• Sonuç bulunamadı

lesi art arda tüm alanlarda gereksizleşir ve ardından kendili

ğinden uykuya dalar. Kişilerin yönetilmesinin yerini, şeylerin idare edilmesi ve üretim süreçlerinin yönetilmesi alır. Devlet, 'ortadan kaldırılmaz';

yok olup gider.

Hem ajitasyon açısından bakıldığında geçici bir süreliğine haklı görülebilirliğiyle, hem de nihai bilimsel yetersizliğiyle 'özgür halk devleti' deyimi de, 'anarşistler'in devletin bir gecede ortadan kaldırılması talebi de, bu söylenenler ışığında değerlendirilmelidir:·

(Anti-Düh­

ring. Bay Eugen Dühring'in Bilirnde Yaptığı Devrim,

üçüncü Almanca basım, s.

301 -303.)*

Hata yapma korkusu olmadan denebilir ki, Engels'in son derece zengin düşünceleT le dolu olan bu açıklamasının yal­

nızca bir noktası, günümüzün sosyalist partilerindeki sosya­

list düşüncenin ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir; o

Bkz. Friedrich Engels, "Herrn Eugen Dührings Umwiilzung der Wissenschaft (1\nti-Dühring')': Karl Marx-Friedricih Engels, Werke, Bd. 20, s. 26ı-262. V. İ.

Lenin, aşağıda (s. 34-35), Friedrich Engels'in aynı eserinden alıntı yapıyor. (Adı geçen eser, s. ı 7 1.) -Almanca ed.

Sınıflı Toplum ve Devlet

1

31

da, Marx'a göre, devletin "ortadan kaldırılması" hakkında­

ki anarşist öğretidekinden farklı olarak, devletin "yok olup gittiği"dir. Marksizmi bu ölçüde budamak onu oportünizme indirgemek anlamına gelir, çünkü bu "yorum", g eriye, sıçra­

malardan ve patlamalardan yoksun, devrimden yoksun, ya­

vaş, düzg ün ve tedrid bir değişiklik hakkındaki bulanık bir düşünceden başka hiçbir şey bırakmaz. Devletin "yok olup g itmesi" hakk ındaki güncel, yaygın, deyim yerindeyse popü­

ler anlayış, hiç kuşkusuz, devrimin reddedilmesi anlamına g elmiyorsa, onun örtbas edilmesi anlamına g eliyor.

Ne var ki, böyle bir "yorum", Marksizmin en kaba ve yal­

nızca burjuvazinin işine yarar şekilde çarpıtılmasıdır ve te­

orik açıdan, örneğin Eng els'in az önce tümünü aktardığımız

"özetleyici" açıklamasında yer alan en önemli ayrıntıların ve değerlendirmelerin göz ardı edilmesine dayanır.

Birincisi, Eng els, açıklamasının hemen başında, proletar­

yanın, devlet iktidarını ele g eçirme yoluyla, "devlet olarak devleti ortadan kaldırdığını" söylüyor. Bunun anlamı üze­

rine kafa yormak "adet değildir". Bu, g enellikle, ya tümüyle göz ardı edilir, ya da Eng els'in bir tür "Heg elci zaafı" sayı­

lır. G erçekte, bu sözler, en büyük proletarya devrimlerinden birinin, sırası geldiğinde daha ayrıntılı olarak sözünü ede­

ceğimiz 1871 Paris Komününün deneyimlerini kısaca dile getiriyor. Gerçekte, Engels burada proletarya devriminin burjuva devletini "ortadan kaldırmasından" söz ediyor; buna karşılık, devletin yok olup g itmesi hakkındaki sözler, sosya­

list devrim sonrasındaki proletarya devletinin kalıntılarıyla ilg ilidir. Eng els'e g öre, burjuva devleti "yok olup g itmez";

aksine, devrim süreci içinde proletarya tarafından "ortadan kaldırılır': Bu devrimden sonra yok olup g iden şey, proletar­

ya devleti ya da yarı devlettir.

32 j

Lenin Devlet ve Devrim

İkincisi, devlet "özel bir baskı gücü"dür. Engels, bu eşsiz ve son derece derin tanımı burada en açık şekilde ortaya koyuyor. Ve bundan çıkan sonuç, burjuvazinin proletaryaya karşı, bir avuç zenginin milyonlarca emekçiye karşı kullan­

dığı "özel baskı gücü"nün yerine, proletaryanın burjuvaziye karşı kullanacağı bir "özel baskı gücü"nün (proletarya dik­

tatörlüğünün) koyulmak zorunda olduğudur. "Devlet ola­

rak devletin ortadan kaldırılması" tam da budur. Üretim araçlarının mülkiyetine toplum adına el koyulması "eylem"i tam da budur. Ve bir (burjuva) "özel güç"ün yerini bu şekilde başka bir (proleter) "özel güç"ün almasının "yok olup git­

me" biçiminde gerçekleşmesinin asla mümkün olamayacağı apaçıktır.

Üçüncüsü, Engels, devletin "yok olup gitmesinden" ve daha da canlı ve renkli bir deyimle "uykuya dalmasından"

söz ederken, son derece açık ve kesin olarak, "devletin bü­

tün toplum adına üretim araçlarına el koymasından" son­

raki, yani sosyalist devrimden sonraki dönemi kasteder.

