öncesi Yapılanlar ... 32

3.4.2. Uygulama Sürecinde Yapılanlar ... 32

(9)

3.5.1. Öğretmenler ... 34

3.5.2. Sığınmacı Öğrenciler ... 35

3.5.3. Türk Öğrenciler ... 37

3.5.4. Yöneticiler ... 39

3.5.5. Rehber Öğretmen ... 40

3.6. Veri Toplama Araçları ... 41

3.6.1. Görüşmeler ... 41

3.6.2. Gözlemler ... 43

3.7. Veri Analizi ... 44

3.8. Araştırmanın Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması ... 45

4. BULGULAR VE YORUMLAR ... 47

4.1. Ortaya Konan Kategori ve Temalar ... 47

4.1.1. Uyum Kategorisi ... 48

4.1.1.1. Fiziki Çevre Düzenlenmesi ... 48

4.1.1.1.1. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Fiziki Çevre Düzenlenmesine İlişkin Görüşleri ... 48

4.1.1.1.2. Sığınmacı ve Türk Öğrencilerin Fiziki Çevrenin Düzenlenmesine İlişkin Görüşleri ... 50

4.1.1.1.3. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Çevre Düzenlenmesine İlişkin Sınıf Pratikleri ... 52

4.1.1.2. Sınıfta Karşılıklı Saygı ve Sevgi Ortamı Oluşturma ... 57

4.1.1.2.1. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Sınıfta Karşılıklı Saygı ve Sevgi Ortamı Oluşturmaya İlişkin Görüşleri ... 57

4.1.1.2.2. Sığınmacı ve Türk Öğrencilerin Sınıfta Karşılıklı Saygı ve Sevgi Ortamı Oluşturmaya İlişkin Görüşleri ... 59

4.1.1.2.3. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Sınıfta Karşılıklı Saygı ve Sevgi Ortamı Oluşturmaya İlişkin Sınıf Pratikleri ... 61

4.1.2. Yardım Kategorisi ... 67

4.1.2.1. Bilişsel Süreç Yardımları ... 67

4.1.2.1.1. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin Görüşleri ... 67

4.1.2.1.2. Sığınmacı ve Türk öğrencilerin Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin Görüşleri ... 70

4.1.2.1.3. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilere Yönelik Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin Sınıf Pratikleri ... 73

(10)

ix

4.1.2.2.1.Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilerin Sosyal Etkileşimlerine Yönelik Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin

Görüşleri ... 80

4.1.2.2.2. Sığınmacı ve Türk Öğrencilerin Sosyal Etkileşimlerine Yönelik Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin Görüşleri ... 81

4.1.2.2.3. Öğretmenlerin Sınıflarındaki Sığınmacı Öğrencilerin Sosyal Etkileşimlerine Yönelik Bilişsel Süreç Yardımlarına İlişkin Sınıf Pratikleri ... 84

4.2. Okul Yöneticileri İle Okuldaki Rehber Öğretmenlerin Okulda Bulunan Sığınmacı Öğrencilerin Genel Durumlarına ve Kapsayıcılık İlkesine Dair Düşünceleri ... 87

4.2.1. Rehber Öğretmenlerin Okulda Bulunan Sığınmacı Öğrencilerin Genel Durumlarına Yönelik Düşünceleri ... 87

4.2.2. Rehber Öğretmenlerin Okuldaki Sığınmacı Öğrencilerin Kapsanmalarına Dair Rolleri ve Görüşleri ... 91

4.2.3. Okul Müdürü ve Müdür Yardımcısının Okulda Bulunan Sığınmacı Öğrencilerin Genel Durumlarına Yönelik Düşünceleri ... 93

4.2.4. Okul Müdürü ve Müdür Yardımcısının Okulda Bulunan Sığınmacı Öğrencilerin Kapsanmalarına Dair Rolleri ve Görüşleri ... 94

SONUÇ ... 100

KAYNAKÇA ... 113

EKLER ... 124

Ek 1: Sınıf Gözlem Formu ... 124

Ek 2: Öğretmen Görüşme Soruları ... 125

Ek 3: Rehber Öğretmen Görüşme Soruları ... 126

Ek 4: Türk Öğrenci Görüşme Soruları ... 127

Ek 5: Okul Yöneticileri Görüşme Soruları... 128

Ek 6: Sığınmacı Öğrencilerin Görüşme Soruları ... 129

Ek 7: Bilgilendirilmiş Onam Formu ... 130

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa Tablo 2.1: 2017-2018 Yıllarında Yaş Grubu Ve Cinsiyete Göre Türkiye'ye

Gelen ve Türkiye'den Giden Göç ... 13

Tablo 2.2: 2016-2017 Eğitim Öğretim Yılı Türkiye’de Eğitim Gören Yabancı Öğrenci Sayısı (MEB) ... 15

Tablo 3.1: Araştırma Sahasındaki Sınıf Öğretmenleri ... 31

Tablo 3.2: Katılımcı Sınıf Öğretmenleri ... 32

Tablo 3.3: Katılımcı Sığınmacı Öğrenciler ... 37

Tablo 3.4: Katılımcı Türk Öğrenciler ... 39

Tablo 3.5: Katılımcı İdareciler ve Rehber Öğretmen ... 40

Tablo 3.6: Alt Problem Cümlesi-Görüşme Sorusu İlişkisi ... 42

Tablo 3.7: Gözlem Takvimi ... 43

(12)

xi

KISALTMALAR LİSTESİ

BM : Birleşmiş Milletler

BMMYK : Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği EFA : Herkes için Eğitim

İOM : Uluslar arası Göç Örgütü MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

OECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNICEF : Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu

UNHCR : Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Vd. : Ve diğerleri

(13)

GİRİŞ

Araştırmanın bu bölümünde, ilgili literatür özetlenerek, ele alınan problemin durumuna, araştırmanın amacına, önemine, varsayımlara, kapsam ve sınırlılıklara ve araştırmada kullanılan tanımlara ilişkin bilgilere yer verilmektedir.

2018 yılında savaş, çatışma ve zulümden dolayı kaçarak başka ülkelere sığınan kişi sayısı 70 milyonu geçmiştir (UNCHR, 2019:1-4). 2011’de Türkiye’ye sığınan 252 kişilik ilk Suriyeli sığınmacı topluluğuyla ortaya çıkan zorunlu göç dalgası, bölgede yaşanan silahlı çatışmaların artmasıyla; Suriye’den kaçan milyonlarca insanın ülkesinden olmasına neden olan kitlesel bir göç hareketi haline gelmiştir (Akşit vd., 2015:94-95). Türkiye’de şuan geleceği konusunda endişeli 4 milyon sığınmacı bulunmaktadır (UNCHR, 2019b:1). Bu noktada eğitim sistemimizin kapsayıcılık ilkesini ne kadar uyguladığı sorunsalı ortaya çıkmıştır. Öğretmenler ister istemez farklı kültürden, ırktan, dinden öğrencilerle karşı karşıya gelmek durumunda kalmıştır. Bu durumla karşı karşıya kalan öğretmenler, sınıflarındaki sığınmacı öğrencileri koruyucu bir tavırla kabul ettikleri, saygı ve sevgi ortamında kabul gördüğü kapsayıcı bir eğitim ortamı oluşturma gayreti içerisine girmişlerdir.

Kapsayıcı eğitimin önemini vurgulayan uluslararası kuruluşların ortak paydası kapsayıcı olmayan bir eğitim modelinin düşünülemeyeceğidir. Kapsayıcılık özellikle akranlarına oranla durumunda dezavantaj bulunan öğrencilerin eğitim sistemi içerisinde kendisine uygun bir yer edinmesi açısından çok önemlidir. Bu amaçla, araştırmada bireyin toplumla bütünleşmesi ve toplumun bir parçası olarak topluma uyum sağlamasının ilk adımı olan ilkokullarda “Sınıf öğretmenlerinin sığınmacılara yönelik kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme durumunu ne düzeydedir?’’ problemine cevap aranmaktadır. Okula uyum sağlayamayan öğrenciyi içine çekip alamayan bir eğitim sistemi hiçbir zaman mutlu ve topluma yararlı bireyler yetiştirmede başarılı olamayacaktır.

