• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.7. Literatür

2.7.2. Mükemmeliyetçilik ile İlgili Çalışmalar

(Hewitt vd., 1991), 107 üniversite öğrencisi ve 76 psikiyatri hastasından oluşan bir örneklem üzerinde, çok boyutlu mükemmeliyetçilik ölçeği ve Eysenck kişilik anketini uygulayarak mükemmeliyetçilik ve nevrotiklik arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Her iki örneklemden elde edilen bulgular, endişeli ve tutarsız olma hâlinin, erkeklerde ve kadınlarda sosyal boyutlu mükemmeliyetçilikle önemli ölçüde ilişkili olduğunu ve nevrotik davranışların, kadınlarda kendine yönelik mükemmeliyetçilik ile ilişkilendirildiğini ortaya koymuştur.

(Slaney & Ashby, 1996), mükemmeliyetçilik üzerindeki cinsiyet farklılıklarını araştırdığı çalışmasında, kız öğrencilerin erkeklerden daha yüksek mükemmeliyetçi davranış sergilediklerini tespit etmiştir. Ayrıca, yapılan görüşmelerde, kızların olumsuz mükemmeliyetçilik algılarının erkeklerden yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. (Arthur & Hayward, 1997), mükemmeliyetçilik, akademik başarı standartları ve duygusal çöküntü arasındaki ilişkileri inceledikleri çalışmada, üniversite öğrencilerinin mükemmeliyetçi eğilimleri ile akademik başarıları arasında pozitif ilişki olduğunu tespit etmiştir. Özellikle, daha yüksek düzeyde depresyon ve sosyal boyutlu mükemmeliyetçiliğe sahip olanların başarı puanları düşüktür. Benzer şekilde, (Hankin vd., 1997), mükemmeliyetçiliğin kişisel standartlar ve duygusal bozukluk boyutları arasındaki ilişkiyi inceledikleri 115 yüksekokul öğrencisi üzerinde çalışmıştır. Uyuşmazlık ve kendine yönelik mükemmeliyetçi kişilerin özellikle depresif belirtilerle ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Buna karşılık, sosyal odaklı mükemmeliyetçilik, genel duygusal sıkıntı ile ilişkilidir. Ayrıca, kızların erkeklerden daha fazla depresyona yatkın olduğunu görülmüştür.

(Flett vd., 1998), mükemmeliyetçiliğin kendine yönelik ve uyuşmazlık boyutunda bireysel farklılıklar olduğu ve bu boyutların psikolojik savunmasızlık ile

ilişkili olduğu hipotezini test etmişlerdir. Bulgular, depresyon ve anksiyetede yer alan kişilik özelliklerinin dalgınlık içeren bilişsel bir bileşene sahip olduğunu ve bu bilişsel kişilik etkinliğinin endişeye katkıda bulunduğunu tespit etmişlerdir.

(Kutlesa, 2002), üniversite öğrencilerine yönelik, mükemmeliyetçiliğin olumsuz yönlerini azaltma konusunda bir doktora tezi hazırlamıştır. Dört haftalık başa çıkma programının ardından mükemmeliyetçiliğin yüksek kişisel standartlar, başarısızlık korkusu ve düzensizlik boyutlarında yapılan ölçümlerde olumsuz puanların azaldığı ve öğrencilerin olumlu mükemmeliyetçilik eğilimleri gösterdiği tespit edilmiştir.

(Hewitt vd., 2002), 114 çocukta (45 erkek ve 69 kız, 10-15 yaş), mükemmeliyetçilik, depresyon, anksiyete, stres ve öfke boyutları arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. Elde edilen sonuçlar, kendine odaklı mükemmeliyetçiliğin depresyon ve anksiyete ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu, sosyal odaklı mükemmeliyetçiliğin ise depresyon, kaygı, sosyal stres, öfke bastırma ve dışa yönelik öfke ile anlamlı olarak ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda, mükemmeliyetçiliğin boyutlarının, çocuklarda, uyuşmazlık ve endişe ile ilgili farklı belirleyici değişkenler olabileceğini de bulmuşlardır.

