• Sonuç bulunamadı

Her ulusun, her şehrin, hatta her kasaba ve köyün kendine has gelenek halinde devam eden bir giyiniş şekli vardır. Bu giyimlere toplumların geleneksel giyimleri denilmektedir.

Bir memlekette aynı dili konuşan insanların şiveleri nasıl bölge bölge ayrılıyorsa giyim şekilleri de yer ve iklim şartlarına göre değişerek çeşitli özelliklerle birbirlerinden ayrılmaktadır. Farklı medeniyetleri içinde barındırarak edindiği birikimli yapısıyla Orta Anadolulun zengin bir medeniyet bölgesi olan Konya’nın geleneksel giyimleri, diğer bölgelerinkinden farklılıklar taşımaktadır (Önder, 1971: 426).

Konya’da erkek giyimleri 19. yüz yıl örnekleri göz önüne alınarak şu şekilde sınıflandırılabilir:

1- İlmiye giyimi 2- Eşraf ve ağa giyimi 3- Memur giyimi

4- Efe ve delikanlı giyimi 5- Esnaf ve işçi giyimi

6- Tekke giyimi (Önder, 1973 -1962. ).

1 - İlmiye Giyimi: Halk arasında bu giyinişe kısaca ilmiye kılığı da denilmektedir. Bunlardan medreselerde ders okutan olursa müderris ismi, medresesi olmayıp camide ders verenlere ulema ismi verilmiştir. Her iki grubun giyinişi de aynıdır. Ulema kıyafetinde başta koyu kırmızı püsküllü bazen de püskülsüz fes bulunmaktadır. Babaları şıh olan kimseler fes yerine beyaz veya açık kahverengi bir çeşit külah giymişlerdir. Gerek fesin gerekse külahın üzerine 4 metre uzunlukta beyaz tülbent sarık sarılarak, sarığın ucu yan tarafa sıkıştırılmak suretiyle son bulmaktadır (Es, 1968).

İlmiye sınıfındaki kişiler cübbe ve şalvar giymişlerdir. Daha genç olanları “Lata” denilen siyah renkli, önü baştan aşağı yırtmaçlı, uzunca bir pardösü kullanmışlardır (Önder, 1960: 78,79).

Lata: Yakası kalkıkça iç göğüslerinde cepleri olan ağır kumaştan yapılan cübbe benzeri bir giysidir (Anonim, 2004).

Abdestlik: Latanın bej veya krem renk kumaştan dikilenlerine abdestlik denilmektedir. Çuhadan, softan veya kıldan yapılmış bir çeşit pardösü olup, cep yerleri olmakla beraber, cep keseleri olmayan giysilerdir. Abdestlik veya latanın altına alacadan yapılan yakasız geniş kollu bir işlik ( gömlek) kullanılmıştır. Bazen işlik yerine daha kalın kumaştan delme veya sıkma adında önü kapalı, yandan iliklenen gömlekler giyilmiştir (Anonim, 2004).

İşlik: Vücuda yapışırcasına sıkı dikilen bir dış giyimdir. Yakadan göğüs boşluğu üzerine uzanır, buraya kadar düğmeli ve kapalıdır. Kolları bileklere kadar uzun olup, burada kol genişliği bir düğme ile daraltılarak giyilmiştir. İşlikler; ala, kadife, pazen, basma, kutnu, şetari, şelaki, astar, kaput ve hümayundan yapılmıştır. Bahar ve yazın yeşil, koyu yeşil, beyaz, açık sarı, narçiçeği rengi ve açık mavi renkler kullanılmıştır. Sonbahar ve kışın ise koyu vişneçürüğü, siyah, koyu kahverengi, koyu gri ve koyu mavi renklerde kumaşlardan uygulanmıştır (Anonim, 2004).

2- Eşraf ve Ağa Giyimi: Bölgenin zengin ve ileri gelenleri olan bu sınıf; başlarına büyük ve basık bir fes giyerek, abani denilen bir sarık sarmışlardır. Sırtlarında ayak topuklarına kadar inen lata veya kürk bulunmaktadır. Kürkün ve latanın altında yollu şetari’den dikilmiş önü yırtmaçlı bir entari ve de bir metrekare büyüklüğünde şal bir kuşak sarılmaktadır. Kuşağın kıvrımları arasına bir cep saati sokulur ve köstek denilen gümüş bir

zincire bağlanarak boyuna asılmaktadır. Ayaklarda mest ve ince kundura bulunmaktadır (Önder, 1971: 427).

3- Memur Giyimi: Osmanlı imparatorluğunda devlet hizmetinde görevli taşra memurlarının giyimi, ilmiye giyiminden pek farklı değilken, Tanzimat’tan sonra memurlar Avrupai tarzda giyinmeye başlamışlardır. Başlarına kırmızı renk kalıplı ve siyah püsküllü bir fes ve sırtta diz kapaklarına kadar inen setre ve paçası bol pantolon giymişlerdir. Setrenin altında yelek ve onunda altında gömlek vardır. Gömlek kravatlı ve dik yakalıdır. Ayaklarda siyah iskarpin bulunmaktadır (Önder, 1960: 78, 79).