(14)

1. PROBLEM DURUMU

1.1. Problem

Geçmişten günümüze değişik sebeplerle insanların bireysel ya da topluluk olarak farklı coğrafyalara göç ettiği bilinmektedir (Tekeli ve Erder, 1978:17). Gerçekleşen göçler siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak da toplumların temelini etkilemiş ve değişmesinde, etkilenmesinde önemli rol oynamıştır (Kongar, 2010:521; Apak, 2014:10; Ünal, 2014:66). Ülkemizin hem Asya ile Avrupa arasında bir köprü vazifesi görüyor olması hem de kendisini çeşitli sebeplerle ülkelerini terk eden sığınmacılara karşı vicdanı sorumluluk duyarak kucak açması sebebiyle sığınmacılara ve okul çağındaki çocuklara yönelik ister istemez çeşitli önlemler alması ihtiyacı duyulmuştur. Ülkelerde yaşanan savaş gibi sebeplerle büyük insanlık suçları ve toplu katliamlar, insanlar ülkelerinden başka ülkelere göçmek zorunda kalmış; kitlesel göçler, bu dönemin en önemli problemlerinden biri olmuştur (Döner, 2016:1). Konumu itibariyle insanlık tarihinde en fazla göçe maruz kalan topraklar Türkiye toprakları olmuştur (Kıratlı, 2011:103-104).

Eğitim her kesimden kişi veya kişileri koşulsuz olarak içerisine alan bir düzendir. Bu düzende öğrencinin adı, dili, rengi, ırkı, dini farklılık olarak değerlendirilmez. Çünkü eğitim kişi için yoktur toplum için vardır. Kapsayıcı eğitim, eğitim sisteminin içinde olanların tamamının eğitime dahil edilmesi için benimsenmesi gerekli olan genel ilkedir, insan haklarının ve çocuk haklarının ayrılmaz bir parçası ve sosyoekonomik kalkınmanın önemli bir şartıdır (UNESCO, 2009:8-9). Bu, eğitimin kapsayıcılık ilkelerinin temelinde bulunmasından kaynaklanmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

İlkokul temel eğitimin önemli bir basamağıdır. Bu nedenle, ilkokullarda verilen eğitimin kalitesi ve her kesime hitap etmesi çok önemlidir. Eşit ve kapsayıcı eğitim, toplum düzeninin daha adil olması için en gerekli aracılardan birisidir (Field vd., 2007:11-12). İlkokula ve diğer eğitim kademelerine bakıldığında amaçların bazılarının eğitim içerisindeki dezavantajlı öğrencilerin saygı ve kabul görmesini sağlayacak sınıf ortamlarının nasıl yaratılacağını ve buna örnek çalışmaların

(15)

varlığının yansıtılmasını amaçladığı görülmektedir. Ayrıca farklı ırk, kültür, gelenek, dil, din gibi farklı kimlik ve coğrafyaların kattığı özelliklerin sınıf içerisinde sosyal kabulünü ve bilincine varılmasını sağlamayı amaçlar.

Bu araştırmayla amaçlanan, çevresindeki öğrencilere oranla çeşitli sebeplerle dezavantajlı durumda olan öğrencilerin kapsayıcılık ilkesinden ne oranda yararlandığını görebilmek için, bu öğrencilerin okul içerisindeki durumlarının incelenmesidir. Bu kapsamda okul – öğretmen ve öğrenci etkileşimi incelenmiştir. Araştırma kapsamında, sınıfında sığınmacı öğrencisi bulunan sınıf öğretmenlerinin bu öğrencilere yönelik uyguladığı eğitim-öğretim uygulamalarını, sosyal etkileşimlerini ve sığınmacı öğrencilerin eğitim-öğretim sürecindeki durumlarını incelenmektedir. Araştırmada ayrıca sığınmacı öğrencinin bulunduğu okullarda görevli okul yöneticilerinin ve rehber öğretmenin sığınmacı öğrencilere yönelik kapsayıcı eğitim uygulamalarının ve görüşlerinin ortaya koyulması amaçlanmıştır.

Araştırma problemi “Sınıf öğretmenlerinin sığınmacılara yönelik kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme durumunu ne düzeydedir?” şeklindedir. Araştırma kapsamında, şu alt problemlere cevap aranmaktadır:

1. Sınıf öğretmenlerinin sınıflarındaki sığınmacı öğrencilere yönelik tutum ve davranışları nasıldır?

2. Sığınmacı öğrencilerin Türk öğrencilerle ve öğretmenleriyle ilgili tutumları nasıldır?

3. Sınıf öğretmenlerinin sınıflarındaki sığınmacı öğrencilere yönelik kapsayıcı eğitim-öğretim uygulamaları nelerdir?

4. Türk öğrencilerin sığınmacı öğrencilere yönelik tutumları nasıldır? 5. Sığınmacı öğrencilerin kapsayıcı öğretim uygulamaları konusundaki

değerlendirmeleri nasıldır?

6. Sığınmacı öğrencilerin bulunduğu okullarda kapsayıcı eğitime yönelik rehberlik uygulamaları nelerdir?

7. Sığınmacı öğrencilerin bulunduğu okullarda kapsayıcı eğitime yönelik yönetim uygulamaları nelerdir?

(16)

4

1.3. Araştırmanın Önemi

Son yılların en büyük küresel problemlerden birisi hiç şüphe yoktur ki yaşanan uluslararası göç dalgasıdır. Göç, çocukların yeni bir çevreye uyum sürecinde istenmeyen birçok davranışa sebep olmaktadır. Başka yerlerden göç yolu ile gelen sığınmacı öğrenci uyum sağlamada problem yaşamakta, çevresindekilerin ona karşıymış düşüncesine kapılmaktadır. Bu durum çocuk ve aile arasında problemlere ve sınıf ortamında birçok disiplinsiz davranışa yol açmaktadır (Karakuş, 2006:27). Herhangi bir sebeple bir yere göç eden çocukların okul ve ev ortamında davranış ve alışma problemlerinin farklılaştığı, okulda daha fazla içine kapanık oldukları ve farklı sorunlar gösterdikleri saptanmıştır (Uluocak, 2009:40-42). İşte bu durumda eğitimin kapsayıcılığı ve sınıf öğretmenlerinin sınıflarındaki uygulamalarında kapsayıcılık ilkesini ne derece kullandıkları önem arz etmektedir. Sığınmacı öğrencilerin kapsayıcılıktan ne kadar faydalanabilirse topluma adapte olma süresini o kadar kısaltacağı unutulmamalıdır.

Türkiye 3.7 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaparak bu konuda dünya çapında lider durumundadır (UNCHR, 2019a:3). Bu kadar sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkemizin eğitim sisteminde de sığınmacı öğrencilere yönelik adımlar atması zorunlu bir hale gelmiştir. Bu sayının artıyor olması da bu konuda daha hızlı adımlar atılmasını zorunlu kılmıştır. Bölgesel nedenlerle ülkemize göç eden sığınmacıların okullarımızda en hızlı şekilde oryantasyonunu tamamlamak üzere organize olması gereği doğmuştur.

Bu araştırma ile sınıf öğretmenlerinin sınıflarında uyguladıkları kapsayıcı eğitim uygulamalarında ne tür yöntem-teknik kullandılarını ve bunu ne derecede kapsayıcılık ilkesi bilinciyle yaptıklarını ortaya koyması açısından önemli görülmektedir. Kullanılan araştırma yöntemiyle öğretmenlerin kapsayıcı eğitim niteliklerinin yükselmesine de katkı sağlayacaktır. Bu konuda yapılacak olan araştırmalara rehberlik ederek daha nitelikli araştırmalar ortaya çıkmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Dünyada kapsayıcı eğitim pratiklerinin sınıflarda gelişimine yönelik araştırmalara önem verilmekte ülkemizde de dezavantajlı öğrencileri hedefleyen benzer araştırmaların yapılması gerekmektedir. Bundan dolayı kapsayıcı eğitim anlayışının pedagojik olarak sınıf öğretmenlerinin pratiklerine yansımalarını ortaya koymak, bu araştırmayı anlamlı ve önemli hale

