• Sonuç bulunamadı

Kayaçların ıslanma ve kuruma durumunda, suya karşı direncini belirlemek için, literatürde üç farklı deney önerilmiştir. Bunlar;

• Beher içinde suda dağılma (Jar Slake Test-JST)

• Suda dağılma indeksi (Slake Index-SI)

• Islak Kararlılık İndeksi (Slake Durability Index-SDI) deneyleridir.

Santi (1998), çalışmasında gerçek duraylılık karakteristiklerini test etmek için üç farklı suda dağılma deneyleri arasındaki farkı araştırmıştır. Beher içinde suda dağılma (Jar Slake) modifikasyonlarının, değişiklikleri üçte bir oranında azalttığını gözlemlemiştir.

Suda dağılma indeksinin tek bir numune yerine numune gruplarını test ettiği için sonucun kesin olarak belirlendiği bir test olduğunu belirlemiştir. Ayrıca, burada yaş eleme işleminin daha dikkatli bir şekilde yapılması gerektiğini görmüştür. Birinci çevrim suda dağılma indeksinin, daha sonraki çevrimleri tahmin etmede çok iyi olduğunu belirlemiştir. Bununla birlikte, ASTM D4664-87 tarafından önerilen ikinci çevrimin gerekli olmadığını öngörmüştür.

Wood ve Deo (1975), toprak dolgu barajlar için killi malzemenin su içerisinde 24 saatlik çevrimine dayalı niceliksel bir test önermişler ve Luttan (1977) bu öneriyi Beher içinde suda dağılma deneyi I “ Jar Slake Test I “ olarak tanımlamıştır.

Youn ve Tonon (2010), çalışmalarında kil içerikli kayaçların mühendislik özelliklerini belirlemek için toplamış oldukları örnekler üzerinde beher içinde suda dağılma deneyini uygulamışlardır. Yapmış oldukları deneyler sonrasında, örneklerin beher içinde suda dağılma indeks değerleri ile katyon değişim katsayısı (CEC), su limiti (WL), su içeriği (WC) arasında güçlü bir ilişkinin olduğunu görmüşlerdir.

Mohamad, Saad ve Abad (2011), yapmış oldukları çalışmada dayanımı zayıf kayaçların dayanıklılığını değerlendirmek için beher içinde suda dağılma deneyini kullanmışlardır. Bu deneyin düzensiz yığın numuneleri üzerinde test edilebilen, belirli zaman boyunca dayanımı zayıf olan kayaç malzemesinin suya karşı reaksiyonunu belirlemek için geliştirilmiş olan basit bir test olduğunu belirlemişlerdir. Bunun, malzemenin yoğunluğunu, taneler arası etkileşimini ve gözenekliliğini belirlediğini

gözlemlemişlerdir. Çalışmalarını oldukça bozunmuş ve tamamen bozunmuş olan şeyl ve kumtaşı üzerinde dört farklı zaman aralıklarında (10 dakika, 15 dakika, 30 ve 60 dakika) beher içinde suda dağılma deneyini uygulamışlardır. Buldukları sonuçları, Islak Kararlılık İndeksi deneyi Id1 ve Id2 ile karşılaştırdıklarında; özellikle dayanımı zayıf olan kayaçların duraylılığını belirlemek için beher içinde suda dağılma deneyinin Islak Kararlılık İndeksi testine göre daha uygun olduğunu bulmuşlardır.

Deo (1972), yapmış olduğu çalışmada suda dağılma indeksi deneyini uygulamıştır.

150 g olarak hazırlamış olduğu örneklerini sekiz saat boyunca etüvde kuruttuktan sonra her birinin ağırlığını kaydetmiştir. Her birini ayrı ayrı behere koyarak üzerine distile su ile kaplayacak şekilde muamele etmiştir. Altı saat sonra beherlerden almış olduğu numuneleri yıkamış ve kuruttuktan sonra tekrar ağırlıklarını ölçmüştür. İndeks değerini ise, tüm altı örneğin toplamda yüzdesel ağırlık kaybı olarak hesaplamıştır.

