• Sonuç bulunamadı

2.4. I.Balkan Savaşı’nda Garp Cephesi ve Vardar Ordusu

2.4.1. Kumanova Muhârebesi (23-24 Ekim 1912)

Vardar ordusu ile Sırp kuvvetlerinin ilk karşılaştıkları ve Galip Paşa’nın kumanda ettiği 13. Tümen’in savaştığı ilk yer Kumanova’dır (Çakmak, 2012: 187).

Bekir Sıtkı, Kumanova savaşı ile ilgili şu tespitleri yapmaktadır: 23 Ekim’de Kumanova’da başlayan savaş, 20 kilometrelik bir hat boyunca devam etmiş ve Vardar ordusu, şehrin kuzey ve kuzeydoğu bölümlerinde yerleşmişti. Ordunun sağ cenah ve gerilerinin temini yeniden 5. Kolordu’ya havale edilmişti. İlk gün yapılan bu savaşı biz kazandık ve beş-altı kilometre kadar ilerlemeyi muvaffak olmuştuk. Topçumuz bu iki can alıcı noktayı sezerek o bölgeyi ateş yuvasına çevirdi. Topçu atışımız tesirini iyiden iyiye hissettirdi. Düşman bu cehennemi ateşin altında geri çekilmeye başladı. Lakin geri giden düşman avcılarının yerine hemen daha sıkı ve taze avcı hatları geliyor. Şayet Kumanova Savaşı’nda Sırp ordusunda idman ve talimi biraz eksik olsaydı, asker ve komutanları arasında bağlantısızlık olsaydı, Sırp ordusu daha savaşın ilk günü ricatla birlikte geri çekilirdi. Her muhârebede olduğu gibi Sırp komutanları ellerinde silahları olduğu halde avcı hattının gerisinde gidiyorlardı. Geri dönmek isteyen askerleri hemen yere seriyor ve böylelikle savaşı kazanmak için her bir komutan beş on kurban vermekten çekinmiyordu. İştip Fırkası, Kumanova vadisinin batısındaki köyü müdafaa eden Sırp birliği teslim olmak arzusunu izhar ettiği halde bu olay usûl dairesine göre gerçekleşmemişti. Ancak bir gün sonra aynı birlikle savaşmak zorunda kalmış ve önemli zayiat verilmişti (Bekir Sıtkı, s.35-41-44-46).

Ancak kısa süre sonra Osmanlı Garp ordusunun büyük bölümü tarumar olmuş, kaçmış veya farklı yönlere geri çekilmişti, kuvvetler arasında bağlantı kalmamıştır. Zeki Paşa’nın ordusu, Üsküp’e geçmek için panik içinde Kumanova istasyonu’na koşar. Zeki Paşa bozgunu, geri çekilme emrini alan Redîf tümeninin, çok hızlı bir şekilde kaçmaya başlamasıyla diğer askerler arasında da panik çıkmasıyla izah eder. Ali Rıza Paşa ise, ”Arnavutlar, Kumanova’da kitle halinde

ordudan ayrılarak yenilgimizin başlangıç sebebini oluşturdular” der. Ona göre,

Balkanlar’daki dört düşmana böylelikle beşincisi (Arnavutlar) ilave olmuştur (Arabacı, 2010).

