• Sonuç bulunamadı

Lâmi‘î Çelebi’nin Yaşadığı Dönemde Bursa’da Divan Şiiri

Bursa, Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren uzun yıllar başkentlik yapmış, siyasî yönden olduğu kadar ilmî yönden de önemli bir merkezdir. Osmanlı Devleti yöneticilerinin ilme ve âlimlere gösterdikleri hürmet ve ihtimam, Anadolu’yu bir cazibe merkezi durumuna getirmiş, bu dönemde Bursa da çeşitli bölgelerden gelen âlimlerin müderrislik yaptıkları bir merkez hâline gelmiştir. Bu asırda İstanbul’un fethedilmiş olmasıyla Bursa, kültürel ve edebî faaliyetlerle öne çıkan bir şehir olması bakımından İstanbul’un ardından ikinci sırada kendine yer bulabilmiştir21.

Lâmi‘î Çelebi’nin yaşadığı asırda Bursa’da 22 medrese, 18 cami, 130 mescit, 8 imaret, 10 zaviye ve 10 büyük han vardır22.

Prof. Dr. Ali İhsan Karataş, Bursa tereke kayıtlarından hareketle bu asırda Bursa’da tedavülde bulunan kitaplarla ilgili yaptığı incelemede 400 farklı eserden oluşan toplam 2094 adet kitap tespit etmiştir23. Bu kitaplar arasında Kur’an-ı Kerimler, tefsir, hadis, fıkıh ve akaide dair eserlerin yanı sıra lügatler ve gramer kitaplarıyla tasavvuf ve edebiyata dair eserler de bulunmaktadır. O dönemde Bursa halkının elinde bulunan eserler arasında Câmi, Hâfız, Necâtî, Lâmi‘î ve Ahmed Paşa divanları, en fazla bulunan divanlardandır24.

Bu durum, Lâmi‘î’nin yaşadığı dönemde Bursa’nın henüz kültür ve edebiyatın önemli merkezlerinden biri olduğu ve dönemin mevcut estetik zevki ve edebî birikiminin

21Ali İhsan Akçay, “Lâmi‘î Çelebi Döneminde Bursa’da Şiir”, Bursalı Lâmi‘î Çelebi ve Dönemi Sempozyumu, ed. Bilal Kemikli, Süleyman Eroğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2011, s. 110.

22Mefail Hızlı, Osmanlı Klasik Döneminde Bursa Medreseleri, İstanbul: İz Yay., 1998, s. 197.

23Ali İhsan Karataş, “XVI. Asırda Bursa’da Tedavüldeki Kitaplar”, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1 (2001), s. 209-230.

24a.yer.

22

şehir halkının nazarında mühim bir yansımasının bulunduğu konusunda da fikir vermektedir.

Lâmi‘î Çelebi’nin gençlik yıllarında Bursa’da bulunan en kudretli şair, Sultanu’ş-Şuarâ Ahmed Paşadır25. Ahmed Paşa, şuarâ meclisleri tertip ederek Necâtî, Zâtî, Behiştî ve Cafer Çelebi gibi pek çok şairin yetişmesine destek olmuştur26. Bu yönüyle kendisi, önemli bir edebî muhit meydana getirmiştir.

Ahmed Paşa, kendi devrinde pek çok şairi etkilediği gibi Lâmi‘î Çelebi’yi de etkilemiştir. Bu etkinin bir göstergesi, Lâmi‘î’nin Ahmed Paşa’ya nazire olarak yazdığı

“Güneş” kasidesidir. Lâmi‘î Çelebi divanının tenkitli metnini sunduğu doktora tezinde Hamit Bilen Burmaoğlu, Lâmi‘î’nin aynı zamanda Ahmed Paşa’nın iki adet gazeline de nazire söylediğini tespit etmiştir27. Ayrıca Lâmi‘î, Ahmed Paşa ile Mesîhî (ö. 1512) namındaki şairi, adlarını tevriyeli biçimde zikrederek karşılaştırır:

“Çün Aḥmed’den urursun LāmiꜤī dem Mesīh’i kimse añmazsa degül ġam28

Devrin Ahmed Paşa ile ilişkisi bulunan şairlerinden Hâmidî, esasen Isfahanlıdır.

