• Sonuç bulunamadı

KRİZ YÖNETİMİ YAKLAŞIMLAR

2.İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ

2.3. KRİZ YÖNETİMİ YAKLAŞIMLAR

Son yirmi yıldır kriz yönetimi üzerine birçok araştırma yapılmış, çok farklı şekillerde bu konuya yaklaşımlar olmuştur. Birçok yazar deney temelli çalışmalarla veya bireysel tecrübelerle konuyu ele almıştır. Bazıları daha çok karşılaştırmalı görüşlere yer vermiştir. Bir kısım araştırmacı yazarda tamamen tecrübe kısmından yaklaşmıştır. Kriz yönetim alanındaki konular teori, araştırma ve pratik olayların birlikte ele alınmasıyla gelişir.

Kriz yönetimi kavramıyla farklı bilimlerde birçok araştırmacı ilgilenmiştir. Bireylerin ve organizasyonun kriz sırasında ve sonrasında davranışları farklı bilimlerin araştırma konusu olmuştur. Kriz yönetimi ve krizin etkileri araştırmacılar tarafından farklı açılardan incelenmiştir. Bu farklılık sonucu krize üç genel yaklaşım tarzı oluşmuştur.

Bunlardan biri krizlere psikolojik yaklaşımı esas alarak, bireyler üzerine yoğunlaşır ve onların krize nasıl cevap verdiklerini araştırır. İkincisi krize politik-ekonomik bir görüş açısıyla bakarak, krizin politikacılar tarafından nasıl idare edileceğini, krizin gelişimini ve ekonomik yönünü inceler. Ekonomistler organizasyonun ekonomik yönden analizini ilgi noktası olarak alırlar ve özel sektör işletmelerinde muhtemel krizleri belirtici ön görü teorileri geliştirirler.

Sosyal görüş açısında ise, deprem, yangın, kıtlık gibi çevresel krizlere verilen sosyal cevaplarla ilgilenir. Bunun yanısıra, iç ve dış komitelerin, grupların, organizasyonların bu tür krizlere nasıl tepki gösterdiklerini araştırırlar.

2.3.1.Kriz Yönetiminde Psikolojik Yaklaşım

Bu yaklaşımın temelinde, bireyler üzerinde kliniksel ve tecrübeye dayalı çalışmaların sonuçlarına göre, kriz yönetim plan modelleri geliştirilmiştir. Bu çalışmalara göre krizin gelişmesi dört adımlı bir süreç olarak tanımlanır.

İlk adımda kriz belli olduktan sonra, ikinci adımda bireyler endişe, stres, korku veya suç duygusuyla mücadeleden kaçarlar. Bunun anlamı bireylerin problemlerden uzaklaşmak için, kendilerini dışarıya karşı bloke etmeleri veya problemlerin varlığını inkar etmeleridir. Bu tür bir tepki kriz için olumsuzdur. Diğer taraftan yanlış tekniklerin kullanılmış olmasıda problemle başa çıkmayı zorlaştıracaktır. Eğer kullanılan teknikler ilk etapta başarısız olursa ve tehditler azalmak yerine artmaya devam ederse bireyler üzerindeki stres çoğalacaktır. Üçüncü adımda çözümlere ve problemleri acil olarak giderici tekniklere başvurulur34.

____________________

34G.Caplan; The theory and Mental Health Consulation, London: Tavistock

Diğer bir yönetim kararı da, problemlerin bazılarını bir tarafa bırakmaktadır. Yani bölümlere ayırıp, daha kolay yönetilebilenlerle uğraşmaktır. Problemlerden ümidi kesip, çözümü bırakmak dördüncü adıma geçirir. Eğer üçüncü adımdaki yeni çözümlerden hiçbiri yol göstermemişse stresin azalmasına veya problemlerin çözümüne yeterli olmadıysa durum kırılma noktasına gelecektir. Bireyler karış koyma mekanizmaları yıkıldığı için zihinsel karışıklığa uğrayacaklardır. Bu kriz noktasıdır.

Bu teoriye göre krize sebep olan tehlikeli durumlar belirli oranlarda tanımlamak mümkündür. En önemlisi yüksek stres krizin meydana gelmesine bazı fırsatların oluşmasına yardım etmiş olabilir. Eğer bu fırsatlar değerlendirilebilirse krizden kurtulma şansı artacaktır. Krizin hemen ardından bireyler oldukça endişeli, heyecanlı ve hassas olurlar. Bu şekilde, krize fazla müdahalede bulunmamanın olumlu bir iyileşmeye yardım edeceğini düşünürler.

Uzun zamanda bireylere olumsuz bir şekilde etki eden krizlerde psikolojik olarak bu etki giderilmeye çalışılmaz ise, bireylerde işletmeye karşı olumsuz tepkiler oluşabilir. Bu nedenle bu modelde, özellikle temel alınan, krizi takip eden en yakın zamanda krize müdahaleyle başarıya ulaşma olasılığının yüksek olmasıdır. Bu noktada bireylerin duyguları belli bir noktaya henüz yönelmemiştir, şok halindedirler ve oldukça hassas bir durumdadırlar. Hassaslık kişisel güvenilir normal duruma gelmesine ve bireylerin yeni değişikliklere uyum sağlamasına yardım eder. Eğer bu devrede hiçbirşey olmamışsa ve bireyler krizin varlığını inkara devam ediyorlarsa, zaman geçtikçe kabul edip intibak etmeleri çok daha zor olacaktır.

Psikolojik bakıç açısı, ani bir şekilde ortaya çıkan krizlere müdahalede, bireylerin problemlerinin iç yüzünü anlamasını sağlar. Bunlar stres, şok, inkar, duruma intibak edemeyiş gibi problemlerdir. Bu görüşe göre, kriz yönetimi için bireylerin problemlerinin öncelikle çözüme ulaştırılması ve kriz yönetim planlarının daha çok bireyler üzerinde yoğunlaştırılarak hazırlanması krizlerden olumlu etkilerle kurtulmayı sağlar.

2.3.2.Kriz Yönetimine Politik-Ekonomik Yaklaşım

Krizlerin genelde ekonomik yönlü olduğu görüşünü savunan araştırmacılar, bireylerde stres yaratan faktörlerle ilgilendikleri kadar finansal ve ekonomik faktörleride dikkate almak zorundadırlar. Araştırmacıların bir kısmına göre, organizasyonların krize karşı hassas oldukları noktalar iç ve dış faktörler olarak ayrılır. Bu ayırım organizasyonel krizlerde, finansal ve ekonomik etkilerini üç temel değişken üzerinde toplar. Bunlar;

 Çevresel faktörler; organizasyon çevresinde meydana gelen ani değişimler problem yaratıp krize neden olabilirler.

 Yönetimsel faktörler; yöneticilerin özellikleri ve yetenekleri, liderlik stilleri karar verme süreci üzerinde önemli bir etki oluşturacaktır. Buda krizle başa çıkmada organizasyonun alacağı tutumu direkt olarak etkileyecektir.

 Örgütsel faktörler; büyüklük, kaynaklar, yapı, planlama ve kontrol metotları yönetimi etkileyerek krizin oluşmasında ve ilerlemesinde önemli rol oynayacaktır. Bunu bir şekil yardımıyla da tanımlayabiliriz (Şekil 4).

Şekil 3.Psikolojik Yaklaşıma Göre Krizin Gelişimi Kaynak: G. Caplan, a.g.e., s.91 den geliştirilerek hazırlanmıştır.

TEHDİT