• Sonuç bulunamadı

3. MİMARİ TASARIMDA KONSEPT

3.2. Konsepti Geliştiren Araçlar ve Yöntemler

Tasarımcı tasarım konseptinin oluşum sürecinde konsepti geliştirmek için bazı yöntem ve araçlar kullanmaktadır. Tasarlarken düşüncelerin dışa aktarılması için kullanılan yöntemler, düşüncenin somutlaşması için yapılan çizimler, soyutlamalar vb. uygulamalar buna örnek gösterilebilir (Şekil 3.1). Tasarımı geliştiren yöntem ve araçlar;

• Tasarımda konseptin oluşum sürecinde “beyin fırtınası yapmak” oldukça farklı fikirler ortaya çıkarabilir. Tasarım ekibi üyeleri konuya ilişkin fikirlerini birbirlerine açıklar ve görüşme sonucunda toplanan fikirler arasından bazı fikirler seçilip geliştirilebilir.

• Tasarım fikirlerini “yazıya dökmekte” konsept bulmak için izlenilen bir yoldur. Zihinde oluşan fikirleri yazıya aktarmak zihinde yeni çağrışımlar uyandırabilir veya seçim yapma olanağı sağlayabilir.

• Tasarım yapılacak yapı alanını gezmek, çevre analizi yapmak, tasarım alanını incelemek tasarıma dair bize fikir verebilir. Tasarım bağlamına yönelik bir tasarım konsepti oluşturmamıza yardımcı olabilir.

• Tasarıma başlarken tasarlanacak yapı türüne ilişkin önceden tasarlanmış yapıları incelemek, ünlü mimarların eserlerini incelemek tasarıma ilişkin mimara ilham verebilir, konsept oluşumuna katkı sağlayabilir. Önceden yapılan çalışmaları incelemek, üretilen çözümleri görmek mimarın çözüm kabiliyetini artırır ve fikir üretmesini kolaylaştırır.

• Tasarıma başlarken konsept arayışında soyutlama yapmak tasarımın özgünlüğünü arttırır. Soyutlama, zihinde farklı çağrışımlar yaratarak konsepti belirlemeye yardımcı olabilir.

• Tüm tasarımcılar için düşüncelerini çizerek kâğıda aktarmak (eskiz) en kolay ve en çok kullanılan yöntem olabilir. Eskiz düşüncenin yalın hali ile kâğıda aktarılması olarak tanımlanabilir. Eskiz ile düşünceler, izlenimler açığa çıkarak konsept fikrinin oluşumu sağlanabilir.

• Tasarım konseptinin belirlenmesinden sonra konseptin gelişimi için modellemeler, kütle maketleri, şemalar, diyagramlar ve animasyonlar ile tasarım fikri geliştirilebilir, tasarıma ilişkin eksik yönler tespit edilerek geri beslemeler yapılabilir.

olarak sıralanmaktadır (Bielefeld ve El Khouli,2010).

Şekil 3.1. Konsepti Geliştiren Araçlar ve Yöntemler (URL 4)

Soyutlama

Soyutlama, bilgi toplama sürecinde doyuma ulaşıldığında somut kavramlardan soyut kavramlar elde etmek için yapılır, gerçekte ayrılamayan bir nesneyi düşüncede ayırmak soyutlamadır. Somut olgu ve olaylar, bize ancak biçimsel ve dış gerçeği verebilirler, öz bilgiyi veren soyutlamadır. Soyutlama, insanı gerçeklerden uzaklaştırmaz, tersine, gerçeğe daha da yaklaştırır (Hançerlioğlu, 1979).

Soyutlama insan zihninde yapılan bir eylem olup, somuttan soyuta ulaşarak, yeni bir somut oluşturmak için yapılır. Başka bir deyişle nesneyi zihinde parçalara ayırıp soyut hale getirmek, soyutu yeniden ele alarak yeni bir nesne meydana getirmek için yapılan bir eylemdir.

Tasarıma başlarken tasarım amacına yönelik olarak tasarıma çıkış noktası oluşturabilecek bir özellik, bir kavram bulabilmek için soyutlama yapılabilir. Tasarımcı

çevresini gözlemleyerek elde ettiği imgeleri soyutlayarak tasarımına yansıtabilir. Bu şekilde tasarımcı imgeleri kopyalayarak değil yorumlayarak tasarıma aktarmaktadır.

Soyutlama yaparak, tasarımcı zihninde oluşan çok sayıda girdiyi, problemi tek bir bütün haline getirip tasarımı karmaşadan uzak tutar, fazlalıktan arındırır. Yapılan bu eylem sayesinde tasarımın bel kemiği olan konsept oluşturulurken tüm düşünceler gerekli oranda irdelenmiş ve süzülmüş olacaktır (Bilir, 2013).

Bilir’e (2013) göre, soyutlamanın üç türü bulunmaktadır. Bunlar; anlamsal soyutlama, işlevsel soyutlama ve biçimsel soyutlama olarak ele alınmaktadır (Şekil 3.2).