Bryson vd. (2012), sağlam ve bozunmuş olan şeyl örnekleri üzerinde Islak Kararlılık İndeksi deneyini uygulamışlardır. Standart Islak Kararlılık İndeksi deneyi ile şeyllerin duraylılık davranışını tam olarak belirleyememeleri nedeniyle çevrimleri, 10, 25, 60 ve 120 dakika olarak uygulamışlardır. Uyguladıkları bu kararlılık indeksine “ Loss Slake Index “ adını vermişlerdir. Bu indeks değeri ile, şeyllerin bozunma oranını belirlemişlerdir.

Hopkins ve Deen (1983), 40 farklı tipteki şeyl kayaçları üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Şeyllerin mühendislik özelliklerini en iyi şekilde karakterize edebilmek için on farklı Islak Kararlılık İndeksi deneyini uygulamışlardır. Çalışmaları sonucunda, yeni tasarlamış oldukları Islak Kararlılık İndeksi ile şeyllerin şişme işlemleri tamamlandıktan sonraki su içerikleri arasında bir ilişkinin olduğunu gözlemlemişlerdir.

Araştırmacılar, genellikle çalışmalarında Islak Kararlılık İndeksi deneyini kullanmışlar ve deneye etki eden faktörler üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Aşağıda bu çalışmalardan bahsedilmektedir.

Franklin ve Chandra, kayaç örneklerinin porozitesi ve geçirgenliğinin, örnek sayısının, şeklinin ve ağırlığının deney üzerindeki etkisini araştırmak için çalışmalar yapmışlardır. Kolay vd. deney sıvısının özellikleri üzerinde çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

Franklin ve Chandra (1972), deneye tabi tutulan kayaç örneklerinin porozitesinin ve geçirgenliğinin deney üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Aynı zamanda, kayaç örneklerinin muhafazası, kayaç örneklerinin sayısı, şekli ve ağırlığı, deneyde kullanılacak sıvının özellikleri üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Çalışmaları sonucunda, her biri 40-60 g ağırlığında olan 10 adet örnek hazırlanmasının en uygun yöntem olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmaları sonucunda, en yüksek duyarlılık indeksinin; 200C’de sodyum hexametafosfat sıvısının kullanılmasıyla, yine aynı sıcaklıkta en düşük duyarlılık indeksinin hidroklorik asit kullanımıyla elde edildiğini bulmuşlardır.

Kolay vd. (2006), deneyde kullanılan sıvının pH değerinin, kararlılık indeksine etkisini araştırmışlardır. Çalışmalarında, sekiz farklı tipteki jips mineralini farklı pH değerlerine sahip sıvılarla deneye tabi tutmuşlardır. Farklı pH koşulları altında, kararlılık indeksi değerlerinin orta derece değerlerden çok yüksek değerlere kadar çıkabildiğini görmüşler ve jips mineralinin kararlılık indeksi değerinin, test sıvısının pH’ından bağımsız olduğunu fark etmişlerdir.

Tonon vd. (2009), kireçtaşları üzerinde ASTM D4644 standardına göre Islak Kararlılık İndeksi deneyini uygulamışlardır. İkinci çevrim sonrasında kayaçların küçük parçacıklar halinde dağıldığını gözlemlemişlerdir. SDI değerlerini, %85 ile %97 arasında bulmuşlar ve bu kayaçların orta derece yüksek veya yüksek dayanıma sahip olduğunu göstermişlerdir.

Koralay vd. (2014), Bitlis ignimbiritinin ayrışma derecesini belirlemek için bir çalışma yapmışlardır. Yapmış oldukları Islak Kararlılık İndeksi deneylerinde değerlerin yüksekten çok yükseğe doğru çıktığını gözlemlemişlerdir.

