• Sonuç bulunamadı

Kendisinden Sonraki Sure ile Münasebeti

6. İNSAN SURESİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

6.6. Kendisinden Sonraki Sure ile Münasebeti

a- İnsan Suresinin Muhtevası ile Mürselât Suresinin Muhtevası Arasındaki Münasebet

İnsan suresinin son ayetinde Yüce Allah: “O dilediği kimseyi rahmetine dâhil eder. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlanmıştır.”60 buyurarak, biri rahmetine diğeri

azabına giden iki yolun bulunduğunu açıklamıştır. Kısmen burada açıklanan bu va’d ve vaid, sureyi takip eden Mürselât ve diğer surelerde tahlil ve tafsil edilmiştir.61

b- İnsan Suresinin Başı ile Mürselât Suresinin Başı Arasındaki Münasebet

İnsan suresinin ilk ayetlerinde insanın hilkatinden özlüce bahsederek başlamıştır.62 Müteakip surenin başlangıcı ise bu hilkatin son bulmasından yani

kıyametin kopuş sahnesinden bahsederek başlamış devamındaki ayetlerde insanın yaratılışından tafsilatlı bir şekilde bahsetmiştir.63

c- İnsan Suresinin Sonu ile Mürselât Suresinin Başı Arasındaki Münasebet

İnsan suresinin sonunda Yüce Allah dilediğini rahmetine dâhil edeceğini, zalimlere ise elem dolu bir azap olduğunu haber vermiştir.64 Müteakip sure olan

58 Kıyamet 75/ 20-21. 59 İnsan 76/ 27. 60 İnsan,76/31.

61 Suyûtî, Tenâsuku’d-Dürer, s. 131; Yazır, Hak Dini, c. 8, s.5515. 62 İnsan, 76/ 1-3.

63 Mürselât, 77/ 8-23. 64 İnsan,76/31.

19

Mürselât suresinin başında kâfirlere ve zalimlere vadolunan hususların gerçekleşeceğine dair yeminle başlamıştır: “Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.”65 Bu vaidin nasıl ve ne zaman gerçekleşeceğini de surenin sonuna kadar açıklamıştır.66

d- İnsan Suresinin Sonu ile Mürselât Suresinin Başı Arasındaki Münasebet

İnsan suretinin son ayeti olan: “O dilediği kimseyi rahmetine dâhil eder. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlanmıştır.”67 ayetinde özlü biçimde bildirilen,

rahmete dahil olan ve zalimlerin cezası, Mürselât suresinin ortasından sonuna kadar açıkça anlatılmıştır.68 65 Mürselât, 77/1-7. 66 Mürselât, 77/8-50. 67 İnsan,76/31 68 Mürselât, 77/24-50.

20

BİRİNCİ BÖLÜM

KÂİNAT VE İNSAN, EVRENİN VE İNSANIN YARATILIŞI

( SURENİN 1-3. AYETLERİNİN TEFSİRİ)

(1) اًروُكْذَّم اًئ ْيَش نُكَي ْمَل ِرْهَّدلا َنِّم ٌنيِح ِناَسنِ ْلْا ىَلَع ىَتَأ ْلَه

اًريِصَب اًعيِمَس ُهاَنْلَعَجَف ِهيِلَتْبَّن ٍجاَشْمَأ ٍةَفْطُّن نِم َناَسنِ ْلْا اَنْقَلَخ اَّنِإ

( 2 )

“İnsan anılır bir şey değilken üzerinden uzunca bir zaman geçti. Şüphesiz biz insanı karışım halindeki nutfeden yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.”

Bilindiği üzere insan, sonradan yaratılmış bir varlıktır. O yeryüzü sahnesine çıkarılmadan önce üzerinden bizce malum olmayan bir süre geçmiştir. Bu süreçte insan adı sanı anılır bir varlık değildi. Yeryüzünü ve gökyüzünü yoktan yaratan Yüce Allah, insanoğlunun evi olan dünyayı, insanın yaşayabileceği ortam ve şartlar müsait olduktan sonra yani yeryüzü şartları yaşamın gerçekleşmesine imkân verince, onu yeryüzüne göndermiştir.

Bu iki ayet bize, evrenin yaratılışından, insanın yaratılışına kadar geçen süre içerisinde insanın bilinmez bir varlık oluğunu haber vererek, iki mühim olay arasında bir bağın olduğunu göstermektedir. Bu niyetle ilk iki ayeti birlikte ele almayı uygun gördük.

