• Sonuç bulunamadı

KiĢisel Verilerin Korunması Hakkının Diğer Hak ve Özgürlüklerle ĠliĢkisi

4. KĠġĠSEL VERĠLERĠN KORUNMASI

4.4. KiĢisel Verilerin Korunması Hakkının Diğer Hak ve Özgürlüklerle ĠliĢkisi

Kişisel verilerin korunması hakkı, kendisinden daha köklü bir tarihe sahip başka hak ve özgürlüklerle yakından ilişkilidir. Bu haklarla kimi zaman karşılıklı destekleme, kimi zaman da çatışma halindedir (Küzeci, 2010: s. 60). Burada sadece,

62 bilgi edinme hakkı, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve haberleşme hürriyeti ve basın hürriyeti ile olan bağlantısından söz edilecektir.

4.4.1. Bilgi Edinme Hakkı ile ĠliĢkisi

Bilgi edinme hakkı, bireylerin devletin tuttuğu bilgilere ulaşabilme hakkı anlamına gelir60

. Bu hakla, kişilerin idarenin etkinlikleri, yetkileri ve kararları konusunda bilgi sahibi olmalarını, kamu otoritelerinin denetlenmesini ve kamu hizmetinin etkin bir şekilde güvence altına alınması hedeflenmiştir. Bilgi edinme hakkı, idarenin elindeki bilgilerin artması sonucunda, bir denge unsuru olmakta ve idarenin gücüne ve iktidarına sınırlama getirmesi yönüylede hukuk devleti için araran unsurlar arasında yer almaktadır (Kaya, 2005: s. 44). Bu yönüyle, kişisel verilerin korunması hukuku ile amaç bakımından, benzer olduğu görülmektedir.

İdarenin elindeki bilgilerin gereksiz ve usulsüz biçimde gizlenmesi demokrasinin işlerliği açısından sorun yaratabilecek olmakla birlikte, bilgiyi tekeli altında bulunduranların, bu bilgileri imtiyazlı şekilde kullanma tehlikesi de mevcuttur61.

Bu sakıncaların giderilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen bilgi edinme hakkı, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görevleri gereği sahip olduğu ya da olmak zorunda olduğu bilgi ve belgeleri talepte bulunan kişilerle paylaşmaları yükümlülüğü getirmektedir. Bilgi edinme bir hak olarak yasal zemine kavuşturulurken, hakkın kullanılmasında öne çıkan temel düzenleme, idarenin, görevi gereği sahip olduğu ya da olmak zorunda bulunduğu bilgi ve belgeleri talepte bulunan kişilerle paylaşmasının zorunlu olmasıdır62

.

60 Çolak, N. Ġlker, “Bilgi Edinme Hakkı, Önemi ve Bilgi Verme Yükümlülüğü”, http://www.ilkercolak.com.tr/bilgi-edinme-hakki-onemi-ve-bilgi-verme-yukumlulugu/ Erişim Tarihi: 27.5.2014; Çolak, N. Ġlker, “Bilgi Edinme Hakkının Sınırları ve Sınırlama Ölçütleri”, e-akademi Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet Dergisi, S. 39. Mayıs 2005, parag. 1,

http://www.e-akademi.org/makaleler/nicolak-2.htm Erişim T: 27.05.2014; Kaya, Cemil, İdare Hukukunda Bilgi Edinme Hakkı, Seçkin, Ankara 2005, s. 41-42

61 Tortop, Nuri "İletişim ve Bilgi Edinme Hakkının Önemi", AİD, C.37, S.l, Mart 2004, s.

36.(Aktaran, Küzeci, s. 93)

62

63 Pek çok ülke, kişisel verilerin korunmasına ve bilgi edinme hakkına ilişkin hukuksal düzenlemeleri bir arada kabul etmiştir63. Yani bunların hukuk düzenin bir parçası olması çeşitli yerlerde zaman açısından paralellik göstermektedir. Ayrıca çeşitli devletlerde her iki hakkın sağlanmasını denetleyen bağımsız kurulların aynı çatı altında toplandığı da görülmektedir. Burada her iki hak alanının birbirinin bütünleyicisi olduğu ve düzenlemelerin birbirleriyle uyumluluğunda yarar bu- lunduğu düşüncesi hâkim olmuştur64

.

Kişisel verilerin korunması hakkı ile bilgi edinme hakkı arasında farklı bir ilişki vardır. Yani iki hak bazı durumlarda birbirini sınırlamakta, bazı durumlarda ise birbirinin içine geçmiş konuları düzenlemektedir. Gerçekten de kişisel veriler bir açıdan bilgi edinme hakkı çerçevesinde erişilebilecek bir bilgi kategorisini oluşturmakta; bir başka açıdan ise kişisel verilerin korunması, bilgi edinme hakkına sınır getirmektedir (Kaya, 2005: s. 89-91).

