• Sonuç bulunamadı

İlkokullar ve bu okulların öğrenci sayıları hakkında çeşitli rakamlar telaffuz edilmektedir.

3. Okul Kitapları Sorunu

Türk -Yunan Ortak Kültür Komisyonlarının son olarak2000 yılında gerçekleştirdikleri ikili görüşmelerin ardından iki devlet arasında protokoller imzalanmıştır. İkili ilişkilerdeki bu yeni açılımlar doğrultusunda örneğin, yıllardan beri çözümsüz duran azınlık okullarında Türkçe Eğitim Programı’nda okutulan kitaplar sorununa Türkiye'den Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’ndan gönderilen kitapların dağıtımına ve okutulmasına olanak sağlanması ile ilköğretim 1. kademenin kitap sorununa çözüm getirilmiştir. İkinci kademede yer alan ortaokulların ve liselerin ders kitaplarının yenilenmesi ile ilgili süreç ise henüz tamamlanmış değildir. 335

2003-2004 öğretim yılının sonu itibarıyla ortaokul ve lise Türkçe ders kitapları henüz dağıtılmamıştı. Günümüzde bu kitaplar dağıtılmış ve okutulmaya başlanmıştır fakat bu 2006 yılını bulmuştur. Ancak bu döneme kadar okutulan Türkçe kitaplar gerçekten çok eski ve

334Batı Trakya’da Öğretmen Sorunu” , Halka ve Olaylara Tercüman, 2005-11-30 335 Kelağa, “ Yunanistan’da ( Batı Trakya’da) İkidilli Eğitim…” , s. 8

modası geçmiş eğitim teknikleriyle doluydu. Ortaokul ve lise öğrencilerinin kitaplarını elinize aldığınız anda daha bunun böyle olduğunu anlayabiliyorsunuz. Edebiyat, Türkçe, Matematik, Hayat Bilgisi gibi kitapları bugün Türkiye’deki öğrencilere gösterseniz “babalarımız, (hatta) dedelerimiz mi okuyormuş bunları” diye sorarlar. Bilmezler ki o kitaplar son zamana kadar Batı Trakya Türk çocuklarını “ eğitiyorlardı”.

“Geçen eğitim - öğretim yılı içinde dağıtılan Türkçe ders kitapları içerik olarak doyurucu fakat daha önce söylediğimiz gibi Hayat Bilgisi, Müzik dersi ile ilgili kitaplar da gelmeli. Okul kitaplıkları ansiklopediler, sözlükler, hikâye ve genel kültür kitapları ile zenginleştirilmeli. Bütün bunların yanında yeni kitaplarla öğrencilerimizin derse ilgisi arttı”.336

Kitap sorunu yıllar boyunca azınlık eğitimine damgasını vurmuştur. Şimdi yapılan tartışmalardan biri de yeni kitapları öğretmenlerin bile anlayamadığıdır. Bu öğretmenlerden SÖPA çıkışlı olanlar kastedilmektedir. Yani yetersiz olduklarından dolayı birçok konuyu bilmediklerini ve dolayısıyla öğrencilere de aktaramayacaklarını varsayanlar vardır. “15 yıl sonra Türkiye'den tren dolusu kitap gelse de okutacak öğretmen bulunmayacaktır”. 337

Bu görüşe karşılık KEMO ile LMV’nin 4 Aralık Cumartesi günü Gümülcine’de düzenledikleri Azınlık Eğitimi ile ilgili konferansta konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Elçin Macar “Lozan’da azınlığın din temelli olarak tanımlanmasıyla, Türk kökenli olmayan Batı Trakya Müslümanlarının da Türkleştirilmesi süreci başlıyor; çünkü bütün Müslüman çocukları bu okullarda Türkçe öğreniyorlar, bu kitaplarla okuyorlar, Türkiye’den yollanan öğretmenlerin eğitiminden geçiyorlar; dolayısıyla mesela Çingeneler, Pomaklar Türkleşiyorlar, hatta belki Türkten fazla Türkçü örnekler ortaya çıkıyor” demiştir. Bir diğer tartışma konusu ise Yunan ders kitaplarındaki öğretilerin değişmesiyle ilgilidir. Yunan yönetimi düşmanca öğretileri kitaptan çıkarmayı hedeflemiş ancak gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçilmiştir.

