• Sonuç bulunamadı

1.5. Kurumsal İtibarın Temel Bileşenleri

1.5.6. Kurumsal Sosyal Sorumluluk

1.5.6.1. Kurumsal Sosyal Sorumluluk: İşletme İçi Ölçütler

İşletmenin içindeki sosyal sorumluluk uygulamaları, öncelikle çalışanları, sosyal sermayenin sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuları bunun yanında değişim yönetimi, üretimde doğal kaynakların kullanılmasıyla ilgili çevresel sosyal sorumluluk uygulamalarını da kapsar. Bunlar sırasıyla aşağıdaki gibidir:

a. İnsan Kaynakları Yönetimi

Bugün girişimlerin üzerinde durduğu en önemli konulardan biri işgörenlerin işletmeye çekilmesi ve işletmede tutulmasıdır. Bu bağlamda yapılması gerekenler arasında aşağıdaki maddeler sayılabilir (Commission of the Europen Communities, 2001: 8):

33 • Yaşam boyu öğrenme,

• Personel güçlendirme,

• Firma hakkında çalışanlara her konuda bilgi verilmesi,

• İş, aile ve boş vakitler arasında daha fazla denge sağlanması,

• Daha fazla işgücü çeşitliliği,

• Eşit ücret,

• Kadınlar için kariyer olanakları,

• Kar ve planların paylaşımı,

• İş güvenliği kadar çalışma olanaklarıyla da ilgilenilmesi sayılabilir.

Ayrımcılığı içinde barındırmayan, güvenilir işe alma uygulamaları; etnik azınlıktaki insanların, yaşlı ve kadın işgörenlerin, uzun süreli işsizlik yaşayanların ve dezavantajlı insanların işe alınmasını kolaylaştırabilir. Yaşam boyu öğrenmede, işletmeler bazı eğitim düzeylerini yerine getirmede kilit rollere sahiptirler. Bu roller; yerel oyuncularla yakın ilişkiler kurulması yoluyla eğitim ihtiyaçlarının daha iyi tanımlanmasına katkı sağlayarak, eğitim programlarının düzenlenmesi; genç insanların okul yaşamından iş yaşamına geçişinin desteklenmesi (stajyerlik örneğinde olduğu gibi); öğrenmenin ölçümlenmesi; tüm çalışanlara yaşam boyu öğrenmenin teşvik edildiği bir çevre yaratılarak düzenli olarak daha az eğitimli, daha az yetenekli ve daha yaşlı insanların eğitilmesi olarak sıralanabilir (Commission of the Europen Communities, 2001: 9):

b. İşyerinde Sağlık ve Güvenlik

İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması hayati bir önem arz etmektedir. Hizmet sözleşmesi, taraflara tanıdığı haklar yanında çeşitli borçları da beraberinde getiren bir özel hukuk sözleşmesidir. Bu bağlamda işçi işverenin emir ve talimatlarına uymak; buna karşın işveren de işçiyi işyerinde uğrayabileceği

34 kazalara ve karşılaşabileceği tehlikelere karşı korumak için gerekli tedbirleri almak bunun yanında işçiye uygun ve sağlıklı bir çalışma yeri sağlamak zorundadır (Selek, 2009: 1).

Firmalar, hükümetler ve sektör örgütleri; gün geçtikçe sağlık ve güvenliği geliştirmek için yeni yollar aramaktadırlar. Geliştirilen bu yollar da diğer firmalardan alınan ürün ve hizmetlerde bir ölçüt ve ürün ve hizmetlerin sağlanmasında bir pazarlama unsuru olarak kullanmaktadırlar. Bir taraftan da yapılan tüm bu planlamalar; yasaların bir tamamlayıcısı ve kamu otoriteleri tarafından yapılan kontrol faaliyetleri olarak da görülebilir. Aynı şekilde bu planlar; daha yüksek düzeyde işyeri sağlık ve güvenlik uygulamalarını, koruyucu kültür olarak ilerletmeyi de amaçlamaktadır. İş sağlığı ve güvenliğine odaklanmak, performans ile ürün ve hizmetlerin kalitesini arttırmaktadır. Bununla beraber pazarlama araçlarının kalitesinin ölçümlenmesi, belgelenmesi ve iletişim kalitesini de arttırır. İş sağlığı ve güvenliği ölçütleri; çeşitli düzeylerdeki sertifikasyon planları ile ürünlere ve teçhizata ait sınıflandırma planlarını da içine almaktadır. Yönetim sistemlerinin sertifikasyon planları ve taşeronların öncelikli olarak iş sağlığı ve güvenliğine odaklanmaları da bu planları başlatmıştır (Commission of the Europen Communities, 2001: 10).

