• Sonuç bulunamadı

KİTAPLA İLK TANIŞMA

Nuray Gürol*

Çoğumuz kitapla ilk tanışmamızı hatırlamayız. Aslına bakarsanız kitapla tanışmanın belirlenebilir bir zamanı da yoktur. Bazıları bebek yaşta kitapla tanışmışken, bazıları ilk defa kendi ders kitapları ile bu maceraya başlamış ola- bilir.

Kitabın insan hayatına girişi kendisi dışında pek çok etkene bağlıdır. İçinde yetiştiği aile, yaşadığı çevre, değer yargıları, inanışları ve daha pek çok etken. Kitap okumak olgusu tüm bunların içinde şekil alarak vazgeçilmez bir tutkuya dönüşeceği gibi, birden bire kitaba karşı tepki ve uzaklaşmaya da dönüşebilir. Bu nedenle bilinçli toplumlarda kitapla tanışmanın yaşı oldukça aşağılara çekilmiş, ve tüm yaşamın kitap bilgisi ile harmanlanmasına ayrıca önem verilerek, fertlerin bu bilinçte yetiştirme sistemleri içinde olması için çalışılmıştır.

Toplumun kitap okuma ve okuduğunu öğrenerek günlük hayata katkılı hale getirme bilincini kazanmasını sağlamak öncelikle toplum ve eğitim bilimcilerin işi olsa gerek. Ancak bizler de toplumun en küçük birimleri, aileler olarak bu konuda en az bir toplum bilimci ve eğitimci olarak bilinçli olmalıyız.

Çocuklarımız, geleceğimizin yöneticileri, iş adamları, üreticileri, emekçileri olacaklar. Geleceğimiz elimizde şekillenirken elbette bizlere bu konuda önemli

görevler düşmektedir. Kendine güvenen, hayatın henüz başında olmasına karşın yine hayat hakkında bir fikri olan, kendi yaratıcılığını keşfetmiş başarılı olduğu konularda yaratıcılık sınırlarını zorlayan çağdaş çocuklar yetiştirmeye çalışacağız.

Kitabın, kitap okumanın bir çocuğun hayatına katacağı sayısız keyif ve be- ceri olacaktır. Çoğumuz çocuklarımıza ilk kitaplarını henüz “anne- baba” de- meyi öğrenmeden alırız. Bunlar renkli kocaman masal kitaplarıdır. Çünkü hepimizin çocukluğunda anlatılan, tadı damağımızda kalmış, unutamadığı bir masalı vardır. İlk heyecanımızla bu masalı çocuklarımızla paylaşmak isteriz hemen. Onlar dizimizin üzerinde otururken biz kitabı okuyacak, ufaklık ise say- falardaki resimlere hayran hayran bakacaktır. Fakat o da ne? Kızımız yada oğlu- muz bu masalla hiç ilgilenmemektedir. Kitabı küçücük elleri ile evirip çevirmeye çalışır. Bizim okumamıza izin vermeyip kendisi dokunmak ister. Fakat muhakkak ki ona ağır gelir ve taşıyamayıp elinden bırakır. Bizim çocuk- luğumuzun masalı, yavrumuz tarafından bir kenara atılır, onun yerini hemen bir düdük yada plastik bir oyuncak alır. Bu anne yada baba için ne büyük hayal kırıklığıdır.

Oysa belki yapılması gereken, sevdiğimiz masalı okumayı biraz daha ileriki yaşlara erteleyip, daha çocuğun yaşına ve gelişimine uygun kitaplar almaktır. Bana kalırsa çocuğun kitapla tanışma yaşı belirlenemez. Ama muhakkak ola- bildiğince erken olmalıdır. Çocuk henüz bebekken dış dünyayı tanımaya çalışırken bunu kitaplar aracılığı ile gerçekleştirmesine izin verin. Örneğin ses- leri, müzikli kitaplarla tanısın. Dokunmayı, kumaş sayfalı kitaplarla öğrensin. Şekilleri, hayvanları büyük resimli küçük ellerine sığabilecek kitaplarla keşfetsin. Dış dünya ile tanışmaya başlayan çocuğunuza görselliği ön planda olan, sesli müzikli kitaplar alarak hem kitabı, hem de öğrendiği kavram ve nes- neleri aynı anda hayatına sokmaya çalışın. Bol resimli basit kelimelerle somut cisimleri içeren kitaplar almaya yada yapmaya çalışın. Kendi kitaplarınızı ken- diniz oluşturmaya çalışabilirsiniz mesela. Örneğin becerikli anneler, kumaşlar- dan hayvan figürleri yapıp kitap formatı haline getirebilir. Hayal gücü yüksek babalar bu hayvanlarla ilgili sayısız güzel hikaye anlatabilir.