Bu nedenle Hâmidî-i Acem yahut Hâmidî-i Isfahânî diye anılmıştır. Fatih Sultan Mehmed devrinde sultandan iltifatlar görmüş ancak kendisine takdir edilen caizeyi yetersiz görmesi yüzünden Bursa’ya sürgün edilmiştir. Burada Sultan Murad türbesinde görevlendirilmiş ve II. Bayezid devrinde vefat etmiştir29. Daha ziyade Farsça şiirler yazan Hâmidî’nin bazı gazelleri Ahmed Paşa’nın gazelleriyle benzerlik arz etmektedir30. Oğlu Hâmidîzâde Celîlî de şairdir.

Celîlî, Yavuz Sultan Selim’e methiyeler sunmuşsa da herhangi bir iltifat görememiştir. Bunun üzerine Bursa’ya yerleşmiş, Muradiye zaviyesinden aldığı altı akçe ile geçimini sağlamaya mecbur olmuştur. Yalnızlığı sevdiğinden bir dönem ortalardan kaybolmuş, öldüğü düşünülerek mirası paylaşılmış fakat sonra akrabaları

25Akçay, a.g.e.

26Akçay, “Ahmed Paşa Döneminde Bursa’da Şiir”, Bursalı Şair Ahmed Paşa ve Dönemi Sempozyumu, ed.

Bilal Kemikli, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2010, s. 57.

27Hamit Bilen Burmaoğlu, Lâmi’î Çelebi Hayatı Eserleri Ebedi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni, Erzurum:

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, 1983, s. 34.

28 Lâmi‘î Çelebi, a.g.e.,vr. 286a.

29Akçay, a.g.e., s. 111

30İsmail Ünver, “Hâmidî’nin Türkçe Şiirleri”, Türkoloji Dergisi, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, C. 6, S. 1, (1974) s. 199.

23

tarafından bulunmuştur31. Bu gibi nedenlerle halk arasında aklını yitirdiği söylentileri meydana gelmiştir.

Pârepârezâde Ahmed Çelebi (ö. 1560), Lâmi‘î Çelebi’nin yaşadığı dönemde Bursa ile alakası bulunan önemli şairlerden biridir. Lâmi‘î’nin tesiriyle şiirler söylemiştir32. Fenârizâde Kazasker Şah Çelebi’ye mülazım olmuş, ardından Silivri kadılığı yapmıştır. Lâmi‘î’nin dostu ve sürekli mektuplaştığı mektup arkadaşıdır33.

Pârepârezâde Ahmed Çelebi, yaşlılığında tıpkı Lâmi‘î Çelebi gibi Ali Bâlî namındaki gence gönlünü kaptırmış ve konuyu mektup göndererek dostuna açmıştır.

Bu konu üzerine mektuplaşmaları bir müddet sürmüştür34.

Bu asrın diğer Bursalı şairi Rahmî Çelebidir (ö. 1567). Asıl adı Pîr Mehmed Çelebi olan şairin bir Şâh u Gedâ mesnevisi vardır. Lâmi‘î gibi o da İbrahim Paşa’ya kasideler sunmuştur. Rahmî Çelebi, Lâmi’î’nin beğendiği şairler arasındadır. Divanda

“Raḥmī Çelebi” redifli bir gazel vardır. Bu gazelin maktaında şair, Rahmî’den söz etmekle sözünü güzelleştirdiğini şöyle ifade eder:

Oldı eflāke güneş gibi sözüm ser-nāme

Yazalı nāmuñı dīvānuma Raḥmī Çelebi (495/6)

Bu dönemde Bursa’da yaşayan diğer bir şair de Şeyhî mahlaslı Halvetî şeyhi Hayreddin Efendidir. Aslen Tokatlı olan şair, Bursa’da Sultan Murad Medresesinde müderrislik yapmış, Bursa’da bulunduğu sırada Ahmed Paşa’dan istifade etmiştir35.