Şekil 3.2. Nesnenin Anlamsal, Biçimsel ve İşlevsel Kavramları (Bilir, 2013)

Tasarımcının zihninde canlanan ve esin kaynağı oluşturan düşünceler, başlangıçta çok karmaşıktır ve çok anlam içerir. Bu anlamları soyutlamak, bir bakıma düşünceleri tasarım bağlamında arındırmayı, yönlendirmeyi ve netleştirmeyi sağlamaktadır. İnsanlar nesneleri biçimsel ve işlevsel olmasının dışında anlamsal olarak da değerlendirmektedir. Anlamsal soyutlamada nesne ve kullanıcının arasındaki bağ ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda tasarımcının yaşanmışlıkları, kültürü ve nesneyi öznel değerlendirmesi rol oynamaktadır (Bilir, 2013).

Bilir’e (2013) göre, işlevsel soyutlamada, mekân tasarlanırken çevremizdeki bir nesnenin işlevi, insan duruşları, davranışları, içgüdüsel hareketleri, yer değiştirmeleri soyut bir kavram olarak ele alınıp tüm bu işlevler soyutlanarak tasarıma aktarılmaktadır (Şekil 3.3).

Tasarımda biçimleri tasarıma birebir aktarmak tasarımı özgün kılmaz, tasarım iletisi için uygun değildir. Biçimsel soyutlamayla somut biçimler basitleştirilerek, sadeleştirilerek ifade edilmektedir (Şekil 3.4). Biçimsel soyutlamada somut biçim yalın bir anlatım dili ile ifade edilmektedir, biçimler geometrik ifadelere veya soyut çizgiye dönüştürülerek soyutlama yapılmaktadır. Mimarlıkta biçimsel soyutlama tasarımın ilk aşamalarında basit eskizler ve betimlemeler olarak örneklendirilebilir (Nezor, 2011).

Şekil 3.4. Biçimsel Soyutlama (Ching, 2003)

Eskiz

Eskiz tasarımcının zihninde oluşturduğu görsel imgeleri dışavurumcu bir yaklaşımla kâğıda aktardığı eylem olarak tanımlanabilir. Diğer bir değişle çizimle kâğıda aktarılan notlardır. Tasarımcı eskizle zihnindekileri dış ortama aktararak anlamsal, işlevsel ve biçimsel kavramları geliştirir, soyutlar veya somut hale getirir. Eskiz bir tür soyutlama olmasının yanında aynı zamanda düşüncenin somutlaşmasıdır (İnceoğlu, 1995).

Eskiz yapmaktaki amaç tasarımın başkaları tarafından anlaşılması değildir, tasarımı geliştirmek eskizin öncelikli amacıdır. Eskiz, teknik resim kurallarından bağımsız olarak, tasarımcının vurgulamak istediği yerleri ortaya koyduğu fikirsel çizimlerdir. Tasarım sürecinin tüm aşamalarında eskiz ile dinamik bir üretim gerçekleşir. Tasarımcı tasarım problemini tanımlarken de eskiz yapar, biçimi ortaya çıkartırken de. Biçimi ortaya çıkarmak için yapılan eskizlere örnek olarak; Şekil 3.5’de Frank Gehry Walt Disney Konser Salonu projesini geliştirirken çizdiği eskiz görülmektedir.

Şekil 3.5. Frank Gehry Eskizi (URL 5)

İnceoğlu (1905) eskizi türleri bakımından dört ana başlıkta incelemektedir. Bunlar;

• Ana Fikir Araştırması

• İlk Fikir ve Tasarım Süreci Eskizleri • Grafik Analizleri

• Görsel İzlenimlerdir.

Eskizi görselleştirme olarak ele alan Uraz (1993) ise görsel anlatım çalışmalarını “açıklayıcı görselleştirme” ve “araştırıcı görselleştirme” olarak iki ana başlıkta incelemektedir.

Eskiz türleri birbiriyle sürekli ayrılmaz bir ilişki halindedir. Tasarım esnasında eskiz türleri başkalaşarak birbirine dönüşebilir veya bir diğer eskiz türünü destekleyici bilgi haline gelebilir.

Eskiz türlerini genel anlamda “arayış eskizleri” ve “yorumlama eskizleri” olarak iki ana başlıkta ele alınabilir. Arayış eskizleri “araştırıcı eskizler” ve “yaratıcı eskizler” olarak, yorumlama eskizleri ise “görsel analiz eskizleri” ve “izlenim eskizleri” olarak kendi içlerinde başlıklara ayrılabilir (Yakın, 2012).

Daha önce yapılmış çalışmalar incelendiğinde araştırmacılar eskizi türlerine ayırmış olup, türlerin birbiriyle sürekli etkileşimde olduğunu ve eskizin analiz, izlenim, fikir bulma gibi tasarımın tüm aşamalarında farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığını tespit etmişlerdir. Bu çalışma kapsamında da tasarım sürecinde konsept fikrinin bulunması sürecinde eskizin fikir üretme açısından en çok kullanılan araçlardan biri olduğu görülmüştür.