(Van Yperen & Hagedoorn, 2008), mükemmeliyetçiliğin temel bir yönü olan yüksek standartlar koymanın, kendine yönelik ve uyumsuz tepkilerle ilişkili olmadığını ortaya koymuştur. Bulgular, insanların kendi standartlarını karşılamada sürekli olarak başarısız oldukları algılarına verdiği tepkilerin uyumsuz olduğu fikrini desteklemektedir. Daha da önemlisi, anket çalışmalarına dayanarak (n = 293), düşük kişisel standartlar ile tutarsızlık ve psikolojik savunmasızlık arasındaki bağlantıyı güçlendirmek için yapılan önceki araştırmaları genişletmişlerdir. Ayrıca, mükemmeliyetçiliğin olumlu ve olumsuz kişilik özellikleri üzerinde genelleştirilmiş ÖYİ’nin aracı rolünün olduğu da tespit edilmiştir.

(Wang & Zhao, 2009), müzik bölümünden ve faklı bölümlerden 350 üniversite öğrencisi üzerinde, mükemmeliyetçilik, başa çıkma stili ve kişilerarası ilişkileri incelemiştir. Müzik branşındaki öğrencilerinin başa çıkma stilindeki puanları müzik dışı öğrencilerinkinden daha yüksek bulunmuştur. Mükemmeliyetçiliğin boyutlarında

da müzik alanındaki öğrencilerin puanları belirgin olarak yüksektir. Diğer bir bulgu ise, müzik bölümü öğrencileri baş etme stilleri konusunda diğer öğrencilerden daha problem yaşamasıdır.

(Geranmayepour & Besharat, 2010), 185 öğrenci ile mükemmeliyetçilik ve ruh sağlığı arasındaki ilişki üzerine bir çalışma yürütmüştür. Araştırmanın bulguları, pozitif mükemmeliyetçiliğin psikolojik iyi oluş ile pozitif ilişkili olduğunu ve psikolojik rahatsızlıklar ile negatif ilişkili olduğunu göstermiştir.

(Saraç, 2014), öz-yeterlik ile mükemmeliyetçilik arasındaki ilişkiyi ve mükemmeliyetçiliğin öz-yeterlik üzerindeki yordayıcı rolünü araştırmıştır. Araştırmanın örneklemini Muğla Sıtkı Koçman ve Pamukkale üniversitelerinde eğitim fakültelerinin güzel sanatlar eğitimi bölümü, müzik eğitimi programında öğrenim gören 173 öğretmen adayı (104 kadın ve 69 erkek) oluşturmuştur. Veriler, Frost çok boyutlu mükemmeliyetçilik ölçeği (FMPS) ve genel öz-yeterlik ölçeği- Türkçe formu kullanılarak toplanmıştır. Hatalar, kişisel standartlar, ebeveyn beklentileri, ebeveyn eleştirisi, eylem hakkında şüphe ve mükemmeliyetçilik organizasyon boyutları ile ilgili kaygılar, öz-yeterlilik ile anlamlı bir şekilde ilişkili bulunmuştur. Mükemmeliyetçiliğin öz-yeterlik üzerinde önemli bir etkisi olduğu tespit edilmiştir.

(Araújo vd., 2017), on konservatuvardan 483 lisans ve yüksek lisans öğrencisi örnekleminde, refah, genel sağlık, sağlığı teşvik edici davranışlar, mükemmeliyetçilik, baş etme, uyku kalitesi ve yorgunluk ile ilgili karşılaştırma yapmıştır. Anketlerden elde edilen bulgular, müzik öğrencilerinin müzik dışındaki örneklemden daha yüksek düzeyde refah ve daha az yorgunluğa sahip olduklarını göstermektedir. Bununla birlikte, sağlığa karşı potansiyel olarak zararlı algıları, tutumları ve davranışları da ortaya koymaktadırlar. Spesifik olarak, sağlık sorumluluğu ve stres yönetimine katılım düşük seviyededir. Yüksek mükemmeliyetçi çabalarla birlikte, baş etme stratejilerinin sınırlı kullanımı, yetersiz uyku kalitesi ve düşük dereceli sağlık, hem müzik öğrencileri hem de eğitimlerine destek verenler için rahatsız edici bir tablo çizmektedir.

Benzer Belgeler