• Sonuç bulunamadı

2. Döviz Kuru Sistemleri

2.1. Kur Sistemleri Ve Politikaları

Paranın değerinin altına bağlı olduğu dönemlerde en iyi işleyen kur sistemi; sabit kur sistemidir. Paranın değerinin altına bağlı olduğu standart 1821 yılında İngiltere’de ilk defa ortaya çıkmıştır. 1870 yılında ise Almanya bu uygulamaya dahil olmuştur. Bu uygulamanın gerçekleşmesi için altın piyasasının serbest ticarete konu olması gerekmektedir. Bu uygulamada ülkelerin paraları sahip oldukları altın miktarına bağlıdır. Altın miktarı artmadıkça veya azalmadıkça döviz kurları da değişmez. Altın değeri olarak iki ülkenin paralarının birbirine oranlanmasına darphane oranı denilmektedir. Ülke altın sattığında döviz arzının esnekliği sonsuz çıkmaktadır. Çünkü yükse bir fiyatla altın satılmıştır ve karşılığında yurda döviz girmiştir. Altın ithal edildiği durumda ise döviz talebinin esnekliği sonsuz çıkmaktadır. Çünkü altın ülkeye düşük fiyat ile girmektedir. Buna altının bir ülkeden bir ülkeye taşınma giderleri de dahildir. Altın standardın da altının ülke dışına satılması ile altının ülke dışından satın alınması tutarları arasında ki bir noktada altın arz ve talebince döviz kuru ortaya çıkmaktadır. Bu şartlar altında döviz kuru ülkenin dış dengesini sağlamaktadır. Eğer ülkeyi yönetenler ister ise bu düzeyde döviz kurunu sabit tutabilir. Ancak bir devletin altın üreterek veya temin ederek satımı nereye kadar devam edecektir sorusunun cevabı bulanamadığından uzun dönem içinde altın standardında dengeyi bulmak mümkün olmayacaktır.

Fakat Alfred Marshall, John S.Mill, Adam Smith, David Hume gibi geleneksel iktisatçılar bu dengenin fiyatlar sayesinde uzun dönemde oluşturulabileceğini yazmışlardır.

Şayet bir devlet fazla mal ve hizmet alımı yapıyorsa o devletten bu mal ve hizmet alımının karşılığı olarak yani devlete mal ve hizmetin girişinin sonucu olarak o devletten başka ülkelere altın gidecek demektir. Devlette ki paranın miktarı da altın miktarına bağlı bulunduğundan ithalat yüzünden para miktarı düşecektir. Klasik miktar teorisinin anlatımına göre azalan para miktarı yüzünden aynı oranda fiyatlarda düşecektir. Düşen mal ve hizmet fiyatları ihracatı teşvik edecek, ülkeden dış ülkelere satılan mal ve hizmetler sayesinde döviz miktarı artacaktır. Yani devlet içinde mal ve hizmet fiyatlarının azalması ithalatı azaltırken ülkede üretilen mallara yönelik yabancıların talebini çoğaltacaktır. Bu işlemlerin sonucunda

11 talep eğrisi mevcut konumunu değiştirip sağa kayacak ve bu kayma sayesinde fiyat mekanizmasının işleyişi ile döviz piyasasında denge sağlanacaktır. Dış ödemeler bilançosunda ki fazla ve açıklarda fiyat mekanizması sayesinde giderilecektir. Sistem olarak sabit döviz kuru kâğıt para sistemlerinde de yukarıda anlatıldığı gibi işler. Kağıt para sisteminde ulusal paranın çıkabileceği en düşük değere alt destekleme, en yüksek seviyeye ise üst destekleme noktası denir. Altın para standardında ise ulusal paranın ulaşabileceği en düşük değere altın ithal noktası, en yüksek değere ise altın ihraç noktası denir. Bu alt ve üst destekleme sınırları içerisinde piyasada belirlenen döviz kuru, döviz talebine ve arzına göre oluşur. Döviz kurunun bu alt ve üst sınırların dışına kayması halinde, hükümeti yönetenler duruma el koyarlar ve hükümet merkez bankasının içinde bir birim olarak kambiyo denkleştirme fonunu kurar. Bu manada bir fon dünyada 1930 yılından sonra kurulmuştur.

Sabit kur rejimi ile bir devletin cari dengesi devamlı açık veriyor ise devletin ulusal parasının değeri düşüyor demektir. Paranın değerinin düşmesi söz konusu ülkenin ilerleyen günlerde parasının değerini düşüreceği yani devalüe edeceği kanaatini yaygınlaştırır. Bu yüzden değeri düşen Ulusal paradan kaçış artar. Ülkede ki dış ödemeler dengesin de açığın çok fazla olduğu zamanlarda ortaya çıkan bu açık ülkede ki faiz oranlarını yükselterek yabancı paranın ülkeye girişini yüksek faiz vererek sağlayıp gelir seviyesinde ki artışla sona erdirilmiştir.