21

1.1. AYETTEKİ ISTILAHLAR VE GARİB LAFIZLAR 1.1.1. له Edatının Manası

“له” soru sormak için kullanılan bir edat olmanın yanına bazen” ٌرَشَب َّلَِّإ اَذَه ْلَه” “Bu bir insandan başka bir şey değil.”69 Ayetine olduğu gibi “ام“ (değil) anlamında

olumsuzluk edatı; bazen de İnsan Suresi’nin bu ayetinde olduğu gibi “دق” manasında tasdik ve takrir için kullanılır.70

Soru edatının amacı her zaman soru sormak değil, bazen de kendisini onaylatmak içindir. Daha önce kötülük yapmadığı insana: “Ben sana hiç kötülük yaptım mı?” diye sorduğunda gaye karşıdaki kişiye kötülük yapmadığını onaylatmaktır. Veya “Falancanın yaptığını gördün mü?”, “Sana nasihat ettim mi?” şeklinde sorulduğu vakit, maksat, yapılanı gördüğünü ve nasihat edildiğini tasdik ettirmektir. “له” edatı bazen de inkâr manasında gelir. Mesela: “Bunu benden başkası yapabilir mi?” tarzında sorulduğunda, amaç, “Hayır, buna senden yahut falancadan başkası muktedir olamaz” dedirtmektir.71

İnsan Suresinin açıklamaya çalıştığımız bu ayetindeki “له” edatının istifham manasında olmadığının iki delili vardır: Birincisi; Hz. Ebu Bekir bu ayeti kerimeyi okurken işitmiş ve “Keşke tamam olsaydı da imtihan edilmeseydik” demiştir. Yani

İnsan ebedi olarak zikredilmeseydi de imtihan olunmasaydık. Şayet bu ayetteki “له” istifham manasında olsaydı, Hz. Ebu Bekir soruya ya “evet” ya da “hayır” şeklinde cevap vermesi gerekirdi. “له” ile maksat haber olduğundan bunun karşılığında “keşke

69 Enbiya, 21/3.

70 Mahmud İbn. Ömer ez- Zemahşeri, el-Keşşâf, Mektebetü’l-Übeykan, Riyad 1988, c. 6, s. 274; Nasuriddin el-Beydâvi, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dâru’l-İhyâu’t-Turasi’l-Arabiyye, Beyrut ts., c. 5, s. 269; Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c. 8, 5491.

71 Fahreddin Muhammed b. Ömer b. El-Hüseyin er-Razî, Tefsir-i Kebîr, Daru’l Fekr, Beyrut 1981, c. 30, s. 235; Muhammed bin Ahmed el-Kurtubî, el-Cami li Ahkâmi’l-Kur’ân, Risale, Beyrut 2006, c. 21, s. 443.

22

tamam olsaydı” demiştir. İkinci olarak: Allah Teâlâ için soru sormak muhaldir. Bu sebeple bunun haberi bir cümle olması gerekir.72

Bu ayet-i kerimede de gerçekten insan üzerinden böyle bir vaktin geçtiğini ikrar ettirmek ve onu çok hakir bir başlangıçta bir insan olarak dünya getirmiş olan Allah’ın onu tekrardan meydana getirmekten aciz olmadığını düşünmesi ve tasdik etmesi istenilmektedir.73

1.1.2. ed-Dehr ve Hîn

Dehr, ilk vücuda geldiğinden, son bulacağı ana kadar bütün süre, yani zamanın tümü demektir. Bu ayette de bu manada kullanılmıştır. Belirsiz uzun zaman anlamında da kullanılır. “Zaman” lafzı ise az veya çok müddet için de kullanılır. Zaman, zincir ve serilerin toplamına veya parçalarına denildiği halde, dehr tek olan bütün ve bazen de büyük kısımlara denir. 74

Hîn, zamanın az veya çok, sınırlı bir müddetine denilir. Zamanın bütünü için kullanılmaz. Vakit gibi zamanın bir parçası için kullanılır. Buradaki “hîn” kelimesi, dehrin başlangıcı olan âlemin yaratılışı ile insanın yaratılışı arasında kalan, bunlarla sınırlanan süreyi ifade eder. Nekire olması ise aslında sınırlı olmakla beraber insan tarafından sürenin miktarının bilinmediğine işarettir. Yani şu kesin ki insan cinsi âlemin yaratılışından pek çok uzun müddet sonra yaratılmıştır. Âlemin yaratılışı ile başlayan dehrden, insan cinsinin yaratılmasına kadar insan için bilinmeyen ve bununla beraber iki hadle sınırlanmış bir müddet geçmiştir.75

72 Razî, Tefsir-i Kebîr, c. 30, s. 235; Giritli Sırrı Paşa, Sırrı İnsan, İstanbul, h. 1312, s. 12.

73 Ebu’l A’la Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an, M. Han Kayani (Çev.) İnsan Yayınları, İstanbul ts., c.6, 555- 556.

74 Rağıb, Müfredât, s.319-320; Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c. VIII, 5492. 75 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c. 8, 5492-93.

23