Şeyhî, Lâmi‘î Çelebi’nin sevdiği ve takdir ettiği şairlerdendir. Lâmi‘î Çelebi, Şeyhî’yi ve şiirini bir gazelinde övmüştür. Gazelin matlaı şöyledir:

Od eyler lālenüñ yirin gül ruḫsārı Şeyḫīnüñ

Ṣu ider sükkerin baġrın dem-i güftārı Şeyḫīnüñ (283/1)

31Şevkiye Kazan, “Hâmidî-zâde Celîlî ve Gazelleri”, Turkish Studies, Tunca Kontantamer Özel Sayısı II, (2007), s. 468.

32Kadir Atlansoy, Bursa Şairleri Bursa Vefeyatnâmelerindeki Şairlerin Biyografileri, Bursa: Asa Kitabevi, 1998, s. 294.

33Akçay, a.g.e. s. 114.

34Mektuplaşma için bkz: İ. Güven Kaya, “Eski Türk Edebiyatında Manzum Mektup Türü ve Pâre Pâre Ahmed Çelebi ile Lâmi‘î Çelebi Arasındaki Manzum Mektuplaşma”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 32 (2007), s. 115-126.

35Kadir Atlansoy,a.g.e., s. 323-324.

24

Dönemin diğer Bursalı şairi Sun‘î, II. Bayezid devri şairidir. Az sayıda şiiri vardır.

Necâtî’den etkilendiği söylenmektedir36. Hayatı ve sanatı hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız şair, Lâmi‘î divanında bu yöndeki talihiyle anılmaktadır:

“Sözine kimse SunꜤīnüñ bugün hiç eylemez iḳbāl Ne tedbīr itsüñ ol miskīn seḫunde tāliꜤidür ol37

Hızrî mahlaslı Hızır Bey (ö. 1517-18) de bu asırda Bursa’da yaşayan ve tıpkı Lâmi‘î Çelebi gibi Seyyid Ahmed Buharî’ye intisap eden şairlerdendir. Bursa’da Gazi Hüdavendigar müderrisi iken Seyyid Ahmed Buharî’ye intisap etmiş; babası Müftü Ahmed Paşa’nın engellemeye çalışmasına karşın yine de şeyhinin hizmetinden ayrılmamıştır.

Seyyid Ahmed Buhari’ye intisabı bulunan Bursalı şairlerden biri de Ulvîdir (ö.1519). Molla Yegan’ın soyundan olduğu için Yeganzâde namıyla anılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in saltanat yıllarında Bursa’da müderris iken vefat etmiştir.

Necmî mahlaslı Necmeddin b. Muhammed (ö. 1570), Lâmi‘î’nin Seyyid Ahmed Buhari’ye intisap eden dostlarındandır. İki şair uzlet ve halvete birlikte çekilmiştir. Daha sonra Necmî, Sinan Bey’in musahibi olmuş ve onun Yenişehir’de yaptırdığı medresede müderrislik yapmıştır. Kânûnî Sultan Süleyman’ın saltanat yıllarında Ebussuud Efendi’nin tavsiyesiyle Kasımpaşa Medresesi’ne müderris tayin olmuştur38.

Devrin diğer şairi Lâmi‘î Çelebi’nin oğlu Mehmed Derviştir (ö. 1550). Şiirde Lem‘î mahlasını kullanan şair, tahsilini tamamladıktan sonra müderrislik ve kadılık vazifeleri ifa etmiştir. “Bahru’l-Evzan” adında aruz ve kafiyeye dair bir eser kaleme almıştır. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Künhü’l-Ahbâr’da verdiği:

“Fikr-i zülfüñdür şeb-i ẓulmetde cān eglencesi Gicelerde murġuñ olur āşiyān eglencesi”

matlaıyla; Güldeste-i Riyâz-ı İrfân’da bulunan

“Ġamzesi fikriyle ebrūsı ḫayāli dil-berüñ LemꜤiyā yeter saña tīr ü kemān eglencesi”

36Akçay, a.g.e., s. 111.

37Lâmi‘î Çelebi, a.g.e.,vr. 286a.

38Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, haz. Mustafa Kara, Hüseyin Algül, Osman Çetin vd., Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A. Ş. Yay., 2010, C. 3, s. 270.

