• Sonuç bulunamadı

SONUÇ VE ÖNERİLER

5.1.2. Lise Öğretmenlerinin Öğretme-Öğrenme Anlayışlarına İlişkin Sonuçlar

Katılımcı öğretmenlerin öğretme-öğrenme anlayışlarının “yapılandırmacı anlayış” alt boyutuna ilişkin önermeleri “katılıyorum” düzeyinde benimsedikleri, “geleneksel yaklaşım” boyutuna ilişkin önermelerde ise “kararsız” kaldıkları bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgu, lise öğretmenlerinin yapılandırmacı öğrenme anlayışını güçlü bir şekilde benimsediklerinin geleneksel anlayışı benimseme konusunda ise yapılandırmacı yaklaşıma doğru bir geçiş aşamasında olduklarının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu bulgu, öğretmenlerin yapılandırmacı anlayışları benimsemekle beraber, geleneksel yaklaşımlardan da vaz geçmediklerini göstermektedir. Bu durumundan, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun, davranışçı, öğretmen merkezli geleneksel bir eğitimle öğretmenlik mesleğine hazırlandıklarından dolayı, geleneksel öğrenme yaklaşımlarını benimsedikleri ve bu nedenle yapılandırmacı yaklaşıma geçişte güçlük yaşadıkları sonucu çıkarılabilir. Öğretmenlerin geleneksel yaklaşımları benimseme konusunda kararsız davranmaları, diğer bir ifadeyle zayıf bir inanca sahip olmaları, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğretim programların uygulama boyutunu güçleştirebilir.

5.1.2.1. Cinsiyet, Kıdem ve Branş Değişkenine Göre Öğretmenlerin Öğretme Öğrenme Anlayışlarına İlişkin Sonuçlar

Araştırmaya katılan lise öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşım ortalama puanları arasında cinsiyet değikenine göre kadın öğretmenlerin lehine anlamlı bir farkın

olduğu, geleneksel yaklaşımla ilgili ortalama puanları arasında ise anlamlı bir farklılığın ortaya çıkmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, araştırmaya katılan kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre yapılandırmacı anlayışı daha çok benimsedikleri söylenebilir. Bu bulgu, araştırmada elde edilen epistemolojik inançların “bilginin kaynağı uzmandır ve öğrenme yetenek işidir” ve “öğrenme çabaya bağlı değildir” alt boyutlarında, kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere kıyasla daha gelişmiş inançlara sahip oldukları bulgusuyla paralellik göstermektedir. Alanyazında cinsiyet değişkeninin eğitim durumu, kültürel ortam, öğrenme yetenekleri gibi farklı değişkenlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır (Buehl, 2003, aktaran Meral ve Çolak, 2009, s. 142). Araştırma bulgu ve yorumlardan hareketle, kadınların erkeklere kıyasla epistemolojik yaklaşımları daha çok benimsemelerinin kadınların öğrenmede bağlamsal yolları kullanmaya daha eğilimli olmalarından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

Araştırmaya katılan öğretmenlerinin öğretme-öğrenme anlayışlarının “yapılandırmacı öğrenme anlayışı” alt boyutuna ilişkin görüşleri arasında, kıdem değişkenine göre, ortaya çıkan farkın anlamlı olduğu yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Bu bulgulara göre, 1-5 yıl kıdemi olan öğretmenlerin, öğretme-öğrenme anlayışlarının “yapılandırmacı öğrenme anlayışı” alt boyutundaki görüşleri, 11-15 yıl, 21-25 yıl, 26-30 yıl ve 31 yıl üstü kıdemlerdeki öğretmenlere göre ve 16-20 yıl kıdemdeki öğretmenlerin 21-25 yıl kıdemdeki öğretmenlere göre daha çok benimsedikleri anlaşılmaktadır. Genel olarak düşük kıdeme sahip öğretmenlerin yapılandırmacı öğrenme yaklaşımlarını daha çok benimsedikleri, kıdem arttıkça öğretmenlerin yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını benimseme düzeyinin azaldığı söylenebilir. Diğer yandan, öğretmenlerin, öğretme- öğrenme anlayışlarının “geleneksel öğrenme anlayışı” boyutu ile ilgili görüşleri arasında da kıdem değişkenine göre, anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgulara göre, 1-5 kıdeme sahip öğretmenlerin geleneksel anlayışları benimsemedikleri, diğer kıdemdeki öğretmenlerin ise geleneksel anlayışla ilgili görüşlere kararsızlık gösterdikleri anlaşılmaktadır.

Öğretmenlik mesleğinde yeni olan öğretmenlerin mesleki kıdemi yüksek olan öğretmenlere kıyasla, yapılandırmacı anlayışı daha yüksek düzeyde benimsemeleri, postpozitivist-öznel bilgi temelli bir epistemolojik inanca sahip olduklarının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bundan hareketle, 2004 yılında Milli Eğitim

Bakanlığı’nda başlatılan eğitim reformu ile birlikte yaşanan paradigma değişikliğinin getirdiği yeni pedagojik anlayışların genç öğretmenleri daha çok etkilediği sonucuna ulaşılabilir. Postpozitivist paradigma temelinde gelişen yapılandırmacı anlayışın, bireyi eğitimin aktif öznesi yapması, bireylere daha fazla öğrenme özerkliği sağlaması, insan hakları ve demokrasi kavramlarına olan vurgusunun genç öğretmenler üzerinde daha çok etkisinin olduğu sonucu çıkarılabilir.