(17)

getireceği düşünülmektedir. Dünyada sürekli artan göç trafiğinden ülkemizin payına düşeni fazlasıyla alması sebebiyle belki de kapsayıcı eğitimin daha fazla önemsenmesi ve uygulayıcıları olan öğretmenlere çeşitli yollarla sınıf uygulamalarına yansıtmalarının sağlanması önem arz etmektedir. Sınıf öğretmenleri, rehber öğretmen, okul yöneticilerinin ve öğrencilerin kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme adına daha organize bir hale getirilmesi ve yapılan uygulamaların eksiklerinin giderilmesi adına da önem taşımaktadır. Ayrıca bu araştırma ile sınıf öğretmenlerinin kapsayıcı eğitime yönelik uygulamalarını zenginleştirirken ne tür zorluklarla, okul ortamlarıyla, sınıf dinamikleri ile karşılaştıkları ve bunların üstesinden gelebilmek için ne tür uygulamaları kullandıklarını ortaya koymak da amaçlanmıştır. Özellikle eğitim öğretimin ilk kademesi olan ilkokullarda sığınmacı öğrencilerin sosyal ve bilişsel olarak kazanılması gelecek eğitim kademelerinde adaptasyon sorunu yaşamalarını engellemek adına önemli görülmektedir. Yıldırım (2017) yaptığı araştırmasında mülteci ve sığınmacı öğrenciler için yapılan araştırmaların genelinin bu öğrencilerin eksik olduğu konularda geliştirilmesine yönelik yapıldığı; çok az araştırmanın ise öğretmenlerin bu öğrencilerin eğitim sürecinde yaşadığı problemlere değinildiği belilirtilerek bu durumu analiz eden araştırmalara ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Şimsek (2019) sosyal bilgiler öğretmenlerinin kapsayıcı eğitime yönelik tutum ve özyeterliklerini sınıf içi uygulamalarıyla karşılaştırarak ele almış ve bu araştırmanın benzeri farklı branş öğretmenlerinin katılımıyla daha farklı örneklemler üzerinde mevcut durumlar ortaya koyulması gerektiğini bildirmiştir. Buna göre temel eğitimin önemli bir basamağı olan ilkokul kademesinde de araştırılmasına ihtiyaç duyulan bir araştırma olması açısından önemli görülmektedir.

Araştırma sonunda ülkemize göçle gelen sığınmacı öğrenciler gibi çeşitli nedenlerle dezavantajlı durumda olan çocukların eğitime ulaşımı ve eğitimden en verimli şekilde faydalanmaları için uygulanan kapsayıcı eğitim uygulamalarını sınıflarda incelenerek daha etkili nasıl uygulanabileceğine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Bu açıdan araştırma Millî Eğitim Bakanlığı’na önemli dönütler sağlayacağı düşünülmektedir.

(18)

6

1.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları

Araştırmanın sınırlılıklarını, 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılı, Zonguldak ili, Ereğli İlçesinde sığınmacı çocukların bulundukları bir ilkokul, burada sınıfında sığınmacı öğrenci bulunan 3 sınıf öğretmeni, okul müdürü ve müdür yardımcısı, rehber öğretmen ve 5 sığınmacı öğrenci ile yine sınıflarında bulunan 6 Türk öğrenciden oluşturmaktadır.

1.5. Tanımlar

Kapsayıcı Eğitim: Nitelikli ve hedeflerine uygun olmak şartıyla evrensel bir

hak olan eğitim hakkını herkes için sağlamaya yönelik geniş çaplı stratejiler, çalışmalar ve süreçleri ifade eder (Stubbs, 2008:26).

Mülteci: “Irkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti ve siyasi

görüşleri yüzünden haklı bir zulüm korkusu nedeniyle vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve söz konusu korku yüzünden ilgili ülkenin korumasından yararlanmak istemeyen kişidir” şeklinde ifade edilmektedir (İOM, 2013:65).

Sığınmacı: İOM’ a göre , “İlgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir

ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin yaptıkları başvurunun sonucunu bekleyen kişiler. Olumsuz bir karar çıkması sonucunda bu kişiler ülkeyi terk etmek zorundadırlar ve eğer kendilerine insani ya da diğer gerekçeler nedeniyle ülkede kalma izni verilmemişse bu kişiler ülkede düzensiz bir durumda bulunan herhangi bir yabancı gibi sınır dışı edilebilirler.” şeklinde tanımlanmaktadır (İOM, 2013:76).

Oryantasyon: Oryantasyon; bir kuruma yeni katılan bireylere, daha önceki

çevrelerinden yeni katıldıkları ortamlara daha kolay alışmalarına yardım etmek için yürütülen çalışmalardır (Sevim ve Yalçın, 2006:222).

1.6. İlgili Araştırmalar

1.6.1. Yurtiçinde Yapılmış İlgili Araştırmalar

Baykara-Pehlivan ve Baykara-Acar (2009) öğrencilerin eğitim sürüeçlerinde dışlanma problemi konusunda yaptıkları araştırmada kapsayıcı eğitimin öğrencilerin eğitimden dışlanmasına neden olan sebeplerin önüne geçmesi gerektiğinden bahsederek, kapsayıcı eğitimin niteliklerinin nasıl olması

(19)

gerektiğinden ve eğitim programlarında kapsayıcılığın önemsenmesi gerektiğinden bashetmişlerdir. Herkes için eğitim düşüncesiyle haraket etmeyi hedefleyen, bu çerçevede öğrencilerin içinde bulunduğu koşulları dikkate alan öğrenciyi merkeze alan, bireysel farklılıkları önemli gören bir eğitim sistemine ihtiyacın bulunduğu sonucuna ulaşmıştır.

Emin (2016) Türkiye’deki Suriyeli çocuklara sunulan eğitim ihtiyaçları ve bu öğrencilere sunulan eğitim hizmetlerinin analiz edildiği araştırmasında, Türkiye’deki Suriyeli öğrencilerin eğitimden yararlanma düzeyleri ve karşılaştıkları problemler üzerinde durulmuştur. Kamplarda bulunan Suriyeli öğrencilerin okullaşma sorununun önemine değinmiştir. Temel eğitim kademesindeki Suriyeli öğrencilerin eğitime erişiminin ne durumda olduğunu, eğitim faaliyetinin niteliğinin nasıl olduğunu, bu çerçevede nasıl bir eğitim politikası izlendiğini, bu politikaların yarattığı olumlu ve olumsuz sonuçları tespit etmek ve yapılması gerekenlere dair öneriler vermektedir.

Sakız (2016) yoğun göç alan Güney Doğu Anadolu bölgesinde bulunan okulların yöneticileriyle yaptığı araştırmada yöneticilerin bu konudaki inanç, tutum ve düşüncelerini incelemiştir. Araştırmayla bütünleştirici okul iklimi oluşturmak için sistemdeki mevcut fırsatları ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda ise okul yöneticilerinin sığınmacı öğrencilerin kendi okullarında olmasından dolayı olumsuz tutum taşıdığı, fiziki yetersizlikler ve toplumsal kabulün zayıflığının bu öğrencilerin eğitimini olumsuz yönde etkilediği, bütünleşik okul iklimi için paydaşların psikososyal ve yapılsal anlamda destek görmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır.

Yıldırım (2017) “Sosyal Bilgiler Dersinde Sığınmacılara Yönelik Kapsayıcı Eğitimin İncelenmesi” araştırmasıyla dezavantajlı durumdaki öğrencilerin toplumsal kabul görmelerini ve okul-öğretmen ve öğrenci bağını incelemiştir. Sosyal bilgiler öğretmenleri, öğrenciler, yöneticiler ve rehber öğretmenlerle yapılan görüşmeler ve sınıf gözlemlerinden hareketle, kapsayıcı eğitim faaliyetleri ve mevcut eğitim öğretim faaliyetlerine ilişkin görüşleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

(20)

8

Çakmak (2018) tarafından Kilis ilinde Suriyeli öğrencilerin okudukları okullarda görev yapan okul idarecilerinin bu öğrencilerle ilgili yönetsel anlamda yaşadıkları problemlerin farkedilmesi ve çözüm önerilerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmayla Suriyeli öğrencilerin en çok iletişim konusunda sorun yaşadıkları, bazı okullarda bu öğrencilerin yoğunlukta olması nedeniyle problemler yaşandığı ayrıca öğrenci ve veliler arasında kültür çatışmasının yaşandığı ortaya koyulmuştur.

Yüce (2018) Suriyeli öğrencilerin eğitim sürecinde okula uyum sağlamada yaşadıkları sorunların incelenmesi ve bu çerçevede uyum sorununu ortadan kaldıracak çözüm önerileri sunmayı amaçlamıştır. Bu çerçevede öğretmen, öğrenci, yönetici ve rehber öğretmenlerle yaptığı görüşmeler sonucunda Suriyeli öğrencilerin uyumunu etkileyen faktörleri ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Bunlardan bazıları dil etkisi, kültürel farklılık, öğretmen davranışları, akran davranışları, hazırbulunuşlukları, göçün yarattığı travma olduğu söylenebilir.

