• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

3.4.4. Kitapların Eğitim Sürecinde Yanlış Kullanımı

100 Temel Eser uygulamasının öğrencilerin okuma kültürü üzerinde de olumsuz sonuçlar doğuracağı da düşünülmektedir. Neydim’e göre öğrenciler bazı kaçış yolları deneyecek, ödev sitelerinden zorunlu okutulacak kitap özetleri indirilecektir. Bu durum öğrencileri edebi değerlerle buluşturma yerine kurnazlıkla buluşturmanın yolunu açacaktır. Bu durum tekdüze bir eğitim anlayışının da doğal bir sonucu olmaktadır. (Neydim, 2006, s. 4) Örneğin ortaöğretim kurumlarında tavsiye edilen eserlerin zorunlu olarak okutulması sonucu öğrencilerin zorunlu okumaya ilgi göstermemelerine neden olmuştur. Büyük gazetelerden biri de bu kitapların özetini içeren bir kitabı kupon karşılığı okuyucularına ulaştırmış, internet sitelerinden de kitapların özetlerine ulaşılmaya başlanmıştır. (Cengiz, 2006, s. 21)

Bunların yanı sıra öğrencilere kitap okuma alışkanlığı kazandırma amacı taşıdığı söylenen uygulamanın bu alışkanlığı sağlayıp sağlamayacağı da şüphelidir. Şirin (2007, s. 95) bu durumu şu sözlerle dile getirmiştir:

“Okuyan bir topluma dönüşmede ve okuma kültürü edinmiş birey yetiştirmede en etkili yöntemin, çocuk kitap etkileşimini sağlamak olduğu kavranmadan aktarmacı-dogmatik

yaklaşımı dönüştürmek imkânsızdır. Bu etkileşimin gerçekleşmesi, Türkçe ve edebiyat öğretiminin ders kitabına bağımlı olmaktan kurtarılması, çocuk gerçekliğine ve çocuğa göre yazılmış nitelikli çocuk kitaplarının okuma öğretimine katkı vermesi ile yakından ilişkilidir. İlköğretim Öğrencileri için 100 Temel Eser listesinde yer aldığını belirttiğimiz yetişkin bakışına göre yazılmış 23 kitabın içerikleri nedeni ile edebiyat ve okuma öğretiminde kullanılması, çocuğun edebiyatla ve kitapla ilişki kurmasını engelletici özellikte oldukları da söz ardı edilemez.”

Tüm bunların yanı sıra Gürmen de 100 Temel Eser’in çelişkilerle beraber uygulamaya konulduğunu belirtmektedir. Buna göre MEB’in 2005–2006 yılında çoklu zekâ kuramını da içeren sisteme geçmesi uygulama ile çelişmiştir. Çünkü bu kurama uygun olan eserler son 15–20 yılda yazılmış, ancak 100 Temel Eser uygulamasında yaşayan yazarların eserlerine yer verilmemiştir. Dolayısıyla uygulama ile bir çelişki ortaya çıkmış, seçilen eserlerin niteliği ile eğitme işlevi bir bakıma ortadan kalkmıştır. (http://nilayyilmaz.com/index2.php?option=com_content&do_pdf=1&id=31)

Ayrıca uygulama açısından önemli bir eksiklik olarak değerlendirileceği üzere ilköğretime yönelik genelgede Türkçe Ders Programıyla “ilişkilendirip okutulması” belirtildiği halde, bu ilişkinin nasıl olacağına yönelik her hangi bir yönteme atıfta bulunulmamıştır. (Çocuk Vakfı, 2009, s. 9)

Ayrıca zorunlu liste, orta öğretimde okuma ve anlama becerisini nasıl kazandıracağına yönelik uygulama esaslarını belirleyen Okuma programı ilişkisi kurulmadan açıklanmıştır. Çocuk Vakfı (2009, s. 10)’nın yayınladığı raporda da belirtildiğine göre, “İlköğretimde 100 Temel Eser uygulamasının akademik başarıya etkisi, okuma alışkanlığı kazandırmaya yönelik olumlu tutum ve davranışlara etkisi, okuma becerisi ve davranışı geliştirme ile okul ve hayat başarısı ilişkisini ölçme ve değerlendirme yapılmasına temel teşkil edecek bir yönü tespit edilememiştir.”

