• Sonuç bulunamadı

III. ED-DEMÂMÎNÎ‟NĠN YAġADIĞI DÖNEME GENEL BĠR BAKIġ

III.3. Dini ve Kültürel Hayat

III.3.2. Hindistan‟da Dini ve Kültürel Hayat

3.1. Dil Ġhtilaflarına BakıĢı

3.1.2. Kufe Okulunu Desteklediği Konular

ed-Demâmînî daha çok Basra mektebinin görüĢlerini tercih etmesine rağmen yeri geldikçe az da olsa Kufe ekolünün bazı görüĢlerini kabul etmekten çekinmemiĢ, bunu delilleriyle ifade etmiĢtir. Bu kısımda onun bu kabilden bazı açıklamalarına yer vereceğiz.

1- Zamir içeren kelimenin isnad edildiği kelimenin zamirinden baĢkasını ifade ettiği durumlarda zamirin açık olarak gelmesi

Zamirler isimlerin yerine kullanılan ve lafız yönünden daha kısa kelimelerdir. Arapçada zamirler ifadeyi kısaltmak amacıyla kullanılır. Bu zamirlerin içinde bulunduğu kelimeler bazen isim cümlesinde haber olarak bazen de ismi fâil, ismi mefûl

397

el-Enbarî, el-Ġnsaf, I/98. 398

ve sıfatı müĢebbehe gibi sıfatlar olarak getirilebilirler.399

Zamirin içinde gizli olarak bulunduğu bu kelimeler haber veya sıfat olarak kullanıldıklarında bu zamirlerden farklı bir özneye isnat edilmiĢlerse bu durumda zamirlerin açık olarak zikredilmelerinin gerekip gerekmediği hususu iki nahiv okulunun üzerinde ihtilaf ettiği konulardandır.

Kufelilere göre bu durumda zamirin açık bir Ģekilde zikredilmesi gerekmez. Sadece ismi fâilin zamiri üzerine isnat edildiği zamirle karıĢma durumu söz konusu ise zamir açık olarak getirilebilir. Kufeliler delil olarak el-A‟Ģâ‟nın bir beytini naklederler;

أشِا َّْئَٚ ُكٍََّْع ُءاَذْ١َثَٚ ٌحبََِِْٛ ِعْسلأا َِِٓ َُُٗٔٚدَٚ ِهْ١ٌَئ َٜشْعأ

ٍَِّْٟؼَر ْْأَٚ َُٗئبَػُد ِٟج١ِجَزْغَر َْْأ ٌخَلُٛمْذٌََّ ُكَّفَُِٛ َْبَؼٌُّا ََّْأ

Muhakkak geceleyin sana gelen adamın ve ardında, BomboĢ ve helak edici bir çöl bırakarak,

Onun isteklerine cevap vermen gerekir, Ve bilmelisin yardıma ulaĢan baĢarmıĢtır.

Kufelilere göre خَلُٛم ْذَِ ifadesi ismi mefûl olarak gelmiĢ ve bir önceki beyitte geçen أشِا kelimesinin haberidir. Burada müsnet ile müsnedi ileyhin zamiri farklıdır. Yani haber ile mübtedanın zamirleri farklı olmasına rağmen karıĢma ihtimali bulunmadığından haberin zamiri olan ِذْٔأ zikredilmemiĢtir. Onlara göre eğer böyle durumlarda zamirin açık olarak getirilmesi vacip olsaydı Ģiirdeki beyit ِذْٔأ َلُٛمْذٌََّ ٌخ Ģeklinde olmalıydı.

Basralılar ise bu durumda zamirin açık olarak getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu iddia ederler. Onlar bu konuda fiilden türemiĢ sıfatların (ismi fâil, ismi mefûl ve sıfatı müĢebbehe) fiile göre fer‟ olduğunu dile getirirler. Bundan dolayı isimleĢmiĢ olan bu fiillerin zamir taĢıyabilme gücü de fiillere göre daha azdır. Kendi zamirleri ile üzerine isnat edildikleri kelimelerin zamirleri biribirinden farklı olduğu zaman anlamın karıĢma ihtimali daha yüksek olmaktadır. Bundan dolayı bu durumda fiil ve fiilden türemiĢ sıfatların zamirinin açık olarak zikredilmesi gerekir.400

Ed-Demâmînî bu konuda Kufelileri destekler ve Ģu cümleyi örnek olarak zikreder;

ا ُٓ ْذَٔ"

"ُُُْٙثِشْؼَٔ َُْٚذْ٠َضٌ /biz Zeyd‟lere vuranlarız. Bu cümlede zikredilen ُُُْٙثِشْؼَٔ fiilinde bulunan َْ harfi fiilin fâiline iĢaret etmektedir. Bundan dolayı zamirin haber içerisinde tekrar zikredilmesine gerek yoktur. Müellif zamirin sadece ismi fâil söz

399

er-Radî, a.g.e, II/431. 400

konusu olduğunda karıĢıklık ihtimalini ortadan kaldırmak için zikredilebileceğini ifade eder.401

2- Mazi fiilin cümlede hal olarak kullanılması

Hal Arap dili cümle yapısında fiilin nasıl yapıldığını bildiren bir öğedir. Hal olan kelime bazen fiilden türemiĢ bir isim, bazen de fiil olabilir.402

Hal olarak gelen fiilin mazi fiil olup olamayacağı konusu iki okul nahivcilerinin üzerinde anlaĢamdığı bir husustur.