Serbest kur sistemi sabit kurun tam tersidir. Serbest kur sisteminde milli paranın değeri tamamıyla serbest olarak belirlenen döviz arz ve talebine göre ortaya çıkar. Serbest kur sisteminde, ödemeler bilançosunda ki açık ve fazlaların düzeltilmesinin çareleri sadece döviz kurlarındaki değişim ve kambiyo piyasasında ki denge ile sağlanır (Bakkal S. a.g.e : 24).

Döviz kuru yükseldiğinde dış ülkelerden ithal edilecek olan mal ve hizmetler ülke içinde pahalı hale gelir. Döviz kurunda düşme olursa ulusal para değer kazanma durumuna geçtiğinden ülkeye dış ülkelerden girecek olan malların ülke içinde fiyatı azalır. İhracat ise kur yükseldiğinde yurt içi mallar yabancılara göre ucuz hale geldiğinden artar, döviz kuru düştüğünde yurt içi mallar ise yabancılara göre pahalı hale geldiğinden azalır. Bu şartlar altında ekonominin dış ödemeler bilançosu dengesi serbest dalgalanan döviz kuru sistemlerinde döviz talep ve arz şartlarının gösterdiği duruma göre her durumda otomatik olarak değişikliğe muhatap olabilir, altın standardının geçerli olduğu dönemlerde dış denge otomatik olarak kurulamaz. Çünkü altın standardında döviz kurlarının önceden belirlenen alt ve üst sınırlarının dışına çıkılamaz. Bu sınırlarda kurlarda ki hareketlilikle denge

12 sağlanamadığından denge altının alım ve satımı ile sağlanır. Serbest uygulanan dış ödemeler bilançosunda ki denge kurlarda ortaya çıkan değişmelerle sağlandığından dövize yönelik arz ve talepte ki minimal orandaki düşüşler ve yükselişler bile döviz kurlarına hemen yansır.

Böyle bir durumda döviz kurunda talep ve arzın durumuna göre finansal piyasalarda büyük dalgalanmalar ortaya çıkar, kurlarda ortaya çıkan bu dalgalanmalara hükümet müdahale edemez ve bu durum dış ticaret hacmini ve yatırımları ortaya çıkan belirsizlik yüzünden engeller. Ticaret hacmi ve yatırımlar engellenip azalırken spekülatif sermaye hareketleri çoğalır. Buda dış açıkların büyümesine neden olur. Serbest kur sistemini uygulayan az gelişmiş ülkelerde enflasyon mu devalüasyon mu daha doğrudur sorusunun cevabı hep kafa yormuştur. Ülkelerin serbest kur uygulaması olduğu durumlarda gelecek ile ilgili belirsizlikler arttığı için hükümeti yönetenler gelecek ile ilgili ne tip bir plan yapacaklarına hükmedemezler. Bu durumda spekülasyon yaparak para kazanmak isteyen yatırımcıların iştahını kabarması sonucunu doğurur. Finansal piyasalarda ki gelecek ile ilgili belirsizlik yatırımcıları rahatsız eder.

Döviz kuru sistemleri hakkında bilgi sahibi olmamız çalışmanın niteliği açısından önem teşkil etmektedir. Esas olarak çalışma konusu olan parite koşullarının geçerliliği ancak esnek kur sistemleri altında mümkündür. Döviz kuru sistemleri üzerine olan literatür, alternatif uygulamaların gerektirdiği "kredibilite" ve "esneklik" kavramları arasındaki tercih üzerinde önemle durmaktadır ki üç örnek üzerinde durulursa; tam esnek kur sisteminde Merkez bankası müdahalesi en aza indirgenmekte ve bağımsız para politikası uygulamasına olanak tanınmaktadır. Bu sistem döviz kuru değişimleri ile içsel ve dışsal şokların gerektirdiği ayarlamaların hemen tümünü yansıtmaktadır. Sistemin getirdiği esnekliğin maliyeti daha yüksek enflasyon ve kredibilite kaybıdır (Özdemir, Azim, Beyoğlu, Gülbin, TCMB l, 2000. : 2-4).

Uygulamada daha az esneklik ama daha yüksek bir kredibilite sağlayan kura sabit kur sistemi diyoruz. Sabit kur sisteminden vazgeçilmediği sürece ortaya çıkan makroekonomik yapı olumlu bekleyişlere neden olacak ve enflasyon oranı daha makul seviyelerde gerçekleşebilecektir. Sabit kur sistemi ile tam esnek kur sistemi iki farklı uçta kalan döviz kuru sistemlerini ifade etmektedir. Bu iki kur sistemi arasında kalan farklı kur sistemleri de mevcuttur. Aşağıdaki açıklamalarımızda bu iki uç kur sistemi arasında kalan kur

13 sistemlerini dokuza ayırarak esneklik derecelerine göre inceleyeceğiz bunları takip eden tabloda farklı döviz kuru sistemleri karşılaştırmalı olarak ifade edilmektedir.