Bazı araştırmacılar ise, deneye tabi tutulan kayaç örneklerinin mineralojik özelliklerinin indeks değeri üzerindeki etkisini araştırmak için çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

Morgenstern ve Eigenbrod (1974), çok sayıda kuru ve ıslak çevrim deneyinden killi malzemenin su içeriğini hesaplayarak ıslak kararlılık indeksi deneyini önermişlerdir.

Bella vd. (1997), zayıf ve kil içeren kayaçların dayanımını belirlemek için çalışmalar yapmışlardır. Çalışmalarında, taze çamur taşı ve bozunmuş çamur taşının ıslak kararlılık indeksi üzerinde durmuşlardır.

Çetin vd. (2000), çalışmalarında kaya dokusunun kayacın bozunma ve duraylılığı üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu göstermişlerdir.

Dhakal vd. (2002), çalışmalarında piroklastik kayaçların, çamur taşlarının ve tüflü kumtaşlarının kararlılık indeksini irdelemişlerdir. Smektitçe zengin tüflü kumtaşı ve piroklastik kayaçların her ikisinin de belirgin bir biçimde farklı duraylılık davranışı gösterirken, piroklastik kayaçların düşük duraylılık gösterdiğini belirlemişler ve bu durumun altere olan zeolit ve smektitten kaynaklandığını görmüşlerdir.

Ergüler ve Ulusay (2009), Türkiye’den seçtikleri farklı kil içerikli kayaçlar üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar sonucunda Islak Kararlılık İndeksi deneyinin bazı kısıtlamalarını en aza indirmek için dağılma indeksi testini önermişlerdir.

Bu teste göre, kil içeren kayacın dağılımını belirlemek için suda dağılmaya karşı duyarlılık değerlendirmesi adı altında yeni bir parametre geliştirmişlerdir.

Dick ve Shakoor (1992), yapmış oldukları çalışmada 51 adet çamur taşı örneklerinin ıslak kararlılık üzerindeki litolojinin etkisini, geliştirilmiş kapsamlı kararlılık sınıflamasıyla birlikte araştırmışlardır. Tane boyu dağılımı, kil mineralojisi, boşluk oranı, mikro-çatlak sıklığı, Atterberg limitleri ve elektron mikroskobu görüntülemeleri litolojiyi karakterize etmek için kullanırlarken; ikinci çevrimi Islak Kararlılık İndeksi değerini ölçmek için kullanmışlardır. Çamur taşı örneklerini, 10 adet kil taşı, 18 adet çamur taşı, 12 adet şeyl, 15 adet silt taşı ve 6 adet arjilit olmak üzere beş farklı litolojide sınıflandırmışlardır. Ek olarak; kil içeriği, laminalanma varlığı ve Atterberg limitlerini litolojik sınıfları birbirinden ayırt etmek için kullanmışlardır. İkinci çevrim Islak Kararlılık İndeksi değerinin, her bir çamur taşı litotipinin litolojik özellikleriyle ilişkili olduğunu görmüşlerdir. Buldukları sonuçlar, kil taşları için; Islak Kararlılık İndeksi değeri ile kil minerallerinin kabarması arasında kabul edilebilir güçlü bir ilişkinin olduğunu, çamur taşları için; Islak Kararlılık İndeksi değeri ile mikro-çatlak sıklığı indeksi arasında bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Şeyllerde ise, boşluk oranı ile kararlılık indeksi arasında güçlü bir ilişkinin olduğu görülmüştür.

Taylor, Moon ve Beattie, Ulusay vd., Bell vd., Gökçeoğlu vd., çevrim sayısının deney üzerindeki etkisini araştırmışlardır. Amaçları, en ideal değerlere kaç çevrimde ulaşılacağını bulmaktır.

Taylor (1988), ortalama kil minerali içeriği %75’ten fazla olan çamur taşları üzerinde çalışmalar yapmıştır. Islak Kararlılık İndeksi testini 3 çevrim olarak uygulamış ve kararlılık indeksini %60’ın üzerinde ve tek eksenli basınç dayanımını da 3,6 MN/m2’den daha büyük bulmuştur.

