• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. SORUMLULUK VE SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMLARI

2.8. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Uygulama Süreci

2.8.1 Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinin Uygulama Yöntemleri

Şirketin proje yapılacak alanla ilgili hizmet veren bir devlet kuruluşu veya kendi hizmet alanıyla ilgili bir sivil toplum kuruluşu seçmesi ve projesini bu kuruluş ile gerçekleştirmesiyle oluşmaktadır. STK veya Devlet kuruluşları ile işbirliğine gitmenin faydaları şöyle sıralanabilir:

 Çoğu durumda STK ve Devlet Kurumunun bilinen bir marka olabilir, kampanyanın tanınmasında oldukça büyük bir paya sahip olabilir.

 STK ve Devlet Kurumu söz konusu proje ile ilgili uzmanlık sahibidir.

 STK’larda gönüllü çalışanlar ve Devlet Kurumlarında çalışan uzman kişi sayısı şirketin paydaş sayısını ve alanını genişletmeye konusunda faydalı olabilmektedir.

 Ulaşılabilen alan ve kişi sayısı artabilmektedir.

40

Son yıllarda Türkiye'de görülen çalışmalar; şirketlerin birtakım çalışmalarını, devlet kuruluşları veya sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde yaptıklarını göstermektedir. Sosyal sorumluluk faaliyetlerini gerçekleştiren şirketler, uygulamalarını hayata geçirirken farklı yöntemlere başvurmaktadırlar. Bu durum kaynak, kişilerin eğitim durumu, coğrafi bölge, ekonomik durum gibi çevresel faktörlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Faktörlerin çeşitliliği, şirketlerin topluma yansıyan uygulamalarını da çeşitlendirmektedir. Aşağıda, sosyal sorumluluk kapsamında şirketlerin devlet kuruluşları veya sivil toplum kuruluşları ve tanımları açıklanmıştır (Yaman, 2003: 1-20).

Sponsorluk: İşletmeler sponsor kimliği ile sivil toplum kuruluşlarının yaptığı bazı etkinliklere katkı sağlamaktadır. Sponsor kimliğindeki şirketler ve kuruluşlar, maddi kaynak sağlama noktasında sivil toplum kuruluşları ve devlet kuruluşlarına destek olmaktadır. Maddi kaynağın cinsi duruma göre sivil toplum kuruluşu veya devlet kuruluşuna doğrudan parasal destek vermek olabileceği gibi, bu kuruluşların faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri mekân veya araç-gereci temin etmek şeklinde de olabilmektedir (Argüden, 2002: 12).

Secondment: Batı ülkelerinde uygulamalarını görebileceğimiz bir uygulama olan secondmet, şirket bünyesindeki bir personelin günlük mesai saatlerinde, yani ücretini şirketin ödediği çalışma saatleri içerisinde söz konusu sivil toplum kuruluşu veya devlet kuruluşunda bazı görevleri yerine getirmesi, hizmet sunması ve çalışması şeklinde uygulanmaktadır. Bu yolla şirket çalışanı hem belirlenen zaman diliminde çalıştığı sivil toplum kuruluşu veya devlet kuruluşuna iş gücü anlamında destek olmakta hem de bu kuruluş bünyesinde kazandığı sosyal iletişim, mesleki bilgiler, yardımlaşma becerileri, organizasyon gibi yeteneklerini geliştirip bağlı olduğu işletmeye de aktarabilmektedir. Şirketler, çalışanlarını bu tür sosyal sorumluluk çalışmalarında görevlendirmekle kalmayıp bunu bir işletme-kurum politikasına da dönüştürebilmektedir (Yaman, 2003: 1-20).

Uzmanlık Desteği: Kurum yöneticilerinin bilgi, beceri ve tecrübelerini, profesyonel birikimini, yönetim, pazarlama, tedarikçilerle ve müşterilerle iletişim gibi konulardaki uzmanlıklarını sivil toplum kuruluşuna aktarmaktır. Sivil toplum kuruluşlarına uzmanlık desteği vermek, işletmeler tarafından sağlanan bir destek

41

aracıdır. Uzmanlık desteği yöntemi bazı yerlerde secondment uygulaması ile birlikte yürütülmektedir (Peltekoğlu, 2001).

