• Sonuç bulunamadı

2. ARAŞTIRMANIN KURAMSAL VE KAVRAMSAL TEMELİ

2.14. Konuya ilişkin Araştırmalar

Ebeveyn-çocuk iletişimine ilişkin araştırmalara aşağıda yer verilmiştir. Türkiye’de Yapılan Araştırmalar

Çulha ve Dereli (1987) tarafından yapılan incelemelerde ise ülkemizde iletişim eksenli problemlerin yaygın hale gelmeye başladığı, bireylerin his ve fikirlerini, net ifade edemediği, özellikle soyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyinin kendilerinden yüksek olduğunu düşündükleri kimseler ile iletişim kurmakta zorlandığı gibi pek çok bilgiye ulaşılmıştır.

Ülkemizde Evans’ın (1997) düşük gelir seviyesine sahip babalar üzerinden gerçekleştirdiği incelemesinde, babaların çocukları ile yeterli düzeyde iletişim kurmadıkları, fakat çocuklarının geleceklerine ilişkin planlarda ( okul, meslek seçimi eğitim hakkında kararlar alınması gibi ) daha aktif rol aldıkları belirtilmiştir.

Gelengül Haktanır, Gülen BARAN ve Fatma Alisinanoğlu’nun (1998) yaptıkları çalışmada, annenin yaşının çocuk yetiştirmede herhangi bir konu üzerinde farklılık sağlamadığı, annelerin eğitim seviyelerinin artması ile birlikte ise katı ve otoriter tutumlara yakın davranışlar sergileme özelliklerinin arttığı tespit edilmiştir

50 Balcı ve Yılmaz (2000) yetişkin bireyler ile gerçekleştirdikleri bir incelemede çocukları okul öncesi eğitime devam eden anneler için iletişim becerilerini desteklemeye yönelik çalışmaların yapıldığı ve bu çalışmaları sonucunda konuya ilişkin niteliklerinin arttığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Aksoy (2002) tarafından yapılan araştırmada, çalışan annelerin genelinin yüksek öğrenim, çalışmayanların ise ilkokul mezunu olduğu, çalışan annelerin çocuk iletişimlerinde okul öğretmenleri desteğine ihtiyaç duyduğu, çalışmayanların ise bu tarz bir destek almadıkları sonucunda ulaşılmıştır.

Özal ve Aral tarafından (2006) yapılan araştırma neticesinde babası bulunmayan çocukların sosyo-ekonomik seviye, yaş, cinsiyet gibi farklılıklar bağlamında durumluk ve devam eden anksiyetelerinin, ebeveynleriyle yaşayan çocuklara nazaran daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Önder ve Gülay’ın (2007) yaptıkları araştırmada, anne-baba çocuk iletişiminin, çocuk büyüme sürecine etkisi ve empatinin sosyal ve duygusal gelişimdeki önemi göz önünde bulundurularak, annelerin onaylama ve kabul etmeme düzeyleri ile çocukların empati yetenekleri arasındaki bağ incelenmiştir. Çalışmanın sonucuna göre annelerin onaylama ve kabul etmeme dereceleri ile çocukların empati seviyeleri arasında bağ bulunmadığı belirtilmiştir. Onaylama davranışını daha çok gösteren anneler ile çocuklarının empati düzeyleri orta olarak belirlenmiştir. Çocukların empatik beceri değerlendirmelerinin orta düzeyde bulunması annelerin onaylama davranışlarının neticesi olarak görülmüştür

Tezel Şahin ve Özyürek’in (2008) yaptıkları bir araştırmada ise ebeveynlerin, yaş, eğitim, iş, ailede yaşayan diğer bireylerin varlığı gibi özellikleri üzerinden çocuklarına ilişkin tavırları değerlendirilmiştir. İnceleme neticesinde; eğitim seviyesi yükseldikçe çocuklara ilişkin demokratik tavırlara eğilim bulunduğu gözlemlenmiştir.

Karaca’nın (2010) Elazığ ilinde yaptığı çalışmada; Elde edilen sonuçlara göre, duygu ve düşüncelerini ailesi dışındaki kişilerle paylaşan deneklerin madde bağımlık oranının yüksek olması sebebiyle, aile içi iletişimsizliğin bağımlılıkta önemli bir etken olduğu belirtilmektedir.