Moon ve Beattie (1995), düşük kararlılık indeksine sahip, kaolinit killerinin baskın olarak bulunduğu, ince taneli ve karbonatlı çamur taşları üzerinde çalışmalar yapmışlardır.

Düşük kararlılık indeksinin nedenini, kabaran killer olmadığını aksine, duraylılığın; kil yüzeylerinin suyu emmesiyle kayaç içindeki artık gerilmelerin salınması sonucu oluştuğunu ve bu durumun bütünlüğe zarar verdiğini görmüşlerdir. Yaptıkları çalışma, suya duyarlı parçaların suda küçük parçalar halinde dağılması yerine killerin dağılımını desteklemiştir. Deneylerde ikinci çevrim sonrası tambur içinde kalan kayaç parçalarını fark edince çevrimleri üçe çıkararak deneyleri yapmışlardır.

Ulusay vd. (1995), laminalı, laminalı-masif ve bozunmuş marnlar üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Çalışmada, her bir örnek için beş çevrim uygulamışlardır. Seçilen her bir bozunmuş örnek için, yapılmış suda dağılmaya karşı indeks deneyinde, çevrim sayısının arttırılmasıyla kararlılık indeksi değerinin azaldığını gözlemlemişlerdir. Bu azalmanın, laminalı marn ve laminalı masif marnların taze ve bozunmuş kayaçlarının her ikisinde oldukça belirgin olduğunu görmüşlerdir. Ayrıca, ince laminalı marnların üzerindeki basıncın kalkmasıyla, tabakaların birbirinden ayrıldığını; çünkü diajenetik kuvvetlere maruz kalmış kayaçların, eğer suyun etkisiyle taneler arası bağları zayıflamışsa elastik gerilmeleri saklayabileceğinin muhtemel olacağını fark etmişlerdir. Bunun yanında, beş çevrim sonunda tamburdan geçen malzeme için hazırlanan tane boyu dağılım analizinde, ince silt ve kil franksiyonlarında %55 ile %85 arasında ortalama %67’lik fark edilebilir bir azalmanın olduğunu belirlemişlerdir.

Bell vd. (1997), çamur taşları üzerinde yapmış oldukları deneylerde, çamur taşlarının duraylılığını belirlemek için en iyi yolun üç çevrimli test uygulamak olduğunu belirlemişlerdir.

Gökçeoğlu vd. (2000), Çalışmalarındaki birinci amaçları, çevrim sayısının kararlılık indeksi testi üzerindeki etkisini araştırmaktır. Çoklu çevrim testlerinden elde edilen ıslak kararlılık indeksi değerlerini, laboratuvar deneylerinden elde edilen tek eksenli basınç dayanımı ve mineralojik özellikleriyle karşılaştırmışlardır. Bunun için Türkiye’den topladıkları farklı tipteki dayanımsız ve kil içerikli kayaçların duraylılığı üzerindeki dayanımı ve mineralojik etkiyi araştırmışlardır. Çalıştıkları kayaçların karakteristikleri ile ıslak kararlılık indeksi arasındaki ampirik ilişkiyi, tekli ve çoklu varyasyon analizlere bağlı olarak oluşturmuşlardır. Araştırmalarının temel varsayımı, kil içerikli dayanımsız kayaçların kısa süreli ıslanma ya da bozunma sırasında dayanımlarındaki değişimin iki çevrimli kararlılık indeksi testi ile belirlenemeyeceğini vurgulamaktır.

Gökçeoğlu ve Aksoy (2000), kil içerikli kayaçların sınıflandırılmasında yeni bir yaklaşım geliştirmek için çalışmalar yapmışlardır. Bunun için Türkiye’nin farklı yerlerinden toplamış oldukları 13 farklı kil içerikli, çatlaklı ve dayanımı düşük kayaçlar üzerinde çalışmışlardır. Çalışmaları sonucunda, suyun kayaçlar üzerindeki etkisini belirlemek için; Islak Kararlılık İndeksi deneyinin 2 çevrim yerine 4 çevrim olarak uygulanmasının daha doğru sonuçlar elde etmede iyi olduğunu görmüşlerdir.

