• Sonuç bulunamadı

Bir kişinin, bir işletmenin veya bir ülkenin varlığını koruyabilmesi, bulunduğu çevreye uyum göstermesi ile mümkündür. Çevre sürekli ve hızlı bir şekilde değişim göstermekte ve içinde hayatını sürdürmeye çalışan varlıklara çok ciddi tehlikeler sunmaktadır. Bu tehlikelerin öngörü ve çeşitli tedbirlerle yönetilmesi gerekmektedir. İçinden çıkılması güç olan, belirsizlik ortamı yaratan ve ciddi sorunları da beraberinde getiren tehlikelere zamanında uyum gösteremeyen, çözüm getiremeyen varlıkların hayatta kalma şansları giderek azalmaktadır. Bu tehlikeler, hem işletmeleri hem de ülkeleri ciddi bir baskı ortamına sürüklemekte ve tahmin edilmesi zor olan, anlaşılamayan sorunları da arttırmaktadır. Bu baskı ortamı varlıklar üzerinde stres ve tedirginlik yaratmakta kişileri, işletmeleri ve ülkeleri kriz ortamına sürüklemektedir.

3.1.1. Krizin Tanımı ve Özellikleri

Kriz kelimesi, politikadan tıbbi bilimlere, sosyolojiden psikolojiye kadar birçok alanda kullanılan bir kavramdır. Belirsiz bir kavram olan kriz, belirsizlikten dolayı her bilim dalı açısından farklı şekillerde tanımlanmıştır (Can, 2005:387).

Ekonomik kriz, mali kriz, finansal kriz, siyasi kriz, hükümet krizi, ahlaki kriz, savaş krizi, enflasyon krizi, yangın, deprem, sel gibi doğal felaket krizleri… v.b. kavramların çok çeşitli olması sebebiyle sosyal bilimlerde kriz kelimesinin tanımını yapmak çok zordur (Aktan, Şen, 2002:1225-1230-Gültekin, 2002:13) Fakat hangi bilim dalında kullanılırsa kullanılsın kriz aynı kavramları ifade etmektedir.

Kriz kelimesi çoğunlukla sıkıntı ve tehdit kelimelerinin yerine kullanılmakta, önceden öngörülemeyen kimi zaman tehditlerin hissedildiği ve doğru tedbirler alınmadığı takdirde olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir olgu şeklinde tanımlanmaktadır (Dutton 1986:501-517).

Bir toplumun, bir işletmenin veya bir kimsenin yaşamında görülen içinden çıkılması güç dönem, bunalım, buhran, bir dönüm noktası, tehlikeli bir sonuç doğurabilecek bir gerginlik, ticari bunalım v.b. kavramlar kriz kavramıyla eş anlamlı olarak kullanılmaktadırlar. Fakat içinde bulunulan durumun ne derece kriz olduğu kişiden kişiye farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden bir durumun kriz olarak nitelendirebilmesi için bazı özelliklerin mevcut olması gerekmektedir (Aktan v.d. 2002:1225-1230). Kriz döneminin en önemli özelliği, belirsizliktir. Belirsizlik arttıkça kriz şiddetlenir, baskı ortamı artar ve çözüm yöntemi bulma karmaşık bir duruma girmektedir. Bu dönemde zaman sınırlıdır, olanaklar sınırlı ve belirsizdir. Hangi duruma göre nasıl çözüm getirileceği konusunda karar vermek çok güçtür (Tutar, 2004:17).

Krizin diğer özellikleri;

™ Kriz, ciddi ve acil müdahale gerektiren bir durumdur.

™ Krizler, bir kişinin, işletmenin veya bir ülkenin hedeflerini ve varlığını ciddi bir şekilde tehdit eden bir durumdur (Tüz, 2004:12).

™ Kriz, olağandışı, tahmin edilemeyen, anlaşılmasında güçlük çekilen, kişilerin, işletmelerin ve ülkelerin üzerinde baskı ortamı oluşturan bir durumdur.

™ Kriz, hassas, tehlikeli ve kritik bir durumdur. Bir ülkeyi ve bir işletmeyi yok etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir.

