• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

4.6. Liyofilize Kültürlerde Yapılan Analiz Sonuçları

4.6.2. Liyofilize kültürlerin nem miktarları ve kullanılan koruyucu ajanların

Farklı kriyojenik maddelerle muamele edilerek liyofilize edilen kültürlerin işlemden hemen sonraki nem miktarları Şekil 4.14’te görülmektedir. Endüstriyel üretime yönelik tasarlanan bu çalışmada kültürler liyofilizatöre büyük miktarlarda beslenmiştir. Tüm kültürler aynı miktarda ve aynı şartlar altında 2 gün süre ile dondurarak kurutulmuştur. Böylece kullanılan kriyoprotektif ajanların kurutma etkinliklerinin belirlenerek liyofilizasyon işlemine uygunluğu da tespit edilmek istenmiştir. Uygulanan sabit liyofilizasyon süresi sonucunda kültürlerin nem içerikleri oldukça farklılık göstermiştir. Sonuçlara göre her bir koruyucu maddenin kuruma etkinliğinin farklı olduğu görülmektedir. Elde edilen sonuçlara göre en uygun ve yeterli kuruma %5.80 ve %8.06 nem içeriği ile sırasıyla P ve DP kültürlerinde gerçekleşmiştir. Kontrol, AK ve RK örneklerinin nem içerikleri ise sırasıyla %16.14, %34.41 ve %23.03’tür. Kontrol örneğinin beklenenden daha az kuruma göstermesinin nedeni, liyofilizatöre büyük miktarlarda beslenmesi ve bu miktardaki örneğe kurutma süresinin yeterli gelmemesi olabilir. Ayrıca kontrol örneğinin başlangıç kuru madde içeriği %10 iken, koruyucu ajan içeren kültürlerin %15 olması da, kuruma etkinliğinin düşük olmasına büyük ölçüde neden olmuş olabilir. Kazein içeren örneklerin, bilhassa da asit kazein ilaveli örneğin, en yüksek nem değerine sahip olduğu görülmüştür. RK kültürünün, AK kültürüne kıyasla daha düşük nem içermesinin nedeni, rennet kazeinin oluşturduğu jelin nispeten daha büyük gözeneklere sahip olması sonucunda daha fazla buzun süblime olması olabilir. Kazein molekülünün oluşturduğu protein ağ yapısı içerisine hapsedilen su moleküllerinin kuruma sırasında uzaklaşmasının daha zor olması nedeniyle bu örneklerin kuruma etkinliğinin oldukça düşük olduğu ve büyük miktarda kültürlerin üretildiği bir dondurarak kurutma prosesiyle yeterli derecede kuru bir ürün elde edilmesini engellediği görülmektedir. Bu nedenle kazeinlerin koruyucu ajan olarak kullanıldığı liyofilizasyon işlemlerinde kültür miktarının azaltılıp, kurutma süresinin de uzatılması zorunlu bir uygulama olarak görülmektedir.

Bu çalışmanın sonuçlarına benzer olarak, Clementi ve Rossi (1984a), Leuconostoc

oenos hücrelerini akışkan yataklı bir sistemde kurutarak depoladıkları çalışmalarında,

kurutulmuş preparatlarda %10 nem değeri, hücre canlılığı için kritik bir nokta olarak kabul edilse de, bu değerin üstünde de bakteriyel canlılıkta önemli bir azalma gözlemlemediklerini bildirmişlerdir.

Dolly ve ark. (2011), duvar materyali olarak peynir altı suyu proteini kullandıkları

L. plantarum enkapsülasyon işleminde, %30 (a/h) kuru madde içeren 165 ve 210 ml

hacmindeki kültür solüsyonlarını 8 saat boyunca liyofilize etmişlerdir ve nem miktarlarını sırasıyla %5.60 ve 3.61 olarak tespit etmişlerdir.