Aufmuth, Koncagül ve Santi, Sharma ve Singh, kayacın mekanik özellikleri üzerinde durmuşlardır.

Aufmuth (1974), kayacın elastisite modülü ve Schmidt çekici değerleriyle ıslak kararlılık indeksi değerlerini karşılaştırmıştır.

Koncagül ve Santi (1999), tek eksenli basınç dayanımını tahmin etmek için Shore sertlik testlerini ve ıslak kararlılık indeksi değerlerini kullanmışlardır.

Czerewko ve Cripps (2006), çamur taşlarının mühendislik ve bozunum özellikleri üzerindeki diajenetik etkiyi belirlemek için çalışma yapmışlardır. 41 farklı çamur taşı örneği üzerinde, Islak Kararlılık İndeksi deneyini, beher içinde suda dağılma deneyini ve hacimsel kabarma testini uygulamışlardır. Çalışmaları sonucunda, Islak Kararlılık indeksinin dinamik açıklıklarda; beher içinde suda dağılma deneyinin ise statik (durağan) çevrelerde kullanılmasının uygun olduğunu gözlemlemişlerdir.

Sharma ve Singh (2008), çalışmasında 1 adet magmatik, 3 adet sedimanter ve 3 adet magmatik kayaçtan aldıkları örnekleri, kayacın mekanik özelliklerini belirlemek için P- dalga hızıyla birlikte deneye tabi tutmuşlardır. Sıkıcı laboratuvar deneylerinden kurtulmak ve zaman kaybının önüne geçmek için P-dalga hızından, Islak Kararlılık İndeksi ve dayanım etki indeksini tahmin edebilmek için ampirik eşitlikler geliştirmişlerdir.

Solak (2012), Kapadokya yöresinde geniş yayılım gösteren Kızılkaya İgnimbiriti, Kavak İgnimbiriti, Gördeles İgnimbiritleri ile Melendiz Tüfleri üzerinde bazı çalışmalar yapmıştır. Topladığı farklı renkteki ve dokudaki piroklastik örneklerin kuru ve doygun birim ağırlıklarını, ağırlıkça su emme potansiyellerini, boşluk oranlarını, Islak Kararlılık İndeksi değerlerini, P-dalga hızı değerlerini, nokta yükü dayanım indekslerini, tek eksenli basınç dayanımlarını, çivi penetrasyon derinliklerini ve kılcal su emme değerlerini belirlemek için bir takım deneyler yapmıştır. Yapmış olduğu deneyler sonucunda, Kızılkaya İgnimbiritlerinin Islak Kararlılık İndeksi değerlerine göre, Gamble sınıflamasında “ orta derece yüksek ve çok yüksek derecede duraylı “ olduğunu görmüştür.

Melendiz Tüflerinin duraylılığını etkileyen en önemli faktörün ise, malzemenin matriks oranı ve litik tanelerin kenetlenme derecesi olduğunu belirlemiştir.

Bell ve Culshaw, Yağız, Bozkurtoğlu ve Mert, Akın, Ayakwah, Özvan, Swain, Moradian, Khalily vd., Hopkins, kayacın hem mineralojik hem de mekanik özelliklerinin suda dağılmaya karşı indeks değerini nasıl etkilediğini araştırmışlardır.

Hopkins (1988), Kentuck Bölgesi’nde yer alan farklı tipteki şeyl kayaçlarının sıvı limitlerini, plastisite limitlerini, spesifik yoğunluklarını, tane-boyu dağılımlarını, doğal su içerikleri ve beher içinde suda dağılma indekslerini içeren bir takım fiziksel özelliklerini belirlemek için çalışmalar yapmıştır. Bunun yanında, kayaçların Islak Kararlılık indeksini, nemlilik ve yoğunlukları arasındaki ilişkiyi, üç eksenli basınç dayanımlarını ve kabarma potansiyellerini belirlemek için bir takım testler uygulamıştır. Çalışmaları sonunda, Islak kararlılık indeksi değeri ile, malzemenin doğal su içeriği, boşluk oranı, içerdiği kil minerallerinin boyutu arasındaki ilişkiyi belirlemiştir.

