• Sonuç bulunamadı

Lozan’dan Sonra Yunanistan ve İkili İlişkiler

BATI TRAKYA’DA AZINLIK EĞİTİMİ

2. Lozan’dan Sonra Yunanistan ve İkili İlişkiler

Yunanistan için Anadolu macerası “felaket”le sonuçlandıktan sonra 1922 ve 1923 yıllarında darbe ve karşı darbeler yaşandı. 1923 Ekiminde Venizelosçu subayların darbesinin ardından seçimleri Venizelosçular kazandı. Kral Yorgo, artık yapılması kaçınılmaz olan halkoylamasının sonucunu beklemek üzere Yunanistan’dan ayrılırken, Venizelos döndü. Ancak Venizelos’un sorumluluk almaktan kaçınmasıyla güçsüz ve istikrarsız hükümetler bir süre Yunanistan’ı yönetti. 1924’te Yunan halkının büyük çoğunluğu (%70) Krallığın kaldırılması için oy verdi, ama bir Cumhuriyet Anayasası 1927’ye kadar yapılamadı, çünkü 1926 Ağustosunda başka general ve subaylar Pangalos’u devirdikten sonra, 1927’de Cumhuriyet Anayasası sonunda yapıldı. 1928’de yapılan seçimleri kazanan Venizelos, yeniden Yunanistan’ı yönetmeye başladı. 114

Daha sonra da değinileceği gibi, bundan sonraki yıllarda da işgaller var. Yani kimse bu yıllarda azınlık eğitimiyle gerektiği gibi ilgilenmemiştir. Hatta bırakın azınlık eğitimini savaş ve iç savaş Yunan yönetimine Kıbrıs’la ilgilenme fırsatı dahi vermemiştir.

Lozan’dan önce ve sonra Yunanistan’ın iç politikasına baktığımız zaman sürekli bir belirsizlik ve kargaşa ortamının var olduğunu görürüz. Ancak bu iç siyasi çekişme Türk – Yunan ilişkilerinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmamış; aksine çok iddialı ilişkiler geliştirilebileceğine dair söylemlerde bulunulmuştur.

“ O yıllarda Yunanistan askeri diktatörler tarafından yönetiliyordu. Her iki üç ayda bir, bir General başkaldırıyor, Atina’ya hakim bir tepeye toplarını çıkarınca iktidarı ele geçiriyordu. 1923 sonlarına doğru Yunanistan idaresi sivillere devredildi. Venizelosçuların sol kanat lideri olan Papanastasiu başbakan oldu… Tevfik Rüştü Aras, Başbakan Papanastasiu ile Balkan Antantı’na yol açacak olan Türk – Yunan dostluğu üzerinde detaylı bir görüşme yaptı. Papanastasiu konuşmalarında dileklerini o kadar ileriye götürüyordu ki “ önümüzde açtığınız ışıklı ufuktan dolayı size çok borçluyuz, filhakika Mustafa Kemal’in büyük otoritesi altında Türk – Yunan dostluğunu

114 Şükrü Sina Gürel, Tarihsel Boyut İçinde Türk Yunan İlişkileri ( 1821-1993) , Ankara, Ümit Yayıncılık, 1993, s. 40

bir temel yaparak bütün Balkan devletleri arasında bir anlaşmaya varılabilir, bir de siyasi ve ekonomik alanlarda iş birliği yaparak Balkan Konfederasyonu’na gidilirse o vakit, Balkan Birliği’nin tabii başkenti İstanbul olmakla beraber; başlangıç olarak ben, Yunan milletinden Garbi Trakya’ya otonomi verilmesini isteyebilirim ve alırım. Bu suretle belirsiz bir süre için Balkanlar’ın Vaşington’u Garbi Trakya olmuş olur” diyordu”. 115

Bütün bu olumlu söylemlere rağmen aslında “ ilişkiler 1925 yılında geriliyor. Türkler Yunanlıların, Yunanlılar da Türklerin mallarına el koyuyor. Olay Adalet Divanı'na intikal ediyor. 1930'da Venizelos'un Ankara ziyareti ile sorunlar büyük ölçüde çözülüyor”. 116

Türkiye ile Yunanistan Lozan’dan arta kalan sorunları çözüme kavuşturduktan sonra 1930 yılı itibariyle iyi ilişkiler içine hatta sıkı bir işbirliği içine girmişlerdir. Ancak bundan önce belirtmek gerekir ki mübadele sorunu ikili ilişkileri 10 yıl boyunca olumsuz etkilemiştir. 1930 yılında başlayan bu süreç 1954 yılına kadar devam etmiştir. Bu sürece Fahir Armaoğlu “balayı” dönemi demektedir. “ …işbirliği yılları Yunanistan’ın Kıbrıs uyuşmazlığını 1954 yılında Birleşmiş Milletlere sunması ile son buldu. Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılması ile işbirliğine dönüldü. Ancak bu devre çok kısa, ancak üç yıl sürdü. Sürtüşme yeniden başladı. 1963 yılından beri Türk-Yunan ilişkileri bir türlü düzelemedi.”. 117