Enterococcus faecium ve L. plantarum'un liyofilizasyonunda koruyucu olarak

glukoz, sükroz, trehaloz ve maltodekstrinin kullanıldığı bir çalışmada elde edilen kültürlerin nem içeriğinin %1.9–8.0 arasında olduğu bildirilmiştir. L. plantarum formülasyonlarının nem içeriği %1.9–4.7 arasında yer alırken, en kuru ürünler maltodekstrin ile formüle edilmiş hücrelerden elde edilmiştir. En düşük nem içeriğine sahip olan glikoz ve maltodekstrin ile formüle edilen L. plantarum’un, dondurarak kurutma işleminden sonraki canlılıklarının daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, önemli hücre moleküllerinin hasar görmesine neden olan yapısal suyun kurutma sırasında uzaklaşması ile açıklanmıştır (Strasser ve ark., 2009).

Şekil 4.14. L. plantarum kültürlerinin liyofilizasyondan hemen sonra belirlenen nem değerleri (%) Zayed ve Roos (2004), dondurarak kurutulmuş Lactobacillus salivarius hücrelerinin depolanması için optimum nem içeriğinin yaklaşık % 2−8 ila %5−6 arasında değiştiğini bildirmiştir. Dondurarak kurutulmuş kültürlerde tatmin edici bir canlılık oranı için belirli bir miktar suyun kalması gerektiğini ve bu kalan nem miktarının dondurarak kurutma ortamının tipi ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtmişlerdir.

0 5 10 15 20 25 30 35 Kontrol AK RK P DP Nem ( % )

Depolama süresi (gün) Ortalama 0 30 60 90 120 150 Kontrol 16.14±0.07aB 17.12±0.05a 17.55±0.17a 17.52±0.71a 17.54±0.14a 17.50±0.58a 17.23 AK 34.41±1.58aD 35.26±0.11a 35.33±0.09a 35.63±0.14a 35.94±1.58a 36.68±0.05a 35.54 RK 21.03±1.14aC 21.17±1.01a 21.63±0.52a 21.71±0.19a 22.43±0.39a 22.07±0.05a 21.67 P 5.80±0.76aA 5.75±0.29a 6.58±0.16ab 6.77±0.17ab 6.71±0.67ab 7.88±0.04b 6.61 DP 8.06±0.30abA 8.01±0.15a 8.64±0.44ab 8.99±0.01bc 9.64±0.20c 10.89±0.00d 9.04

Ortalama ± standart sapma. a-b: Aynı satırdaki farklı harfler veriler arasında istatistiksel fark olduğunu göstermektedir (p<0.05). A-D: Aynı sütundaki farklı harfler veriler arasında istatistiksel

fark olduğunu göstermektedir. (p<0.05). AK: Asit kazein ilave elde edilen kültür, RK: Rennet kazein ilave elde edilen kültür, P: PAST ilave elde edilen kültür, DP: DPAST ilave elde edilen kültür.

Şekil 4.15. Liyofilize L. plantarum kültürlerinin depolama boyunca nem değerlerindeki değişimler 0 5 10 15 20 25 30 35 40 Kontrol AK RK P DP Nem (%) Başlangıç 30.gün 60.gün 90.gün 120.gün 150.gün

Bu çalışmada aynı zamanda depolama süresince nem miktarlarındaki değişimler de incelenmiş ve sonuçlar Çizelge 4.12 ve Şekil 4.15’te sunulmuştur. Başlangıç nem miktarı yüksek olan kontrol, AK ve RK kültürlerinin nem değerlerinde, depolama süresince anlamlı bir değişiklik gözlemlenmemiştir (p>0.05). P numunesinin 150 günlük depolama sonrasında, nem değerlerinde belirgin bir artış (p<0.05) görülürken, DP numunesinde ise 90, 120 ve 150 günlük depolamaların her birinde artış olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak başlangıç nem miktarları yüksek olan örneklerin nem değerleri depolama süresinden etkilenmezken, daha kuru olan P ve DP örneklerinin ise giderek nem miktarlarında artış gözlenmiştir. Zamanla örneklerin su miktarında meydana gelen bu artışın, kültürleri saklamak amacıyla kullanılan ambalajların nem bariyerinin zayıf olması nedeniyle olduğu düşünülmektedir.