Çotuksöken (2007a, 25)’e göre de uygulama iyi niyet-bilgi birlikteliğinin çok uzağına düşen, çağdaş dünyanın gereksinim ve beklentilerini karşılamayan, gelişmeleri izleyemeyen, iyi bir iş yapabilme, dürüst olma istemini bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde hiçe sayan, eğitilecek olanı araç kılma gibi durumlara dolaylı olarak imkân sağlayan 100 Temel Eser projesi, kitap tavsiyesi konusunda olumsuz ve uç nitelikte bir örnek olarak tarihteki yerini alacaktır.

3.5. 100 TEMEL ESER UYGULAMASINA YÖNELİK ÖNERİLER

100 Temel Eser uygulaması hayata geçirildikten sonra, seçilmiş eserler tavsiye edilmesine yönelik genelde olumsuz olan eleştiriler yukarıda anlatılmıştır. Bunun yanı sıra uzmanlar uygulamaya yönelik bazı tavsiyelerde de bulunmuşlardır. Bu kısımda genel olarak bu öneriler incelenecektir.

Çotuksöken (2007b, ss. 59–60)’e göre MEB’in uygulaması gerekenler şu şekilde özetlenebilecektir:

- MEB’in asli görevi, tüm kurum ve donanımlarıyla çağdaş bir eğitim ortamı yaratmak olduğu için bu tür okuma listeleri hazırlanması yararlı olmayacaktır. - MEB, yayınevleri, yayıncılar birliği gibi kurumlar çocuk ve ilk gençlik

edebiyatına ilişkin genel bir açıklamalı kaynakça/katalog hazırlamalıdır.

- Çocuk ve ilk gençlik edebiyatı kitaplarının hangi amaçlarla hangi yöntemlerle çocuklara okutulacağına ilişkin kılavuz kitaplar hazırlanmalıdır.

- İlköğretim ve ortaöğretimde öğrencilere tavsiye edilecek kitapların seçiminde bu kaynakça ve katalogların yanı sıra, özellikle öğretmenlere güvenilmeli, yetki onlara verilmelidir.

- Yayımlanışından 70 yıl sonra telif hakları yönünden serbest kalan yerli ve yabancı kitapların farklı yazar ve yayınevlerince gelişigüzel biçimde yayına hazırlanmasının önüne geçmek için, bu tür kitapların yayın hakları Kültür Bakanlığı’na verilmelidir.

- Öğrencilere kitap önerirken çağdaş yazarlara öncelik verilmelidir.

- İnternet ortamında öğretmenler ve öğrencilere hizmet vermek üzere bir site kurulabilir, uzmanların denetiminde oluşturulacak bu sitede çocuk ve gençlik edebiyatı, bu edebiyatın farklı ürünleri gibi konularda bilgilendirme yapılabilir. - Okul kitaplıkları daha işlevsel hale getirilmelidir.

- Kitap okuma ve okutma kampanyalarına basın da dâhil edilmelidir.

- Televizyon ve radyolarda kitap tanıtma saatlerinin arttırtması konusunda TV ve radyo yöneticileri ile görüşülmelidir.

- Yazar okur buluşması sağlanmalıdır.

Şirin (2007, s. 97) ise tavsiyelerini şu şekilde dile getirmiştir: “100 Temel Eser’in yol açtığı telif eserlerin tahrifi, pedagojik, kültürel ve ticari diğer sarmallar düşünüldüğünde

zorunlu okuma listesinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Okumama alışkanlığı sarmalı çözülünceye kadar geçerli olmak üzere önerimiz şudur: Okuma alışkanlığı için Türkçe ve edebiyat öğretiminde çocuk ve gençlik edebiyatı merkezli kaynakça ile okuma programının hazırlanması ve uygulanması”

Cengiz (2007, s. 69) de okuma alışkanlığı kazandırılmasında MEB’in çocukların ve gençlerin okuma davranışı edinmesinde, başarısızlığı ilk aylarda ortaya çıkan 100 Temel Eser listesi hazırlamak gibi yapay çözümler yerine yazarlar ve eğitimcilerle işbirliğine gidilmesi çağrısında bulunmuştur.

3.6. 100 TEMEL ESER UYGULAMASINDA KÜTÜPHANE KURUMU

100 Temel Eser uygulamasında dikkate alınması gereken bir konu da okul kütüphanelerinin durumudur. Okuma alışkanlığı kazanılmasında önemli işlevler gören okul kütüphanelerinin 100 Temel Eser uygulaması açısından da incelenmesi gerekmektedir. Bu açıdan bu bölümde 100 Temel Eser uygulaması temelinde okul kütüphanelerinin ne gibi işlevler görebileceği tartışılacaktır.