• Sonuç bulunamadı

Önceki bölümlerde de belirtildiği gibi Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin ülkede kalma süreleri ilk etapta geçici olarak görülmüş hatta bu yüzden Türkiye’nin misafirleri olarak nitelendirilmişlerdir. Fakat geçen zaman içinde Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalış sürelerinin giderek uzaması gerek sığınmacılar açısından ve gerekse yerel halk açısından hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarını doğrudan etkilemektedir.220 Özellikle hükümet ve yerel yönetimler her ne kadar bölgede bulunan Suriyeli sığınmacıların ihtiyaçlarına cevap vermek için çaba sarf etse de, tıpkı günümüzde olduğu gibi gelecekte de bazı sosyal problemlerin ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır.221 Bununla beraber Suriye’deki iç savaşın süresinin uzaması aynı zamanda yerel halkın sığınmacılara karşı olan tepkilerinin giderek artmasına neden olmuş ve bu hızlı nüfus artışına bağlı olarak yerleşim birimlerindeki temel hizmetlerin aksaması ve alt yapı yetersizliği gibi sorunlar yine yerel halkın tepkilerini artırmıştır.222 Bu sebepten, bu bölümde Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye gelişiyle birlikte şehirlerin genel bir değerlendirilmesi yapılacaktır.

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların sadece %13’ü barınma merkezlerinde yani kamplarda kalmaktadır.223 Bu bağlamda geriye kalan yaklaşık %87’lik bir nüfus başta Suriye sınırındaki şehirler olmak üzere Türkiye’nin geneline dağılmış durumda bulunmaktadır. Bu kadar yoğun nüfusun ülke geneline dağılması

219 Tümtaş, a.g.e., s. 27; Yıldırımalp, a.g.e., ss. 123-124

220 Ömer Yavuz, “Türkiye’deki Suriyeli Mültecilere Yapılan Sağlık Yardımlarının Yasal ve Etik

Temelleri”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 30, 2015, s. 277.

221 Elizabeth Ferris ve Diğerleri, “Suriyeli Mülteciler Krizi ve Türkiye Sonu Gelmeyen Misafirlik”, Brookings Enstitüsü, Çeviren: Öznur Akçalı ve Diğerleri, 2013, s. 34

222 Oytun Orhan, “Suriye’ye Komşu Ülkelerde Suriyeli Mültecilerin Durumu: Bulgular, Sonuçlar ve

Öneriler”, ORSAM Rapor No:189, 2014, s. 19

223 Murat Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum Araştırması”, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, 2014, s. 4

da aynı zamanda şehirlerde bazı sosyolojik ve ekonomik temelli değişimleri beraberinde getirmektedir.

2.7.1. Sığınmacılarla Birlikte Kentlerimizin Genel Sosyolojik Durumu

Kamplarda yaşayan Suriyeliler, kamp dışındakilere kıyasla daha elverişli koşullarda yaşamaktadırlar. Ancak kamp dışındakiler için aynı durum söz konusu değildir. Bu sebepten özellikle Suriyeli sığınmacılar tarafından yoğun bir şekilde göç edilen şehirlerde birtakım sosyolojik problemler ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde bahsi geçen problemlere kısaca değinilecektir.

Farklı Dilden Kaynaklanan Sorunlar: Bu konuda yaşanan en büyük kültürel sorun dil farklılığıdır.224 Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye geldikleri andan itibaren ortaya çıkan ilk problem dillerin farklı oluşudur. Arapça konuşulan ülkelere sığınan Suriyeliler için bu durum bir engel teşkil etmez iken, Türkiye’ye sığınan ve Türkçe bilmeyen Suriyeliler için dil sorunu başta günlük hayata uyum sağlama konusu olmak üzere eğitim ve iş hayatına uyum sağlama konusunda da büyük bir engel olmuştur.225 Bu sebepten Türkiye’ye giriş yapan Suriyelilerin büyük bir kısmının kamplara yerleştirilememesi dolayısıyla ülke geneline kendi imkânlarıyla dağılmaları gittikleri her yerde başta dil sorununu ortaya çıkarmaktadır. Gelinen son noktada her ne kadar Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, aradan geçen yıllar içerisinde Türkçeyi kendilerini ifade edecek kadar öğrenmiş olsalar da farklı dilden kaynaklanan sorunlar sosyal açıdan ilk sıralarda yer almaktadır. Bu durum hem Suriyeli sığınmacılar için hem de ülkedeki vatandaşlarımız için önemli bir sorun teşkil etmektedir.