Bell ve Culshaw (1998), kumtaşları üzerinde yapmış oldukları çalışmada kumtaşlarının mineralojik özelliklerinin; Islak Kararlılık İndeksi, tek eksenli basınç

dayanımı, Brazilian dayanımı, Young modülünü nasıl etkilediğini araştırmışlardır.

Kumtaşının kuvars içeriğinin artmasıyla, Young modülünün arttığını fakat kil içeriğinin artmasıyla azaldığını gözlemlemişlerdir. Benzer şekilde, Islak Kararlılık İndeksi değerinin kuvars içeriğinin artmasıyla arttığını, kil içeriğinin artmasıyla azaldığını gözlemlemişlerdir.

Akın (2008), Eskipazar ( Karabük ) sarı travertenlerinin bozunumunu belirlemek için bir çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışmasında, toplamış olduğu örnekler üzerinde, tek eksenli sıkışma dayanımı, laminaya dik indirekt çekme dayanımı, laminaya dik ve paralel yönlerde P- dalga hızı ( Vp ) ölçümlerini gerçekleştirmiştir. Öte yandan, malzemenin petrografik incelemeleri kapsamında X- Işınları Kırınımı (XRD) analizleri ve taramalı elektron mikroskobisi (SEM) incelemelerini gerçekleştirmiştir. Numuneler üzerinde ıslanma-kuruma, donma-çözülme ve tuz kristallenmesi deneylerini uygulamış ve sonuç olarak tuz kristallenmesinden dolayı oluşan basınçların bozunmayı etkileyen en önemli unsur olduğunu gözlemlemiştir.

Ayakwah (2009), yapmış olduğu çalışmada, nokta yükü dayanımı indeksi, Islak Kararlılık İndeksi, kayacın mekanik ve kimyasal özellikleri, kayacın bozunumu, hidrotermal alterasyon ve diğer jeoteknik parametreler arasındaki ilişkiyi incelemiştir.

Bunun için, Questa ocağından toplamış olduğu çöküntü malzemeler üzerinde çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Çalışmaları sonucunda, toplamış olduğu malzemelerin ortalama nokta yükü dayanımını 4,0 MPa ve Islak Kararlılık İndeksi değerlerini ise %98,4 olarak bulmuştur. Bu durumun, malzemenin çok iyi çimentolaşmış olduğundan ileri geldiğini gözlemlemiştir.

Özvan (2009), çalışmasında Yumurtalık Bölgesi’nden toplamış olduğu bazalt ve kireçtaşlarının dayanımını belirlemek için bazı deneyler gerçekleştirmiştir. Almış olduğu örneklerin; birim hacim ağırlıklarına, su emme potansiyellerine ve gözenekliliklerine bakmıştır. Numunelerin, tek eksenli basınç dayanımını, nokta yükü dayanımını, sonik hızını, don kaybı miktarını, metilen mavisi emme değerini, Los Angeles aşınma direncini ve son olarak Islak Kararlılık indeksini belirlemek için bir takım deneyler gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirmiş olduğu deneyler sonucunda; çalışma alanı içerisinde bulunan masif bazalt ve mikritik kireçtaşlarının dayanımının yüksek olduğunu, boşluklu bazalt ve kristalize kireçtaşlarının orta derece dayanıma sahip olduğunu, çalışma alanındaki diğer malzemelerin ise düşük dayanıma sahip olduğunu gözlemlemiştir.

