• Sonuç bulunamadı

Kurşunlu Camii’inden Bir Görünüm

Belgede Edremit şehir coğrafyası (sayfa 70-73)

Anadolu içlerine doğru yayılan Moğollar ile Anadolu Selçuklu devletleri arasında çıkan Kösedağ Savaşı’yla Anadolu Selçukluları yenilgiye uğramıştır. Anadolu Selçuklu devleti yıkıldıktan sonra Anadolu yirmiden fazla beylik tarafından yönetilen bir siyasi coğrafya alanına dönüşmüştür (Öden,1999). Kurulan beyliklerden bazıları şunlardır: Karesioğulları, Osmanoğulları, Karamanoğulları. Böylece Anadolu'da siyasi birlik bozuldu. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasıyla diğer uç beyleri gibi Karesi Bey de Batı Anadolu'daki Büyük ve Küçük Misya'da bağımsızlığını ilan ederek, bölgede Karesi Beyliği'ni kurmuştur (Mutaf, 2003:6-7; Uzunçarşılı, 1999: 78-81; Turan, 2000: 50). Karesi Beyliği’nin kuruluş tarihi 1299 yılı kabul edilmektedir (Uzunçarşılı, 2000: 70). Beylik, Oğuz boyları tarafından Balıkesir, Çanakkale ve Bergama yöresinde kurulmuştur (Öden, 1999; Akpınarlı, 2009). Karesi Bey Moğollardan kaçarak kendisine sığınan halkı ve Dobruca’dan gelen Sarı Saltuk Türkmenlerini işgal ettiği yerlere yerleşmiştir ve bölgede Türk nüfusu artmıştır

50

(Büyükcan, 2006: 14). Edremit şehri XIV.yüzyılın başından itibaren Karesi Beyliği'nin gemilerine liman olmuştur. Bu dönemde ticaretin gelişmesiyle köprü yapımına önem vermişlerdir.

XIV.yüzyılın başlarında Türkler tarafından ele geçirilen sonra istikrarlı bir yapıya kavuşan Edremit Karesioğulları Beyliği zamanında imar edilmeye ve mahalleleri oluşmaya başlamıştır. Karesi sancağına bağlanan Edremit kazası Anadolu Beylerbeyliğinin kurulması ile birlikte üst idari birim olarak eyalet merkezi olan Kütahya’ya bağlı kalmıştır. Yaklaşık 500 yıl kadar bu durumu muhafaza eden Edremit, önceleri kadılar, daha sonraları “mütesellim” veya “voyvodalar” tarafından yönetilmiştir (Genç, 2005).

I.Murat 1361 tarihinde Karesi Beyliği’ne son verince Edremit diğer yerleşkeler gibi Osmanlı yönetimine girdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Roma döneminden kalma su kemerlerinden dolayı bölge (Burhaniye ve Ören) 19.yüzyıl ortalarına kadar “Kemer-i Edremit” adı ile anılmıştır (Çoruhlu, 2007). Karesi ilinin tamamının Osmanlılar tarafından alınmasından sonra devlet teşkilatı kurulmuş toprak bölümü yapılarak imar faaliyetlerine geçilmiştir. Balıkesir, Cumnuriyetin ilk yıllarına kadar Karesi adını taşımıştır (Yetkin, 1949: 44).

Karesi Beyliği'nin tarih sahnesinden çekilişi ve yerini henüz devlet olma aşamasında bulunan Osmanlı Beyliği'ne bırakışı, ileride güçlü bir devlet hâline gelecek olan Osmanlılar için askeri ve siyasi genişleme açısından önemli bir adım olmuştur (Uzunaçarşılı, 1996-2003: 124).

Yıldırım Bayezid (1389-1402), Saruhanoğulları Beyliği'ni 1390'da ele geçirdikten sonra Saruhan ve Karasi vilayetlerini birleştirerek oğlu Ertuğrul'a verdi. Daha sonra ise Bayezid'in oğullarından İsa Bey, Karasi Vilayeti'ne tayin edildi (Baykara, 2000). Edremit’in Rumeli ve Anadolu’yu birbirine bağlayan yol güzergâhı üzerinde olması, Midilli başta olmak üzere adalarla kolay ulaşım sağlayabilmesi, İstanbul’a kara ve deniz yoluyla bağlantı sağlayabilmesi şehirde ticaretin gelişmesini sağlamıştır. Böylece zeytinyağı üretimi, sabun üretimi ile kereste gibi ürünler kolaylıkla pazarlanıyor ve şehrin ticari kapasitesini arttırıyordu (Doğan, 2007).

Fatih Sultan Mehmet’in fetih bahanesi olarak Edremit’teki yerli Rumların ayaklanmasını gösterdiği çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Bu olay Fatih’in Bizans’a savaş açmasına ve İstanbul’u fethetmesine zemin hazırlamıştır (Durmuş, 2010). Osmanlı döneminde donanmanın önemli tersaneleri buraya kurulmuştur. Edremit

51

kazasındaki sanayi faaliyetleri yağhane ve sabunhaneler Osmanlı döneminden beri yapılan sanayi faaliyetlerinin temelini oluşturmaktadır (Mutaf, 2003).