Bekir Sıtkı gece saat 4’e doğru Evraş’dan Kumanova’ya gittiğini ve orada gördüklerini şöyle anlatmaktadır. Kumanova kasabasının her yanı bağlar, bahçeler, ahırlar her yer asker firarlarıyla doluydu, ey Allah’ım bunlara acımamak elde mi? Meğerse daha büyük felakette varmış!... Ortalık kararınca ilk önce Üsküb ve ardından Manastır Redîf Fırkaları büyük bir maharetle sağa sola kaçmışlar ve o bölgeleri düşmana karşı bomboş bırakmışlardı. Kumanova sokaklarında dolaşan askerlerin kimisi ekmek almakla ve bazıları da ötede beride sarkıntılık etmekle meşgûldü. Sonrası sabah olduğunda Sırpların top ateşi başlamıştı. Bir iki hamiyetli subay ortaya çıkıp, “Aman din kardeşlerim, hadi harbe gidelim, Hey yaşayın bire cesaretli Arnavutlar! Burada ne yapıyorsunuz, ayıptır” diye bağırıyorlardı. Subaylar, “Mevki komutanı geliyor, inzibat memurları müdahale edecek” denildiğinde hiç kimse aldırmıyordu. İşte ahval-i ruhiye bu merkezdeydi. İştip’ten alınan telgraflarda Kumanova’nın düşman eline geçtiğini, Koçana’daki fırkanın da yenilerek geri çekildiği haberleri geliyordu. Bu yenilgilerin neticesi, Beşinci Kolordu altı top, Altıncı Kolordu otuz dört top, Yedinci Kolordu ise yirmi bir top toplam da 61 top kaybedilmiş ve düşman eline geçmiştir. Ordu da kalan top sayısı ise 100 kadardır. Düşmanı dahi görmeden neden kaçıyorlardı? Bunu anlamak zordu. Bunun bir tek sebebi olabilirdi. Otorite ve disiplin eksikliğidir.

Topçularımızın makineli tüfeklerimizin büyük bir bölümü mevzide düşmana kaldı. Evvelce yağmur yağmış olduğundan ortalık dize kadar çamurdu. Bu çamur son derece yapışkan olduğundan ağır olan sahrâ toplarını sürüklemek hayli zordu. askerlerin top hayvanlarına binip savaştıkları ilave edilirse zayiat anlaşılmış olur (Bekir Sıtkı, 1331: 44-45-48-50-58-59).

Artık Sırp ordusu, hiçbir engele rastlamadan Vardar kıyılarında birleşip, Üsküp’e saldırabileceklerdir. Sırp gönüllüleriyle çeteler için bulunmaz bir fırsat ortaya çıkmıştı. Etraftaki Müslüman köylerini yakıp-yıkıp ve buldukları müslümanları öldürmekle meşguldüler (Andonyan, 1999: 329).

Vardar ordusu Komutanı Zeki Paşa bu durum karşısında 25-26 Ekim gecesi çektiği telgrafta, “Harp talihi bendenize yardım etmedi. Moralin yükseltilmesi için komutanlıktan bağışlanmamı yerime başka birisinin atanmasını istirham ederim”

diyerek istifa etmek istemişti. Ancak Garp Cephesi Komutanı Ali Rıza Paşa: “Harp talihinizin yardım etmemesi yüksek değerinizi düşürmez. Redîf ‘askerinin moral bozukluğu bütün zaferlerimizi altüst etmiştir. Şahsınıza kusur yükleyecek kimse bulunmaz. Bu güç durum sizin alacağınız yerinde önlemlerle giderilebilir” diyerek emir kademesindeki çözülmeyi önlemiş oluyordu. Bu arada Arnavutların durumu ile ilgili olarak kendisi de bir Arnavut olan Avlonyalı Cemalettin Paşa “Arnavutlar hiçbir zaman Türkün aleyhine olmamışlardır. Bazı komutanlar başarısızlıklarını, Arnavutların bize hıyaneti şeklinde göstermeleri, kendilerini kurtarmak için ortaya attıkları ümitsiz bir gayrettir” demektedir (Zeyrek, 2012: 348).

Bekir Sıtkı ise eserinde, Arnavutlar her cephede harpten çekiliyorlardı, demektedir (Bekir Sıtkı, 1331: 79).

Kumanova Muhârebesinden sonra geri çekiliş istikâmeti şu şekilde olmuştur: Beşinci Kolordu Zibofçe, Gradişta, Randımanlı, Köprülü istikâmeti, Altıncı ve Yedinci Kolordu Kumanova, Üsküb doğrultusuna, On Beşinci Fırka Kratova, İştib’in kuzeydoğusuna yürüyerek Köprülü’ye vardı (Bekir Sıtkı,1331: 59).

Garp ordusu komutanı Ali Rıza Paşa ve Kara Said Paşa arka arkaya cepheden ayrılmışlardı. Bu yenilgi sonucunda 15 bin ölü ve yaralı verilmiş bütün harp malzemeleri Sırpların eline geçmişti. Takriben 10.000 Osmanlı askeri de tutsak düşmüştü (Andonyan, 1999: 369).

Benzer Belgeler