Alacahan’ın (2010 ) yaptığı aile işlevlerinin araştırıldığı, aile tümlüğünü bir araya getiren etkenler ve işlevleri hususundaki incelemede, ailede artan kişi sayısının

51 diğerleri arasındaki iletişimi azalttığı, buna bağlı olarak iletişimde davranış kontrollerinde ve değerlendirilen işlev azalmasının üzerinde durulması gerektiği vurgulanmıştır

Arabacı’nın (2011) yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre; anne-babaların dinleme, mesaj, konuşma, sözsüz iletişim ve empati alt boyutu puanlarında anlamlı bir farklılığın olduğu görülmüş olup, anne-baba-çocuk iletişimi ile ailenin sosyo- ekonomik düzeyi arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Annelerin çocukları ile iletişimlerinin annenin yaşına göre konuşma, dinleme, sözsüz iletişim ve empati alt boyutu puanlarında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüş olup, mesaj alt boyutunda ki farklılığın anlamlı olduğu görülmüştür. Babaların çocukları ile iletişimlerinin babanın yaşına göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin analiz sonuçlarına göre; babaların dinleme, sözsüz iletişim ve empati alt boyutu puanlarında fark bulunmadığı, ancak, konuşma ve mesaj alt boyutu puanlarında ki farklılaşmanın anlamlı olduğu görülmüştür.Baba çocuk iletişimlerinin babanın yaşından etkilenip etkilenmediği hususundaki çalışmalarda babaların, dinleme, iletişimde beden dili kullanma ve empati başlıklarında kayda değer bir anlam oluşturmadığı fakat iletişim ve konuyu iletme gibi hususlarda farklılığın anlamlı olduğu belirtilmiştir.

Şanlı ve Öztürk’ün (2012) yılında annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına etki eden faktörlerinin ele alındığı araştırmasında, eğitim düzeyi artan annelerin, aşırı koruyucu ve sıkı disiplin içeren tutumlarının azaldığı, çalışan annelerin aşırı katı ve koruyucu tutumlarının azaldığı görülmüştür.

Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Aile içinde bireylerarası iletişim ve davranış şekilleri konulu araştırmada Tec (1974), düzenli madde kullananların aile tatmininin düşük olduğu, ebeveyn mahrumiyeti ve eğitimde aile baskısı gördüğünü, ayrıca, kullanıcıların aileleri tarafından umursanmadığı ve cezalandırılmadığını tespit etmiştir.

Araştırmacı Gantman’ya (1978) göre; uyuşturucu kullanan gençler ailelerinde günah keçisi olarak gösterilmektedir. Aynı araştırmacı, uyuşturucu kullanmayan

52 ailelerde; pozitif iletişim, ifade özgürlüğü, işbirliği, iletişimde açıklık ve eşit katılımın daha fazla olduğunu belirtmektedir.

Bell (1982), Bronferbrenner ve Crouter (1982) tarafından yapılan çalışmalarda, iş yaşamında yer alan annelerin, kız çocuklarına karşı olumlu tutumlar sergiledikleri ve onlarla daha alakadar oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

İş yaşamında yer alan anneler ve çocuklarına ilişkin yapılan incelemelerde tam sonuçlara ulaşılamamasına rağmen, düşünülenin aksine annelerin iş yaşamında yer almasının çocuklara yıkıcı etkileri olmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Hatta çalışan annelerin çocuklarının çalışmayan annelerin çocuklarına göre, akademik ve sosyal alanda gelişime daha açık oldukları değerlendirilmiştir ( Cherry ve Eaton, 1977, Gold ve Andres, 1978, Topalak, 1985).Çalışmayan annelerin evde tüm günü çocukları ile geçirmeleri bu noktada çocukların ve ev düzeninin sağlanması adına fazlaca enerji sarf etmeleri gibi durumların çocuk ile olan ilişkilerinin yıpranmasında etkili olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır (Santrock, 1983, Stewart ve Friedman, 1987) Annesi iş yaşamında aktif yer alan kız çocuklarının, annesi çalışmayan kız çocuklarına göre ise sosyal alanda kadınlık rolüne daha çok eğilim gösterdiği, eğitim alanında daha yoğun kariyer edinme istekleri taşıdıkları sonuçlarına ulaşılmıştır ( Akt. Aktaş, 1994).

Levin ve Currie (2010) tarafında yapılan değerlendirmelerde erken yaş dönemindeki çocukların huzurlu ve dengeli hissetmelerinin babaları ile ilişkilerinden etkilendiği sonuçlarına ulaşılmıştır.

53 BÖLÜM III

YÖNTEM

Çalışmanın bu bölümünde, araştırmanın modeli, çalışma evreni ve çalışma gurubu ile veri toplama araçları verilerin toplanması ve toplanan verilerin analizine yer verilmiştir.

Benzer Belgeler