Farklı Kültür ve Yaşama Tarzlarından Kaynaklanan Sorunlar: Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye giriş yaptıktan sonraki karşılaşılan bir diğer sorun ise farklı kültür ve yaşama tarzlarından kaynaklanan sorunlardır. Her ne kadar Suriye ile

224 Ahmet Koyuncu, Kentin Yeni Misafirleri Suriyeliler, 1. Baskı, Çizgi Kitabevi, Konya, 2014, s.

104

225 Gürkan Moralı, “Suriyeli Mülteci Çocuklara Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde

Karşılaşılan Sorunlar”, Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, Yıl: 8, Cilt: 8, Sayı: 15, 2018, s. 1428

Türkiye birbirine yakın coğrafyalar olsalar da kültür ve yaşam tarzı olarak arada belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Bu konuda yapılmış olan bir araştırmada Türk toplumu Suriyeli sığınmacılar ile kültürel olarak aynı olduğu düşüncesine katılmadığı tespit edilmiştir. Öyle ki Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan bir araştırmada “Suriyeliler ile kültürel olarak aynı olduğumuzu düşünüyorum.” önermesine destek verenlerin oranı %17,2 iken, kültürel olarak farklı olduğumuzu düşünenlerin oranı %70,6’dır.226 Bununla birlikte Suriyeli sığınmacılar ile yerel halk arasında farklı kültür ve yaşama tarzlarının uyum sürecini zorlaştırmasına rağmen toplumsal kabul ve uyum sürecinin de başladığı görülmektedir. Öyle ki, her iki tarafı da yakından ilgilendiren bir durum olan gerek toplumsal kabul ve gerekse uyum süreci netice itibariyle karşılıklı gerçekleşmesi gereken ve aynı zamanda da çift yönlü bir süreci belirtmektedir.227

Suriyelilerin Toplumsal Tehdit Olarak Görülmesi ve Buna Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Güvenlik Sorunu: Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye geldikleri andan itibaren zaman zaman gündemde olan bir konu da Suriyelilerin toplumsal bir tehdit ve suç kaynağı olarak algılanmasıdır. Bilindiği üzere göç alan hemen hemen her ülkede olduğu gibi Suriyelilerin de Türkiye’ye yoğun bir şekilde gelmeleri halk arasında birtakım güven sorununu beraberinde getirmiştir. Suriyelilerin içinde bulundukları yaşam koşullarının zorluğu ve diğer taraftan eğitim imkânlarından yeterince faydalanamıyor olmaları, gelecekte suç oranlarındaki artış da dâhil bazı sosyal sorunlara uygun zemin hazırlamaktadır. Bununla beraber Suriyeli sığınmacılara yönelik böyle bir söylem oluşmuş olmasına rağmen suç oranlarında kayda değer bir artış olmadığı da ifade edilebilir228 Bu konuyla ilgili olarak yapılmış olan bir araştırmada, Türkiye’de faaliyet gösteren bazı gazetelerin 2011-2017 yılları arasında Suriyeli sığınmacılarla ilgili olarak yaptıkları 1335 haber ve köşe yazısı incelemiş olup elde edilen bulgulara göre Suriyeli sığınmacıların yazılı basında

226 Erdoğan, a.g.e., s. 39 227 Yıldırımalp vd. a.g.e., s. 111

228 Sabiha Şenyücel Gündoğar ve Oytun Orhan, “Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri”, Orsam-Tesev Raporu No: 195, 2015, ss. 7-8-9

toplum içinde güvenlik, işgücü, gelir ve kültürel yapı açısından bir tehdit olarak temsil edildiği görülmektedir.229

Sığınmacıların Toplumdaki Suçun Nedeni Olarak Görülmesi: Göç alan ülkelerde meydana gelen suç oranlarını o ülkeye göç eden göçmenlerin artırdığına dair yaygın bir kanaat vardır. Bu kanaatin oluşmasında da kuşkusuz başta internet ve sosyal medya gibi araçların önemli rolü vardır. Asayiş yönünden genel olarak göçmenleri hedef alan ve gerçeği yansıtmayan bazı suçlamalar neticesinde göç alan ülkelerde göçmenlere yönelik olumsuz algı ve tepkiler meydana gelmektedir.230 Bununla beraber Türkiye’de de bazı Suriyeli sığınmacıların gerek fail ve gerekse mağdur olarak karıştığı adli olaylar ile barınma merkezleri dışında yaşamlarını sürdüren sığınmacıların dilencilik, fuhuş vb. faaliyetleri sonucu toplumsal dokunun zarar görmesi ve genel olarak yaşam standartlarındaki düşüş gibi sosyal sorunlar da gündeme gelmiştir.231