Kaya (2019) temel eğitim kademesinde kapsayıcı eğitimin tam anlamıyla uygulanması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığının üst politika belgelerinde hangi hedef ve düzenlemelere yer verildiğini incelemiştir. Bu hedeflerin gerçekleşme durumu ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

1.6.2. Yurtdışında Yapılan İlgili Araştırmalar

Ainscow (2005) “Eğitim sistemlerini kapsayıcı bir yönde hareket ettirebilecek “kaldıraçlar” nedir?” sorusuna cevap aramıştır. Araştırma boyunca eğitim sistemini kapsayıcı bir sisteme dönüştürecek olan faktörlere ulaşılma çabası görülmektedir. Eğitim sistemini daha ileriye götürmek için kapsayıcı eğitimin önemine ve gerekliliğine vurgu yapılmıştır.

Kanu (2008) Manitoba'daki şehir merkezinde bulunan iki lisedeki çeşitli Afrikalı mülteci öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları eğitim engellerini inceledi. Afrikalı kırk mülteci öğrenci, iki müdür, sekiz öğretmen, dört ebeveyn ve dört topluluk lideri araştırmaya katılmıştır. Afrikalı mülteci öğrencilerin karşılaştığı akademik, ekonomik ve psikososyal zorlukların okula uyum ve sorunlarla başa çıkma yeteneklerini olumsuz yönde etkilediğini ve böylece sosyoekonomik fırsatlarını önemli ölçüde azalttığını sonucuna varılmıştır.

(21)

Bacakova (2009) Çek Cumhuriyeti'ndeki mülteci çocukların eğitimine erişimin, bu çocuk grubunun karşılaştığı engellerin net bir şekilde belirlenmesi ile eşleştirilmesi yapılmıştır. Araştırma kapsamında dört farklı araştırma yöntemine dayandırılmış ve 18 mülteci öğrenciden, 6 aileden ve 8 okuldan veri toplanmış ve daha sonra bu veriler analiz edilmiştir. Sonuç olarak mülteci öğrencilerin eğitime erişimi konusunda memnun olmadıkları ve çeşitli sorunlarla karşılaştıkları sonucuna varılmıştır.

De Boera vd. (2011) öğretmenleri kapsayıcı eğitimin en önemli unsuru olarak görmektedir. Öğretmen tutumlarının kapsayıcı eğitimin gerçekleşmesini direkt olarak etkilediğini ve olumlu öğretmen tutumlarının kapsayıcı eğitimin hedeflerine varmasında çok önemli görmektedir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin olumlu tutumdan ziyade olumsuz ve nötr tutum sergilediğini ortaya koymuştur.

Gonzalez-Gil vd. (2013) öğretmenlerin kapsayıcı eğitimi uygulamaları konusundaki gereksinimlerine yönelik algıları araştırmışlardır. Araştırma sonucunda okulların ve öğretmenlerin kapsayıcı eğitimi gerçekleştirme sürecinde desteklenmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Oliva (2015) öğrenci eğitimi, okul desteği, mülteci ve göçmen öğrencilerin duygusal durumları arasındaki ilişkiyi incelemiş ve okulların göçmen öğrencilerinin kültürlenme ve duygusal durumlarını nasıl etkilediğine dair sonuçlar ortaya koymuştur. Araştırmada genel olarak, öğrencilerin güçlü bir özgüvene sahip olduğu ve ayrımcılık konusunda sorun yaşamadıkları görülmüştür.

Lesar (2017) Slovenya’daki eğitim programlarının kapsayıcı eğitimi pedogojik nitelikler çerçevesinde ele almıştır. Araştırma sonucunda kapsayıcı eğitimin herhangi bir temelinin olmadığı ve uluslararası araştırmalarda da buna yönelik ifadelerin olduğu vurgulanmıştır. Eğitim sistemlerinin dezavantajlı öğrencileri kapsayan bir eğitim anlayışına sahip olmazsa bu öğrencilerin eğitim-öğretim süreci dışında kalacağını vurgulamıştır.

Stepaniuk (2019) Doğu Avrupa devletlerinin kapsayıcı eğitim konusundaki mevcut durumlarını analiz ederek bundan sonra izlenmesi gereken adımları ayrıntılı

(22)

10

olarak incelemiştir. Okullarda sunulan kapsayıcı eğitim faaliyetlerinin demokrasi ve eşitliğin gelişmesinde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamıştır.

Hem yurtiçinde hem de yurtdışında yapılmış araştırmaların sorunları ortaya koymak, durumu analiz etmek ve önemler alınmasını sağlamak olduğu böylelikle kapsayıcı eğitimin niteliğini artırmak amacı taşıdığı söylenebilir.

(23)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde, araştırmanın hedefleriyle alakalı literatür incelenmektedir. Sırasıyla Göç, Göçün Nedenleri, Göçün Çocukların Eğitimi Üzerindeki Etkisi, Türkiye’de Sığınmacı - Mültecilik ve Mevcut Durum Analizi, Kapsayıcı Eğitim, Mülteci ve Sığınmacılara Yönelik Kapsayıcı Eğitim ile ilgili alanyazın incelemesi ve eğitim uygulamalarına değinilmiştir.

2.1. Göç

Göç, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre; “ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret” şeklinde ifade edilmektedir (TDK, 2019). Tarihteki ilk büyük kitlesel göç olayı, 4. yüzyıl ortalarında Çin devletinin esaretinden kurtulmak için batıya doğru hareket eden Hunların Karadeniz’in kuzey bölgesine yerleşmesi neticesinde buradan kaçan Cermenlerin uzun süre boyunca Avrupa Kıtası’nı fethetmesiyle sonuçlanan ve bugünkü Avrupa devletlerinin kurulmasıyla sonuçlanan Kavimler Göçü’dür (Kınık, 2010:37). Marshall’a göre göç; “bireylerin ya da grupların sembolik veya siyasal sınırların ötesine, yeni yerleşim alanlarına ve toplumlara doğru kalıcı hareketini içeren bir olgudur” (Marshall, 1999:685). Göç bireylerin ya da toplulukların içinde yaşadıkları yer ve sosyokültürel ortamdan ayrılarak başka bir coğrafi alana ve sosyokültürel ortama girmesi olarak tanımlanabilir (Kurt; 2006:149). Göçe neden olan birçok sebep vardır. Ekonomi, eğitim gibi kişinin isteğiyle de meydana gelebileceği gibi, politik sebepler ya da silahlı çatışma, savaş gibi sebeplerin sonucu olarakta ortaya çıkabilmektedir (Dedeoğlu ve Gökmen, 2011:137-138; Bhugra vd., 2011:2-3).

İnsanların farklı coğrafyalar arasındaki göç hareketi bireysel ya da küçük gruplar şeklinde olabildiği gibi, özellikle savaş gibi durumlarda geniş kitleler halinde de olabilmektedir (Aksoy, 2012:293). Topluluklar halinde göçün baş sebebi olarak savaşlar gelmektedir. Bu, zorunlu göç olarak tanımlanmıştır. Bir göçün zorunlu göç olarak tanımlanabilmesi için en az 2 şartı sağlaması gerekmektedir. Bunlardan ilki ülkenin toplam nüfusunun en az %1’inin ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olması, diğeri ise en az 100 bin insanın olumsuz şartlardan dolayı veya zorla

(24)

12

yaşadığı yerden başka yerlere doğru göç etmesidir (Dinçer vd., 2013:20). Bireylerin kendilerine yabancı bir toplum içerisinde yaşamak zorunda kalmaları, o toplumun geleneklerine göreneklerine kültürlerine ve dini inançlarına alışmaya çalıştığı gibi aile yapısından da etkilendiği görülmüştür (Akın, 2013:23). Göç ile ilgili yapılan tanımların geneline baktığımızda, bazı ufak ele alış farklılıklarına rağmen “mekânlar arasında yer değiştirme” düşüncesinin hemen hemen bütün tanımlarda ana düşünce olarak vurgulandığı görülmektedir. Bahsedilen bu yer değiştirme; aynı şehirde, aynı semtte, birbirine çok yakın konumlar arasında olabileceği gibi, şehir dışına veya vatandaşı olunan ülkenin de sınırları dışına kadar uzun mesafelerde de olabileceği görülmektedir (Yalçın, 2004:13).