c. Değişime Uyum

Çalışanlara ve diğer paydaşlara yönelik olarak yapılan yeniden yapılandırma programları; fabrikaların kapanmasıyla ya da ağır işgücü azaltılmalarıyla sonuçlanarak toplumda ciddi ekonomik, sosyal ve politik krizleri beraberinde getirebilir. Çok az sayıda firma küçülme, birleşme ve daha önce elde ettikleri kazançlar yoluyla bu yapılandırma programlarına ihtiyaç duymamışlardır. Bir çalışmaya göre, dört yapılandırma programından bir tanesinden daha azı, maliyetleri azaltma, verimliliği ve kaliteyi arttırma ve müşteri hizmetlerini geliştirme amaçlarında başarılı olmaktadırlar. Bu programların çoğu; işgörenlerin motivasyonlarını, sadakatlerini, yaratıcılıklarını ve verimliliklerini düşürmektedir. Yani bu programlarla beraber çalışanlar için bir değişim söz konusu olmuş ve değişime olan uyumda da zorluklar yaşanmıştır Commission of the Europen Communities, 2001: 10).

Sosyal olarak sorumlu olan bir davranışta yeniden yapılandırmanın anlamı; değişimden ve kararlardan etkilenenleri dengelemek ve gerekli kişilerle ilgili konulara dikkat etmektir. Uygulama süreci, yeniden yapılandırmanın başarısı için önemli bir bölümdür. Açık bilgi ve danışmanlık yoluyla çalışanlar bu sürece katılabilirler.

35 Böylelikle çalışanların değişime olan dirençlerinde bir azalma görülecektir. Bunun yanında yeniden yapılandırma; başlıca riskler tanımlanarak, tüm direk ve endirek maliyetler hesaplanarak, alternatif stratejilerle, politikalar oluşturularak ve tüm bu alternatiflerin değerlendirilmesi yapılarak iyi bir şekilde hazırlanabilir. Böylelikle de gereksiz unsurlar ve maliyetler azaltılmış olur (Commission of the Europen Communities, 2001: 11).

d. Çevresel Etkilerin ve Doğal Kaynakların Yönetimi

Çevresel etkiler kavramı ile ifade edilmek istenen, gerçek çevresel hasarlara neden olan veya havanın, suyun, toprağın, doğal kaynakların ve insanların zarar görmesidir (http://www.bcm.org.tr, 2009; 2). Çevresel etkiler mutlaka incelenmelidir. Bunun dışında geniş kapsamlı politikaların oluşturulması da temel konudur. Çözüme yönelik yaklaşımların geliştirilmesi, çevreye duyarlı davranış kalıpların ve politikaların oluşturulması hem sosyal ve makroekonomik hem de sektörel politikalar açısından çok fazla önem içermektedir. Dolayısıyla çevre ve doğal kaynak yönetiminin ekonomik ve sosyal politikalarla bütünleştirilmesi gerekmektedir. Bu bütünleşme ise çevresel ve doğal kaynak hedeflerini destekleyen yatırım programları ile gerçekleşebilir (Karaer, 2002; 28).

Çevresel alanda yapılan bu çevresel yatırımlar “kazan – kazan “fırsatlarını sunmaktadır. Bu bağlamda, “çevre için iyi şeyler yapan firmalar, işlerinde de iyidirler” prensibi hakimdir. Bu prensip, senelerdir mevcuttur ve halen önemini korumaktadır.

Benzer Belgeler