• Sonuç bulunamadı

GöğüĢ (1978: 174), konuĢmayı oluĢturan öğeleri düĢünce, dil, ses ve konuĢma örgenleri olarak sıralamıĢtır. Bu öğelere konuĢmanın niteliği bakımından dinleyiciyi de eklemiĢtir.

KonuĢmayı etkileyen en önemli faktör sestir. Ses iĢitme yoluyla alınan izlenimlerdir. Sesin oluĢturduğu titreĢimler iĢitme duyusu aracılığıyla beyne ulaĢır ve algılanır. Ġnsanların duyabildiği sesler 16.000-20.000 Hertz arasındadır (Özben, 1989: 8).

Sesin nitelikleri Ģiddet, yükseklik ve tını olarak sıralanabilir. Ses Ģiddeti, sesin kulağa yaptığı etkinin büyüklüğüdür ve göğüs kafesine hapsedilen havayla doğru orantılıdır. Sesin yüksekliği üç grupta ele alınabilir: pes ses, tiz ses, boğaz sesi. Göğüs sesi olarak da adlandırılan pes ses gırtlak zorlanmadan baĢın aĢağı eğilmesiyle elde edilir. Kafa sesi diye de bilinen tiz ses baĢın yukarı doğru kaldırılmasıyla elde edilir. Bu sesin çıkarılmasında az da olsa gırtlağın payı vardır ve yorucudur. Boğaz sesi ise ağzın ve gırtlağın büzülmesi, kasların kasılmasıyla oluĢan metalik, sıkıcı bir sestir. Ses tınısı açık tını ve koyu tını olarak iki gruba ayrılabilir. Bu gruplamaya orta tını da dâhil edilebilir. Açık tını kafa sesinin çıkarılmasıyla oluĢan, duygu gerektirmeyen anlatımlarda kullanılabilecek tını çeĢididir. Koyu tını olumlu-olumsuz her tür duygunun ifadesinde kullanılabilecek bir tınıdır. Göğüs sesinin çıkarılmasıyla oluĢur. Orta tını ise günlük konuĢmalarda kullanılan, sesi yormayan tınıdır. Ġyi bir sesin tınılı, kuvvetli, berrak olması gerekir (Çevik, 2002: 14-16).

Sesi etkileyen etmenler fiziksel ve çevresel olarak ikiye ayrılabilir. Fiziksel etmenler yaĢ, alerji ve enfeksiyon, korku, yorgunluk, hormonal değiĢiklikler, hidrasyon,

ilaçlar ve alıĢkanlık meydana getiren maddelerdir. Çevresel etmenler ise hava kalitesi, özel durumlar, nem, gürültü, konuĢmacı-dinleyici mesafesidir (Ertan, 2006: 4). Bunların

dıĢında kiĢinin ses organlarında doğuĢtan veya sonradan (hastalık, sigara vb.

nedenlerle) aksaklık oluĢması, kiĢinin yanlıĢ ya da özensiz konuĢma alıĢkanlıkları nedeniyle bazı ses bozuklukları görülebilir: kuvvetsizlik, ses titrekliği, tiz ve keskin ses gibi (Çevik, 2002: 19-20).

(ünlüler) ayrımına gidilebilir (Evliyaoğlu, 1973: 113). Eğer kullanıldığı sözcük içerisinde anlam ayırıcı bir iĢlev görürse de „ses birim‟ adını alır (Z. Kıran ve A. Kıran, 2006: 239).