Türkiye’nin son dönemlerde göç almasının temel sebebini zorunlu göçlere bağlayabiliriz. Ortadoğu kıyısında bulunan Türkiye, çevre ülkelerde yaşanan olaylardan dolayı sürekli göç alır hale gelmiştir. Bu yerlerde yaşayan insanlar yaşamsal kaygılar taşıdıkları için kendilerine kucak açan ülkemize sığınmacı olarak yerleşmiştir. Göçlerin sonucunda göçlerin yapıldıkları yerlerde sosyal ve kültürel değişiklikleri de beraberinde getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Göçleri kapsadığı, içerdiği ve özellikleri açısından sınıflandırıldığında; mevsimlik göçler, sürekli- geçici göçler, zorunlu-gönüllü göçler ve emek göçü iç göçü meydana getirirken işçi göçü, beyin göçü, mübadele göçü, siyasal ve sosyo-ekonomik göçler dış göçleri meydana getirmektedir (Naz, 2015:19). Ülkemiz bulunduğu konum itibariyle tarih boyunca Avrupa ile Asya arasında köprü görevi görmesinden dolayı göç sorunuyla sıklıkla karşı karşıya gelmektedir. Yaşanan bu göç olaylarında karşılaşılan problemler göç eden nüfusun niteliklerine de bağlı olarak değişmektedir. Son yıllarda gelen göçün en çok etkilediği alanların başında eğitim geldiği unutulmamalıdır. Son yıllardaki bu göç hareketi iç göçten ziyade dış göç şeklinde gerçekleşmiştir.

Tablo 2.1’de 2017-218 yıllarına ait ülkemize gelen ve Türkiye’den ayrılan göçmenlere ait istatistiki bilgiler yaşlar nezdinde sunulmuştur:

(25)

Tablo 2.1: 2017-2018 Yıllarında Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Türkiye'ye Gelen Ve Türkiye'den Giden Göç

Yıl Year Yaş grubu Age group Toplam nüfus Total population Türkiye'ye gelen göç Immigrants Türkiye'den giden göç Emigrants Toplam Total Erkek Male Kadın Female Toplam Total Erkek Male Kadın Female 2018 Toplam 82 003 882 577 457 304 254 273 203 323 918 172 711 151 207 0-4 6 484 986 41 010 21 394 19 616 11 543 5 918 5 625 5-9 6 358 920 41 556 21 493 20 063 16 466 8 475 7 991 10-14 6 340 423 34 412 18 096 16 316 13 877 7 280 6 597 15-19 6 424 267 45 553 25 481 20 072 15 831 8 830 7 001 20-24 6 547 129 66 542 36 668 29 874 42 721 24 438 18 283 25-29 6 276 469 68 885 36 638 32 247 50 711 28 085 22 626 30-34 6 333 153 59 634 30 813 28 821 42 703 22 885 19 818 35-39 6 576 072 50 709 26 087 24 622 34 319 18 230 16 089 40-44 5 846 026 39 809 20 661 19 148 26 577 13 796 12 781 45-49 5 310 707 33 990 17 526 16 464 21 839 11 259 10 580 50-54 4 701 324 28 163 14 910 13 253 16 690 8 585 8 105 55-59 4 172 341 22 283 11 165 11 118 12 006 5 813 6 193 60-64 3 445 861 17 234 8 826 8 408 7 563 3 683 3 880 65-69 2 612 207 12 614 6 185 6 429 4 724 2 236 2 488 70-74 1 856 922 8 126 4 415 3 711 3 162 1 565 1 597 75+ 2 717 075 6 937 3 896 3 041 3 186 1 633 1 553 2017 Toplam 80 810 525 466 333 244 083 222 250 253 640 136 870 116 770 0-4 6 481 849 32 719 16 837 15 882 9 170 4 833 4 337 5-9 6 340 769 34 506 17 893 16 613 13 289 6 866 6 423 10-14 6 210 870 27 078 14 119 12 959 10 686 5 564 5 122 15-19 6 526 587 33 275 18 474 14 801 13 489 7 484 6 005 20-24 6 456 510 53 903 28 802 25 101 36 410 20 996 15 414 25-29 6 231 542 57 434 29 928 27 506 39 382 22 039 17 343 30-34 6 296 924 50 411 25 983 24 428 31 289 16 639 14 650 35-39 6 560 696 41 548 21 697 19 851 24 877 13 441 11 436 40-44 5 740 819 33 343 17 388 15 955 18 838 10 083 8 755 45-49 5 055 154 29 014 14 884 14 130 15 397 8 222 7 175 50-54 4 675 455 24 441 12 796 11 645 11 891 6 322 5 569 55-59 3 966 727 17 234 8 711 8 523 8 879 4 359 4 520 60-64 3 371 238 12 767 6 792 5 975 6 603 3 183 3 420 65-69 2 511 904 8 824 4 478 4 346 5 263 2 375 2 888 70-74 1 737 267 5 349 2 918 2 431 4 108 2 196 1 912 75+ 2 646 214 4 487 2 383 2 104 4 069 2 268 1 801

Kaynak: TÜİK (2018); Uluslararası Göç İstatistikleri 2016-2018, http://www.tuik.gov.tr/

(26)

14

Tablo 2.1.’de görüldüğü gibi ülkemize en çok göç hangi yaş gruplarında yoğunlaştığı görülebilir. Sonuç olarak göç hareketleri, her ne sebepten dolayı olursa olsun, sosyal değişimlere neden olmaktadır. Devletler ve toplumlar bu göçlerden etkilenmekte ve etkilemektedir.

2.2. Göçün Nedenleri

Göçün sadece bir sebebi olabileceği gibi birden fazla sebepten kaynaklanabileceği unutulmamalıdır. İnsanların doğdukları topraklardan ayrılarak, farklı bölge ve coğrafyalara göç etmelerinin altında yatan pek çok neden saymam mümkündür. Genellikle bu sebepler; siyasi, ekonomik sorunlar, eğitimin kalitesi konusundaki yetersizlikler, çevre ile ilgili kirlilikler, savaşlar, çatışmalar ve nüfus problemlerinden bahsedilebilir. Bu sebeplerin en önemlileri, ekonomik ve siyasi problemlerden kaynaklanmaktadır (Tümertekin ve Özgüç, 1998:10-15). İnsanlar hayatlarını devam ettirdiği coğrafyalardan birçok nedenden dolayı ayrılmak zorunda kalmıştır. İnsanoğlu, karşılaştığı her güçlükle savaşmamış bazen bulundukları yerlerden ayrılmayı ve başka coğrafyalara göç etmeyi seçmiştir (Sirkeci ve Cohen, 2015:10). Göçe neden olan politik sebepler; etnik köken, dini yapı, savaş, işgal, totaliter, baskıcı idare ve karşıt grupların yarattığı çatışmalar, oluşturdukları siyasal baskılar neticesinde, insanların saldırılardan kaçmak için göç etmek zorunda kalmasıdır (Dönmez Kara, 2015:20-22). Göç, yaşanılan dönemin karakteristik bütün zorluklarını göç eden insanlar üzerine yansıtan bir ayna gibidir. Ülkemize son yıllarda artan göç dalgasını birçok sebebinin olabileceği unutulmamalıdır. Türkiye’yi bu konuda cazibe merkezi haline gelmesine neden olarak birçok neden söylenebilir. Türkiye, başka ülkelere göçmen gönderdiği gibi başka ülkelerden gelen göçmenler için bir odak noktası durumundadır. Türkiye coğrafi konumundan kaynaklı olarak göçmenler tarafından sıkılıkla hem yasal olarak hem de yasadışı olarak göçmelerin kolaylıkla gelebildikleri bir konumda bulunmaktadır. Asya ve Avrupa ortasında bir köprü olarak jeopolitik konumu, kültürel çeşitliliği ve ekonomik fırsatlar, göçmenler için cazibe merkezi haline gelmesine neden olmuştur (Südaş ve Mutluer, 2008:52).