25

maktaına nazaran Lem‘î’nin bu gazeliyle Lâmi‘î Çelebi divanındaki Dürc-i laꜤlüñ fikridür her laḥza cān eglencesi

Dür dişüdür dīde-i gevher-feşān eglencesi (496/1)

matlalı gazeli arasındaki benzerlik, Lem‘î’nin babasına bir nazire yazdığını düşündürecek kadar aşikârdır.

Bu asrın diğer şairi ise Lâmi‘î Çelebi’nin iyi geçinemediği Abdî Çelebidir (ö.

1536). İsli Abdi veya İsli Sarık Abdi diye tanınmış olan Abdî Çelebi ve Lâmi‘î’nin arası Tatar Memi adındaki bir genç yüzünden açılmıştır. Lâmi‘î’nin Tatar Memi methinde yazdığı şiirler üzerine Abdî Çelebi onu hicvetmiş, iki şair birbirine eleştirel mahiyette şiirler yazmıştır.

Aynı dönemde Lâmi‘î ile geçinemeyen diğer bir şair de Aşçızâde Hasan Çelebidir (ö. 1535). Şiirde mahlas kullanmamış ve bir divan tertip etmemiştir. Bursa’da kadılık vazifesi dolayısıyla bulunan Hasan Çelebi, Lâmi‘î’nin İbrahim Paşa’ya şikâyeti üzerine bu vazifeden azledilerek İstanbul’a dönmüş, burada hâmisi durumundaki Kemalpaşazâde’nin girişimiyle Sahn-ı Seman müderrisliğine atanmıştır. Bu olay ayrıca Lâmi‘î Çelebi’nin Bursa’nın önemli kanaat önderleri arasında yer aldığının da bir göstergesi sayılabilir.

Lâmi‘î Çelebi’nin yaşadığı asırda Bursa’da bulunan diğer şairler arasında Tâcîzâde Sa‘dî Çelebi (ö. 1516), Deli Birader lakaplı Gazâlî (ö. 1536), Enverî Dede(ö.

1546), Remzî (ö 1547), Kara Çelebi (ö. 1558) ve Resmî (ö. 1666) gibi isimleri saymak mümkündür39.

Sonuç olarak Lâmi‘î, kültür ve edebiyatın Anadolu sathında altın çağını yaşadığı bir devirde, en önemli merkezlerden biri olan Bursa’da yaşamıştır. O dönemde diğer pek çok önemli merkezde olduğu gibi Bursa’da da edebî muhitler hayli fazladır.

Hem Bursalı şairler hem de idari bir görev münasebetiyle Bursa’ya gelmiş bulunan şairler, bu şehirde yüksek bir kültür düzeyi meydana getirmişlerdir. Bu yönüyle, Prof. Dr. Bilal Kemikli’nin ifadesiyle “âdeta Büyük Şair Bursa’yı sanki nazlı ve edalı bir gelin olan Uludağ’ın eteklerinde, suyuyla, havasıyla ve verimli topraklarıyla baştan sona

39Ayrıntılı bilgi için bkz. Akçay, a.g.e.,s. 110-117.

26

bir şiir olarak yaratmıştır.40” Bursa, Lâmi‘î Çelebi’nin dünyasını kuran ve zihniyetini ören önemli etkenlerden biridir.

Dikkati çeken diğer husus da Lâmi‘î’nin çevresindeki edebî gelişmeleri izlemesi ve yer yer bu konularda fikir beyan etmesidir. Zira şair, gerek şairlerle gerekse edebî hadiselerle ilgili divanda ve diğer bazı eserlerinde dönemin edebi ortamına yönelik olumlu veya olumsuz pek çok görüş belirtmektedir. Böylece kendi devrindeki edebi dünyanın nabzını tutabilen Lâmi‘î, bu özelliği sayesinde aynı zamanda bir münekkid vasfına da sahip olmaktadır.

40Bilal Kemikli, Bursalı Bilge Şair Lâmiî Çelebi, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A. Ş. Yay., 2011, s.10.

27

II. BÖLÜM

LÂMİ‘Î ÇELEBİ

28

A. Lâmi‘î Çelebi’nin Hayatı Tasavvufî Yönü Eserleri ve Edebi