Türkiye ile Yunanistan Lozan’dan sonra mübadele konusunda büyük sorunlarla karşı karşıya kaldılar ve buradan kaynaklanan problemler nedeniyle ilişkiler çok gerildi. Ancak mübadele daha çok Yunanistan’ı etkiledi. Büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacağını anlayan Yunanistan 118 anlaşmanın uygulanmasını zorlaştırmaya başlamıştır. Gerilen ilişkiler

“ 1925 yılında biraz normale dönmeye başladı. Aynı yıl Türkiye Atina’ya Büyükelçi atadı”. 119 Ancak mübadele sorunu hala çözülmemişti ve Yunanistan aynı zamanda büyük bir

iç siyasi kriz yaşamaktaydı. Hükümetler devamlı değişiyor, darbeler ardı ardına geliyordu.

115 H. Bülent Demirbaş, Batı Trakya Sorunu, İstanbul, Arba Yayınları, Ocak 1996, s. 117

116 Diyalog yayınları tarafından 7 Mayıs 2007 Pazartesi günü Gümülcine'deki Chris § Eve otelinde gerçekleşen "Lozan Barış Konferansı'nda Batı Trakya Türkleri ve İstanbul Rumları" konulu konferansta konuşan Trakya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Hasan B. Dilan’ın yaptığı konuşmadan.

117 Suat Bilge, Büyük Düş, Türk Yunan Siyasi İlişkileri, Ankara , 21. Yüzyıl Yayınları, I. Baskı, Ekim 2000, s. 157

118 Georges Castellan, Balkanların Tarihi, Çev: Ayşegül Yaraman – Başbuğu, İstanbul, Milliyet Yayınları, 1993, s. 440

“ Yunanistan’da Ocak 1924 ile Haziran 1925 tarihleri arasında altı hükümet değişikliği olmuştur. 1925 yazında General T. Pangalos darbe sonucu iktidara gelmiş bunu Ağustos 1926’da Y. Kondilis’in darbesi izlemiştir. Kondilis başarısız olunca Kasım 1926’da yapılan seçimlerde A. Zaimis başkanlığında bir koalisyon hükümeti kurulmuştur. 1928- 1933 yılları arasında Venizelos başkanlığında Liberal Parti iktidara geldi”. 120

“Bu arada göç dalgası Yunanistan’ın demografik yapısını bozmuş, Lozan’dan sonra Türkiye’den Yunanistan’a göç edenlerin sayısı 1 milyon 100 bine ulaşmıştı. Yalnızca Atina’nın nüfusu 1920 ile 1928 yılları arasında iki katına ulaşmıştı. Yunanistan’ın nüfusu ise 1928 yılında 6 milyon 200 bin olmuştu. Bu göçler konut ve işsizlik sorununu ortaya çıkarmış, sonuç olarak siyasi istikrarsızlık Yunanistan’ı çöküntünün eşiğine getirmiştir. 1922 yılından sonra Yunanistan “ Darbeler” ülkesi olmuş, bu süreç 1928 yılına, Venizelos’un başbakan olmasına kadar sürmüştür”. 121

Görüldüğü gibi, Lozan’dan sonra yaşanan kargaşa nedeniyle azınlık ya da azınlık eğitiminin düzeltilmesi veya sadece azınlık eğitimi ile ilgili herhangi bir düzenlemeyle bırakın ilgilenilmeyi büyük ihtimalle bir düşünce olarak bile hayat bulmamıştır.

Celal Bayar Lisesinin Lozan’dan otuz yıl sonra açılmış olması da azınlık eğitimine verilen önemi göstermektedir. Tabi unutmamak gerekir ki o yıllar zor yıllardı. Hem Türkiye hem de Yunanistan çok daha farklı sorunlarla karşı karşıyaydı. Bu sorunlardan ortak olanı İtalya’nın saldırgan tutumuydu. “1935 yılından sonra Faşist İtalya’nın, Doğu Akdeniz ve Balkanlarda saldırgan ve yayılmacı amacının ortaya çıkması, Mihver’in kurulması, Türkiye’yi Batılı devletlerle işbirliğine zorlayacaktır”. 122 Türkiye Batı’ya yaklaşırken Yunanistan bizzat Batılı komşusu tarafından rahatsız edilecek ve Yunanistan bu saldırının fiili hedefi olacaktı.

120 a.g.e., s. 140, dipnot 23 121 a.g.e., s. 140

Bunun dışında, “Yunanistan, 1930 yılında Bulgaristan’la yaptığı bir andlaşma ile Batı Trakya’daki Bulgarlarla, Bulgaristan’daki Yunanlıları mübadele ederek, bunları Batı Trakya’ya yerleştirmiş, daha o zamanlar Lozan Andlaşması’nı ihlale başlamıştır”. 123