2.3. Göçün Çocukların Eğitimi Üzerindeki Etkisi

Çocuklar yaşanılan sorunlardan bazen direkt, bazen de dolaylı olarak çeşitli yollarla etkilenir. Göç süreci içinde çocukların olması, barınma, eğitim ve sağlık

(27)

hizmetleri gibi temel imkandan yararlanamaması anlamına gelmektedir (Özservet ve Sirkeci, 2016:1). Göç sürecinin en çok etkiledikleri hiç şüphesiz çocuklardır. Göç, çocuk ve ergenleri psikolojik olarak etkilemekte ve olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Yaşanan bu olumsuzluklar çocuğun eğitim hayatına da olumsuz olarak yansımaktadır (Nar, 2008:30). Bu da altyapıda yetersizlik sorunlarını meydana getirmektedir. Göç sebebiyle çeşitli sorunlar, her eğitim kademesinde fiziki altyapı yetersizliği, sınıf, donanım ve donatım, öğretmen ihtiyacı şeklinde kendini göstermektedir. Göç sebebiyle artan nüfusa birde mevcut hızlı nüfus artışı eklendiğinde, eğitim konusunda yapılan yatırımlar ve gelişmeler yetersiz kalmaktadır. Fiziki altyapı yetersizliği, sınıf mevcutlarının kalabalık olması, normal eğitime geçiş sürecinin kısa vadede zor görünmesi, öğretmen ihtiyacının olması eğitim alanında çözülmesi gereken sorunlar olarak görülmektedir. Türkiye’de öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanlığının verileri incelendiğinde; 2016-2017 eğitim-öğretim yılında toplam 232.714 yabancı öğrencinin ülkemizde eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Yabancı uyruklular arasında Suriye vatandaşları 166.482 öğrenci ile ilk sırada, Irak vatandaşları 23.971 öğrenci ile ikinci sırada, Afganistan vatandaşları ise 12.782 öğrenci ile üçüncü sırada olduğu görülmektedir. (Tablo 2.2.)

Tablo 2.2: 2016-2017 Eğitim Öğretim Yılı Türkiye’de Eğitim Gören Yabancı Öğrenci Sayısı (MEB)

Ülke Öğrenci Sayısı Ülke Öğrenci Sayısı

Suriye 166.482 Rusya 3.166 Irak 23.971 Kazakistan 1.885 Afganistan 12.782 Özbekistan 1.798 Azerbaycan 4.227 Kırgızistan 1.468 İran 3.934 Çin 1.415

Kaynak:Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (2017); 2016 Türkiye Göç Raporu,

https://www.goc.gov.tr/kurumlar/goc.gov.tr/YillikGocRaporlari/2016_yiik_goc_raporu_haziran.pd f, (Erişim Tarihi: 22.09.2019).

Tablo 2.2’de görüldüğü gibi 2016-2017 eğitim öğretim yılında toplamda eğitim öğretim altyapımızın üzerine 232.714 öğrenci göç ile gelerek olumsuz etkiler yaratması kaçınılmaz görülmektedir. Mevcut altyapı özellikle o anki ülke nüfusa göre planlanmış olduğu düşünülürse sığınmacı olarak gelen kişilerin planları altüst edeceği gerçeği ortaya çıkacaktır. Birçok ülke mevcut nüfus durumuna göre altyapısını oluşturduğu için göçe hazırlıksız yakalanmakta ve göç, birçok kurumun yanında eğitiminde olumsuz etkilemekte olup, mevcut sorunlar günümüzde devam

(28)

16

etmektedir (Angay, 2012:36-40). Bu konu eğitimde başarının düşmesine etki eden sebeplerden biridir. Kalabalık sınıflardaki öğrenci kendini yansıtamamakta, öğretmenlerin tükenmişlik seviyesi daha hızlı artmakta, iş doyumu azalmakta, öğrenci merkezli eğitim arka planda kalmaktadır (Karakuş, 2006:69-70). Göç sürecini yaşamak zorunda kalan çocuk ve ergenlerde çeşitli uyum problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bu problemler çocukların eğitim hayatlarını da olumsuz olarak etkilemektedir. Bu çocuklar göç ettikleri yerlerdeki okullarda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Nar (2008:19) göç travmasını yaşayan ilköğretim çağındaki çocukların karşılaştıkları eğitim sorunlarını şu şekilde belirtilmiştir:

Uyum Sorunları

 Sosyal Tabaka Ve Dil Sorunu  Çalışan Çocuklar Sorunu

Öğrenci Velilerinin Kentlileşme Sürecini Tamamlamamış Olması Ve Eğitime İlgisizlikleri Sorunu

Ailelerdeki Ataerkil Yapısı ve Babaların Çalışması Dolayısıyla Veli Toplantılarına Annelerin Katılması

 Ailelerdeki Çocuk Sayısının Yüksek Olmasının Çocuk Başına Düşen Eğitim Harcamalarını Azaltması

2.4. Türkiye’de Sığınmacı - Mültecilik ve Mevcut Durum Analizi

Birleşmiş Milletler Cenevre sözleşmesinde ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal topluluğa aitliği ya da siyasi fikirleri sebebi ile işkence göreceği konusunda haklı bir korku yaşayan ve bu sebeple ülkesinden ayrılan, işkence göreceği korkusuyla geri dönemeyen ve dönmeyi düşünmeyen kişi mülteci olarak tanımlanmaktadır (Bhugra vd., 2011:3; Bhugra vd., 2014:5). Sığınmacı, mülteci olmak için bir ülkeye sığınan ve mülteci başvurusunda bulunmuş kişi olarak ifade edilmektedir. Sığınmacılık durumu sürekli bir durum değildir geçici bir durumdur. Mültecilik başvurusunda bulunan göçmenlerin başvuru durumları netleşinceye kadar kabul edildikleri statüdür. Türkiye “1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi”ni, (1951 Cenevre Sözleşmesi) 29 Ağustos 1961 tarihinde 359 sayılı Kanunla TBMM’de onaylamış ve içerisinde bulunduğu bölgeyi göz önüne alarak, mülteciliğin belirlenmesi açısından öngörülen tercih hakkını kullanarak

(29)

yalnız Avrupa’dan Türkiye’ye gelen ve uluslararası koruma talep eden yabancıları sözleşme kapsamında mülteci olarak kabul edeceğini 359 sayılı kanunla belirtmiştir. Ülkemiz, 1967 yılında Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Ek Protokolü ‘nde (New York Protokolü) aynı şekilde 1 Temmuz 1968 tarihinde kabul etmiştir.

Türkiye’de bulunan sığınmacıların sayısı dünyada bulunan çeşitli ülkelerdeki savaş, iç karışıklık, şiddete maruz kalma, terör gibi nedenlere bağlı nedenler yüzünden yaşadıkları ülkelerinden ayrılan 4 milyon sığınmacıya kucak açmış bulunmaktadır. Türkiye’deki sığınmacıların vatandaşlıklarının bulunduğu ülkeler ve sayıları şu şekildedir;

 Suriyeli Sığınmacı, 3,6 milyon kişi  Afganistanlı Sığınmacı, 170 bin kişi  Iraklı Sığınmacı, 142bin kişi

 İranlı Sığınmacı, 39 bin kişi  Somalili Sığınmacı, 5 bin 700 kişi

 Diğer Sığınmacılar, 11 bin 700 kişi (UNCHR, 2019b:1).

Dünya genelinde yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalarak sığınmacı olarak hayatlarına devam etmeye çalışanlara her gün 37 bin kişi eklenmektedir. Ayrıca her 5 sığınmacıdan 4 ü sığınmacı olarak komşu ülkeleri tercih etmektedir. Türkiye dünya çapında art arda beş yıldır ülkesinde en çok sığınmacıyı barındıran ülke konumundadır. Türkiye’yi ikinci sırada Pakistan, üçüncü sırada Uganda, dördüncü sırada Sudan ve beşinci sırada Almanya izlemektedir (UNCHR, 2019a:2-3).