Birlikte yapılan resimler, dergilerden kesilen şekillerden öyküler kurula- bilir. Zamanla bu tatlı bir oyun haline gelecek ve çocuğunuz muhakkak ki sizi örnek alacak, birgün bir hikaye de o yaratacaktır. Böylelikle çocuğunuz kitabı hayatının öncelikli ve vazgeçilmez bilgi kaynağı olarak kabul edecektir. Ha- yatının her aşamasında ondan faydalanmayı haz almayı daha küçücükken öğrenmiş olacaktır.

Kitaplarla her karşılaşma çocuk için bir şölen havasında olmalıdır. Dar va- kitlerde çocuklar ağlamasın, oyalansın diye eline kitap verilmez. Daha ilk gün- den itibaren tıpkı uyku, beslenme, oyun gibi okumaya da zaman ayrılmalıdır. Anne ve babanın hatta diğer kardeşlerin çocukla en ileri paylaşımlarından biri birlikte kitap okumak olmalıdır. Bebeklik döneminde okuyucu ve anlatıcı anne yada baba olsa da ileri dönemde okuyucu ve anlatıcı rolleri değiştirilmeli ve adeta oya gibi hikayeler işlenmelidir. Çocukla karşılıklı fiziksel ve sözsel pay- laşım sağlanmalı kitaptan azami kazanımın sağlanmasına çalışılmalıdır.

Oğlumuz yada kızımız, biraz daha büyümüş 4-5 yaşlarına gelmiştir artık. Hani şu çok sevdiğimiz ve çocuğumuzla henüz paylaşamadığımız masal kitabımız vardı ya ? Bel ki şimdi bu paylaşımı yaşamanın tam zamanıdır. Di- zimizin üzerine oturmuş, kocaman gözlerini açarak kitaba bakan kızımıza Külkedisi’nin maceralarını yada oğlumuza Pinokyo’nun yaramazlılarını okurken, bizde yeniden çocukluğumuza dönüveririz. Masallar zaman dilimine sığdırıla- maz ve boyutsuzdur.

Yüz yıl önce küçük bir çocuğun dinlediği bir masal, bu gün hala anlatılıyor ve çocuklar tarafından dinleniyorsa bundan olsa gerek. Bizlerde bundan fay- dalanmalı masalları geçmişten geleceğe taşımalıyız. Nasıl mı? Birlikte okuduğumuz bir masalın sonunu yeniden, fakat bu defa Dünya’da değil Mars’ta hayal edebiliriz. Böylelikle beğenmediğimiz sonu değiştirebilir, yada yeni bir başlangıç yazabiliriz. Bu nedenle seçtiğimiz kitapların yeni hikayelere açılımının kolay olmasına dikkat etmeliyiz. Zira çocuklarımız bizlerden daha hayalperest olacaklardır. Hayallerini destekleyecek, yaratıcılıklarına katkıda bulunacak kitaplar seçmeye artık dikkat etmeliyiz.

Bu evrede sadece masallar değil, küçük hikayelerde çocuklarımızın ilgisini çekecektir. Çok yaramazlık yapan oğlumuz kendisini yaramaz bir tavşan hikayesinin kahraman olarak görebilecek ve onun başından geçenlerden ders alabilecektir. Çok az yemek yiyen kızımız, mikroplarla meyvelerin savaşında büyük bir ihtimalle meyvelerden yana olacaktır. Günlük yaşamda karşılaşılan pek çok küçük olay küçük hikayelere dönüşecektir. Artık çocuklarımız kendi- lerine sıcak gelen kitap kahramanları ile kendilerini özdeşleştirmeye çalışa- caktır. Bir süre sonra onlara okumaya çalıştığınız masal, hikayeleri kendileri anlatacaklardır. Bu dönemlerinde sıkılmadan onları dinlemek gerekir. Okuduk- larını düşündükleri hikaye de onlarla birlikte şaşırmak, onlarla birlikte gülmek ve hüzünlenmek gerekecektir. Bırakın geceleri onlar sizleri uyutsun.

Kızım ana okuluna başladığında artık onun biraz hassas bir yapısı olduğunu, fakat durağan olmadığını ona kendisini heyecanlandıran, merak uyandıran hikayeleri okurken daha çok eğlendiğini fark etmiştim. Artık ki- tapçılarda daha fazla vakit geçirir olmuştuk. O gün kitap almasak ta çocuklara ayrılan köşelerde merak ettiği kitapları incelemesini izliyor, bir dahaki sefere alacağımız kitapları belirlemeye çalışıyorduk. Bizler büyük şehirlerde yaşayan insanlar olarak pek çok konuda şanslı değiliz, ancak istediğimiz iletişim araçlarına kolayca ulaşabiliyoruz.