Gelen Sığınmacıların Eğitim Seviyesinin Düşük Olmasından Kaynaklanan Sorunlar: Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi o ülkede yaşayan insanların iyi ve sürekli bir eğitim almalarına ve aynı zamanda da bu eğitimle kazandıkları bilgi, beceriyle ülkenin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına yapacakları katkıya bağlıdır.232 Buradan da anlaşılacağı üzere toplumların refah seviyeleri ile gerek ekonomik ve gerekse teknolojik anlamda kalkınmaları o ülkede yaşayan insanların eğitim seviyeleri ile doğru orantılıdır. Başka bir ifadeyle gelişmişlik düzeyi eğitim seviyesinin bir göstergesidir. Göç alan ülkelerde özellikle eğitim seviyesi yüksek olan insanların söz konusu ülkeye göç etmeleri o ülke açısından avantajlar sağladığı bilinen bir gerçektir. Ancak son yıllarda Türkiye’ye gelen ve sayıları milyonları bulan Suriyeli sığınmacıların ise çok büyük bir kısmının eğitim seviyesinin düşük

229 Sefer Kalaman, Ayşe Nesil Demir, Serhat Bolat, “Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Bir Tehdit

Unsuru Olarak Yazılı Basında İnşası”, Uluslararası Hakemli İletişim ve Edebiyat Araştırmaları

Dergisi, 2017, s. 48

230 Zahir Kızmaz, “Suriyeli Sığınmacılar: Güvenlik Kaygıları ve Suç”, Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 2, 2018, s. 397

231 Aytül Uzun, a.g.e., s. 118

232 Özlem Çakmak, “Eğitimin Ekonomiye ve Kalkınmaya Etkisi”, Dumlupınar Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 2008, s. 39

olduğu bir gerçektir.233 Ayrıca Türkiye’ye sığınmış olan Suriyelilerin eğitim seviyelerinin düşük olması, aynı zamanda ülkemizde yaşamlarını idame ettirebilmeleri ve ülke ekonomisi içerisinde istihdam edilebilmeleri açısından olumsuzluk yaratacağı düşünülmektedir.

Suriyeli Kadınlar Tarafından Türkiye’de Evliliğin Bir Kurtuluş Olarak Görülmesi: Bu konu ile ilgili olarak bir taraftan sığınmacıların eğitim ve gelir seviyelerinin düşük olması diğer taraftan da olumsuz yaşam koşulları özellikle gençler ve kadınları istismara açık hale getirmektedir.234 Bununla birlikte sınır illerinde yapılan bazı araştırmalara göre ise Suriyeli kadınlarla evlilik yapmak isteyen erkekler arasında komisyoncular ortaya çıkmış ve bilhassa Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Batman gibi sığınmacıların sayıca fazla olduğu şehirlerde bu tür evliliklere daha sık rastlanılır hale gelmiştir.235 Nihayetinde bu istismarlar sonucu gayri resmi evlilikler de beraberinde daha büyük sorunları getirmektedir. Bunların en başında çok eşli evlilikler, bu evlilikler sonucu doğan çocukların nüfusa kayıt ettirilememesi durumu ve bunun sonucu olarak da ortaya çıkan vatansız çocukların çoğalmasıdır. Bu bahsetmiş olduğumuz sorunları önlemek adına kamplarda 18 yaş altında olan Suriyeliler için Türkiye Cumhuriyeti yasalarının uygulanmasına özen gösterilmektedir.236

Kentlerimizin Demografik Yapısında Ciddi Değişim ve Yoğunlaşmalar: Suriyeli sığınmacıların kitlesel olarak Türkiye’ye giriş yapmalarıyla birlikte özellikle Suriyelilerin yerleştikleri şehirlerde ciddi derecede demografik değişim ve yoğunlaşmalar olmuş, bu da beraberinde çeşitli altyapısal, ekonomik ve kültürel sorunları da beraberinde getirmiştir. Buna bağlı olarak Suriyeli sığınmacıların gelmeleriyle birlikte şehirlerin alt yapısı böylesine bir demografik değişim karşısında yetersiz kalmış ve bunun sonucunda da yerel halkın sığınmacılara karşı tepki göstermeleri söz konusu olmuştur.237 Ancak ne var ki Suriyeli sığınmacıların yoğun