Kişisel veriler, bilgi edinme hakkı kapsamında erişilebilecek bir bilgi kategorisini oluşturmaktadır. Kişiler kural olarak, bu kapsamda başvuruda bulunarak kendilerine veya başka kişilere ve olaylara ilişkin idarenin tuttuğu verileri öğrenebilirler. Ancak idareden istenen veriler başkalarının özel hayatına ilişkin ise bu durumda bu veriler idare tarafından, bilgi edinme hakkının kapsamına girmediği gerekçesiyle verilmeyebilecektir.

Konuya bu açılardan bakıldığında her iki hakkın birbirini bütünlediğini ve bir yandan bireylerin kendileri hakkındaki bilgilere ulaşmasını sağlarken, öte yandan özel yaşamların korunmasına hizmet ettiğini görmekteyiz.

Diğer taraftan da esasında bilgi edinme hakkı ile kişisel verilerin korunması farklı alanları düzenlemektedirler. Bu kapsamda, devletin topladığı verilerin büyük bir bölümü vatandaşların yönetime katılımını sağlamak için son derece önemlidir ve

63 Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak

kişilerin bilgi edinmelerini sağlamak amacıyla 9.10.2003 tarihinde kabul edilen 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile mevzuatımıza girmiş olan bilgi edinme hakkı, 2010 yılında 5982 sayılı Kanunla Anayasanın 74. maddesine eklenmek suretiyle de anayasal bir hak haline gelmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Çolak, N. Ġlker, “Bilgi Edinme Hakkı, Önemi ve Bilgi Verme Yükümlülüğü”,

http://www.ilkercolak.com.tr/bilgi-edinme-hakki-onemi-ve-bilgi-verme-yukumlulugu/ Erişim Tarihi: 27.5.2014

64 Küzeci, s. 94; Ülkemizde ise Kişisel Verilerin korunmasına ilişkin henüz bir kanun çıkarılabilmiş

64 bilgi edinme özgürlüğü kapsamında korunmaktadır. Şehir planlamasına, çevre kirliliği ve trafik sorunlarına ilişkin tutulan veriler buna örnek gösterilebilir. Ancak bu sorunlara ilişkin bilgilerin kişisel veri niteliği taşımadığı açıktır. Burada kişisel verilerin korunması hakkı ile bilgi edinme hakkı ayrıştığı için aralarında bir çatışmadan söz etmek de olanaklı değildir (Küzeci, 2010: s. 94).

Ancak bilgi edinme hakkının, bireyin kendisine ilişkin kamusal organlarca tutulan verilere ulaşmasını sağlayabilmesi nedeniyle kişisel verilerin korunmasını destekler mahiyette olduğunu söyleyebiliriz (Küzeci, 2010: s. 94).

Konuya bilgi edinme hakkının sınırlarından biri olan özel hayatın gizliği açısından bakılacak olursa; bilgi edinme hakkının kişisel verilerin korunması açısından faydaları daha net görülecektir. Zira devlet, çok geniş bir kişisel veri arşivine sahiptir. Bu gücün sınırlandırılmaması, özel yaşamın gizliliği hakkının özüne müdahale oluşturur (Kaya, 2005: s. 89-91). Zira Devletin elinde vatandaşlara hatta ülkeye giren yabancılara ait doğum, ölüm, evlatlık edinme, sabıka, sağlık kayıtları, seçmen kütükleri kayıtları, banka, sosyal güvenlik, vergi, iflas ve malvarlığına ilişkin kayıtlar gibi binlerce kayıt bulunmaktadır. Bunların bir kısmının oldukça hassas nitelik gösterdiği ve bireyin isteği dışında, herhangi bir kamusal gereklilik olmaksızın, başkalarının eline geçmesi durumunda ortaya çıkabilecek zararlar da açıktır. Bu bilgilerin başka kişilere aktarılması bireylerin temel hak ve özgürlükleri ile özel yaşamlarına zarar verebileceği gibi, onların bağımsızlığını da zedeleyebilir (Küzeci, 2010: s. 95).

4.4.2. Ġfade Özgürlüğü ile ĠliĢkisi

Düşünceyi açıklama özgürlüğü olarak ta adlandırılan ifade özgürlüğü,

“insanın serbestçe düşünce ve bilgilere ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanaması ve bunları tek başına ya da başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe açıklayabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelmektedir65”.

65 Tanör, Bülent, Türkiye'nin İnsan Hakları Sorunu, BDS Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 1994, s. 59

(Aktaran, Özbey, Özcan, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”, TBB Dergisi, S. 106, 2013, s. 44)

65 Anayasa Mahkemesi de yakın zamanda verdiği “Twitter” kararında66, ifade özgürlüğünün, “sadece düşünce ve kanaate sahip olma özgürlüğünü değil, aynı zamanda sahip olunan düşünce ve kanaati açıklama ve yayma, buna bağlı olarak haber veya görüş alma verme özgürlüklerini de kapsadığı, bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanaması ve bunları tek başına veya başakaları ile birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başakalrına aktarabilmesi ve yayabilmesi” anlamına geldiğini belirtmiştir (Akgül, 2014: s. 90).