Yalım (2009), Turunçlu Bölgesi’nden toplamış olduğu bazaltik oluşumların derinliğe bağlı değişimlerinin jeomekanik özelliklerini belirlemek için bazı çalışmalar gerçekleştirmiştir. Toplamış olduğu numunelerin; birim hacim ağırlıklarını, ağırlıkça ve hacimce su emme potansiyellerini, gözeneklilik ve boşluk oranlarını, sonik hız ( P-dalga hızı ) değerlerini, tek eksenli basınç dayanımlarını, don kaybı değerlerini, Los Angeles aşınma değerlerini ve son olarak Islak Kararlılık İndeksi değerlerini belirlemiştir. Yapmış olduğu, Islak Kararlılık İndeksi deneyleri sonucunda masif bazaltların boşluklu bazaltlara göre daha yüksek duraylılığa sahip olduğunu göstermiştir.

Yağız (2010), Türkiye’nin güneybatısından toplamış olduğu yedi çeşit karbonatlı kayaçlar üzerinde çalışmalar yapmıştır. Kayaçların; Islak Kararlılık İndeksi, tek eksenli basınç dayanımı, Schmidt çekici ile yüzey sertliği, P-dalga hızı, Elastisite modülü, etkin porozite gibi özellikleri arasındaki ilişkiyi irdelemiştir.

Swain (2010), çalışmasında topladığı numunelerin Islak Kararlılık İndeksi değeri, protodyakonov indeksi değeri ile Los Angeles aşınma kaybı değerlerini belirlemek için çeşitli analizler yapmıştır. Islak Kararlılık İndeksi deneyini kömür örnekleri üzerinde uygulamıştır ve yapmış olduğu birinci çevrim sonunda indeks değerlerini %94,7 ile

%96,79 arasında ortalama bir değer bulurken ikinci çevrim sonunda ise, %87,55 ile

%93,69 arasında değerler bulmuştur. Protodyakonov indeksi değerlerini ise, 8,823 ile 9,677 arasında bulmuştur. Son olarak; yapmış olduğu Los Angeles aşınma kaybı testinde ise aşınma kaybını %78,2 olarak bulmuştur. Bulmuş olduğu Islak Kararlılık İndeksi değerleri ile Los Angeles aşınma kaybı testi değerleri arasında benzerlik olduğunu gözlemlemiştir.

Moradian vd. (2010), yapmış oldukları çalışmada kumtaşlarının Islak Kararlılık İndeksi değerlerini, tek eksenli basınç dayanımı, yoğunluk ve porozite arasında oluşturmuş oldukları çoklu regresyon denklemleri ile tahmin etme yoluna gitmişlerdir. Çalışmada, her bir parametrenin diğer bir parametre ile arasında güçlü bir ilişkinin olduğunu gözlemlemişlerdir.

Bozkurtoğlu ve Mert (2012), çalışmasında Kandıra taşı olarak da bilinen karbonat çimentolu kumtaşı-mikritik kireçtaşının suda dağılmaya karşı duraylılığı ile kayaç değişim

değeri (KDD), kayaç değişim oranı, fiziksel ve mekanik özellikler arasındaki ilişkiyi irdelemişlerdir.

Khalily vd. (2013), çalışmalarında, Islak Kararlılık İndeksi deneyi sonuçları ile deneye tabi tutulan malzemenin su emme potansiyeli, nokta yükü dayanımı, kuru yoğunluğu ve kalsiyum karbonat içeriği gibi fiziksel ve mekanik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Toplamış oldukları numuneleri, 4 çevrim olarak Islak Kararlılık İndeksi deneyine tabi tutmuşlardır. Numunelerin, yüksek veya daha yüksek dayanım gösterdiğini gözlemlemişlerdir. Numunelerin kalsiyum karbonat içeriği ile duraylılığı arasında bir ilişkinin olduğunu belirlemişlerdir.

Binal vd., Hale ve Shakoor, Ergüler ve Shakoor, iklimsel özelliklerinin deneye etkisini irdelemişlerdir. Deneylerini sadece ıslak-kuru çevrim olarak uygulamamışlardır.

Binal vd., Hale ve Shakoor, Ergüler ve Shakoor, iklimsel özelliklerinin deneye etkisini irdelemişlerdir. Deneylerini sadece ıslak-kuru çevrim olarak uygulamamışlardır.

Benzer Belgeler