Kufeli nahivciler mazi fiilin hal olarak gelebileceğini savunurlar. Onlara göre bunun hem nakille gelen hem de kıyasi olarak ortaya konan delilllerde Ģahitleri vardır. Nakille gelen delile örnek olarak gösterdikleri Nisa suresi 90. Ayette geçen Ģu ifadedir; ُُُْ٘سُٚذُط ْدَشِظَد ُُْوٚؤبَج ْٚأ /Göğüslerini sıkıntı bastığı halde size gelenler. Onlara göre burada geçen ْدَشِظَد mazi fiildir ve hal olarak gelmiĢtir. Kıyasi olarak ileri sürdükleri gerekçe ise nekre bir isme sıfat olarak getirilen her ifadenin ma‟rife için hal olabilmesidir. Örneğin ٍذِػبَل ًٍُجَشِث ُدْسَشَِ""ا /Oturan adama uğradım cümlesindeki sıfat olan اٍذِػبَل ifadesi "ا ذِػبَل ًُِجَّشٌبِث ُد ْسَشَِ " /Oturur haldeki adama uğradım cümlesinde hal olarak kullanılmıĢtır. Bu durumda mazi bir fiil nasıl nekre bir isme sıfat olarak getirilebiliyorsa marife bir isme hal olarak getirilebilir. َذَؼَل ًٍُجَشِث ُد ْسَشَِ cümlesinde nekre isim olan ًٍُجَشِث kelimesine َذَؼَل mazi fiili nasıl sıfat olarak getirilmiĢse َذَؼَل ًُِجَّشٌبِث ُد ْسَشَِ cümlesinde olduğu gibi marife bir isme hal olarak zikredilebilir.

Basralılar ise mazi fiilin cümlede hal olarak tek baĢına kullanılamayacağını ancak baĢına ْذَل harfi getirilerek kullanılabileceğini iddia etmiĢlerdir. Onların gerekçesi ise cümlede hal olan kelimenin Ģimdiki zaman veya gelecek zaman bildiren bir ifade olması gerektiğidir. Mazi fiil ancak baĢına ْذَل harfi getirilerek Ģimdiki zamana yaklaĢtırılmak suretiyle hal yerinde kullanılabilir.403

Ed-Demâmînî bu konuda Kufelileri destekler ve mazi fiilin baĢına herhangi bir harf getirilmeden söz konusu yerde kullanılabileceğini ifade eder. Ona göre cümlede hal olan öğenin bağlamından zaten onun fiilin gerçekleĢtiği andaki durumu bildirdiği açıktır. Bu yüzden mazi fiilin tekrar baĢka bir harf ile Ģimdiki zamana yaklaĢtırılmasına gerek yoktur.404

401

Ed-Demâmînî, el-Menhel, II/75. 402

Ġbni Akil, el-Mesaid, II/5. 403

el-Enbarî, el-Ġnsaf, I/233. 404

3- Ġsmi mevsul olarak mecrur ve mansup durumda ‘ يْيَر لا‘ kullanımının caiz olması

Ġsmi mevsullerin müfret ve müzekker için olan formu ٜزٌّا Ģeklindedir. Bu ismi mevsul cümledeki konumu ne olursa olsun aynı Ģekilde kullanılır. Bunun tesniye formu ise sonuna bir ْ harfi getirilerek oluĢturulur. Tesniye formunun ise mecrur ve mansup olanı ٞ ile ِٓ٠َزٌّا Ģeklinde, merfu„ Ģekli ise elif ile ‘ ِْاَزٌَّا‘ Ģeklinde kullanılır. Bazı nahivciler tesniyede merfu„ formun ْ harfinin Ģeddeli Ģekilde okunmasıyla getirildiğini ifade etmiĢlerdir. Onlara göre ismi mevsulün müfret formundaki ٞ harfi düĢürülmüĢ, ardından gelen ْ harfinin Ģeddelenmesiyle bu ٞ harfinin yeri doldurulmuĢ olur. Ġsmi mevsulün tesniye merfu„ formunun ْ harfinin Ģeddelenmesiyle okunması tüm nahivcilerin üstünde ittifak ettiği bir konudur. Fakat mansup ve mecrur formunun da ْ‟un Ģeddelenmesi suretiyle okunmasına sadece Kufeliler sıcak bakmıĢtır.405

Ed-Demâmînî bu konuda Kufelilerin görüĢünü doğru bulmuĢtur. Bu ismi mevsulun Kufelilerin okuduğu Ģekilde okunmasına ise sahih kıraatlerden Ġbni Kesir‟in Fussilet Suresi 29. ayetteki okuyuĢunu delil getirmiĢtir; "بَٔ َّلَػَأ ِّْٓ٠ َزٌَّا بَِٔسَأ بََّٕثَس " /Rabbimiz -

cinlerden ve insanlardan- bizi saptırmıĢ olanları bize göster.406

Benzer Belgeler