Kişisel verilerin korunması hakkı, ifade özgürlüğü ile çoğu zaman çatışma halindedir. Bu çatışma özellikle düşünceyi açıklama özgürlüğü içerisinde değerlendirilen basın özgürlüğü açısından kendini gösterir. Özellikle magazin alanında yapılan yayınlarda, kamuya, başkalarına ilişkin son derece mahrem bilgiler, yazı, fotoğraf ya da görüntüler aktarılmaktadır (Küzeci, 2010: s. 86).

Bu hallerde, bir tarafta halkın ilgisini çeken konuları araştıran, değerlendiren, yayınlayan basın kuruluşları, diğer yanda, kişisel bilgilerinin paylaşılmamasını iste- yen bireyler arasında bir çekişme söz konusu olmaktadır. Buradaki sorunun çözüm kaynağı, basın özgürlüğü ile özel yaşamın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkı arasındaki ilişkide hangisine ağırlık verileceğinin belirlenmesinde yatmaktadır. Bu durumda da her bir olayda ölçme ve değerlendirme yapılmalı ve somut olayın kendisine özgü koşulları içinde hangisine ağırlık verileceği saptanmalıdır67

.

Bunun yanında her iki hak ve özgürlüğün birbirlerini desteklediği alanlar da bulunmaktadır. Kimsenin düşüncelerini açıklamaya zorlanamayacağı kuralı dü- şünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirilirken, aynı zamanda kişisel verilerin korunması açısından da kısmi bir güvence sağlamaktadır. Bu kural, bireyin gizli kalmasını istediği verileri açıklamaya zorlanamamasına ve özellikle hassas verilerinin kendisinde saklı tutması isteğine destek verir. Bu şekilde, kural olarak bireyin kişisel verilerinin ancak kendi rızası ile toplanabilmesi ilkesi ve kişisel

66 AYM‟nin 02.04.2014 tarihli ve 2014/3986 Başvuru Numaralı 3.4.2014 tarihli ve 28961 sayılı R.G.

de yayınlanan kararı.

67 Küzeci, s. 87; Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Çolak, N. Ġlker, Kitle İletişim Hukuku, Oniki

66 verilerini açıklama konusunda bireyin belirleme hakkı düşünceyi açıklama özgürlüğü ile de desteklenmiş olmaktadır (Şimşek, 2008: s. 146-147).

4.4.3. HaberleĢme Özgürlüğü ile ĠliĢkisi

Haberleşmenin gizliliği ile kişilerin telefon, telgraf, mektup, elektronik posta gibi araçlarla gerçekleştirdikleri özel iletişimlerinin gizliliğini ve güvenilirliğini korumak amaçlanmaktadır. Bu hak, normatif temelini özel yaşamın gizliliği hakkında bulur (Gözübüyük ve Gölcüklü, 2004: s. 341). Bireyin dilediği kişiyle dilediği şekilde haberleşmesinin engellenmemesi ve bu haberleşmelerin ilgilinin onayı ya da yasal gereklilikler olmaksızın üçüncü kişilerin müdahalecinden korunması, haberleşmenin gizliliğinde ana ilkedir. Nitekim özel yaşamın korunmasına ilişkin AİHS'nin 8. ve İHEB'nin 12. maddeleri ile çoğu ülke anayasalarında haberleşmenin gizliliği hakkından da bahsedilmektedir (Küzeci, 2010: s. 97).

Haberleşme özgürlüğü ile kişisel verilerin korunması hakkı, haberleşme içeriklerinin kişisel veri niteliğinde olması halinde birlikte gündeme gelmektedirler. Zira hukuka aykırı bir şekilde iletişimin dinlenmesi ya da kayda alınması ile kişisel verilerin elde edilmesi durumunda hem özel haberleşmenin gizliliği, hem de kişisel verilerin korunması hakkı ihlal edilmektedir. Nitekim verilerin toplanması ve işlenmesinde hukuka uygunluk ve dürüstlük, kişisel verilerin korunmasına hâkim olan temel ilkelerdendir. Özel haberleşmenin gizliliği ile haberleşmenin içeriği üçüncü kişilerin müdahalesinden korunmakta, haberleşmenin içeriği ve muhatabını serbestçe belirleme özgürlüğünü desteklemektedir (Şimşek, 2008: s. 149).

Bu nedenle, özel haberleşmenin gizliliği, kişisel verilerin korunması hakkı açısından da dolaylı yönden güvence sağlamaktadır.