Ürün Bağışı: Şirketler üretim yaptıkları ürünlerin bir kısmını (gıda maddesi, kırtasiye malzemeleri, giyim eşyası, yapı malzemeleri, mobilya, bilgisayar, elektronik aletler vs.) aracı kurumlara, ihtiyaç sahiplerine ulaştırması için bağışlamaktadırlar.

Kar Payı ve Diğer Kurumsal Birikim Aktarımları: Bazı duyarlılıklara sahip olan işletme yöneticileri, kurumlarından elde edilen karın bir miktarını vakıf ve derneklere bağış yoluyla transfer etmekte veya ihtiyaç sahiplerine kendileri doğrudan ulaştırmaktadırlar. Bu tür bağış çalışmaların çoğalması, sosyal dengenin ve ekonomik yeterliliğin sağlanmasına önemli bir katkı sağlayacaktır (Argüden, 2002:

12).

Bina ve Ekipman Yardımı: İşletmeler, bazı devlet kuruluşları ve sivil topluk kuruluşlarına, ihtiyaç duydukları mekân, malzeme, ekipman, bina sağlayarak da bu kuruluşların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunabilmektedirler.

2.8.1.2 Doğrudan Sosyal Amaca Yönelme

Güncel ve geleneksel olma özelliğini aynı anda barındıran gönüllü kuruluş ortaklığı, her ne kadar sosyal açıdan sorumlu davranış örneği de olsa; işletmeler açısından da sivil toplum kuruluşları açısından da en kolay yöntemdir. Ancak son dönemde önde gelen işletmeler tarafından yaygın bir uygulama olan doğrudan sosyal amaca yönelme etkin sosyal sorumluluk uygulama aracıdır. Aynı zamanda geri dönüşümü açısından da gönüllü kuruluş ortaklı hareketlere göre daha kazanımlıdır. Doğrudan sosyal amaca yönelen işletmeler; öncelikle toplumsal sorunlardan kendi uygulama alanlarına en yakın olanını tespit etmesi gerekir. Akabinde bu yönde harekete geçmesi gerekir (Peltekoğlu, 2001).

2.8.1.3 Karma Yöntem

İşletmelerin sosyal açıdan sorumlu davranışlara yönelirken uyguladığı iki yönteme ek olarak karma yöntem dediğimiz bir yöntem de mevcuttur. Burada sosyal sorumluluk faaliyeti ne işletme tarafından ne de gönüllü kuruluş tarafından yöneltilmektedir. Katkı oranları değişmekle birlikte temel amaç sosyal sorumluluk

42

projelerini hayata geçirirken işletmede hangi kademede olursa olsun insanları bu konuda bilinçli hale getirmek temel hedeftir (Yaman, 2003: 1-20).

Batı ülkelerinde rastlamaya başladığımız “secondment” uygulaması da işletme çalışanlarının, günlük mesai saatleri içinde bir kuruluş faaliyetinde görev alması şeklinde gerçekleşmektedir. Böylelikle işletme, kendi çalışanlarının da sosyal sorumluluk uygulamasında yer almasını sağlamakta ve bunu bir şirket politikası haline de dönüştürmektedir. ABD, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde pek çok işletme, kâr amacı taşımayan organizasyonlara, yöneticilerini geçici olarak ödünç vermektedir. Bu durum bize, işletmenin kâr amacı taşımayan organizasyonların yakından ilgilendiği sosyal sorunlara karşı ilgisini ve hassasiyetini göstermektedir (Ural ve Yükselen, 2003).

Kâr amacı gütmeyen işletmelere geçici olarak verilen yöneticiler bünyesinde çalıştıkları işletmelerindeki ücretlerini yine bağlı oldukları işletmeden almaktadırlar.

Buradaki asıl amaç; yöneticilerin sosyal ve toplumsal sorunlarla ilgilenen bazı organizasyonların işleyiş biçimlerini ve yapılarını daha iyi anlamalarını ve mevcut sorunlara çözüm ararken bilinçli bir tavır içinde olmalarını sağlamaktır. Bunun yanı sıra yönetim danışmanları ve uzmanların bir kısmı bu uygulamayı, kendi işletme sorunlarına yeni ve farklı bir bakış açısıyla değinmek isteyen işletmelere, kendi yöneticilerinin olmadığı durumlarda dışarıdan geçici yöneticilerle çalışmalarını ve bu yöneticileri organizasyonlarda görevlendirmelerini tavsiye etmektedir (Peltekoğlu, 2001).