2.5. Kapsayıcı Eğitim

Eğitim, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde olduğu gibi temel bir hak olarak ifade edilmiştir. Pek çok uluslararası sözleşme ve kuruluş eğitim öğretim herhangi bir ayrımcılıkla, farklılıkla yan yana koymamış ve bu sebeplerle hiçbir çocuğun eğitim hakkının eşitlik ilkesi çerçevesinde uygulanması konusunda hemfikir duruş sergilemiştir. İşte burada eğitim içerisinde yapılması zorunlu olan bir takım yeniliklerin gereği ortaya çıkmıştır. Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre “Eğitim kurumları cinsiyet, dil, din, ırk ve engeli olma ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır.’’denilmektedir (MEB, 1973:5102). Milli Eğitim Temel Kanunu’nun

(30)

18

bahsettiği eğitim içerisinde genellik ve eşitlik ilkesini karşılayan temel kavram kapsayıcı eğitimdir. Kapsayıcı eğitimin temelini herhangi bir sebeple akranlarına oranla dezavantajlı olanla olmayan öğrencilerin aynı eğitim öğretim sürecine dahil edilmelerini oluşturur. Kapsayıcı eğitimin uluslararası yasal düzenlemelerdeki yeri aşağıda belirtilmiştir;

• 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi • 1952 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

• 1960 UNESCO Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme

• 1966 BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme

• 1971 BM Zihinsel Engelli Bireylerin Hakları Bildirisi

• 1972 BM Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme

• 1975 BM Engelli Hakları Bildirgesi

• 1979 Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme

• 1989 BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme • 1990 Herkes için Eğitim Dünya Konferansı,

• 1993 Engelli Kişilere Fırsat Eşitliği Standart Kuralları • 1994 Salamanca Bildirisi ve Eylem Planı

• 2000 Dünya Eğitim Forumu, Dakar

• 2006 BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme • 2006 - 2015 Avrupa Konseyi Özürlüler Eylem Planı

• 2010 - 2020 Avrupa Birliği Özürlülük Stratejisi (MEB, 2013b:13).

Bütün öğrencilerin ortak bir eğitim içerisinde öğrenmelerini ve eğitimin içerisine aktif şekilde katılmalarını geliştirmeyi hedefleyen bir eğitim düşüncesi ve uygulaması olan kapsayıcı eğitim, devam eden bir süreç ve herhangi bir dışlanma probleminin karşısında duran bir eğitim sistemi olarak da düşünülmektedir (Ainscow, 1998:70-71; Sapon-Shevin, 2003:25-28). Kapsayıcı eğitim eğitimin içinde bulunan bütün öğrencilerin, kültürlerin ve grupların değişik ihtiyaçlarına, öğrenmeye katılımı sağlayarak ve eğitim sistemindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme sürecidir. Bu süreç, okul çağındaki tüm çocukları kapsayan ortak vizyonu ve

(31)

tüm çocukları eğitimin içine dahil edilmesinin devletlerin mesuliyetinde olduğu düşüncesiyle içerik, yaklaşım, yapı ve stratejiler konusunda yapılması önemli görünen değişiklikleri içerir (UNESCO, 2005:13). Başka bir değişle kapsayıcı eğitim, zengin ve hedeflerine uygun olmak şartıyla evrensel bir hak olan eğitim hakkını tüm bireyler için gerçekleştirmeye dönük geniş çaplı stratejilere, çalışmalara ve süreçlere işaret eder (Stubbs, 2002:27). Tüm öğrencileri kapsayan ve öğrenmeleri için onların yetenekleri ve gereksinimleri ne olursa olsun kabul eden ve destekleyen bir eğitim sistemidir. Bu şekilde eğitim müfredatının genellik ve eşitlik amacına ulaştığı söylenebilir. Kapsayıcı eğitimi benimsemiş eğitim anlayışında okul binaları, derslikler, oyun alanları, ulaşım ve tuvaletler her seviyedeki tüm çocuklar için uygundur. Kapsayıcı eğitim, tüm çocukların aynı okulda birlikte öğrenmeleri anlamına gelir (UNİCEF, 2017:1-2). Etkili kapsayıcı eğitiminin gerçekleşmesi için her eğitim sisteminin aşağıdaki ilkelerine saygı göstermesini gerektirdiğine inanılmaktadır. Bu ilkeler:

 Ayrımcılık yapmama,  Ulaşılabilirlik,

 Esnek aracılığıyla özel ihtiyaçlara uyum sağlamak  Öğrenme ve öğretmeye alternatif yaklaşımlar,  Standartların eşitliği,

 Katılım,

 Engellilikle ilgili ihtiyaçların karşılanması için destek ve

 İşgücü piyasasına hazırlık ile alaka düzeyi (Inclusion International, 2009:25).

UNESCO kurulduğu günden bu yana eğitim ile ilgili konular hep en çok önem verdiği konular olmuştur. Özellikle öğrencilerin eğitime ulaşma ve eğitimden en üst seviyede yararlanma konularında araştırmalar yapan “Herkes İçin Eğitim’’ oluşumunun kurulmasını sağlamıştır. Öğrencilerin sürece katılabilmeleri ve öğrenebilmelerini herkes için eğitim fikriyle hayata geçirmek istemektedir. Kapsayıcı eğitim genelde engellilerin eğitimini amaçlayan bir yaklaşım olarak düşünülmüşken, uluslararası platformda tüm öğreniciler arasındaki çeşitliliği savunan ve sosyal dışlanmayı ortadan kaldırmayı amaçlayan bir reform olarak ifade edilmektedir. Herkes için Eğitim (EFA) hareketinin 2015 yılı için hedeflerinin ilki

(32)

20

daha az olanaklara sahip cinsiyet ayrımcılığı, göç, engellilik, etnik köken vb. gibi çeşitli nedenlerden dolayı dezavantajlı durumda bulunan çocuklarının 2015 yılına kadar ücretsiz, zorunlu ve nitelikli temel eğitime dâhil edilmesiydi (UNESCO, 2013). Ancak UNESCO’nun 2019 yılındaki “The Global Education Monitoring Report’’ ‘da belirtildiği üzere bu hedeflerin gerisinde kaldığı bildirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde sığınmacı öğrencilerin eğitime katılımı %90 oranını bulurken, gelişmekte olan ülkelerde %72 seviyelerinde bulunup ilerleme son zamanlarda durmuştur (UNESCO, 2019:122).

Kapsayıcı eğitimi sağlamak, Birleşmiş Milletlerinde (BM) öncelikli amaçlarından birisini oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler tüm öğrencileri içine alan temel eğitimin oluşturulması cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesi amaçları, Eylül 2000 yılında toplanan BM Genel Kurulu’nda 147 devlet ya da hükümet başkanı tarafından kabul edilmiş, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri arasında yer almıştır (UNESCO, 2009:27).

Kapsayıcı eğitim denilince akıllara genelde engelli öğrencilerin eğitimden yeterli şekilde yararlanması, eğitimin bu öğrenciler için düzenlenmesi düşünülse de sadece bu öğrencilerle sınırlı değildir. Uluslararası platformda kişiler arasında farklılıkları destekleyen ve şartsız kabulü içeren bir reform süreci olduğuna yönelik düşünceler giderek artmaktadır (UNESCO, 2001:1-2). Kapsayıcı eğitim, akranlarına oranla dezavantaj durumu ne olursa olsun eğitimin içerisinde bulunması ve en iyi şekilde faydalanmasını savunmaktadır (UNİCEF, 2012:10, Thomas, 2013:473-475). Kapsayıcı eğitimin son yıllarda ön plana çıkmasını birçok sebebe bağlayabiliriz. Eğitimin öğrenci merkezli hale gelmesiyle bireysel farklılıklara daha fazla dikkat edilmiş, eğitim süreci içerisindeki her öğrencinin eğitim sürecinin içerisinde bulunması için azami çaba gösterilmiştir. Bu süreçte dezavantajlı çocukların ihmal edileceği düşünülemezdi. Kapsayıcı eğitimin önemi gitgide artarken temel esaslarını aşağıda açıklanmıştır;

 Her öğrenci öğrenebilir.

 Herkesin öğrenebileceğine inanmalıyız.

 Herkes belirli zamanlarda veya belirli konularda öğrenme güçlüğü yaşayabilir.

(33)

 Öğrenci çevresindeki her şey sadece öğrenciye karşı değil öğrenmeyi kolaylaştırmada da sorumluluk sahibi olmalıdır.

 Farklılıklara değer verilmelidir. Bu toplumu zenginleştirir.  Çeşitliliği kucaklayan hoşgörülü bir topluma değer verilmelidir.  Öğretmenlere destek verilmelidir.

 Eğitim yaşam boyu süren bir süreçtir.

 Öğrenciler arasındaki farklılıklar problem olarak değil, öğrenmeyi desteklemek için bir fırsattır.

 Eğitimde uygulanan kapsayıcı yaklaşım, toplumdaki kapsayıcılığın yansımasıdır.