Güzel konuĢmada en önemli etmenlerden biri de „doğru boğumlama‟ yapmaktır. KonuĢmayı etkileyen diğer etmenler doğru kullanılsa bile hatalı boğumlamayla etkili ve güzel bir konuĢma yapmak mümkün değildir. Sesleri doğru boğumlandırmak kiĢinin kültür seviyesini de ortaya koyan bir özelliktir. KonuĢma dili kiĢinin ilk olarak ailesinden, çevresinden edindiği iĢitsel öğeler aracılığıyla oluĢur. Diğer bir deyiĢle kiĢi çevresinden iĢittiği doğru ya da yanlıĢ boğumlamalarla konuĢma dilini geliĢtirir. KonuĢucu yanlıĢ telaffuz ettiği sözcüklerin doğrularıyla karĢılaĢmadıkça yanlıĢını fark edemeyecektir. Bu nedenle eğiticilere, konuĢma eğitimi alanına yönelik kaynaklara büyük iĢ düĢmektedir. Çocuklukta edinilen yanlıĢ boğumlama, eğer ses organlarından kaynaklanan bir engel yoksa, titiz bir çalıĢmayla düzeltilebilir. Fiziksel engeller ise gerekli tıbbî müdahaleler sonrasında ortadan kaldırılır ve yine boğumlama çalıĢmaları ile giderilebilir. Kimi boğumlama kusurları ise özensiz, hızlı, özenti konuĢmalar nedeniyle gerçekleĢmektedir. Boğumlama kusurlarında en çok karĢılaĢılan sıkıntı budur. Çünkü konuĢma dili, kulaktan kulağa hızla yayılır. Ġnsanların az sözle çok Ģey anlatma hevesi gereği boğumlama yanlıĢları da hızla yayılmaktadır. Yılmaz (2005), belli baĢlı boğumlama kusurlarını z, s, r ünsüzlerinin doğru çıkarılamaması, ön ve art Ģekilleri bulunan a, o, u gibi ünlülerin karıĢtırılması, ses yutma, dil tembelliği, çene kapalılığı, diĢleri sıkmak olarak sıralamıĢtır. Fakat bu tür özensiz konuĢmadan kaynaklanan boğumlama kusurlarının özenli bir çalıĢmayla düzeltilmesi mümkündür (Nural, 2009; Yılmaz, 2005). KiĢi, öncelikle kendi dilinin ses özelliklerini, özellikle de ünlü ve ünsüzlerin çıkıĢ biçimlerini, çıkıĢ yerlerini iyi bilmelidir. Bu bilgiler ıĢığında konuĢmasını gözden geçirmeli ve yanlıĢlarını yaptığı pratiklerle düzeltmelidir. Böylece iyi bir konuĢmanın temelini atmıĢ olur.

Kaliteli bir ses ve doğru boğumlama için doğru nefes çok önemlidir. Derin, düzenli ve gürültüsüz bir biçimde nefes alınıp verilmelidir. Ġki Ģekilde nefes alınabilir: diyafram aracılığıyla ve göğüs aracılığıyla. Diyafram göğüs kafesi ile karın boĢluğunu ayıran bir kastır. KonuĢma sırasında en etkili nefes alma yöntemi göğüs

ve diyaframı kullanarak nefes almaktır. Nefes verilirken de aceleci davranılmamalıdır. Özellikle cümle sonlarının net bir Ģekilde duyulabilmesi için nefesin idareli kullanılması gerekir (Çevik, 2002: 2-4).

(Davutoğlu, 2010: 110)

Doğru bir nefes ve doğru bir boğumlama içinse kiĢinin ses aygıtlarının (örgenlerinin) sağlıklı olması ve bu ses aygıtlarını bilinçli kullanması gerekmektedir. Bunun yolu da ses aygıtlarını tanımaktan geçer. Sesi oluĢturan örgenler diyafram, akciğerler, nefes borusu, gırtlak, ses telleri, yutak, küçük dil, ağız ve burun boĢlukları, dil, damak, diĢler, dudaklar ve çene‟dir. Bu organların sistemli bir Ģekilde çalıĢmasını sağlayan yönetici organ ise beyindir (CoĢkun, 2000: 393). Beynin motor korteks bölümünde ard arda uyarılar üretilir ve bu uyarılar sinirler yardımıyla beynin konuĢma merkezine gönderilir. Beyinden gelen emirle nefes ve ses yolu açılır. Göğüsteki solunum kasları kasılarak içerde alçak basınç oluĢturur. DıĢarıdaki yüksek basınç alçak baĢınca doğru, solunum yoluna doğru, akar. Nefes alma gerçekleĢir. Nefes vermede ise bu yolun tersi izlenerek hava ağız ve burundan çıkar. Ses nefes verme esnasında oluĢur. Gırtlaktan geçen soluk ses tellerine gelir ve bunların titreĢmesini sağlar. TitreĢen ses telleri havayı parçacıklara böler ve yutak, ağız, burundaki tınlatıcı boĢluklara gönderir. Hava bu boĢluklarda çıkarılmak istenen sesin Ģeklini alır (Yılmaz, 2005: 45). Eğer ses bir ağız sesiyse küçük dil burun boĢluğunu kapatır, hava ağız yolundan çıkar. Genizsi bir ses çıkarılmak isteniyorsa küçük dil ağız boĢluğunu kapatır ve ses burun yolundan çıkar. Sese özelliğini kazandıran organlar dil, damak, diĢler, dudaklar ve çenedir. Bunlar arasında en etkili organ, en fazla hareket alanına sahip olan dildir. Tüm bu organların çıkacak sesin niteliğine göre iĢbirliği içerisinde çalıĢması sonucu dil sesi oluĢur (Ahanov, 2008: 225-226). Bu