233 Ayrıntılı bilgi için bkz. AFAD Başkanlığı, Suriye’den Türkiye’ye Nüfus Hareketleri Raporu,

2014, s. 24

234 Tunç, a.g.e., s. 54

235Mazlumder, Kamp Dışında Yaşayan Suriyeli Kadın Sığınmacılar Raporu, 2014, s. 34 236 AFAD, Türkiye’deki Suriyeli Kadınlar Raporu, 2014, s. 75

237 Salih Öztürk ve Selen Çoltu, “Suriyeli Mültecilerin Türkiye Ekonomisine Etkileri”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 13, s. 195

bir şekilde Türkiye’ye gelmeleriyle başlayan ve şehirlerde demografik değişimlere yol açan bu süreç esasında başarılı bir şekilde yürütüldüğünde uzun vadede Türkiye’de toplumsal zenginliğe ve çok kültürlü bir yapının gelişmesine olanak sağlayacaktır.238

Etnik ve Mezhepsel Kutuplaşma: Türkiye ile Suriye her ne kadar birbirlerine yakın coğrafyalar olsalar ve aralarında yüzyıllardır süren bağlar bulunsa da sonuç itibariyle iki ülke insanı etnik ve mezhepsel olarak farklılıklar arz etmektedir. Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümünü Sünni Araplar meydana getirmektedir. Bunu sırasıyla Kürtler ve Türkmenler izlemektedir. Ancak meydana gelen Kobani olayları nedeniyle Türkiye’ye gelen Kürt asıllı sığınmacıların sayılarında bir artış yaşanmıştır. Bununla birlikte hem Suriye’deki rejimin hem de IŞİD ve PYD gibi çeşitli terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalan Türkmenlerin de Türkiye’ye göç etmesiyle Türkmenlerin sayısında da artış olmuştur. Bunun sonucunda ise yerel halk etnik ve mezhepsel açıdan kendileriyle benzerlik gösteren sığınmacılara daha olumlu bakarken kendileriyle etnik ve mezhepsel olarak benzerlik göstermeyen sığınmacıları dışlamaktadır. 239

2.7.2. Sığınmacılarla Birlikte Kentlerimizin Genel Ekonomik Durumu

Türkiye’de bulunan 3,5 milyon civarındaki Suriyeli sığınmacının aynı zamanda kentlerin ekonomileri üzerinde de ciddi etkileri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, uzun süre yardımlarla ve mevcut birikimleri ile hayatını idame ettiren Suriyelilerin, sürenin uzaması ile birlikte çalışma hayatında yer almayı istediklerini ortaya koymaktadır.240 2016 yılında Hacettepe Üniversitesi ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun ortaklaşa yaptığı bir araştırma sonucuna göre Türkiye’de 300 bin Suriyeli çalışmaktadır.241 Tam da bu noktada karşımıza kayıt dışı ekonomi çıkmaktadır. Türkiye’de zaten kayıt dışı çalışan sayısı fazladır, buna bir de

238 Sabiha Şenyücel Gündoğar ve Oytun Orhan, a.g.e., s. 9 239 Özdemir, a.g.e., ss. 129-130

240 Tunç, a.g.e., s. 52

Suriyeli sığınmacıların eklendiği gerçeği düşünüldüğünde kayıt dışı ekonomide çalışan bu insanların haklarını tam olarak alamadığı ve emek sömürüsünün ortaya çıktığı genellikle kabul edilmektedir.242 Bununla da kalmayıp Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye – Suriye arasındaki gerek ticaret, gerek turizm ve gerekse emlak alanındaki mevcut ilişkiler gerilemiş ve özellikle sınır illeri başta olmak üzere ülke ekonomisi bu durumdan olumsuz etkilenmiştir.243

Bu durum kentlerin ekonomik yapısında birtakım değişiklikleri de meydana getirmektedir. Şimdi ise genel hatlarıyla bu değişimlere değinilmeye çalışılacaktır:

Suriyeli Sığınmacıların Yoğunlaştığı Bölgelerdeki Kira Fiyatlarında Artış ve Kiralık Ev Bulmada Yaşanan Zorluklar: Çalışmanın önceki bölümlerinde Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de daha çok hangi şehirlerde barındığından ve bunların niceliksel özelliklerinden bahsedilmiştir. Yine bu kentlerde ekonomik anlamda Suriyeli sığınmacılarla birlikte bir değişim yaşanmıştır. Özellikle kamplara yerleştirilemeyip ülke geneline dağılan Suriyeli sığınmacılar için öncelikli hedef barınacak yer problemidir. Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların %63,6’sı kiralık evlerde oturmaktadır.244 Kendilerine barınmak için kiralık ev arayan Suriyelilerin, özellikle şehirlerde yoğunlaştıkları bölgelerdeki ortak etkileri ev kiralarının artmasına sebep olmalarıdır. Bu durum ev sahipleri açısından bir fırsat olarak görülürken kiracılar açısından ise mağduriyet meydana getirmektedir. Bunun da doğal bir sonucu olarak kiralık ev bulabilmek zorlaşmaktadır.245

Sınır İllerinde Hayat Pahalılığının Artması: Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların özellikle Türkiye – Suriye sınırındaki kentlerde yoğunlaşması aynı zamanda bu kentlerde gözle görülür derecede hayat pahalılığını meydana getirmiştir. Talebin artmasına bağlı olarak başta temel gıda maddeleri ve ev fiyatları giderek artış göstermiştir. Bu sebepten dolayı Suriyeli sığınmacıların yoğunlaştığı Gaziantep ve

242Kaya ve Eren, a.g.e., s. 60

243 İdil Bilgiç Alpaslan, “Suriye Krizi Türkiye Ekonomisini Nasıl Etkiler?”, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, 2012, s. 11

244 Kamer Vakfı, “Suriyeli Mülteciler İhtiyaç Analiz Anketi”, s. 13, http://www.kamer.org.tr/,

(Erişim Tarihi: 10.01.2016)

Kilis gibi illerde enflasyon oranı diğer şehirlere göre daha yüksek düzeylerde çıkmaktadır.246

İş Gücü Piyasasındaki Değişimler: Suriye’deyken çeşitli işlerle uğraşan sığınmacıların bir kısmı Türkiye’de düşük ücret düzeyinden çalışmaya razı oldukları için kayıt dışı ekonomiye dâhil olarak mevcut iş gücü piyasasında ücretlerin aşağıya doğru çekilmesine sebep olmaktadırlar. Bu durum özellikle vasıfsız iş gücü piyasasında kendini göstermektedir. Suriyeli sığınmacılar göç ettikleri şehirlerde işgücü arzını artırarak enformel olarak çalışmaktadırlar. Bu durum da formel olmayan sektörlerin işgücü piyasalarında belirli bir ücret azalmasına neden olmaktadır. Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yerleştikleri kentlerde vasıfsız iş gücü ücretleri neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Bu durum da yerel çalışanlar arasında hoşnutsuzluk ortaya çıkarmaktadır.247 Buna bağlı olarak yerel çalışanların bir kısmı işlerini kaybetmekte, ya da işlerini kaybetme korkusu yaşamaktadırlar.

Yerel Esnaf ile Suriyeli Esnaf Arasındaki Rekabet: Suriye’deyken kendi işi veya işletmesi olan sığınmacılar, kendi ülkelerindeki işletmelerini Türkiye’de yerleştikleri kentlere taşıyabilmektedirler. Gelinen noktada Suriyeli sığınmacılar küçük çapta da olsa üretim faaliyetlerine katılmaya başlamışlardır. Bu işletmeler genelde ekmek fırını ve ayakkabı imalatı yapan işletmeler vb. olup bu işletmelerden genelde Suriyeli sığınmacılar alışveriş yapmaktadır. Böylece Suriyeliler küçük çaplı da olsa açtıkları işletmeler ile Türkiye ekonomisine mikro bazda katkı sağlayabilmektedirler. Ancak bu noktada yapılan bir diğer tespit ise söz konusu bu işletmelerin birçoğunun kaçak olmasından dolayı yerel esnaf ile Suriyeli esnaf arasında haksız rekabet yaşanmasıdır. Bundan dolayı da bilhassa sınır illerinde Suriyeli esnaf ile yerel esnaf arasında tartışmalar yaşanabilmektedir. 248