Kuruma oranı, bakterilerin canlılık seviyelerini sadece dondurarak kurutulduktan sonra değil depolama süresince de etkileyebilmektedir. Kültürlerin maksimum stabilitesi için optimum bir nem içeriğine sahip olması gerektiği gösterilmiştir. Hücresel materyallerin aşırı kurutularak tüm suyun uzaklaştırılması, proteinlerin bozulmasına ve hidrofilik bölgelerin oksijen gibi gazlara maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle nem içeriğinin %0.5'in altına düşmesi ile ölüm oranı yükselmektedir. Kültürlerin az kuruması ile partiküllerin yüzeyindeki makromoleküllerin oksidasyonuna karşı koruyucu bir su bariyeri oluşmasına rağmen, çeşitli kimyasal reaksiyonları da meydana getirebilmektedir (Champagne ve ark., 1991). Clementi ve Rossi (1984b) tarafından yapılan bir çalışmada, Leuconostoc oenos'un az kuruyan kültürlerin zayıf stabilite göstererek, depolama sırasında canlılıklarının hızlı bir şekilde azaldığı bildirilmiştir.

Donmuş mikroorganizmaların canlılığını korumak için oksijen ve nem ile gereksiz temasıni önlemek için önlemler alınmalıdır. Kültür ortamında kalan suyun hareketi, yoğun oksidasyon etkisi yaratarak bakteri canlılığına sıklıkla zarar vermektedir. Hücre içi aktif olan suyun sürekli göç etmesi, canlılık kaybına yol açmaktadır (Shu ve ark., 2018).

Higroskopik davranış nedeniyle polisakkarit ve protein bazlı kurutulmuş ürünlerin daha yüksek nem içerdiği bildirilmektedir. Bununla birlikte toz ürünlerde nem içeriğinin, %5’in altında olmasının daha uzun bir raf ömrü sağlayacağı ileri sürülmüştür (Muhammad ve ark., 2017). Bu çalışmada, literatürde belirtilen aralıkların çok üstünde nem içeriğine sahip olan kontrol, AK ve RK örneklerinin, depolama sırasında yine de yüksek canlılık sergilediği görülmüştür. Bunun nedeni, kullanılan kriyoprotektanların etkinliğinin yanı sıra kültürlerin vakum altında depolanması da olabilir. Vakum veya inert

gazlar altında depolamanın bakteri canlı kalımını arttırdığı daha önceki çalışmalarda bildirilmiştir (Sinha ve ark., 1974; Yang ve Sandine, 1979; Tsvetkov ve Brankova, 1983). Depolama sırasındaki hücre ölümlerinin bir nedeninin de önceden oluşan serbest radikallerin varlığı olduğu düşünülmektedir. Depolamanın erken dönemlerinde, oksidasyon reaksiyonlarının, serbest moleküler oksijenin varlığına veya yokluğuna değil, süspansiyon halindeki matris içindeki reaktif serbest radikallerin varlığına bağlı olduğu tahmin edilmektedir. Oksidasyonun sonuçları hücre için çok önemli olabilmektedir. Askorbat veya sistein varlığında inkübe edilen mitokondriyal membranlarda lipit peroksidasyonunun bir sonucu olarak membran yapısının ve fonksiyonunun yitirilmesi ile bazı enzim aktivitelerinin kaybı söz konusu olabilmektedir. Biyomembranların kontrolsüz peroksidasyonu, membran yapısı ve fonksiyonu üzerinde derin etkilere yol açarak, hücre ölümlerine neden olabilmektedir (Castro ve ark., 1995). Bu nedenle bu çalışmada üretilen kültürlerin vakum koşulları altında saklanmasının canlılık kaybını minimize ettiği düşünülmektedir.