336 Sadık Salih ile yapılan röportaj.

“Özellikle tarih kitaplarında Osmanlı yönetimi ve Türkler hakkında anlatılanlara da değişiklikler getiren bu adım öğrencileri milli mitlerden ve aşırı milliyetçilikten arındırmayı hedefliyor. Yunan devlet okullarına seçmeli Türkçe dersleri de getiriliyor.

Bu yıl tedrisata giren yeni tarih kitaplarında, Yunan öğrencilerde kin ve nefret duyguları aşılamayı amaçlayan ve ‘barbar Türklerin’ simgesi olarak tanımlanan Yeniçerilerin çoğunun aslında, ‘İslamlaştırılan Hıristiyan çocukları oldukları’ gerçeği belirtiliyor”. 338

“Vatanımız nedir” konusunda Yunan okul kitaplarında okutulan ve öğretmenlerin anlatımında vurgulanan temel öğeler şunlardır: dünya kültürünün ve evrensel ahlak değerlerinin kaynağı olarak Yunanlıların üstünlüğü, antik yıllardan günümüzde devamlılık; binlerce yıl içinde bozulmadan korunan bir milli kişilik; zaman zaman komşu olan yada birlikte yaşanılan halklardan (Türkler, Arnavutlar, çeşitli Slav toplulukları, Araplar vb.) etkilenmemiş olan “ ırksal” homojenlik/arılık ; askeri, kültürel vb. gibi tüm düzeyde tetikte bulunarak, sonu gelmez tehditlere karşı durabilmek için gerekli devamlı bir uyanıklık.

Yunan okul kitaplarının ürettiği anlatı “beklentileri yerine getirilmiş, bugüne ve yarına karşı kararsız, mitosunun boyutları içerisinde hapsedilmiş, içe dönük bir milli kimlik yaratmaktadır. 339

“Bizim Yunanlı olma anlayışımız tarihten etkilenmemiş gibi gösterilmek istenmekte ve böylece bir sonuç olarak sanki doğa üstü, tarihin ve zamanın dışında kalmış gibi tarif edilmektedir”. 340

Yunan ders kitaplarında Türkiye ile ilgili olarak var olan eğilimler şöyledir:

“ilk ve en geleneksel eğilim, artık günümüzde profesyonel tarihçilerin yapıtlarından çok, ilk ve orta öğretimde kullanılan kitaplarda kendisini gösteren milli tarih anlatısı ekseni etrafında döner. Üç eğilimi bağdaştırmaya

338 Stelyo Berberakis, Yunan Ders Kitapları değişiyor, www.ntvmsnbc.com/news/385419.asp

339 Alexis Heraclides, Yunanisyan ve “ Doğudan Gelen Türkiye” , Çevirenler: Mihalis Vasilyadis-Herkül Milas, İstanbul, İletişim Yayınları, 2. Baskı, 2003, s.63

çalışmaktadır: milli tarihi, geleneksel stratejik eğitimi ve – tabiri caiz ise- “ Türk karşıtı eğitim” diye adlandırabileceğimiz ve Türkiye ile Osmanlı İmparatorluğu’nu aşırı olumsuz açıdan inceleyen ve gösteren eğilimi.

Neo-ortodoks akımın temsil ettiği ikinci eğilim, 1974’ten sonra Yunanistan’da askeri cuntanın yıkılmasını izleyen yıllarda kendisini gösterdi. Bu akım “ Helen/Ortodoks özel şahsiyeti ile Batı arasındaki, çok derin olan bir uçurumu kültürel7teolojik alanda savunur,analizini yapar ve bu görüş açısı içinde Ortodoksluk’la Türkiye/İslam arasında var olan ikinci derin uçurumu

görür; yani Türkiye, Katolik veya Protestan Batı’nın “korumacılığı” altındadır.

1990’lı yıllarda ortaya çıkan üçüncü eğilim, 19. yüzyıl sonlarından 1940 yılına dek uluslararası alanda revaçta olan klasik jeopolitiğin alanına yerleştirilebilir. Bu çerçevede Yunanistan’la Türkiye arasında gün geçtikçe artan ve Yunanistan’ı uydu haline gelme tehlikesine iten jeopolitik dengesizliğe karşı savaşın (ve özellikle “ilk darbenin” ) olası bir çözüm olduğunu savunur”.