"Devlet"in o dönemdeki siyasi biçiminin en eksiksiz de­

mokrasi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama Engels'in böy­

lelikle burada demokrasinin "uykuya dalmasından" ya da

"yok olup gitmesinden" söz ettiği, Marksizmi utanmazca çarpıtan oportünistlerden hiçbirinin aklına gelmez. Bu, ilk bakışta çok tuhaf görünür. Ama bu, sadece, demokrasinin de bir devlet olduğunu ve dolayısıyla devlet yok olduğun­

da demokrasinin de yok olacağını düşünmemiş olanlar için

"anlaşılmaz" bir şeydir. Burjuva devletini sadece devrim

"ortadan kaldırabilir" G enel olarak devlet, yani en eksiksiz demokrasi, sadece "yok olup gidebilir".

D ördüncüsü, Engels, ünlü "devlet yok olup gider" öner­

mesini ortaya koyduktan hemen sonra, bu önermenin hem

Sınıflı Toplum ve Devlet

]

33

oportünistleri hem de anarşistleri hedef aldığını somut bir şekilde açıklar. Engels, bunu yaparken, "devlet yok olup gi­

der" önermesinden çıkan ve oportünistleri hedef alan olan sonucu öne çıkarır.

Devletin "yok olup gitmesi" hakkında bir şeyler okumuş ya da duymuş olan her 1 0 000 kişiden 9990'ının, Engels'in bu önermeden çıkardığı sonuçları sadece anarşistlere yöneltmiş olmadığını hiçbir şekilde bilmedikleri ya da hatırlamadıkları konusunda bahse girilebilir. Ve geriye kalan on kişiden muh­

temelen dokuzu, "özgür halk devleti" nin ne anlama geldiğini ya da bu slogana yöneltilen bir saldırının niçin oportünist­

lere yöneltilmiş bir saldırı anlamına geldiğini bilmez. Tarih işte böyle yazılıyor! Büyük bir devrimci öğreti işte bu şekilde fark ettirmeden çarpıtılıyor ve hüküm sürmekte olan dar ka­

falılığa uyarlanıyor. Anarşistleri hedef alan sonuç, binlerce kez tekrarlanmış, bayağılaştırılmış, en sığ biçimiyle insanla­

rın kafalarına sokulmuş ve bir önyargı kadar güçlü duruma gelmiştir; buna karşılık, oportünistleri hedef alan sonuç, ört­

bas edilmiş ve "unutulmuş"tur!

"Özgür halk devleti", 1870'lerde, Alman Sosyal-D emok­

ratlarının programlarında bulunan bir talep ve onların yay­

gın bir sloganıydı. Bu slogan, demokrasi kavramını dar kafa­

blara özgü bir tantanayla tarif etmesi dışında, her tür siyasi içerikten yoksundur. Engels, yasal olarak izin verilen bir şe­

kilde demokratik bir cumhuriyete işaret etmesi ölçüsünde, bu sloganın, ajitasyon amacıyla, "bir süre için" kullanılması­

nı "haklı görmeye" hazırdı. Ama bu oportünist bir slogandı, çünkü burjuva demokrasisinin allanıp pullanması anlamına gelmenin ötesine geçiyor, aynı zamanda, genel olarak devlete yöneltilen sosyalist eleştirinin kavranamayışını yansıtıyordu.

Biz, kapitalist düzende, proletarya için en iyi devlet biçimi

34

ı

Lenin Devlet ve Devrim

olarak demokratik bir cumhuriyetten yanayız; ama en de­

mokratik burjuva cumhuriyetinde bile halkın payına ücretli köleliğin düştüğünü unutma hakk ına sahip değiliz. Dahası, her devlet, ezilen sınıfı bastırmaya yönelik bir "özel güç"tür.

Dolayısıyla, herhangi bir devlet, ne özgürdür ne de halk dev­

letidir. Marx ile Engels bunu 1 870'lerde partili yoldaşlarına tekrar tekrar açıkladı.

Beşincisi, Engels'in, devletin yok olup gitmesine ilişkin savlarını herkesin hatırladığı aynı eseri, zora dayalı devri­

min önemine ilişkin bir savı da içerir. Engels'in, zora daya­

lı devrimin rolüne ilişkin tarihsel çözümlemesi, zora dayalı devrimin gerçek bir övgüsüne dönüşür. Bunu "hiç kimse ha­

tırlamaz"; modern sosyalist partilerde bu düşüncenin öne­

minden söz etme, hatta onun üzerine düşünme alışkanlığı yoktur; zora dayalı devrim düşüncesi, söz konusu partilerin halk arasındaki gündelik propaganda ve ajitasyonunda hiç­

bir rol oynamaz. Ne var ki, bu düşünce, devletin "yok olup gitmesi"yle kopanlamayacak bağlara sahiptir ve onunla uyumlu bir bütün oluşturur.

İşte Engels'in savı:

"Ama, Bay Dühring, zorun tarihte [şeytani bir gücün oynadı­

ğından] başka bir rol daha oynadığı, devrimci bir rol oynadığı,