16.yüzyılda körfez bölgesindeki en önemli yerleşmeler Edremit, Kemeri Edremit (Burhaniye) ve Ayazment (Altınova) olarak teşhis edilmiştir (Beksaç ve Beksaç, 2013: 27). Edremit 1537 yılında Barbaros Hayrettin Paşa’ya has olarak verilmiştir (Yetkin, 1957: 32). Bu durum şehrin denizcilikteki önemine vurgu yapmaktadır. Bu dönemde hızla yapılaşan şehirde Rumlar bir isyan çıkararak Türkleri öldürmeye ve evlerini yakmaya başlamışlardır. Fatih Sultan Mehmet bu olaydan sonra çıkardığı bir fermanla Edremit ve çevresine Rumların yerleşmesini yasaklamıştır. Bu fermanın etkisi 347 yıl sürmüş ve 1800 yılında Rumlar tekrar Edremit kıyılarına sokulmuşlardır (Kitapçıoğlu, 1993: 194).

Osmanlı şehirleri cami veya pazar yeri etrafında gelişen mahallelerdir. Mahallerin kurulmasında etkili olan bir başka faktör tekke ve zaviyelerdir (Kuban, 1968). Bunlar içinde herhangi bir tarikata mensup dervişlerin yaşadığı, gelip giden yolcuların misafir edildiği yerlerdir (Ocak, 1978: 248). Mahalle birbirini tanıyan ve bir ölçüde birbirinin davranışlarında sorumlu olan kişilerin yaşadığı yer veya aynı mescide ibadet eden cemaatin, aileleri ile birlikte ikamet ettikleri kesimdir (Ergenç,1984: 69). Zaviyeler kırsalda köylerin, şehirde de mahallelerin kurulmasını sağlamıştır (Barkan,1942). Gayri müslimler ile müslümanların mahalleleri farklıydı. Mahalleler arasında organik bağ yoktur. Çıkmaz sokaklar, işyerlerin mahallelerin dışında olması, sokağa açılan kapılar mahremiyetin yansımalarıydı. Hanlar, pazarlar, çarşılar ve panayırlar şehrin sosyo-ekonomik yapısının önemli unsurları arasında yer almaktadır. Kısaca bir şehrin oluşumunda ve gelişmesinde dini mekânların yanı sıra pazarlar, dükkânlar, hanlar, kervansaraylar gibi ticari mekânlar ile ulaşım ağı ile olan bağlantılar belirleyici rol oynamaktadır (Kejanlı, 2010). Edremit şehri’nin günümüze kadar varlığını devam ettirmesinde bu faktörler etkili olmuştur.

Şehirlerin fiziki olarak gelişimini gösteren medrese, cami ve türbelerdir. Edremit şehrine yerleşim Akpınar mevkiinde başlamış, çevreye doğru yayılma gerçekleşmiştir. Bu dönemde yapılan camiiler Tuzcumurat Mahallesi’nde kurulan Alemizade Camii (1150) ve Şehit Hamdibey Camii (1195)’dir (Edremit Müftülüğü, 2014; Şekil 8).

XVI.yüzyılın Kanuni dönemine gelindiğinde tarih kaynaklarında Edremit’ten iskelesi olan, pazar kurulan bir kasaba olarak bahsedilmektedir. Bilgilere göre kasabada kayıtlı 176 hane, 2 camii, 10 mescit ve 2 hamam bulunmaktaydı (Arıkan, 2002: 19; Genç, 2014: 272; Özkılıç ve diğerleri, 1995). XVI.yüzyılda Edremit’te 12

52

mahalle mevcuttur: Hekimzade, Tuzcumurat, Turhanbey, Kadıilyas, Kapucubaşı, Kadıcelal, Soğanyemez, Hacıtuğrul, Cam- i Evsat, Adilzade (Karabaşlu), Cam-i Kebir, Akpınar (Şimşir, 2012: 341; Genç, 2014: 272). Şehir 1538 yılında 400-450 hanedir (Yılmaz, 1995). XV ve XVI.yüzyıldaki şehir gelişim yönünün kuzey ve doğu olduğu görülmektedir (Şekil 8). 16.yüzyılda Edremit’te çarşı bulunmakta ve bu çarşıda çeşitli meslek kollarına mensup esnaf faaliyet göstermektedir. Şehrin gelişimi ve ticari kapasitesinin artmasında çarşı ile birlikte 15.yüzyıl sonlarında Şehzade Korkut’un lalası Hüsam Bey tarafından inşa edilen 200 vakıf dükkânının ve şehirdeki han ile kervansarayın mühim bir yeri vardır (Yılmaz, 1995: 126-129). Bu dönemde ayrıca zaviye, bir muallimhane, 3 hamam, 289 dükkân, 26 bağ ve bahçe bulunmakta ve yıllık geliri 483.319 akçedir. Vakıf olarak 1 pazar, 5 çiftlik, 36 bağ ve bahçe, 3 hamam, 289 dükkân, 1 tahunhane (susam yağı fabrikası) görülmekte olup, vakıf gelirleri 257.969 akçedir (Özkılıç ve diğerleri, 1995: 74-118).

16.yüzyıllardan itibaren Edremit’te hanlar aktif olarak kullanılmıştır. Bu alanlar sadece konaklanan yerler değil ticaret erbaşlarının kaynaştığı yerlerdir. 16.yüzyılda Edremit’te yolcu ve tüccarın konaklamalarına imkân sağlayacak bir kervansaray ile “İstanbullu Evi” olarak bahsi geçen bir han bulunuyordu (Yılmaz, 1995:128-129; Foto 3).

Belgede Edremit şehir coğrafyası (sayfa 70-73)