341

Bu kitapların içerikleri değiştirilmek istenildiği zaman Yunanistan’da tabiri caizse kıyamet kopartılmıştır. Tabi bunun birçok nedeni vardır. Herkül Milas bu konuda şöyle diyor:

“Ama olaya yalnız bu imaj açısından bakmak olayı anlamamızı olanaksız kılacaktır çünkü bu çatışmada Türk imajı araçtır, kavganın özü, nesnesi ve amacı değildir. Türk imajını kötülemeyenlerin derdi tabi ki ‘Türkler’ değildir. Kavga Yunan kimliği ve onunla doğrudan ilişkili olan geçmişin algılanışı konusundadır. Olay çok ilginç ve hele de öğreticidir çünkü bu tür arayışlar bütün ulus devletleri içinde zaman zaman su yüzüne çıkar – hatta çıkmalıdır.

…Özellikle yaklaşan seçimlerde birinci partinin oyların yüzde bir ikisi ile kazanacağı ve Kilisenin de en azından bu kadarlık bir oranı etkileyebileceği düşünülürse baskının ve tereddüdün derecesi kolayca anlaşabilir.

Bütün bunlardan dolayı bu kitap olayının bir ‘Türk imajı’ tartışması olarak anlaşılması ve buna indirgenmesi yanlış olacaktır. Aranan bir komşunun imajı ötesinde, paranoyanın, tehdit algılamasının, kavga üzerinde bina edilmiş uluslararası ilişkiler ağı algılamasının aşılmasıdır. Kitabın önemi ulusal kimliğin de Öteki’ne o denli dayanmadan oluşabileceğini hatırlatmasıdır. Çünkü kimi durumlarda bir komşunun imajı düzeltilmekte ama tehdit algılaması başka bir ulusa yada yöne çevrilmektedir. Mesela yeni bir paradigmanın gündeme gelmesidir, sağlıklı bir kimliğin oluşmasıdır, hasım değiştirmek yada geçici ittifaklar algılamak değil. Yunanistan’da bazı solcular örneğin, paranoyayı ‘anti-emperyalizm’ adına Batı’ya karşı yaşamaktadırlar. Bu durumda çocukların beyni aynı zararı görmektedir. 342

“…eski kitaplara kıyasla yeni kitaplarda "Yunanlılar 400 yıl esaret altında yaşadı",

"Türkler Yunanlılara büyük eziyetler çektirdi", "Yunan bağımsızlık savaşında din adamlarının çok büyük katkısı vardı", "Küçük Asya felaketi'nde on binlerce Yunanlı katledildi", "Kıbrıs'ta barbarca istila ve işgal" ifadeleri bulunmuyordu.

Eski cumhurbaşkanlarından Hristos Sarcetakis ve Atina Başpiskoposu Hristodulos'un önderliğinde başlatılan tepki dalga dalga yayıldı. Siyasi alanda ise aşırı milliyetçi LAOS partisi tepki kervanının başını çekti. Diğer büyük partiler de tepki dozu LAOS'unki kadar olmasa da "kitaba tepki kervanına" katıldı. Tarih kitaplarının toplatılması için başlatılan imza kampanyasına 3 bin kişi katılmış olsa da gürültünün kopartılmasına yetti. İmzaların toplandığı bildiride, kitaplarda Osmanlı İmparatorluğu'nun "masum" gösterilmeye

çalışıldığı ve asırlardır Yunanlılara karşı işlenen "soykırım, tevacüz, saldırı ve zorla İslamlaştırma" gibi eylemlerin gizlendiği iddiaları ortaya atıldı”. 343

Kitapların değiştirilmesine karşı gelmek için başlatılan kampanyada Türkiye’nin tanıdığı, Türk dostu olarak tanıdığı Mikis Theodorakis de yer almıştır.

Bakın Yunanistan’daki tepkiler hangi noktalarda toplanmış:

1- Yunan bağımsızlık mücadelesindeki kahramanların tümüne yer verilmiyor.