™ Kriz, belirsizlik, çatışma ve kompleks ortamı yaratmaktadır.

™ Kriz çözülmesi büyük tedbirler gerektiren ve ortaya çıkma zamanına göre farklılıklar gösteren bir durumdur (Haşit, 2000:9-12).

Bütün bu özelliklerin varlığı, içinde bulunulan durumu daha çok tehlikeli bir konuma getirmekte ve kişileri, işletmeleri ve ülkeyi bunalıma sürüklemektedir. Bu durum aynı zamanda krizin sunduğu tehlikeleri de fırsata çevirme imkanı vermektedir. İçinde bulunulan durumun getirdiği fırsatların farkına varıp bu tehlikelerle istekle mücadele eden varlıklar kriz süresini başarıyla atlatabilmektedirler.

Çinliler krizi, “tehlike ve fırsat” kelimelerinin birleşimi olan “wei-ii” kelimesi ile ifade etmekte ve krizlerin bir dönüm noktası olduğunu düşünmektedirler (Aydemir, Demirci, 2005:65-81).

3.1.2. Krizin Aşamaları

Bir kriz genel olarak 4 aşamadan geçerek gelişmektedir. Krizin bir hastalık gibi ciddi özelliklere sahip olması bu aşamalarında tıbbi terimlerle adlandırılmasına neden olmuştur. Bu aşamalar şunlardır (Haşit, 2000:13-14);

1) Krizin Oluşum Aşaması (Prodromal Crisis Stage): Krizin oluşum aşaması ya da “prodromal dönem” krizle ilgili ilk belirtilerin ortaya çıktığı dönemdir. Bu dönem sadece krizle ilgili önemli ipuçları vermektedir.

2) Krizin Ortaya Çıkma Aşaması (Acute Crisis Stage): Krizin ortaya çıkması ya da “akut kriz” olarak nitelendirilen ikinci aşama, krizin gelişim gösterdiği ve daha önemli sonuçların ortaya çıktığı dönemdir.

Krizin anlaşılmaması ve gerekli tedbirler alınmaması bu aşamanın 3 farklı döneme ayrılmasına neden olmaktadır. Körlük; krizin tanınması ve anlaşılması gereken dönemdir. Krizin ortaya çıkma ve gelişim aşamalarında meydana gelen değişikliklerin kriz olarak anlaşılmadığı dönemdir. Eyleme Geçmeme; krizi önlemek için kişilerin bir çaba sarf etmediği ve kendi olağan faaliyetlerini yürüttüğü aşamadır. Yanlış Eylem; sorunların fark edildiği fakat şiddetinin anlaşılmamasından dolayı kişilerin bilinen çözümleri uyguladığı ve bu çözümlerin da yetersiz kaldığı aşamadır (Tüz, 2004:18).

3) Krizin Süreğen Hale Gelme Aşaması (Chronic Crisis Stage): Krizin süreğen hale gelmesi ya da “kronik kriz” aşaması, krizin üçüncü aşamasını oluşturmaktadır. Bu aşama krizin devam ettiği ve uzun yıllar devam edeceğini gösteren aşamadır.

Fiziksel, mali ve psikolojik sorunlar uç noktalara ulaşmaktadır. Belirsizlik, karmaşıklık, gerilim ve çatışmanın arttığı dönemdir (Tüz, 2004:19).

4) Krizin Çözülmesi Aşaması (Crisis Resolution Stage): Krizin dördüncü aşaması artık krizin çözüme kavuştuğu bir aşamadır. Kriz varlıklar açısından tehdit edici bir unsur olmaktan çıkmaktadır.

Krize cevap verebilmek için son aşamadır. Bu aşamada son olarak iç ve dış kaynaklardan yararlanılarak krizden kurtulmanın son çarelerine başvurulmaktadır. Krize uygun çareler üretilmezse kişilerin, işletmelerin veya ülkelerin hayatta kalma şansları azalacaktır (Can, 2005: 397).

3.2. Krizlerin Meydana Gelmesine Etki Eden Faktörler (Krizin