 Sadece engelli öğrenciler için değil eğitimdeki dezavantajlı tüm grupların eğitime erişim ve öğrenmelerinin önündeki engeller azaltılır (Stubbs, 2008:54, MEB, 2013a:14)

Kapsayıcı eğitim çerçevesinde uluslararası eğilimleri incelenmesine bağlı olarak, kapsayıcılık hakkında düşünmenin altı yolu bulunmuştur (Ainscow vd., 2006:15-27). Bu yollar, kapsayıcı eğitimin kavramsal bir hale gelmesinde önemli görevler üstlenmektedir;

 Engelli ve Özel Eğitim İhtiyaçları ile İlgili Olarak Kapsayıcılık: Bu yaklaşım en çok kullanılan kapsayıcı eğitim yaklaşımıdır. Kapsayıcı eğitimin öne sürülürken düşünülen ancak zamanla gelişen kapsayıcı eğitim anlayışının çıkış noktası olması sebebiyle hala birçok düşüncede kapsayıcı eğitimin sadece engelli ve özel eğitim öğrencilerine yönelik bir anlayış olduğu görülmektedir. Bu düşünce kapsayıcı eğitimin gelişmesinin önünde duran bir engel olarak düşünülebilir.

 Disipline Dayalı Dışlamalara Bir Cevap Olarak Kapsayıcılık: Bu kapsayıcılık anlayışına göre disiplinsiz davranışları sebebiyle okulda dışlanma sorunu yaşayabilecek çocuklarla ilgilidir. Öğrencilerin bu davranışlarına neden olabilecek faktörler üzerinde durulmaktadır.

 Dışlanmaya Karşısında Korumasız Kalan Bütün Gruplar ile İlgili Kapsayıcılık: Bu kapsayıcı eğitim yaklaşımıyla özellikle sığınmacı konumunda bulunan öğrenciler, etnik azınlıklara yönelik geliştirilen

(34)

22

kapsayıcılık yaklaşımıdır. Engeli olan ve özel eğitim öğrencileri de bu kapsamda değerlendirilebilir.

 Okuldaki Herkesin Gelişimini Sağlamak İçin Kapsayıcılık: Bu kapsayıcılık yaklaşımı İngiltere de ortaya çıkmıştır. Kapsanma durumuna göre farklı okullar oluşturulması yerine tüm öğrencileri kapsayabilecek okulların oluşturulması ve nitelikli okulların inşa edilmesi fikrini ön plana koymaktadır.

 Herkese Yönelik Eğitim İçin Kapsayıcılık: Bu kapsayıcılık yaklaşımı eğitim alanındaki hedefler çerçevesinde uluslararası bilgiye ve eğitime erişim konusuna dikkati çekmektedir. UNESCO’nun Herkes İçin Eğitim (EFA) anlayışıyla gündemine aldığı ve UNESCO tarafından destek gören bir kapsayıcı eğitim yaklaşımı olması açısından değerlidir.

 Eğitim ve Topluma Prensipli Bir Yaklaşım Olarak Kapsayıcılık: Bu kapsayıcı eğitim yaklaşımına göre eğitimsel ve toplumsal değerlere önem verdiği anlaşılmaktadır. Bu değerlerin ülkelerin genel eğitim politika ve uygulamalarına yön verdiği düşünüldüğünden önem taşımaktadır.

Pek çok uluslararası sözleşme cinsiyete, dile, dine, engeli olma durumuna ve etnik kökene dayalı ayrımcılığı net bir şekilde hukuki olarak yasaklamakta ve eğitim hakkından faydalanma konusunda eşitlik ilkesine dikkat etmektedir. Bu sözleşmelerle, ilgili devletler hukuki olarak sorumludur (ERG, 2016:11). İspanya’nın Salamanca şehrinde bir araya gelen 92 ülkeyi 25 uluslararası organizasyonu temsil eden 300 den fazla katılımcıyla özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler başta olmak üzere dezavantajlı çocuklar hakkında bildiride bulunan kapsayıcı eğitim yaklaşımını vurgulamak adına bir araya gelmiştir. UNESCO önderliğinde bir araya gelen delegeler sunulan bildiride şunları vurgulamıştır;

 Her çocuğun temel bir eğitim hakkı vardır; her çocuğa kabul edilebilir bir başarıya ulaşmak için fırsat verilmelidir.

 Her çocuğun kişisel ilgi, beceri ve öğrenme ihtiyaçları vardır.

 Eğitim sistemleri öğrencilerin kişisel ilgi, beceri ve eğitim ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.

(35)

 Özel eğitim gereksinimi olan çocuklar normal okullara devam edebilmeli, bu okullarda çocuk merkez alanı oluşturulmalı ve bu çocukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek okullar şeklinde planlanmalıdır.

 Okullar kapsayıcı yaklaşımla ayırımcı tutumlara karşı tüm öğrencileri kabul eden ve onlara saygı gösterilmesini sağlayan bir toplumun oluşmasında en etkili aracıdır.

Salamanca bildirisine katılan delegeler hükümetlerden beklentilerini ise şu şekilde belirtmiştir;

 Eğitim sistemlerini tüm öğrencileri kapsayacak şekilde geliştirmek üzere finansal öncelik verilmelidir.

 Kapsayıcı eğitim anlayışı çerçevesinde zorunlu sebepler dışında bütün çocukların normal okullara kaydedilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda tecrübesi olan ülkelerle bilgi alışverişi yapılmalıdır.

 Özel eğitim ihtiyacı olan tüm öğrenciler için eğitim imkânlarını, planlama, kontrol ve değerlendirme için yerelleşmiş ve katılımcı mekanizmalar geliştirilmelidir.

 Kapsayıcı okullardaki sistemli bir değişim ve gelişimi sağlamak adına öğretmenlerin yetiştirilmesini sağlayacak programlarla düzenlenmelidir (Dede, 1996:92-93; UNESCO, 1994:X).

Salamanca bildirisinde de bahsedildiği üzere tüm öğrencileri kapsayan okullar oluşturulmalıdır. Kapsayıcı eğitime göre çocukları durumlarına göre sınıflandırmak, belirli engel sınıflandırmaları için ayrı plan ve programlar oluşturmak ve bu öğrenciler için bu plan ve programları takip etmek, bireyselleştirilmiş yaklaşım yerine bireysel çalışma ve ayrıştırılmış şartlarda eğitim verilmesi durumunda tüm çocuklar için eşit fırsatlar oluşmamakta, bu durum sosyal hayata katılım ve uyumu tehdit etmekte, farklılığın bir zenginlik olduğunu arka plana iterek ayrıştırmayı derinleştirmektedir (Kaya, 2019:32). Kişilerin etiketlenmesi ve ayrımlaştırılması onlara yaşatılacak en olumsuz durumlardan birisi olarak düşünülmektedir (Lauchlan ve Boyle, 2007:40-41).

Sonuç olarak, kapsayıcılık eğitim içerisinde bulunan her bireyi kendi özellikleri çerçevesinde kabul eder ve başarılı olacağı bir konuda onu destekler.

Referanslar

Benzer Belgeler

siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel alanda ya da toplum yaşamının başka bir alanında, insan hakları ve temel özgürlüklerin eşitlik temeli üzerinde tanınmasını,..

koruma için başvuruyu da kapsayan, toplumsal cinsiyete duyarlı sığınma usullerini oluşturmak için gerekli yasal veya diğer

vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti yoksa ve bu

Taraf Devletler, ülkelerinde yasal olarak ikamet eden mültecilere, ulusal güvenlikleri veya kamu düzenleri ile ilgili engelleyici ciddi sebepler bulunmadıkça, kendi

İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden sulh ceza

• (1) Başvuru sahibinin, Sözleşmeye uygun korumayla sonuçlanabilecek bir uluslararası koruma başvurusu yaptığı veya başvurma imkânının olduğu güvenli üçüncü bir

• a) Sağlık hizmetlerini yürütmek üzere sürekli faaliyet gösterecek sağlık merkezleri kurulabilir. Sağlık merkezinin bulunması halinde, yeterli sayıda ambulans ve

• 1960’dan bu yana, BM Mülteci Örgütü (UNHCR) sığınma ve mülteci konularında Türkiye ile yakın işbirliği içerisinde çalışıyor. Türkiye ve UNHCR mevcut