verilirken ses organları istenen sesi çıkarmak için gerekli olan durumu alır. Ġkinci aĢama duruĢ aĢamasıdır. Ses organları gerilme esnasındaki durumunu kısa bir süre korur. Son aĢama ise gevĢeme aĢamasıdır. Hava ses yolundan geçerek çıkar, ses organları gevĢer ve bir dahaki oluĢuma kadar bu durumda kalır (Üçok, 1951: 17-18).

(Davutoğlu, 2010: 113)

KonuĢmayı etkileyen diğer faktörler ise beden dili, stres, ortam, görünüĢ, ruhsal durum, konuĢmacının bilgi birikimi (okuma, dinleme vb.) olarak sıralanabilir. KonuĢmada sözlerin etkisinin %7, ses tonu etkisinin %38, beden dili etkisinin %55 olduğu saptanmıĢtır (Tekinalp, 2009: 94). Beden dili kiĢinin söyledikleri kadar söylemediklerini de anlatır. KiĢinin bakıĢından, duruĢundan yüz ifadesinden o anki duygu durumu, sözel iletisine ek olarak düĢündüğü Ģeyler anlaĢılabilir. Bu nedenle bir konuĢmacının söyledikleriyle beden dili örtüĢmelidir. KonuĢmacı konuĢma ortamına, konusuna göre beden dilini ayarlamalıdır (Reca, 2010). KonuĢurken ve dinlerken dik durmalı, elleri rahat ve doğal duruĢunda olmalıdır (Evliyaoğlu, 1973: 86). GörünüĢ de konuĢmayı etkileyen bir faktördür. Dinleyicilere saygı ve

konuĢmanın etkili olması açısından konuĢma ortamına, konuya uygun bir Ģekilde giyinilmeli. Daima özenli ve temiz olunmalıdır. Giysi nefes alıĢveriĢini engelleyecek bir nitelik taĢımamalıdır. KonuĢmanın yapılacağı yer dinleyicilerin konuĢmacıyı rahatlıkla görebilecekleri, dikkati dağıtacak nesnelerin bulunmadığı bir yer olmalıdır. KonuĢmacı hitap ettiği kitleyi tanımalıdır. Dinleyici kitlesinin ilgi, beklenti, bilgi birikimi hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Dinleyicinin görüĢlerini dikkate almalı ve gerektiğinde bunlara dönüt vermelidir. KonuĢmacı hazırlıklı olmalı ve hazırlıklı olduğunu, bilgiçlik taslamadan dinleyiciye hissettirmelidir. Bu dinleyicinin konuĢmacının söylediklerini dikkate almasını ve ona güven duymasını sağlar. KonuĢmacı konuĢma esnasında rahat, doğal, samimi olmalıdır. KonuĢma hızına, ses tonuna, telaffuzuna dikkat etmeli; gereksiz yere sözü uzatmaktan, taklitten kaçınmalıdır. Ġç dünyasındaki sıkıntıları konuĢmasına yansıtmamalıdır. KonuĢmacı bu önemli noktaları göz önünde bulundurmazsa aĢırı heyecan ve stres nedeniyle iyi bir konuĢma yapması çok zordur (Evliyaoğlu, 1973: 86-89; Reca, 2010; Tekinalp, 2009: 75-99; Tunalı, 2010: 81-194). KonuĢucunun iyi bir dinleyici ve okuyucu olması konuĢmayı etkileyen bir diğer etmendir (Sever, 1998: 57).

Ġyi bir konuĢmada konuĢmayı etkileyen faktörler doğru bir Ģekilde kullanılır. Diğer bir deyiĢle nefesin doğru kullanımı, sözcükleri doğru söyleme, vurgu, ton, durak ve beden dilini doğru kullanma, yerel ağız ve argo söyleyiĢlerden kaçınma, az ve öz bir anlatım, iĢitilebilir bir ses güzel ve etkili bir konuĢma sağlar (Sever, 1998: 56-57).

Benzer Belgeler