Kendimiz için, çocuklarımız için her türlü yayına rahatça ulaşabiliyoruz. Sanırım sadece bu konuda kendimizi büyük şehirde yaşamaktan dolayı şanslı hissetmeliyiz. Artık büyük yayın evleri ve kitapçılarımız, kütüphanelerimiz var. Buralarda çocuklarımızla birlikte daha fazla zaman geçirmeliyiz diye düşünü- yorum. Zira çocuklar küçük yaşta bilgiyi edinme, ilgi alanı belirleme ve seçme yetilerini buralarda daha rahat kazanacaklardır. Okuma yazma öğrendiklerinde en çok buralarda vakit geçirmekten hoşlandıklarını göreceksiniz. Çocuklarınız buralarda kitapları incelerken sizde onların ilgi alanlarını keşfedebilirsiniz. Tatlı yönlendirmelerle ilgi alanları içerisinde akıcı dille yazılmış, ticari kaygı- dan uzak, görselliği gösterişle karıştırmayan, içerik sahibi yayınlara ilgisini çek- meyi başarabilirsiniz. Elbette popüler kültür etkisi altında kalan çocuğunuzun daha ticari amaçlı ve şaşaalı yayınlardan alma talebi olacaktır. ve elbette sizde bu talebi geri çeviremeyeceğiniz anlar yaşayacaksınız. Ancak bu tür yayınların diğerlerine oranının artmamasına özen göstermek gerekir.

Çocuklar için yazılan kitaplarda onların rahatça kavrayabileceği somut olay- lardan bahsedilmeli diye düşünüyorum. Tanımlanamayan soyut kavramlar, (örneğin doğum, ölüm ruhlar alemi vs…) çocuğun tanıyıp anlamadığı kavramlar çocuğun kitabı sevmesine, anlamasına engel oluşturmaktadır. Bu nedenle çocukların anlayabileceği somut vakalardan kurulu kitaplara yönelmek daha doğru olacaktır. Bütün kitaplar sonsuz mutluluk vaat edemez. Tüm masallar prens ve prenses masalları değildir. Tıpkı hayatın içinde olduğu gibi masal- larda, hikayelerde yoksulluk, açlık, mutsuzluk üzüntü vardır. Önemli olan bun- ların çocuklara sunuluşudur. Hepimiz Küçük Prens kitabını okuduk. Kitabın sonunu biliriz. (Henüz okumayanlar için söylemeyelim.) Ama sonun sunumu o kadar farklıdır ve sanatsaldır ki bize göre küçük prensimiz gezegenine döndü ve hala orada yaşamaktadır. Bu farkı yakalamak ve çocuklarımıza bu farkı taşıyan kitaplar sunmak asıl sorumluluğumuzdur.

Kızımın sınıfında okuma saatlerinde “Şeker Portakalı” kitabı okundu. Okuyanlar bilir koyu bir yoksulluk anlatılır kitapta okurken insanın yüreği sızlar. Ama anlatılanlar insanı yine de sıkmaz. Acıklı söylemden uzak bir dille yazıldığından yokluğu ve yokluğun getirdiklerini tebessümle karşılarsınız. Ve kitabın kahramanındaki saf yaşama sevinci sizi de sarar. Kitap bir yetişkin tarafından bu şekilde yorumlanabilir. Ancak kitabı ve yazarı farklı kılan, dokuz yaşındaki bir okuyucuya da aynı şekilde hitap etmesidir. İşte bu nedenle çocuklarımız için seçeceğimiz eserlerde kuvvetli ve fakat yaşlarına uygun edebi dilin kullanılmasına ayrıca dikkat etmek gerektiğini düşünmekteyim. Bu yolla kendilerini her ortamda ifade edebilecekleri yazılı ve sözlü dili kullanmayı öğreneceklerine inanıyorum.

Çocuklarımıza kitap seçmeden önce onları tanımak, ilgi alanlarını keşfet- mek, ruh halini tahlil etmek belki de en önemli husustur. Sayısal zekası baskın bir çocuğa ağır bir dille yazılmış, uzun tasvirlerle dolu bir kitap hitap et- meyeceği gibi, görsel zekası baskın bir çocuğa da hiç resimsiz bir kitap oku- tamazsınız. Okuma yazma öğrenmiş olan çocuğunuzun yetilerini ve ilgi alanlarını tespit ederek kitap seçiminde bu hususları göz önüne almalıyız.

Çocuk için her kitap bir maceradır. Okurken keyif alınması gereken bir mac- era. Bırakın çocuğunuz okusun. Okuduğu kitabın beğendiği bölümlerini an- latsın. En beğendiği şairin şiirlerini ezberlesin. Okuduğu kitabı size tavsiye etsin. Siz de okuyun. Sonra onunla paylaşın. Olumlu olumsuz eleştiriler yap- masına izin verin. Tıpkı ailenizin bir ferdi gibi kitap hep yanınızda olsun. Okudukça öğrenen, öğrendikçe düşünen, düşündükçe sorgulayan, ve sorgu- ladıkça doğruyu yanlışı ayırt etmeyi öğrene yeni bir nesle ihtiyacımız var.

V.