4- Efe ve Delikanlı Giyimi: Konya’nın 20–30 yaşlarındaki gençlerinin kıyafet sınıfıdır. Başta açık kırmızı uzun sivri fes, arkada uzun koca püskül, bu fesin altına ince tülbentten çember sarılmaktadır. Vücuda sıkıca oturmuş bir çeşit gömlek türü olan işlik uzun kollu olup, yaka kapalı karın boşluğuna kadar etek çapraz düğmeli ve iliklidir. Bu gömlek pamuklu bezden yapılıp dokunuş çizgilerine göre isim almaktadır. İnce meydanî, beş parmak, meydanî gibi işliğin üzerine kol uçları bileklerden dört parmak yukarıda olacak şekilde içi astarlı ön kısımları kavuşmayan salta giyilmektedir (Anonim, 2004).

Delikanlılarda şalvarın paça ve cep ağızları, saltanın da kol ve önü ipek kaytanlar veya gümüş tellerle süslenmiştir. Gömlek bir sıra düğmeyle önden veya yandan iliklenir veya kaytanlarla tutturulur. Belde kahverengi veya siyah meşinden yapılmış dokuz gözlü silahlık adı verilen bir torba bulunmaktadır. Bunun üzerine kırmızı beyaz yollu şal bir kuşak sarılmaktadır (Önder, 1960: 78, 79).

Kuşak ve Silahlık: Kuşaklar, Gürün, Trablus, Acem, Keşmiş, Tosya şallarından yapılmaktadır. Arasına yumuşak deriden yapılmış bir çeşit cep görevini gören kat kat silahlık kuşanılmıştır (Anonim, 2004).

5- Esnaf ve İşçi Giyimi: Esnaf kıyafetinde işlik, şalvar, salta veya cepken giyilip, dizlik giyilmemektedir. Genellikle koyu renk sade kumaşlar tercih edilerek kaytan süslemeler yapılmıştır. Esnaf ve kısmen ilmiye sınıfı 1908 meşrutiyet inkılâbından sonra yavaş yavaş şalvarı bırakarak ön ve arkası aynı şekilde olan, paçaları topuk üzerinden bir karış yukarıya doğru uzanan şalvar gibi bol ve geniş bir çeşit pantolon giymeye başlamışlardır (Es, 1968).

6- Tekke Giyimi: Herhangi bir tarikatın mensubu dervişlerin giyimidir. Genel olarak başta sikke, sırtta ayak topuklarına kadar inen geniş kollu cüppe, cüppenin altında da işlik ve şalvar bulunmaktadır (Önder, 1971: 426).

29 Kasım 1902 tarihinde Konya ya vali olarak tayin edilen Mehmet Tevfik Biren 2. Abdülhamit meşrutiyet ve mütareke hatıralı isimli eserinde Konya’ya ait gözlemlerini anlatmaktadır. Kıyafetlere ait kısmında, memur ve müteberan sınıflarına mensup erkeklerin daha modern giyimlere sahip olduğu fakat yolda tesadüf edilen halk arasında ki şeyhlerin ve yerlilerin şalvar ve feslerle dolaştığını ifade etmektedir (Odabaşı, 1998: 13, 14)

Geleneksel Konya erkek giyimi tanımlamalarında genellikle; başta üzerine tülbent sarılmış fes bulunmaktadır. İpekli gömlek (meydanî) üzerinde dar kollu, yakasız salta denilen cepken giyilmiştir. Belde dokuz gözlü silahlık, bunun üzerine kırmızı beyaz yollu şal sarılmıştır. Yeşil veya gri renkli çuhadan yapılmış şalvar ile uzun yün çorap ve ayağa kundura giyilmiştir (Karpuz, 1996: 110).

Konya’nın ortalama iklim koşulları ılık olmakla beraber, sıcaktan çok soğuğa yakındır. Bu durum Giysiyi oluşturan çeşitli bölümlerin çuhasının kalın olmasını açıklamaktadır (Anonim, 1999: 233 ).

Dış giyim sınıfı içinde yer alan şalvar, cepken ve entari Konya erkek giyimi içinde büyük öneme sahiptir.

ŞALVAR: Hem erkeklerin hem de kadınların giydiği bol ağlı geniş üst dondur. Erkek şalvarı ülkemizde, pantolon yayılıncaya kadar, poturun ve çakşırın yanı sıra yüzyıllar boyunca her tabakadan kimse tarafından giyilmiştir. Üste giyildikten sonra bele uçkurla bağlanmıştır. Bacakları oldukça bol, paçaları ayak bilekleri üstüne kadar inerek, paça ağzı ayağın rahat geçeceği kadar, birden daralmaktadır. Cep ağızları, paça kenarları bazen şeritlerle, kaytanlar ve sırma şeritlerle süslenmektedir (Koçu, 1967: 215).

CEPKEN: Cepken yünlü, çuha ve kadife kumaşlardan yapılan, ön kısmı açık, birbirine kavuşmayan kolları uzun giysi çeşididir. Kol altlarından göğse gelen kısımları siyah kaytan veya sırma ile işlenen süslü saltalara kebe denilmektedir (Es, 1968).

ENTARİ: Şalvar ya da çakşırın üzerine giyilen, uzun kollu, yanlardan yırtmaçlı, elbise tarzı bir giysi çeşididir. Entari en eski Türk giyimleri arasındadır. Türkler her dönemde entari giymişlerdir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KONYA İLİ MÜZELERİNDE VE ÖZEL KOLEKSİYONLARDA BULUNAN ERKEK GİYİMLERİ

Benzer Belgeler