Araştırma sonucunda katılımcı öğretmenlerin öğretme-öğrenme anlayışlarının “yapılandırmacı yaklaşım” alt boyutuna ilişkin görüşleri arasında, branş değişkenine göre, anlamlı düzeyde farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bulgular, Fizik öğretmenlerinin, yapılandırmacı öğrenme anlayışı, Edebiyat, İngilizce ve Rehber öğretmenlere göre daha az benimsediklerini göstermektedir. Fizik öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşımı daha az benimsemelerinin, klasik fizik eğitimi almalarından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Türkiye’de fizik eğitiminin klasik fizik ağırlıklı olması ve bilgilerin öğrencilere değişmez gerçekler yığını olarak aktarmacı bir yolla verilmesi, fizik öğretmenlerinin epistemolojik açıdan bilgiyi kesin ve değişmez gerçekler olarak görmelerine neden olmuş olabilir.

Araştırmada, öğretmenlerin öğretme-öğrenme anlayışlarının “geleneksel yaklaşım” alt boyutuna ilişkin görüşleri arasında, branş değişkenine göre, anlamlı düzeyde farklılık olduğu anlaşılmıştır. Bu bulgulara göre, Rehber öğretmenler ve Kız meslek lisesi meslek dersleri öğretmenlerinin geleneksel anlayışla ilgili görüşleri benimsemedikleri, diğer öğretmenlerin ise geleneksel yaklaşımı benimseme konusunda kararsız davrandıkları anlaşılmaktadır. Bu araştırmada kıdem ve cinsiyetin inançların gelişimi üzerinde etkileri olan değişkenler olduğu yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Bu bulgulardan hareketle geleneksel yaklaşımı benimseme konusunda branşlar arasındaki farklılaşmanın kaynağının cinsiyet ve kıdeme dayalı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

5.1.2.4. Öğrenim Durumu, Görev Yaptığı Kurum ve Okul Türü Değişkenine Göre Öğretmenlerin Öğretme Öğrenme Anlayışlarına İlişkin Sonuçlar

Araştırmaya katılan öğretmenlerden lisansüstü mezunu olan öğretmenlerin lisans mezunu öğretmenlere göre yapılandırmacı yaklaşımı daha çok benimsedikleri; lisans

mezunu olan öğretmenlerin ise daha çok geleneksel yaklaşımın etkisinde oldukları yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Bu bulguya göre, lisansüstü eğitimin, öğretmenlerin öğretme-öğrenme anlayışlarında yükselen paradigma olan yapılandırmacı yaklaşımı benimsemeleri üzerinde önemli bir değişken olduğu sonucuna varılabilir.

Araştırmaya katılan lise öğretmenlerinin yapılandırmacı ve geleneksel anlayışla ilgili görüşleri arasında görev yaptığı kurum türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır. Bu bulgu, lise öğretmenlerinin öğretme-öğrenme anlayışlarına yönelik bir anlayış geliştirmelerinde, görev yaptıkları kurumların etkisi olmadığı, yönünde değerlendirilebilir.

Araştırmaya katılan lise öğretmenlerinin yapılandırmacı ve geleneksel anlayışla ilgili görüşleri arasında görev yaptığı okul türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır. Buradan hareketle, lise öğretmenlerinin pedagojik açıdan öğretme- öğrenme anlayışı geliştirmelerinde, görev yaptıkları okul türü değişkenin etkisi yoktur, sonucu çıkarılabilir.

5. 1. 3. Lise Öğretmenlerinin Epistemolojik İnançları ile Öğretme Öğrenme Anlayışları Arasındaki İlişkilerle İlgili Sonuçlar

Araştırmaya katılan lise öğretmenlerinin bilginin tek kaynağının uzmanlar olmadığına, kişilerin kendileri tarafından üretilebileceğine, uzmanların bilgilerinin sorgulanabileceğine, öğrenme yeteneğinin doğuştan gelen bir özellik olmadığına ve sonradan gelişebileceğine yönelik inançları yükseldikçe yapılandırmacı anlayışlarının da yükseldiği; öğretmenlerin bilginin tek ve kesin olduğu yönündeki inançları yükseldikçe yapılandırmacı anlayışlarının düştüğü yönünde bulgulara ulaşılmıştır.

Katılımcı öğretmenlerin bilginin tek kaynağının uzmanlar olmadığına, kişilerin kendileri tarafından üretilebileceğine, uzmanların bilgilerinin sorgulanabileceğine, öğrenme yeteneğinin doğuştan gelen bir özellik olmadığına ve sonradan gelişebileceğine yönelik inançları yükseldikçe geleneksel anlayışları ise düşmektedir. Öğretmenlerin bilginin tek ve kesin olduğu yönündeki inançları yükseldikçe geleneksel anlayışları yükselmektedir.

Bu bulgulardan, gelişmiş epistemolojik inanç ve öznel bilgi anlayışı ile yapılandırmacı yaklaşım arasında pozitif; geleneksel pedagojik anlayış arasında ise negatif bir korelasyon olduğu sonucu çıkarılabilir. Bu ilişki, öğretmenlerin sahip olduğu paradigmaları temel alan epistemolojik inançları ile pedagojik inançları olarak ifade edilen yapılandırmacı ve geleneksel öğrenme yaklaşımları arasında bir ilişkinin olduğunu göstermektedir.