246 Oytun Orhan ve Sabiha Şenyücel Gündoğar, a.g.e., s. 17

247 Harun Öztürkler ve Türkmen Göksel, “Suriyeli Mültecilerin Türkiye’ye Ekonomik Etkileri:

Sentetik Bir Modelleme”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No: 196, 2015, s. 18

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SURİYELİ SIĞINMACI ALGISI: SAMSUN VE AMASYA İLLERİ ÖRNEĞİ

2011 yılında Suriye’de baş gösteren iç karışıklıklar neticesinde milyonlarca Suriyeli, başta Türkiye olmak üzere çeşitli komşu ülkelere ve Avrupa’ya göç etmek durumunda kalmıştır. Bununla birlikte Türkiye 911 kilometrelik sınır uzunluğuna sahip olduğu sınır komşusu Suriye’de meydana gelen olaylardan en çok etkilenen ülkelerden birisi olmuştur.

Türkiye’nin 2011 yılında ilk Suriyeli kafilenin sınır kapılarından geçiş yapmasıyla birlikte izlediği politikalar, bu konuda gerçekleştirilen girişimler ve çeşitli yardımlarla sığınmacılara sunulan imkânlar çalışmanın kuramsal bölümünde ele alınıp değerlendirilmiştir. 2019 yılı itibariyle mevcut durumda sayıları tam olarak tespit edilememekle birlikte resmi istatistiklere göre Türkiye’nin 3,6 milyon civarında Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Söz konusu sığınmacıların bir kısmı özellikle sınır illerine yakın olan barınma merkezlerinde kalıyor olsalar da bu sayı ülke geneline dağılan Suriyeli sığınmacılar karşısında oldukça azdır. Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümü ülke genelinde büyük şehirler başta olmak üzere şehir merkezlerine dağılmış durumdadırlar.

Çalışmanın bu bölümünde, Türkiye geneline dağılmış Suriyeli sığınmacılar ve sığınmacı/göçmen politikalarının vatandaşlar tarafından nasıl algılandığı, vatandaşların bu konudaki tutum ve düşüncelerini ölçmeye; yine bu konuda uygulanan kamu politikalarının vatandaş gözünden nasıl görüldüğü tespit edilmeye çalışılacaktır.

Bu bağlamda literatür incelendiğinde Karadeniz Bölgesi’nin önemli bir gelişmiş şehri olan Samsun ile yine Samsun’a coğrafi yakınlığıyla komşu olan ve aynı zamanda Samsun ile ticari, kültürel bağları olan Amasya’da sığınmacılara yönelik vatandaşların algısı ile ilgili bir çalışmanın eksikliği gözlenmiştir. Bu

doğrultuda Samsun ve Amasya illerinde yaşayan vatandaşları kapsayan bir saha/anket çalışması planlanmış ve gerçekleştirilmiştir.

3.1. Araştırmanın Konusu ve Problemi

Kamu politikası çalışmaları incelendiğinde ele alınan önemli konuların başında göç politikaları gelmektedir. Çünkü göç olgusu insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte hiçbir zaman da sonu gelmeyecek olan bir faaliyettir. Özellikle üzerinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyası tarih boyunca çok çeşitli büyük göç olaylarına tanıklık etmiş ve halâ da etmektedir. Kuşku yok ki ülkeler arası gerçekleşen göç faaliyetleri kontrol altında tutulduğunda ve etkin kamu politikaları ile desteklendiğinde ülkelere önemli derecede yarar sağlayabilmektedir. Ancak bunun tam tersi bir durumda düzensiz olarak gerçekleşen ve etkin kamu politikaları ile desteklenemeyen göç faaliyetleri hem göç edilen ülke için hem de göç edenler için ciddi boyutlarda zararlar ortaya çıkarabilmektedir.

Suriyeli sığınmacı sayısının Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için azımsanamayacak boyutta olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Kuşku yok ki bu kadar yoğun sığınmacıya ev sahipliği yapmak çok sistemli ve istikrarlı kamu politikaları üreterek beraberinde bu politikaları uygulamayı gerektirmektedir. Bu bağlamda çalışmanın ele aldığı temel problem söz konusu sığınmacıların Türkiye’de çeşitli illere dağılmasıyla beraber meydana ne tür değişimlerin geldiğini tespit etmek ve bu